Atatürk ve Kitap (I)
I -
Atatürk ’ ün Okuduğu Kitaplar
Neredeyse çocuk yaşlarımda tarihe özellikle de Cumhuriyet Tarihimiz ’ e merak sarmaya başlamıştım. Çok iyi seçim yaparak okuduğumu sanmıyorum ama bulabildiğim herşeyi okumaya çalışıyordum. O yıllarda Atatürk, bize daha çok duygusal olarak öğretiliyordu. Hepimizin bildiği gibi altın sarısı saçları, göğe benzer gözleri vardı. Bizi düşmanlardan kurtarmıştı, vb. Bütün ulusların kahramanları vardır ve bu kahramanlar, mutlaka bir zorluğun üstesinden gelerek kendi toplumları yararına bir başarı sağlamışlardır. Dikkatimi çeken Atatürk ’ ün onlardan farklı olmasıydı. O dönem ihtiyacımız olan her alanda köklü ve geleceğe yönelik devrimler yapmıştı. Bir insan çok zeki de olsa, dahi de olsa nasıl böyle çok yönlü olabiliyordu?
Çoçukluğuna dair okuduklarım O ’nun kişiliği hakkında fikir edinmemi sağladı. Geleneksel Türk Aile sevgisi, batılı ve askeri disipline sahip bir egitim. Ya sonra…
1895 te Manastır İdadisi’ nde tanışıp arkadaş olan Kâzım Özalp şöyle anlatır. Tatil günleri birkaç arkadaşla gezmeye çıkıyorduk. Genellikle Kavaklaraltı ve Hanlarönü kahvehanelerine giderdik. Sohbet eder, bazen de bir lokumuna (5 para) tavla oynardık. Mustafa Kemal ’ in kaybetmekten hoşlanmadığı kolaylıkla anlaşılırdı. Etrafına bakınmaktan çok, hızlı yürümeyi tercih ederdi. Kendi sınıfında sevilen ve tanınan Mustafa Kemal, bizim sınıfımızca da sevilen bir kişiliğe sahipti. İstanbul Harp Okulu’ nda yeniden karşılaştık. Sohbetlerimiz daha anlamlı ve tartışmalı olurdu. Derslerin dışında memleket meselelerini tartışıyorduk. Tarih derslerinde bize anlatılan Roma’ nın çöküş sebeplerini o zamanki devlet idaremizle kıyaslar, çökme halinde olduğumuz sonucuna varırdık. Kötü idareyi değiştirmek lâzım geldiği
düşüncesindeydik. Gizli olarak fransızca Tempo ve Matin gazetelerini sağlıyor ve okuyorduk. Voltaire’in, Victor Hugo’ nun eserlerini, Namık Kemal ve Abdulhak Hamit’ in şiirlerini okuyor gizlice tartışıyorduk.
Ata’nın yurt dışında bulunan Prof. Afet İnan’ a 16.1.1937 ’ de yazdığı mektubunda ’Hatay üzüntüsüne Conker ’in ölüm acısı karıştı dediği ve kendisine adıyla Kemal diye hitab edebilen tek insan, çocukluk arkadaşı Nuri Conker;
Hiç unutmam: Bir gün Selanik Askeri Kulübü’ nde bir toplantı yapılmıştı. Mustafa Kemal o akşam çok neşeliydi. Etrafına topladığı arkadaşlarına şaka yollu şunları söylemişti.
- Göreceksiniz, bir gün gelecek ki, ben hepinize baş olacağım. Siz şimdi bana inanmazsınız ama, elbet inanmak zorunda kalacaksınız.
Nuri Conker şakacıydı.
- Peki. Dedi, hepimize baş olduğun zaman, bana ne görev vereceksin bakalım?
Mustafa Kemal gülümsedi…
- Seni, üçüncü orduya komutan yaparım. İstersen bir de valilik veririm. Selanik Valiliği fenamı?
Yine Nuri Conker’ den dinleyelim…
Kızılay balosunda Gazi’ ye hazırlanan masaya Atatürk’ ün geldiğini haber alınca bekletmemek için traş olmadan smokini ile gelen tarihçi Ahmet Refik Altınay’ ı Gazi’ ye gösteren Nuri Conker;
- Şu bir karış sakala bak, dedi.
