- 811 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
Neden Az Okuyoruz?
En son hangi kitabı okudunuz? Hatırlıyor musunuz? Gazete okur musunuz? Evinize günlük gazete geliyor mu? Bir kitapçı dükkânına en son ne zaman uğradınız? Kütüphaneye en son ne zaman gittiniz?Kur`an ``Yaradan rabbinin adıyla oku`` diyor. Peki biz okuyor muyuz? Hepimiz tahsil yaptık. Sizce tahsil yapmak bu anlamdaki okuma mıdır? Yoksa tahsil yapmak meslek edinmek için bir okuma mıdır? Bence oğlum okuyor, kızım okudu deriz. Deriz de oğlumuz doktor, mühendis olunca eline kitap alıp okuduğunu gördük mü? İş ve meslek edinmek için okuma başka bir şeydir. Peki, tahsil yapmayalım mı? Tahsilsiz olmaz elbet. Ama tahsil bitti, okuma bitti deyip kenara çekilemeyiz. Tahsil yapmak bir ekmek kavgasıdırKitapçı dükkânları, eski meslekler grubuna girdi artık. Bir kitapçı dükkânına sık sık fotokopi çektirmek için gireriz. Gazeteye büromuzda veya kahvemizde göz gezdiririz, okuduğumuzu sanarız. Bugün hangi yazarın hangi makalesini okudunuz diye sorulduğunda yanıtımız hayır olurEvimizde kaç kişinin kitaplığı var? Kaçımız bu kitaplıktan bir kitap indirip okuyoruz? En son piyasaya çıkan kitaplar hangileridir? Hiç alıp okuduğumuz oluyor mu? Kuranı bile Ramazandan Ramazana tozlu raflardan indirip okumuyor muyuz? Otobüste, trende, gemide hiç elinize kitap, dergi, gazete alıp okuyor musunuz?
Bir kere ben şunu söyleyebilirim size. Yatağa yatarken kitapsız kalemsiz yattığımı hiç hatırlamam. Yorganlarım hep mürekkepli olur. Şiir yazarken olur bu işler hep. TAM UYKUYA DALARKEN KİTABIMIN ELİMDEN DÜŞMESİYLE YENİDEN UYANIRIM ANİDEN. En çok kitap okuduğum zamanlardı çobanlık günleri. Gün boyu kaç kitap okur bir insan yayılıp çimenlerin üstüne. Bir zaman yeğenlerimi çarşıya götürmüştüm Akyazı`da. Onlara bir şeyler almak istedim de kitap al dayı dediler. Eve dönüp bir solukta kitaplarını okuyup bunları köye götür , dayıların çocukları da okusunlar dediler.. Ama nedense biz hep okuyanlara okuyup da ne olacaksın` deme alışkanlığımızı bir türlü bırakamıyoruz. Okuyanları takdir edecek yerde yeriyoruz.
Doğum günlerinde çocuklarımıza kitap hediye edelim. . Arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde hep maçların kritiğini yapacak yerde okumayı tartışalım. Falan takım, filanı renklerine kattı diyecek yerde bazen de filan yazarın falan kitabını tartışalım. Evimize bir kütüphane kuralım. Çünkü:
Kütüphanesiz ev, mabetsiz şehir gibidir. Okuyalım ki, çocuklarımız da bizden görsünler de okusunlar. Oku demekle çocuk okumaz. Haydi, birlikte okuyalım^deyip, televizyonumuzu kapatıp ailece okursak çocuklarımız da okurlar. Y oksa siz, Kurtlar Vadisini izleyeceksiniz. Çocuğunuz da okuyacak. Örnek olmadan olmuyor. Benim Samsun`da çalıştığım okulda akşam paydosunda öğrencilerimle birlikte eve doğru yürürken bir öğrencimeRamazan neden ellerin cebinde yürüyorsun? Dememe, Ramazanın bana bakıp Hani ya senin de ellerin cebinde öğretmenim.
