Çeltikdere'de Kurban Bayramı..
Tarih:1976
.Bayram Sabahı, hocanın sabah ezanıyla birlikte uyandık. Annem gaz lambasını yaktı. Lamba ışığında arefe akşamından hazırladığım çoraplarım, pantolonum ve yeni Ankara lastiklerimi buldum.
Önce babam, sonra İsa ağabeyim abdestlerini aldılar.
Ben de abdest almasını köy hocamız Mustafa Bahtiyar’dan öğrenmiştim. Bütün namaz surelerini de biliyordum.
Bayram Namazı’na yarım saat kala köy camisine gittik. İlk safta yaşlılar, ikinci, üçüncü safta orta yaşlılar vardı. Biz çocuklar arkalardaydık.
Hocamız bayram hutbesinde kurbanın faziletini anlatan bir konuşma yaptı.
Sonra senede iki defa kılındığı için bayram namazını tarif etti. Ardından Yaşar dayı (Yaşar Akar) gür sesiyle, "....9 tekbir iki rekatlik bayram namazına" diye yüksek sesle kamet getirdi... 7 yaşından, 70’ine Çeltikdere Köyü’nün Kınıkçı mahallesi Bayram Namazı’na durdu. Namazın bitiminde, Ayet-el Kürsi okunduktan sonra ellerimizi açtık. Ölmüşlerimize dua ettik. Sonra ilk önce çocuklar, sonra gençler camiden çıktı.
Ve caminin önünde, kapı çıkışında sağ tarafa ilk önce Recep Dede (Alyanak Dede) durdu. Sonra peşinden Aşaların Satılmış Dede ve sonra Mintiza Dede... Babam 55 yaşında olduğu için bu sıralamada kesinlikle ilk 30’da değildi.
Yaşlıların ellerini tek tek öptüm. Onlar bizim yüzümüzden, gözümüzden öptüler. Küs, dargın da olsa herkes bayramlaştı. Orta yaşlılara gelince elini öpmek istediklerimiz, "Tokalaşmak yeter delikanlılar" dedi. Sonra tokalaşarak devam ettik. Çeltikdere’de caminin ve çeşmenin önü erkeklerin bayramlaşmasıyla tarihi bir coşku ve heyecan yaşandı. Bayramlaşma sonrası herkes evlerine dağıldı.
Biz kurban olarak koç keserdik. Babam bir hafta önceden kınaladığı koçumuzu evin önüne getirdi. Kurban çukurunu ilerleyen yaşına rağmen kendi elleriyle, kazmayla açtı. İsa ağabeyim de güçlü kuvvetli olmasına rağmen babam ona sadece kurban eti doğratırdı. Koçumuzu kesileceği yere gözlerini kapatarak getirdik. Ve sonra cami hocamızı beklemeye başladık. Ayrıca Hasan Hoca da (Hasan Eke, Hüseyin dayımın damadı) kurban keserdi. Hocamız Mustafa Bahtiyar kurbanın başına geldi. Ben koçun bağlı ayaklarını yine de tutuyordum. Babam ve İsa ağabeyim kurbanın başındaydı.
Hocamız tekbir getirdi. Evimiz köyün ortasında ve biraz yüksek bir yerdeydi. Tekbir sesleri, Uludere Vadisi’nden ta Köroğlu Dağı’nın tepesine, oradan arşa yükseldi. İçimizden hep güzel şeyler geçirdik. Kendimize, akrabalarımıza, Müslümanlara ve bütün insanlara çocuk kalbimle dualar ettim.
Annem ve yengem evimizin kapı eşiğinden bakıyordu. Yeğenim Vesile de çocuk haliyle o heyecanı yaşıyordu. Kurbanımızı kestik. Babam derisini yüzmek için evimizin merdivenine yakın bir yere astı. Ve kollarını sıvayarak yüzmeye başladı. Bu sırada ben evin önünde İsa ağabeyimin yardığı odunları ocağımıza taşıdım.
Annem büyükçe ateş yaktı. Ve kurban eti pişirilmeye başlandı. Öğleye doğru köyde bayram gezmesi başladı. Bizim yaş gurubunda, ilkokuldan arkadaşlarım, bayram gezme gurubumuzu şimdiki gibi hatırlıyorum. Ayhan (Büyüktopaç), İsmail (Ünalan), Orhan (Aydın), Seyfi (Alp), Ziya (Akbıyık) ,Satılmış Büyüktopaç.
...
YORUMLAR
Her ne kadar 70 li yılları yaşayacak kadar yaşım yetmese de ta 90 ların sonuna kadar devam eden o güzelim bayramları özlememek elde değil hocam. "Nerede o eski bayramlar?" Diye bağırasım var. Yüreğinize sağlık...
Seyfi Alp
Yazımı okuduğunuz ve bir de yorum yazdığınız için teşekkür ediyorum.
Güzel günlerin en güzeli bayramlar...
Ne güzel,ne duygulu bir anlatım...
Tebrikler, teşekkürler...
Seyfi Alp
Yazımı okuyup bir de yorum yazdığınız için size teşekkür ediyorum.