- 1144 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
RADYOTERAPİ BİTİMİ; 28 GÜN DOLDU NİHAYET
Sevgili dostlar,
ilk dört kür uygulanan Kemoterapi sonrası, ağızdan tedavi ile başlayan Radyoterapi süreci bugün sona erdi, son ışın tedavimi bugün yapıldı. Hep radyasyon onkolojisi uzmanı Dr. Neslihan Atabek, hem de Onkoloji uzman Doç.Dr.Deniz Arslan bey ile görüştüm.
Neslihan hanım, bu sürecin genelde yıpratıcı olduğunu, bağırsakların aşırı etkilendiğini ve kaybettiğim 4 kilonun normal olduğunu bazı hastalarda durumun daha ağır seyrettiğini ve tedavi sürecini tamamlayamadıklarını ve 10-15 günlük bir süreçte vücudumun kendini tekrar toparlayacağını söyledi. Bir ay sonra da tekrar bir kontrolden bahisle süreci benim çok çok iyi tolore ettiğimi vurguladı. Ben de kendimi hastalık psikozuna kaptırmadığımı, yürüyüşe ve beslenmeye dikkat ettiğimi belirttim.
Daha sonra Onkolog Doç. Dr. Deniz Arslan bey ile görüştüm, o da benzeri şeyleri söyledi, bu tedaviyi dünyada benim gibi tamamlayabilenlerin oranını %50- 60 dolayında olduğunu, benim Radyoterapi ile tedavi sürecimin başarılı geçtiğini belirtti. Önce 9 Ekim gibi bir randevu düşündü, ben de ’ Biraz daha uzatsak vücudum biraz daha toparlasa?!’ dedim. Bunun üstüne olur dedi bundan sonra uygulamayı düşündüğü 4 kürlük bir ek Kemoterapi sürecinin 13 Ekimde başlamasına karar verildi. O zamana kadar hiçbir kanser ilacı kullanmayacağım vücudum dinlenecek; oooh be ?!
Yeni kemoterapi süreci yine ağızdan uygulanacak akıllı tabletler Kseltabin ile kombine bir süreç olacak. Tedavi 21 günlük periyotlar ile 4 kür damardan verilecek Xelado ile tamamlanacak. Yani herhangi bir aksilik olmaz ise Yeni Yılın ilk haftası bu süreç tamamlanmış olacak.
Bu arada bal yemenin sakıncası olup olmadığını bir de Doç Dr. Deniz beyden duymak için sordum : ’ Bal yemenin kanseri arttırdığı üstüne halk içinde bir kanaat var, Onkolog Prof. Dr. Mustafa Özdoğan bey bu görüşe katılmıyor, ’Doğru değil!’ diyor , siz ne diyorsunuz, ben kahvaltıda bal bir haftadan beri yiyorum?!’ dedim. O da ’ Yiyebilirsiniz, sonuçta insan vücudunun şekere ihtiyacı var, sakıncası yok !’ dedi.
Ancak şeker gibi rahatsızlığın olmaması elbette önemli bir faktör. Bazen vücut aşırı yorgun olunca birden bire artan şeker, kemoterapi sürecinde vücudu yorabiliyor terlemeye neden olabiliyor.
Dert başa gelmeden ne zaman insanı neyin karşılayacağını insan bilemiyor.En güzeli dertlerin bizden uzak kalması için alınması gereken önlemleri önceden almak; ’Temiz hava, bol gıda, spor’ bu üçü kesinlikle geleceğimizin belirleyicisi.
Sağlığımız yerinde olunca kendimizi zinde hissediyoruz, bir şeyler üretme, yapma gücünü kendimizde buluyoruz. Yüzümüz gülebiliyor, davranışlarımız daha dengeli, yaşantımız daha gerilimsiz olabiliyor.
Elbette bu meyanda çalışma sürecimi, iş hayatımı da düşünüyorum. Bu durumda herhangi bir işyerinde kadro olarak sürekli biçimde üstüste her gün çalışma şansım yok, tedavi bitimine kadar sakıncalı. Ama bu hiç çalışamayacağım anlamına da gelmiyor. Kendime uygun turları uygun zaman ve periyotlarda benim belirlemem gerekli, böyle bir olanağım da var. Ancak Ocak ortasından sonra haftalık turlara çıkabililirim. Ya da arada bazı haftalar çıkabilirim. Önce sağlık , para kazanmak da elbet önemli fakat sağlık her şeyin başı.
Siz siz olun sağlığınızı her gün ama her gün bir kez düşünün, daha sağlıklı bir gün geçirmek için ne yapabileceğinizi planlayın, size engel teşkil edecek durumlardan uzak durun. Ben 1997 yılında sigarayı aniden bıraktım. O zamandan beri de çok çok az alkol arada bir alırım. Ama o zamana kadar 25 yıl aralıksız sigara tükettim. Alkol bağımlısı değil idim, fakat sıkça içerdim. Şimdi sigaranın dumanını 15 metreden duysam nefretle kaçıyorum. Bazen apartmanın alt katlarından yükselen duman rüzgarla savrulup, açık kapı, pencere, havalandırma boşluğundan giriyor ve ben de pasif içici oluyorum ama o ortamdan derhal uzaklaşmanın yollarını arıyorum.
Bu nedenle sigara içenlerin içmeyenlere saygısız davranmamak için nelere dikkat etmeleri gerektiğini düşünmelerini isterim. Ağabeyim çok genç yaşta 62 yaşında akciğer kanserinden kaybettik, hayata gözleri açık gitti desem yeridir. Rahmetli iyi insandı, ama her gün içerdi, tek erik ile bir 70 lik rakıyı içtiği olmuştur; kaçınılmaz son; kanser!!! Ama içtirende kabahat hiç mi yok; bu da düşünülmeli?! Orhan Gencebay’ın dediği gibi ’ Görüyorum ki her gün meyhanelerdesin, Yaşamaya küstürüp, içtiren mi var?’
Evet , insanın gönül huzuru yok ise içmeye düşkün olur. Oysa gidip psikoloğa görünüp dertlerini paylaşması belki de sorunlarını çözecek, ama bu kültür bizim toplumumuzda henüz yerleşmedi. İçen insan daha fazla sıkıntı ürettiğini farkında olamaz, sağlığı ile oynadığını ancak onu kaybettikten sonra anlar, kimisi alkol kimisi uyuşturucu bağımlısı (Eroin,Bonzai v.s.) olmuş yüz binlerce insanımızın sağlığı ne yazık ki ölümcül tehlike altındadır. Genç yaşta ecelsiz ölenler ardında hep öksüz, yetim ve dullar bırakır burası ayrı bir kanayan yaradır. Oysa insan çok zor yetişir, ulusal bir iş gücü olarak da değer olarak da ayrıca önemli, yeri doldurulamaz bir kayıptır.
Sevgili dostlar, zaten bildiğiniz şeyler, umarım canınızı sıkmadım. Sağlıcakla esen kalınız, hepinize gönlünüzce mutluluklar, sağlıklı huzurlu, aydınlık günler dilerim.
Selam sevgi ve saygılarımla.
Şaban Aktaş
29.09.2015
Fotoğraf: 9 Ağustos 2015, 07.54 sabah yürüyüşü, ISPARTA
YORUMLAR
geçmiş olsun. radyo terapi deyince bu günlükler bir arkası yarın şeklinde değerlendirilebilir mi acaba*
Şaban Aktaş (Homerotik)
Her günü yazamak sıkıcı olur bana kalırsa...
Teşekkürler saygılar. Sağ üst tarafta kemoterapi günlüklerinden önemli başkaca anılar bulacaksınız