Sözü çok anlamlıdır ve yerinde bir sözdür. 20 yılı aşkındır ben bu sözü hep hayatıma uyarlamaya çalışmışım. Okumuşum ve öyle okuyun demişim.
Haydi, hepimiz günün en az bir saatini okumaya ayıralım. Yarın ilk işimiz bir kütüphaneye veya kitapçı dükkânına gitmek olsun işimiz. Bir kitabı da arkadaşımıza alalım. Hanımlarımız çiğ köfte günleri, takı günleri adı altında günler düzenliyorlar. Haftada bir günlerini de okuma günü olamaz mı? Gün boyu izledikleri dizilerinin reklam aralarında bir kitabın veya bir gazetenin bir sayfasını okumaları çok mu güçtür?
Gelin haydi, Sevgiyi yayar gibi okumayı yayalım. Böylece Allah’ın emrine uyalım.
Muhammet AVCI
YORUMLAR
Ne güzel bir yazıydı. Yerleşik bir kaygıdır rûhumda okuyamamak. Belki de gün içinde defalarca hatırlar ve defalarca hayıflanırım.. Yine de elimden gelen kaç zamandır ayda en fazla üç kitap...
Oysa hayattır kitap, okumak nefestir.. Faydaları yazmakla tükenmese de benim için tek bir anlamı vardır, zîra dilimiz alacağını almış, zihnimiz kekelemeden yaşamak için gereğini idrâk edebilmiştir ancak..
Bu aslâ mübâlağa değil, okumak su'yun ihtiyaç olduğundan az önemli değildir.. Belki de eştir..
Umarım bunun için daha fazlasını yapmaya fırsat bulurum ömrümün kalan zamanlarında..
Tahsil evet, ama nereye kadar neye yeter.. Okumak olmadıkça, kâlbe huzur fikre selâmet nasıl olur..
Paylaşım için teşekkürler..
Selâm ile..
yanık ozan
Haydi, şuraya yazıyorum, bilinsin...
Az okuyoruz, hatta (genellersek) hiç okumuyoruz...
Çünkü okumak ciddi bir iştir...
Bizler ise ciddi insanlar değiliz...
Ciddiyet bizi bağlamaz, bizi sıkar...
Ciddi insan bize soğuk gelir...
En başta, çocuğumuzla bile ciddi konuşmayız; çünkü bize dönüşüm geçirmek gibi gelir...
Biri bizimle ciddi konuşmak isterse, tehdit gibi algılarız...
Okumuş insanlar bizde bu duyguyu uyandırır...
Kısacası, bir eşik var ve biz o eşiği aşma gücünü kendimizde bulamayız...
Timur ile konuşmaya giden Hoca'nın ardından birer birer savuşuruz...
Sonra bir çınarın gölgesindeki peykelerde eğri oturup, ..şak muhabbetine dalarız...
Bu halimizle vatan bile kurtarırız...
Okumak ve onun sonucu olan ciddiyet ile ciddi ciddi fikir alış verişi bizim değil, Japon'un, Avrupalının, Amerikalının işidir, bizim değil...
Bizim işimiz ise...
Kör testere ile yargılamaktır, çamur atmaktır, komşunun tavuğunu kaz görmektir...
Çiğ köfte, takı günleri okuma günleri olabilir, ha...
Vay arkadaş vay...
Fakat dileğinize canı gönülden katılıyorum:"...Sevgiyi yayar gibi okumayı yayalım. Böylece Allah’ın emrine uyalım."
Teşekkürlerimle.
Yazmış olduğunuz yazı aslında güzel bir uyarı. İnternet çıktı çıkalı gazete bile alınmıyor diyebilirim.
Bırakın onu selamlaşmak bile ok. Oldu. Çok yazık. Fakat elden ne gelir ki? Okuma sevgisi bir insanın içinden gelmeli sanırım. Ben kızıma yalvarıyorum uyu artık diye, yine de elindeki kitabı bitirmeden uyumuyor.
Sanırım buna sebep, çocuk yaşta kitap sevgisini kazandırmış olmaktır. Bu konuda çok mutluyum.
