NİYE “ÖNCE BEN!” ?
Yazıyoruz, çiziyoruz, aktarıyoruz... Buraya kadar sorun yok! Amacımız paylaşmaksa, ki öyle, durum nedir? Yorum yapmak şöyle dursun, yeterince okuyor muyuz?
Kendi yazdığımızı hiç düşünmeden içimize sindirebiliriz zira hiçbir satıcı “Ayranım ekşi!” demez... Takdiri, övgüyü ve yergiyi başkalarına bırakalım... Bize sunulanları gerçekten okuyor muyuz? Sırf yazmış olmak adına yazılsa bile okuduklarımızı özümsüyor muyuz?
Yayımladığımız şiirin/yazının üzerine ‘Cuk!’ otursa bile bunu etik bulmayıp okumamak gibi bir tavır sergiliyor muyuz? Elbet okuduğumuzu kanıtlamak ve bunun için yorum yapmak gerekmez; esasen bizi buna hiçbir güç ve yaptırım da zorlayamaz...
Paylaşmak da tıpkı okumak ve yazmak gibi kutsaldır; buna her şair/yazar yürekten inanır. Aksi hâlde gerçek manâda şair/yazar olduğumuzu düşünür ve bununla da avunuruz...
Çok yazmak, uzunca ve ağdalı yazmak, hele “Ben de varım!” dercesine yazmış olmak için yazmak âdeta ‘lâf salatası!’ yapmaktan öteye geçmez...
Yazdığımız dilin kuram ve yazım kurallarını hiçe saymak (!) gibi bir lükse sahip olan var mı? Olabildiğince edebî ve edepli yazmak, tereyağından cımbızla kıl çekercesine kelimeleri seçmek, söz ve öz bütünlüğü sağlamak, aşırı kişiselliğe kaçmadan ve tevile sapmadan duygu ve düşünceleri dile getirmek, sade alıntı/çalıntı ile insanların zaman, enerji ve estetik anlayışlarına halel getirmeden, yüreklere ve dimağlara kasâvet vermeden olgunlaştırdığımız çalışmalarımızı takdim etmemiz elzemdir.
Önce iğneyi kendimize, sonra çuvaldızı başkalarına batıralım! Israrla aynı yanlışları yapmayalım. “Hamdım, piştim, yandım!” misâli kendimizi çok dolu ve güçlü hissedebilecek yapıda muhkem kılmaktan asla vazgeçmeyelim.
İyi niyetle yapıldığı sürece yorumlar da uyarır, yönlendirir, eğitir... Hep övgü değil, arada yergi alış verişi de yapabilelim. Bilimsellik, içtenlik ve doğallık yöntemimiz olmalı...
Özgün anlatım biçimleri yazanı bağlar ancak çorbaya ‘Çala kaşık!’ dalarcasına rasgele bir şeyler karalamak kime ne kazandırır ki... Çuvala tıka basa un doldururcasına sütunları, sayfaları, siteleri ağırlaştırmak hatta çökertmek marifet mi?
Egocentric yani ‘ben-merkezli’ düşünmek kimseyi yüceltmez. Ben değil sen, o, onlar, başkaları, diğerleri, birileri, ... çıksın ortaya...
Şunu itiraf edeyim ki hiç kimseyle şiir/yazı yayımlama yarışına girmedim; böyle bir duygu ve düşünce ile şairlik/yazarlık kulvarında sağlıklı, verimli ve başarılı paylaşımlardan dem vurmak ise oldukça güçtür.
Hoş ve esen kalınız. Saygılarımla.
YORUMLAR
Çok haklısınız hocam... Ben kendi adıma her yazıyı okumaya ve düşüncelerimi açıklamaya çalışıyorum. Birbirinden önemli konulara değinmişsiniz yazınızda. Evet haklısınız, yazılan yazılar edebi bir dile sahip olmalı, emek verilerek yazılmalı...
Ama bence bunun yanında yazmaya yeni başlayan, duygularını paylaşmaya çalışan kişilerin yazılarına da şans vermeliyiz. Yazıları hakkında düşüncelerimizi bildirmeliyiz. Böylelikle ya kendini geliştirerek yazmaya devam edeceklerdir ya da eğer ki yazma yetenekleri yoksa bunu anlayıp,kendilerini bu konuda tekrar değerlendireceklerdir...
Sonuç olarak bizlere düşen doğru ve yerinde yorum yapmaktır...
Önemli bir konuya değinmişsiniz,kaleminizi kutlarım...
Saygılar...