Gazi, Ahmet Refik Bey’ e
- Beyefendi dedi, Siz Conker ’ e bakmayınız; O insanın başındaki kütüphaneyi görmez de çenesindeki sakalı görür!
Dediğini anlatır.
Ve günü gelir baş olur. Koca imparatorluğun yıkılıp; ulusun açlık, sefalet, umutsuzluk ve cehalet içinde olduğu, işgâl yıllarıdır. Yalnızca yedi düvel ile savaşılmamaktadır. İçeride de ’Kim kime günler ’ in yaşandığı yıllardır. Öyle ki, Rus ve İngiliz ajanlarının isteği ve katkılarıyla çıkarılan Zile ayaklanması elebaşılarından olan Fuat Zahir(takma adı) ya da Ali Yusuf(gerçek adı) adı ile bilinen gerçekte aynı kişi gibilerin Ankara ’ da her türlü alavere dalaverenin peşinde olduğu yıllardır. Bir devlet yıkılırken, bir de devlet kurulurken ortaya çıkan türedi zenginlerin sahnede olduğu yıllardır.
Kısacası Türk Ulusu’ nun da Mustafa Kemal’ in de zorlu yıllarıdır. Bu zorlu yılları, sadece zeki ya da dahi bir önderle, inançla, yurt sevgisiyle atlatmak kolay olmasa gerektir. Hatta denilebilir ki, akıl ve bilgiyle desteklenmeyen bir sevgi zararlı bile olabilir. İşte bu noktada Mustafa Kemal’ in, Atatürk olmazdan önceki kişiliği çok önemlidir. Duruma hakim olabilmek ve öngörülü olup; gelecek hakkında sağlıklı kararlar alabilmek için ülke ve dünya hakkında bilgi ve bu bilgiyi de doğru kullanacak irade sahibi olmak gerekir. O da bu niteliklere yeteri kadar sahiptir. Resmi kayıtlarda dahi bin yüz cildin üzerinde kitap okuduğu anlaşılmaktadır. Aşağıda örneklerini verdiğimiz kitaplardan da anlaşılacağı üzere her konuda ve ciddi bir okuma alışkanlığı olduğu görülmektedir. Bu kitaplardan Çankaya ve Anıtkabir de bulunanlardan bazı örnekler, kayıt numaralarıyla birlikte verilmiştir. Başında * işaret olan kitaplar, Atatürk’ ün kendi el yazısı ile çok notlar düştüğü ve altını çizerek okuduğu kitaplardan bazılarıdır. Altını çizdiği ya da yanına işaretler koyup not düştüğü bölümlerden birkaç örnek kitaplara ait bilgilerden sonra verilmiştir. Sözkonusu kitaplar:
AKL-I SELİM(Çankaya 143) , Jean Meslier, Çev. Abdullah Cevdet, İstanbul, 1928. Kutsallık Söylenceleri ancak akıl ve yargı sahipleri üzerinde egemen olmak sanatını bilmezlikten gelen müstebitler(diktatörler) için yararlıdır, anlamlıdır (S. 492) . Tüm dönemlerde toplumun kutsallaştırdığı boş düşüncelerden tehlikesizce sıyrılmak olanaksızdır.
ANTALYA LİVASI TARİHİ(Anıtkabir 1932) , Süleyman Fikri Erten, İstanbul, 1922. …Bundan anlaşılıyor ki Lisiyenler ile Termiller Süleimler’ den başka bir kökenin halkı değillerdir. Adıgeçen kişinin incelemesine göre, Süleimler önceleri kendi dilleriyle, daha sonra rumcu, pisidya ve lidya dilleriyle konuşuyordu Termisos halkına Sulimos derlerdi.……… Miratul İber’ e göre Suleim, Küçük Asya’ da (Anadolu) çok eski bir Türk Kabile
başkanının adıdır. …………Görülüyor ki Yunan sanatında atılan bu ilk adımlar bu Suleim soyunun torunlarınca gerçekleştirilmiştir……..
