Atatürk ve Kitap (III)
NUTUK
İstiklâl savaşımızın, Cumhuriyetimizin ve inklâpların ilk elden yazılıp okunduğu ve günümüzde yüzlerce baskısı yapılan “NUTUK” yakın tarihimizi bizzat yapan olarak Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından yazılmış ve kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ nin 15-20 Ekim 1927 tarihinde Ankara’ da toplanan ikinci kurultayında yine Atamız tarafından altı günde – 36,5 saatte okunmuştur.
NUTUK’ un bazı baskılarında, yeni kuşak okuyabilsin diye dilde sadeleştirme yapılmıştır. Bazı baskılarında kapak olarak ATA’ nın NUTUK’ u okurken çekilmiş fotoğrafının kullanıldığını görürüz. Aşağıda (kaynakça olarak) kendi kitaplığımda bulunan üç ayrı baskı örnek olarak verilmiştir.
NUTUK,
• Gerçekleri anlatan bir belgesel eserdir,
• Edebi amaçla kaleme alınmamıştır ve bu sebeple bir sanat eseri değildir, ancak çok iyi bir hitabedir,
• Milletimiz ile yakın tarihimizi yapan ATATÜRK tarafından bizzat kaleme alınmış ve zaman zamanda dikte ettirilmiştir,
• İçinde anlatılan olaylar, kahramanlar belgeleriyle birlikte açıkça belirtilmiştir,
• Nitelikleri bakımından benzeri yoktur,
• Yine bizzat ATATÜRK tarafından olaylara katılanlar hayatta iken açık olarak ve tamamı okunmuş olup;
“1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’ a çıktım. Ülkenin genel durum ve görüntüsü şöyledir! ...”
Diye başlar. Kurtuluş savaşlarını, cumhuriyetin kuruluşunu, devrimleri ve ilgili olayları (Her satırı önemde ve okunmalı diye düşündüğümüzden geniş alıntılar yapmayı uygun görmedik) anlattıktan sonar:
“ Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgâl eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bundan milletim için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumda; millî varlığı sona ermiş sayılan bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatan köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk Gençliği’ne emanet ediyorum.
“ Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgâl edilmiş olabilir. Bütün bu ahval ve şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketindahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikb3linin evladı! Işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Dediği gençliğe hitabı ile bitirir. ATATÜRK, buna neden ihtiyaç hissetmiştir?
Yukarıda tam metnini verdiğimiz bize hitabında, uyarı için belirttiği durumu gerçekte yaşamıştır. Türk Ulusu ile birlikte yaşamıştır. İleride de yaşanması muhtemeldir ve de yaptıklarımı inkâr edebilecek olanlar çıkacaktır diye düşünmüştür zannederim. Nitekim öylede olmaktadır. Kurbağaların sindirim sistemi dahil çocuk kafalara doldurulurken; tarihimiz, doğru ve yeteri kadar öğretilmemektedir.
Söyledikleri, çıkarlar doğrultusunda saptırılıp; şunu demek istedi, bunu demek istedi, vb. Yalan yanlış yorumlarla halk yanılgıya sürüklenmek istenmektedir.
O, milletine “size ölmeyi emrediyorum“ diyebilecek kadar açık; milleti, O öl deyince ölecek kadar ona inanmışken başka şeyler kastediyor olmasını düşünmek kadar abes bir şey yoktur. Söyledikleri ve yaptıkları gün kadar açıktır. Akla, bilime inanan bir önder olarak bugünleri o günden görebilmiştir. Bizlere düşen NUTUK’ ta anlatılanları ve genel olarak tarihimizi iyi öğrenip anlayarak aklın ve bilimin gösterdiği yolda birey ve ulus olarak yapılması gerekenleri yapmamızdır.
Maddi olarak ve fiilen işgâl ile bizi yok edemeyeceğinni acı bir dersle anlayanlar, bugün bağımsızlığın ve cumhuriyetin bekçisi olan biz gençlerin kafalarını esir alma peşindeler. Aramızdan dün olduğu gibi bugün de hainler ve aymazlık içinde olanlar çıkabilecektir. Ancak dün ninelerimiz- dedelerimiz için kutsal olan Atamızın vatan için öl emir, bugün bizim yarın çocuklarımız için öğrenmek- çalışmak- üretmek ve birlikte mutlu olmak üzere yaşamak asıl olmakla birlikte hala geçerlidir. Bizlerin, hainlere, gafillere karşı olduğu kadar seyirci kalanlara karşı da uyanık olmamız gerekmektedir. Zira büyük önder ATATÜRK’ün, gençliğe hitabının sonunda “ … Ey Türk istikbalinin evladı! Işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen…” diyerek işaret ettiği gibi bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi koruyamamanın mazereti yoktur.
