Ay Tutulması
Ay Tutulması
Süslü Saksı Evleri (Son)
Havaların hafif ısınması ile açan Nazife Teyzenin unuttu sandığı çiçekleri adeta öper, koklarcasına sevip okşayan Emel, postacının zili çalıp ona getirdiği mektubu ve koliyi aldı.
Sevincinden nasıl açacağını bilemedi. Önce ona sarılırmış gibi göğsüne bastırdı. Gözleri doldu.
Sonra zarfın ucunu küçük bir dokunuşla, sanki onun canını acıtmamak istermişcesine yavaş yavaş açmaya başladı. İçinde yazdıklarını heyecanla okudu. Bir şey anlamamış gibiydi. Nazife Teyze ne demek istemişti ki süzgeç, müzgeç neydi bu saçma sapan sözler? Her neyse, önemli olan ondan iki satır bir şeyler gelmişti ya. Bu da ona yeterdi. Ah be Nazife Teyze diye geçirdi yine içinden. İçinden geçeni duymuş gibi olmuştu kara kedi.
-Mırnaavv.
-Dur hele önce bitireyim, sana anlatacağım sabret.
Elini tek gamzesine götürdü.
Bu ne demekti şimdi? Hay Allah, senin mektuplarını çözmek ne zordu Nazife Teyze. Peki ya bu geri yolladığın paket! Onda ne vardı?
-Açıp bakalım kara kedi?
-Mırnaavv.
Emel paketi açınca ilk gördüğü Nazife’ye gönderdiği eski erkek mendili oldu. Şaşırdı. Eski bir mendili geri göndermeyeceğinden emindi Nazife’nin. İçinde bir şeyler olmalıydı. Paketi tamamen açtı.
Mendili çıkardı.
Mendil çıkarken, içinden bir şeyler yere düştü. Eğilip kaldırdı. Kara kaplı ince bir kitap. Birkaç kağıt, birkaç fotoğraf, kayışı eskimiş erkek saati ve bir anahtar. Eğilip yerden aldı. Kara kedi ile göz göze geldiler.
-Mırnaavv.
-Şişştt, sus.
Neden bilmeden önce erkek saatine baktı. Ne kadar eskimiş ve yıpranmış olduğu aklından geçti. Birden ürperdi...
Kedi ayağının dibine geldi oturdu. Saati, öylesine bileğine taktı. Sonra kara kaplı defter dikkatini çekti. Bir adam ve bir kadının resmi olan evlilik cüzdanıydı. Fotoğraftaki gülümseyen mutlu yüzündeki tek gamzesi hemen gözüne ilişti. Sonra sayfanın diğer yanındaki genç kadının mutlu yüzünün altındaki isme gözü takıldı.
-Mırnaavv.
-Hayır, inanmıyorum. Neden bana söylemedin. Böyle bir şey saklanır mıydı?
Daha sonra paketten çıkan kağıtlara baktı.
Hepsini fırlattı.
Kara kediyi aldı, evden çıktı gitti. Yürürken gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
.....
’ Emel, biliyorum sana başka mektup yazacak günüm kalmadı. Birgün babam bizi neden terk etti diye sorma diye, hep bu oyunu oynadım. Beni affet. Nazife Teyze olmak, zordu ama yanında oldum en azından. Sana nasıl derdim ki baban bütün malını mülkünü bırakıp bir kadının peşinden gitti diye. Oysa benim gözüm ne mal da, mülkteydi.
Seninle her gün çaya batırıp yediğimiz bisküviler vardı ya, aslında ikimizin fabrikasının sahibi olduğu bisküvilerdi. Sana söyleyemedim. Babanı ben affedemedim, çünkü oralara bir türlü yaz gelmedi. Oysa burası hep yaz.
Az sonra "Ay Tutulacak." Senin doğduğun gece de Ay tutulmuştu. Bana söz vermişti, elleri avucumda, gözleri gözlerimde...
Artık sen tek başına sahibisin. Büyü ve kimseye inanma. Ay Tutulmasına bile. O sadece bulutların ardına saklanıp sana şaka yapar. Hepsi o kadar.
Paketin içinde fabrikanın sahibi olduğuna dair evraklar ve kasanın anahtarı var. Bisküvilerden ara sıra ihtiyaç sahibi fakir fukaraya ver benim ceylan gözlüm."
Davi / 2015
YORUMLAR
Edebiyatın Altın Kalemi' nden süzülüp gelen her satır unutulmaz tatlar bırakıyor hem yürekte hem bellekte...
Sonsuz teşekkürler yorum sihirbazına..