ANADOLU HALK TÜRKÜLERİ(Anıtkabir 828) , Toplayan: Rauf Yekta, İstanbul, 1926.
ATALAR SÖZÜ(Anıtkabir 288) , Haz. Velet Çelebi İzbudak, TDK, İstanbul, 1936. 548- Türk iti şehre gelicek farisice ürer(S. 65) .(Taklitçiliğimizi yermek için söylenmiş bir söz. Kimbilir belkide yazı dilinde bir dönem farsça ve arapçayı bugün de arapça ve ingilizceyi günlük yaşamlarına sokanlar için söylenmiştir) .
*AVRUPA MİLLETLERİ RUHİYATI (Çankaya 1691) , Alfred Feuillet, Çev. Mustafa Rahmi Balaban, İstanbul,1923. İtalyan mistiklerinden Fransoi ’ ya göre ’Allah insanlıkta ve doğada gizlidir. Allahı insanlıkta ve doğada aramalı ve sevmeli’. Ulusal ruh(Ruhi milli) bir ideale sahip olmakla doğar.
(Senak’ ın İspanya’ ya özgü görüşü şöyle biçimlendirilebilir :) ’Öyle hareket et ki, olayların akış biçimi ne olursa olsun, sana yine de bir adam denilsin’. İspanyollar….
AVRUPA İLE MÜNASEBET-İ HARİCİYEMİZ NOKTA-İ NAZARINDAN TARİH-İ OSMANİ (Anıtkabir 330) , Ali Reşat.
AZERİ EDEBİYATINA AİD TETKİKLER(Anıtkabir 1041) , Dr.Mehmet Fuat Köprülü, Bakü,1926.
BALIKESİR VE CİVARINDA YÜRÜK VE TÜRKMENLER(Anıtkabir 382) , Kâmil Su, İstanbul, 1938.
*BİR ASKERİN DÜŞÜNÜMLERİ(Çankaya 763) , Hans von Seeckt, Çev. Naci Eldeniz, Ankara 1929. Malzeme bizzat insana değil, insanlar yığınına galebe etmiştir ve bizzat insana hiç bir vakit galebe edemiyecektir(S.38) .
*ALTAY-ALADAĞ TÜRK LEHÇELERİ LÛGATİ(Anıtkabir 74) , 2 C., Vasiliy İvanoviç Verbitsky, TDK, Kazan, 1884.
BURJUVAZYA DEMOKRASYASI İLE PROLETERYA DİKTATÖRLÜĞÜ HAKKINDA TEZLER (Çankaya 390) , Vladimir İlyiç Lenin, Bakü, 1920.
BÜYÜK TARİH-İ UMUNÎ(Anıtkabir 1303) , 6 C.,Ahmet Refik Altınay, İstanbul, 1912.
CİHAN TARİHİNİN UMUMİ HATLARI(Anıtkabir 1753) , 5 C., C. Herbert Wells, Devlet Matbaası, 1928.
ÇUVAŞ SÖZ KÖKLERİ LÜGÂTI(Anıtkabir 76) , Rusça, Düz. N.İ.Zolotnitskiy, Çev. TDK.
DİN YOK MİLLET VAR(Çankaya 2) , Rûşeni, Erenköy, 1926.
GENÇ KALINIZ(Çankaya 1331) , Dr. Victor Pauchet, Çev. Kilisli Ahmet Rifat Bilge, İstanbul, 1929.
HUNLARIN, TÜRKLERİN, MOĞOLLARIN VE DAHA SAİR TATARLARIN TARİH-İ UMÛMUYYESİ(Anıtkabir 1933) , 6 C., Joseph de Guignes, Çev. Hüseyin Cahit Yalçın, İstanbul,1924.
İDARE-İ HARB VE SİYASET(Çankaya 1679) , Gnrl. Erich Ludendorff, Çev. Şükrü Ali, İstanbul, 1924.
KÜÇÜK TÜRK TETEBBULAR(Anıtkabir 492) ,1.C., Bodrumlu Avram Galanti, İstanbul, 1925.
LÛGATI-İ ÇAĞATAY VE TÜRKÎ-İ OSMANÎ(Anıtkabir 91) , Süleyman Buhari, İstanbul, 1922.