Ata’ yı ve tarihimizi öğrenip anlamağa çalışırken hep; ulusal kurtuluş savaşımızın önemli tarihi Samsun’ açıkışını 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve TBMM’ nin açılışını da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlama nedenlerimizin özünü düşünürüm. Bize gore bulduğum cevapları sizlerle paylaşmak isterim. (Eğer sizlerde düşünüyorsanız ve cevap bulduysanız bizlerle paylaşmanızı dileriz.) Bize gore TBMM’ nin açılış yıldönümlerini Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olmasının ve şenliklerle kutlanmasının nedenleri:
• Çocuklar, toplumun devamlılığıdır(Cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır) ,
• Çocuklar, ulusun geleceğidir(Yarını-çocukların geleceğini düşünmek gerekir) ,
• Çocuklar, masumdur, temizdir ve hassasiyetle korunmalıdır (Meclisin de saygınlığı ve devamlılığı hassasiyetle ve daima temiz kalmalıdır) .
Kurtuluş yıldönümlerinin içeriği, giderek boşaltılmakta ve sanki sadece çocuk şenliği imiş gibi bir izlenim yaratılmaktadır(Bilerek yada bilmeyerek)
Oysa 23 Nisanlar, bizim için aynı zamanda demokrasi bayramı anlamını da taşımaktadır. 19 Mayıslar ise gençlik bayramıdır çünkü:
• Gençlik, aydınlık düşünce demektir,
• Gençlik, enerji doludur ve ileriye baker,
• Gençlik, idealisttir ve öylede olmalıdır,
• Gençlik, geçmişten ders alıp gelecek için birşeyler yapabilecek yaştadır,
• Gençlik, haksızlıklara, çirkinliklere, karanlıklara karşı olmaktır,
• Gençlik, Gençlik, sevgiden barıştan yana olmaktır,
• Gençlik, yorulmamaktır
inancındayız.
NUTUK, bu duygulardan yolar çıkılarak ve bugün ülkemizde olanlara bakılarak her yurttaş tarafından dikkatle okunmalı hatta okullarımızda ders kitabı olarak okutulmalıdır. Lise edebiyat öğretmenim İsmet Cemiloğlu’ na binlerce teşekkürler ediyorum. O, istiklâl Marşımızı ve Atamızın gençliğe hitabını ezberleyip, her sözün-cümlenin anlamını kavramamızı sağlamıştı. NUTUK’ un başucu kitabımız olması inancındaydı. Nekadar da haklıymış. Atamız ile ilgili başka kitap konulu yazılar yada başka konulardaki yazılarda buluşmak dileği ile…
Kaynakça:
1) SÖYLEV(NUTUK) , Atatürk, 2. Cilt, 8. bsk., TDK 220/1 Atatürk Dizisi 1 TTK, Ankara, 1981.
2) NUTUK, M. Kemal Atatürk, 3 cilt, Bugünkü Dile Haz. Pr. Dr. Zeynep Korkmaz, Başbakanlık Bas., Ankara, 1984.
3) A. SPEECH Delivered By Mustafa Kemal Ataturk, 1927, Başbakanlık, Ankara, 1981.
© Ildız
Not: Yıllar önce yerelde yayınlanmış ve değiştirilmeden konmuştur
YORUMLAR
Zira büyük önder ATATÜRK’ün, gençliğe hitabının sonunda “ … Ey Türk istikbalinin evladı! Işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen…” diyerek işaret ettiği gibi bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi koruyamamanın mazereti yoktur.
***************************
Yukarıdaki bölüme tüm yüreğimle katılıyorum... Sadece o bölüme değil, bütün yazıya katılıyorum. Ben Nutuk kitabını 2 kere okudum, bundan sonra da okumaya devam edeceğim.Herkesin okumasını da çok isterim...
Bayram konusuna gelince;ben de bu konuyu daha önceki bir yazımda işlemiştim, ne yazık ki bayramlar gerçek hedeflerinden uzaklaşmış, öğrencilerin not almak için ya da öğretmenlerinin zoruyla kutladıkları bir hale gelmiştir...
Çok yazık...
Ama her zaman dediğim gibi umudumu daha kaybetmedim ben gelecekten yana...
Duyarlılığınız ve güçlü kaleminiz için yürekten kutlarım sizi... Kaleminize sağlık...
19 Mayıslar gençlik bayramıdır çünkü:
• Gençlik, aydınlık düşünce demektir,
• Gençlik, enerji doludur ve ileriye baker,
• Gençlik, idealisttir ve öylede olmalıdır,
• Gençlik, geçmişten ders alıp gelecek için birşeyler yapabilecek yaştadır,
• Gençlik, haksızlıklara, çirkinliklere, karanlıklara karşı olmaktır,
• Gençlik, Gençlik, sevgiden barıştan yana olmaktır,
• Gençlik, yorulmamaktır
inancındayız.
Ve bu inancı destekliyor, yazarı bu değerli ve anlamlı yazısı için kutluyorum, bazı bilgilerimiz yeniden umutla tazelendi..