Geçen gün eşime okuması için bir kitap uzattım. Yüzüme tuhaf tuhaf baktı, "ben çocuk muyum" der gibi. Kitabın kapağı okunmaktan yıpranmıştı. Oku dedim, mutlaka oku. Evirdi, çevirdi.
" Küçük Prens."
Dünyanın en çok satılan kitaplarından biriydi. Bir çocuğun gözünden Dünyayı anlatıyordu. Tam 210 dile çevrilmişti. Böyle söyledikçe dikkatini çekti.
"Aç bak kitabı. Çocuk diyoruz, acaba biz mi çocuğuz, yoksa onlar mı diye başladım masuscuktan. O gece eşim kitap bitmeden uyumadı. Ertesi sabah kitabı çantasına koyup okuması için arkadaşına götürdü.
Mesele "Küçük Prens" veya herhangi bir kitabı eşinize veya arkadaşınıza sevdirebilmektir. Onlar okursa, siz mutlu olursunuz emin olun.
Saygıyla.
yanık ozan
Merhaba Muhammet Bey,
Bana göre okumak da yazmak gibi Allah vergisi olsa gerek.
Biz dokuz kardeştik ve dokuz kardeşin içinde en çok, hatta elime ne geçerse okuyan bendim.
Bu kimi zaman bir takvim yapraği, kimi zaman eski bir gazete kimi zaman da bulduğum herhangi bir kitapti.
Şimdi evde iki kitaplığım ve kütüphane üyeliğim var.
Tabiri yerindeyse başkalari okudu okudu öğretmen, doktor oldu, bense miyop :-)
Yazı icin teşekkürler
yanık ozan
okumaktan yoruldum. ne mi okudum. ne bileyim, elime aldığım, bir çok kalın sayfalı kitaba başladım, bir kaç ciltlerini veya sayfalarının yüzde seksenini okudum. 100 ye yakın roman hikaye okudum.
şimdi ise bir kitabın adına bakıyorum, arka kapağını veya önsözünü okuyorum sanki kendimi o kitabı okumuş gibi hissediyorum. en son 1-2 ay önce bir politik kurgu roman aldım yarısını okuyabildim sonradan bir kaç sayfa da son bölümlerine göz attım kaldırdım kitabı.. kitaplığımın yüzde 50 sini okudum sanırsam.
oku oku nereye kadar bilemedim...
bir ön lisans, iki lisans diploması aldım (lisanslar aöf'den).. şimdi üçüncü bir lisans diploması almak için kendime gaz vermeye çalışıyorum ama çoğu ark artık master doktora vb yap diyorlar. ne yapacağımı bilmiyorum..
çünkü hedefim yok artık.
hedefim var mıydı o da şüpheli geliyor bana geriye doğru bakınca.
yapmış veya okumuş olmak için mi
ve ya
yaşamış olmak için mi bu nefes alıp verişimiz...
önce hedef gerek..
hedefi olmayan gemiyi hangi kitap dalgalardan fırtınalardan kurtarabilir ki...
kimi zaman sahillerde insanların güneşin altında kitap okuduklarını görüyorum. gülüyorum, sahilde kitap okunur mu? veya o okuduğumuzdan ne anlarız..
siz diyorsunuz ki, yatmadan önce kitap okurdum...
yatmadan önce okumalar pek okumak olmuyor sanırsam..kendimizi kandırmak belki de yatakta kitap okumak..
yatağımın ucunda üç kitap var roman değil, biri tsavvauf biri şiir diğerini aklıma gelmiyor;))
arada bir göz gezdiririm yatmadan önce..
okumak nedir
kendini öğrenmek midir, kendini kaybetmek mi, kendini tarif etmek midir, yoksa kitabın yazarına yenilmek mi...
okudular okudular ne yaptılar efendim..
dünya acı dolu...
dünya keder dolu...
cahillerden daha çok payı var okuyanların bu kan deryasında, hukuksuzluk dünyasında, zalimlik hegemonyasında...
hedefsiz okumaların sonu hüsran...
saygılarımla..