MESELELER DELÂLETİLE VATANDAŞLIK(Çankaya 924) , James Bartlett Edmonson- Arthur Dondineau, Çev.Azime İpek, ’Birinci bahis: Başkalarına dayanmaklığımız’
*MU KITASI (KAYBOLMUŞ MU KITASI) (Anıtkabir 1485) , MU’ NUN ÇOCUKLARI(Anıtkabir 1484) , MU’ NUN MUKADDES SEMBOLLERİ(Anıtkabir 1483) , James Churchward, Çev. Ives Wash, New York,1934.
*MUKAVELE-Î İÇTİMÂİYYE YAHUT HUKUK-İ SİYÂSİYYE KAVÂİD-Î ESÂSİYYESİ(Çankaya 293) , Jean Jaques Rousseau, İstanbul 1913.
MÜNTEHABAT-I BEDAYİ-İ EDEBİYYE(Anıtkabir 1071) , 1. C., 2. Bsk., Bulgurluzade Rıza, İstanbul,1913.
ORHON ÂBİDELERİ(Anıtkabir 475) , Necip Âsım Yazıksız, İstanbul, 1924.
*OSMANLI TARİHİ (Anıtkabir 1875) , 1. C., Necip Âsım Yazıksız-MehmeT Arif, İstanbul, 1919.
RUH ÜL-KAVANİN(Çankaya 58) , Montesquieu, Çev. Hüseyin Nazım, İstanbul, 1923.
*SİSTEMİM SIHHAT VE VÜCÜT GÜZELLİĞİ İÇİN GÜNDE -15- DAKİKALIK BEDEN HAREKÂTI(Çankaya 1446) .
*TARİH III(YENİ VE YAKIN ZAMANLAR(Anıtkabir 1306) , 4 Cilt, Türk Tarih Tetkik Cem., İstanbul, 1931-1934.
TARİH-İ İSLÂM(Anıtkabir 185) , 1 ve 2. C., Şehbenderzade Ahmet Hilmi, İstanbul, 1910-1911.
TEŞKİLÂT-I ESASİYYE KANIUNU(Çankaya 659) .
TÜRK ANTROPOLOJİ MECMUASI, 6 Aylık, Türkçe ve fransızca,
*TÜRK TARİHİ(Anıtkabir 1863) , Dr. Rıza Nur, İstanbul, 1924-1926.
*URANHA SÖZLÜĞÜ(Anıtkabir 75) , Nikolay Federoviç Katanov, TDK,
Urânha-Tuba Türklerinin dili:……
SENDİKACILIK, El Yazmasıdır.
VAN TARİHİ VE KÜRTLER HAKKINDA TETEBBUAT(Anıtkabir 2003) , İstanbul, 1928.……Asur yazıtlarına göre Batı Asya’ nın diğer uluslarıyla eşit bir düzeye konulacak güçte bir TuranSoyu’ ndan gelmeydiler….
*YAKUT DİLİ LÛGATI(Anıtkabir 72) , Eduard Karloviç Pekarsky, TDK,
*YENİ BİR GRAMER METODU HAKKINDA LAYIHA(Anıtkabir 454) , Ahmet Cevat Emre, İstanbul, 1931.14. Sayfaya düştüğü notlar: 1. ’Sadalar tabiatta mevcut.’ 2. ’Bunların dil denilen içtimai yapı ile? ! ’Şair ve ediplerin tefsiri…… kelimelerin uyandırdıkları hayallerin edebiyatta çabuk yıpranması ve mâ- Nen artık şair ve ediplerin hislerini, estetik arzularını tatmin etmez….. cümlelerinin işaretli ve yanda ’ Şairler fenalık etmişler’ notu el yazısıyla görülür(S. 27) .
*YENİ TÜRKÇE GRAMER(Anıtkabir 329) , Mehmet Bahattin Toven (Ders Kitabı Olarak Okutulmuştur) .
*YILDIRIMIN AKIBETİ (Çankaya 1849) , Ahmet Sedat Paşa, İstanbul, 1927.