Ömrüne bereket.
Davidoff
O senin güzel düşüncelerin. Sağ ol.
Koşuya çıkmış bir insanın ritmi var öykülerinde...
Yavaştan başlanıyor.
Sonra hızlanıp ip göğüsleniyor.
Selam ve Saygıyla USTA...
Davidoff
Koşuya çıkmış genç bir sporcu ritmi var yorumlarında Bedri Abi...
Hiç yorulmak ve dinlenmek nedir bilmeden, hep aynı ritmde.
:)
Teşekkür ederim.
Yorulan ruhumu bu son perdede cümlelerin ile dinlendirmeye geldim...
...
Davidoff
Bazı sözcüklerin derin anlamları vardır Nar-ı Çiçek...!
Sevgiyle.
Nar-ı Çiçek
Oyy..
cansin.. Tesekkürler yorgun ruhuma verdigin pembeye, huzursun cogu zaman sen bil bunu emi.
Bu güzel anlatımı ile yüreklerimizdeki yerini bir kez daha sağlamlaştırdı değerli yazarımız.
Can-ı gönülden kutlarım değerli dostum.
Sevgilerimle...
Davidoff
Teşekkür ederim Sevgili Çamlısoy.
Can-ı gönülden sevgilerimle.
kalem güzel olunca en zor olanı başarır...... usta davi gibi...... harikaydı saygılar
Davidoff
Teşekkür ederim Sn. Komutanım.
Saygı ve hürmetlerimle.
Sevgili Davi, inan ki, az önce dört yazıyı da sil baştan yeniden okuyup, o keyfi birkez daha yaşayarak mutlu oldum... Benim bu sitede beğendiğim birçok öykün olmuştur elbet ama bu yazı dizini ayrı bir yere koyuyorum. Çünkü, denediğin tarz harikaydı özellikle ve tabii ki o tarzı besleyen mükemmel bir kurgu... Final de çok iyiydi... Kalemin hiç susmasın, harika yazıyorsun...SELAM VE SAYGIYLA
Davidoff
Önemli yazarlar önceleri çok iyi okuyucu;
Önemli satırlar ise, yan yana gelmeyi bekleyen kelimelerdir.
Harflere gelince: Onlar hep bir kumbaranın içinde sahiplerini bekleyen bozuk paralar gibidir. Ya harcanır, ya da harçlanır üst üste gelip de.
Davi.
Davidoff
Gözlerim gökyüzündeyken ay saklandı.
Parmaklarım bekleme der gibi tuşları tıkladı.
Nazife Teyze ile Emeli O bile bir an önce birbirine kavuşturup, sonra tutulmuş olsa gerekti... Görmedim, ya da görmek istemedim.
Teşekkürlerimle.
Merhaba Davi,
Nazife Teyzeden gelen bu defaki mektup baya ilginçti. Belki devamı vardır diye anladıklarımı burada yazmıyorum ki gidecek mektubun büyüsü bozulmasın.
Tebrik ederim
Sevgilerimle
Davidoff
Sanırım gözünden kaçmış olmalı Süslü Saksı Evlerinin bu Son bölümü olduğu.
Bilirsin ki, yazmış olduğum yazılarımda en sevdiğim özelliktir küçük de olsa sırları okurlara tamamlatmak...
O kadarını da siz çözün artık yani değil mi?
Mesela neden tek gamze?
Neydi o kayışı eski kol saati, neden onca yıl kimseye göstermeden saklandı... Pencerenin önünden geçen adam kimdi? O yukarı doğru bakar gibi olurdu da neden kimse onu görmezdi?
Okur olmak böyle bir şeydir. Okuduğun matematiği çözebilmektir.
Teşekkürlerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Gözüme dört çeşit damla damlatınca 'son'u gözden kaçırmışım özür.
Aslında Nazife Teyze Emel,in annesi, ara sıra yoldan geçen adamla onu terk eden babasıydı galiba.
Bundan sonrası okurun hayal gücüne dayanır.
Emel, baba yadiğarı o fabrikayı işletir mi, kendisine kalan kayışı kopuk saati saklar mı, yoksa atar mı bilinmez.
Güzel bir öyküydü sevgili öykücüm tekrar tebrik ederim.
Hayat bizim tahmin edemeyeceğiz kadar sürpriz yapar,
Bizi bağlamak için mi acaba hayata..
Tebrik ederim saygılarımla.
Davidoff
Kim bilir Sn. Özaydın.
Hayat bu. Tıpkı, yeni oyuncaklarla oynamayı seven çocuklar gibi.
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.