- 566 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Ruhumuzu bir şekilde beslemek zorundayız. ve öyle sanıyorum ki dilimizdeki kelimelerin yetmediği yerde gönlümüzden alfabe dileniyoruz.
‘yılanları boğarak öldürünüz’ bölümünü okurken her nedense ‘nefretin’ yerine almasını istediğim duygu sanırım ‘ öfke ‘ idi..herkese ve en çok kendisine olan öfke ancak böylesi bir nefreti doğurabilirdi diye düşündüm.
Ve her ne kadar her birimizin kesin kabulleri olsa da, her ne kadar gerçeği gösterecek birileri olsa da peşinden koştuğumuz iyilik hep bir arayışa sürüklüyor bizi..daha iyiye, en güzele…
ve bir de,
“Saat tam altıydı, ne beş vardı ne de beş geçiyordu; evet altı, akrep ve yelkovan altının üzerindeydi.,”
Akrep ve yelkovan altının üzerinde iken saat tam altı mıydı? Bilerek söylenmiş bir yanlışlık mıydı, merak ettim..
Kim zamanın ne vakit olduğunu tam olarak bilebilir ki,
Vakitsiz…
Selam ve saygımla..
HakkınSesi
altı olayına bütün gün ben de takıldım, orada en güzel gerçekse şu ki reel altıdan yazıdaki altı buçuğa kadar olan süre. her şey o an oldu, gerçekten de bitti. daha iyi açlık olamazdı herhalde yaşamak adına.
daha da karıştırıyorum sanırım. teşekkür ederim.
nâ-gehân
İnandığımıza tanıklıklar arıyoruz, evet.Herkesin aynı mesafeyi aynı anda kat etmesini bekleyemeyiz ama. bu yüzden birileri yanlış yapar, birileri gerçeği onlara gösterir, birileri bundan ders çıkarır… yahut sonucuna katlanır, dediğiniz üzere.
Siz her yorgunlukta ve hissizlikte de yazın..
Ve ben teşekkür edeyim,
esasında yazılarınıza herkes hayran kalıyor. ama kimse ne yazacağını tam bilmiyor. çağımızın yazım tarzı bence bu. klasik öyküler tam anlamıyla gerçekle uyuşmuyor. onlar konuya bağlı kalarak gelişiyor. fakat insan beyni tıpkı sizin yazılarınızda olduğu gibi işliyor. görülen her bir obje bir sürü anıyı, bilgiyi -saniyenin kaçta kaçında tam olarak bilmiyorum- toplayıp bırakıyor. gerçek dünyayı işlediğiniz için tebrik ederim.
HakkınSesi
teşekkür ederim.