ZABİT VE KUMANDAN(Çankaya 886) , Gnrl. Mehmet Nuri Conker, İstanbul, 1914.
ÇANAKKALE MUHAREBELERİ
Ülkede ve dünyada olan biten herşeyle yakından ilgilidir. Diyarbakır’ da çıkarttığı ve Falih Rıfkı Atay’ ın kağıdı yıpranmış; baskısı fena ancak ruhundaki kutsal ateş bu dergi yoluyla bize kadar geliyor dediği ’Küçük Mecmua’ ’yı çıkaran Ziya Gökalp (1923 ’ te Milli Eğitim Bakanlığı Telif Tercüme Bürosu Başkanlığı’ na atanmıştır ve bu görev nedeniyle de 33 sayı çıkan bu dergiyi kapatmak zorunda kalmıştır.) ’ e Atatürk, İzmir’ de gazete baş yazarlarıyla yaptığı söyleşide:
- Ziya Gökalp’ in Küçük Mecmuası İnkılâbımıza büyük hizmetlerde bulunmuştur.’ der. Daha sonra Diyarbakır 2. Dönem milletvekili olan Gökalp, Halk Fırkası’ nın yeni programı Fırka-i
Program Ve Umdelerinin Tahlil Tasnif Ve Yorumu adıyla açıklanınca Doğru yol adıyla yayınlayacaktır. Atatürk yine; Ziya Gökalp’ in hastalandığında gönderdiği 21 Ekim 1924 tarihli telgrafta Avrupa ’ da tedavinize ihtiyaç varsa gereken herşeyin yapılmasına kefil oluyorum diyecektir. Selanik’ te Ortaç Sultan Mahalle Mektebi’ nde başlayan arkadaşlıkları Atatürk’ ün ölümü üzerine Başkomutan yaversiz gidemez diyerek tabancasını kalbine dayayıp tetiği çeken yaveri Salih Bozok’ a 1911 ’ lerde birbirlerine yazdıkları mektuplardan birinde -Mustafa Kemal’ in Ayn_I Mansur(1912 Türk-İtalyan Savaşı/Derme) Karargâhından 25-26 Nisan 1912 ’ de gönderdiği mektubunu şöyle bağlar. ’ Vatan kesinlikle düzlüğe çıkacaktır. Millet kesinlikle mutlu olacaktır. Çünkü kendi esenliğini, kendi mutluluğunu memleketin ve milletin esenliği ve mutluluğu için feda edebilecek vatan evlatları çoktur. ’ Milli mücadeleye basın yolu ile destek veren ve ’ Atatürk korkunun büyüğü olmadı. Sevginin, gerçeğin, insanlığın büyüğü oldu. O, insanlığın geri kalmış, özgürlüğünü yitirmiş bütün toplumların meşalesidir. O’ nun yarattığı dava, davasını üzerine kurduğu yol, her karanlığa düşen için tek çıkar yoldur.’ Diyen ve Yeni Adana Gazetesi’ ni çıkaran ve Adana’ da Kurtuluş Savaşı Grup Komutanı olan Ferit Celal Güven, zaferden sonra (1923) Adana’ ya ilk gelişinde Ata’ yı Türk Ocağı Genel Sekreteri olarak karşılar ve gençlik adına yaptığı konuşmada ’yurdu düşmanlardan temizledin ama, işin bitmedi. Asıl bundan sonra başlıyor çetinin çetini savaşın! İç düşmanlardan temizlenmiş; hakkı hukukuyla, eğitim-öğretimiyle, örnek bir yurt istiyoruz senden’ der. Ata, bu konuşmadan duyduğu kıvancı belirterek vatan ve millet sizin gibi gençlere sahip bulundukça, şimdiye kadar başarıyla ulaştığı zaferlerin üstüne daha çok görkemli zaferler koyabileceğine kuşku duymuyorum der. Ahmet Cevat Emre(TDK üyesi ve milletvekili, İki neslin tarihi adlı bir de eseri var) , Birinci Dil Kurultay’I’ nda yeni bir gramer hazırlanmasını isteyen Ata için ’ Terim komisyonlarına hiç bir emir vermedi. Ancak, akşamları konuşarak sağlam prensipler aşılanmasını sağlıyordu’ der.
Sıra çetinin çetini savaşlara gelindiğinde Ulu Önder bir an bile duraksamaz, tereddüt etmez. Ne yapılması gerektiğini yeteri kadar bilmektedir. İster cephede ister mecliste nerede olursa olsun ülkenin her yerinde kim ne yapıyor, ülkenin dünü, o günü, yarını için ve her alanda ne yapılması gerekiyorsa o konularda bilgi edinip; silah arkadaşları ve ulusuyla paylaşarak hayata geçirmiştir. Onun içindir ki, çağdaşlarının birer birer heykelleri yıkılıp lanetlenirken; O, çağları aşan bir önder olarak kalacaktır.
Dilerim Kültür Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız, İş adamlarımızca ya da hepsinin işbirliği ile Ata ’ nın okuduğu kitapları O’ nun notları ve işaretleri ile taranarak(Scan edilerek) bilgisayar ortamına aktarılır ve CD olarak çıkarılır da Türk İnsanı gerçek Atatürk Ülküsü’ nün neye dayandığını öğrenir. Gelecek için bölünmek yerine herzamankinden dah çok birlik olmayı arzular. Ve dilerim Türk insanı, Türk Çocukları boş vaktim yok diye okumamazlık etmemeyi, edebiyatla ilgilenmeyi alışkanlık edinir. Zira tek yararlı alışkanlık okumaktır. Ancak, okumak boş vakitlerin doldurulacağı bir hobi olmayıp; okumak için mutlaka zaman ayırmalıdır ve dilerim toplum olarak bu davranış biçimini ediniriz. İnanıyorum ki, okuyan bir toplum hafızası olan ve ne istediğini bilen bir toplumdur. Yine inanıyorum ki, okuyan bir toplumun bireyleri de kendisi de bunalım yaşamayacaktır. Çünkü okuyan yapabilmek, üretmek için öğrenir. Ürettikçe de paylaşmak isteyecektir. Paylaşmayı bilen birey ve toplum ise kendisi ile barışıktır.
Cemil Meriç ve Uğur Mumcu’ nun dediği gibi toplumda fikir birliği isteniyor. Fikir birliği için fikir sahibi, fikir sahibi olmak içinde bilgi sahibi olmak gerekir. Doğal olarak bilgi sahibi olmak için de okumak gerekir. Kitaplarla dostluğun artması ve çok okuyup okudukça çoğalmak dileği ile bir sonraki sayıda- Atatürk hakkında yazılan kitaplarda buluşalım isterim.
Kaynakça: 1-Atatürk’ ün Okuduğu Kitaplar, Der: Gürbüz D. Tüfekçi, T. İş Bank. Yay., Yonca,
1983, Ankara.
2- Atatürk’ ten Anılar, Kâzım Özalp-Teoman Özalp, T. İş bank.,Minpa, 1994,
Ankara.
3- Atatürk Ve Çevresindekiler, Kemal Arıburnu, T.İş Bank., 1984, FeryaL, Ankara.
© Ildız
YORUMLAR
Günün yazısı adayım olarak seçtim.
(Seçilmeyeceğini biliyorum. Kimse bunca uzun yazıyı okumak için sıkıntıya girmez. Değil mi ama?! :) )
Sabun köpüğü gibi bunca duygu yoğun yazı varken ".. dediği gibi toplumda fikir birliği isteniyor. Fikir birliği için fikir sahibi, fikir sahibi olmak içinde bilgi sahibi olmak gerekir. Doğal olarak bilgi sahibi olmak için de okumak gerekir. Kitaplarla dostluğun artması ve çok okuyup okudukça çoğalmak dileği ile .." filan, fişmekan yani !!!!!
kİM n'APSIN Atatürk'ün okuduğu kitapları !!!
Atatürk'e saygı, kitaplara saygı, okumaya saygı, okuduklarından yeni çıkararak yazmaya ise en çok saygı...
10 puan verdim.
Saygılar değerli Ilduz Ozan'a
Göktürkmen tarafından 7/18/2008 6:36:06 PM zamanında düzenlenmiştir.