- 508 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ONDAN SONRA
Adam, evinden çıkıp çarşıya giderken, caddede ağır ağır ilerleyen cenaze konvoyunu görerek saygı duruşuna geçer. Konvoy, daha evvelden hiç görmediği kadar ilginçtir. Şöyle ki, en önde Pitbull cinsi köpeğiyle beraber yürüyen adamın hemen arkasında peş peşe iki tabut taşınmaktadır. Bu iki tabutun peşinde de tek sıra halinde yürüyen yüzü aşkın erkek... Görüntü tuhafına gider. Kafilenin başındaki adam kuskusuz cenazenin sahibidir, koşturup onun yanına ulaşır.
"Beyefendi, affedersiniz! Bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem, ama ölenler neyiniz oluyor?"
"Öndeki tabutta karım, onun arkasındaki tabutta kayınvalidem var."
"Vah, vah! Başınız sağ olsun! İkisi birden, aynı zamanda nasıl öldüler?"
"Köpeğim karıma saldırıp öldürdü. Kayınvalidem karıma yardıma gelince, köpeğim onu da öldürdü."
Adam biraz düşündükten sonra sorar;
"Beyefendi kopeğinizi ödünç alabilir miyim?"
"Kuyruğun arkasına, sıraya geç!"Evet! Saygıdeğer erkek neslinin kadınları Pitbull köpeklerine parçalatmak için kuyruğa girdiği bu dünyada kadınlar, ne yazık ki, can güvenlikleri için yine de erkeklere muhtaç durumdadır.
ONDAN SONRA, AMY WINEHAUSE;
Amy Winehause’i tanıyor musunuz? Onu ben de tanımıyordum. Eşimin sık sık onun şarkılarını dinlediğini fark etmeye başladıktan sonra, -belki de biraz kıskanarak- tanımak istedim. Önce You Tuube’ye adını girerek şarkılarını (kliplerini) izledim. Caz müziği için yaratılmış müthiş bir gırtlak ile karşılaşınca da dinlediklerimden müthiş bir keyif aldım. Hem 2003’te çıkarttığı Frank isimli albümü, hem de 2006’da çıkarttığı Black to Black isimli albümü ve sonraki Rehap ve You Know I’m No Good isimli single çalışmaları müthişti ve Uluslararası ödüllerden almadığı kalmamıştı..
Daha sonra ise, kimmiş, neymiş, diye merak ederek Google’den biyografisini araştırdım. Keşke sadece albümlerini dinlemekle yetinseydim de, biyografisini merak etmeseydim, çünkü öğrendiklerimden dolayı adeta üzüntüyle sarsıldım.
Bu üzüntümün nedeni, kendilerine oyunculuğu ve şarkıcılığı meslek olarak seçen iki evlada sahip olmam mıydı acaba?
Amy’nin uzun uzun biyografisini yazıp da okurlarımı sıkacak değilim tabii ki! 1983’de doğan Amy, bugün (2015) otuz iki yaşında değil; sadece yirmi sekiz yaşında... On yaşında müziğe başladıktan sonra, alkol ve uyuşturucuyla tanıştığında sadece on üç yaşındaydı. Müzik çalışmalarını ve bestelerini yapmaya son sürat devam ederken alkol ve uyuşturucuyu da gitgide artan dozlarda kullanmayı sürdürüyordu. 2003’de ünlendikten sonra spekülatif tavırları ve röportajlarıyla magazin basınının başoyuncularından biri oldu.
Albümleri milyonlar satan, tüm dünyada, benim eşim dâhil milyonlarca hayranı olan Amy’i, bağımlı olduğu alkol ve uyuşturucu ile magazin fotoğrafçılarının kurbanı oldu. Yakalandığı bulimia hastalığının tedavisiyle ve alışkanlıklarından dolayı rehabilitasyon ile meşkulken 2011’de, bir otel odasında yapayalnızken ölü bulundu. Öldüğünde sadece 28 yaşındaydı.
Bu yazıda "Amy" i anlatmam, bu ayın 25’inde vizyona girecek olan, onun hakında çekilmiş olan belgeseli hatırlatmak içindi. Belgesel, İngiltere’de tüm zamanlar içinde gösterime girmiş olan tüm belgeseller içinde birinci haftasında en çok izlenen/hasılat yapan ikinci belgesel unvanını aldı.Amy Winehause müziğini sevenler mutlaka seyretmeli...
ONDAN SONRA, KADIN HAKLARI...Atatürk, her konuda olduğu gibi, kadın haklarını da ileri taşıyan bir liderdi. "Bu kadın sorununda cesur olalım. Kuşkuyu bırakalım. Açılsınlar. Onların dimağlarını ciddi bilimlerle ve tekniklerle süsleyelim...Onur ve haysiyet sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim." dediğinde yıl 1918’di. Uygar bir ülke için, kadının ataerkil düzen içinde köle gibi, bağımlı yaşamasını isteyen, her türlü örf, âdet ve hukuk kuralını değiştiren bir anlayış gerekiyordu. Ama yol dikensiz gül bahçesi değildi. Bunun mücadelesi yıllar sürdü. İşin enteresan tarafı ise, bu konuda Atatürk’ün yanında yer alanların sayısı karşı olanların sayısından bir hayli düşüktü.
Atatürk, 31 Ocak 1923’deki o ünlü İzmir konuşmasında kesin kararlılığını şu sözlerle ortaya koymuştu. "Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmekle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur. Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki uzvu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir. Bizim toplumumuz için ilim ve fen lüzumlu ise, bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın elde etmeleri gerekir... Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir... Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.”
29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesiyle reform süreci de büyük bir ivme kazanınca Laikleşme yolunda atılan her adım aynı zamanda kadınımızı da karanlıktan aydınlığa yavaş yavaş taşıdı. 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim-öğretim bir düzene konacak, dinsel eğitim yerine çağdaş eğitim ön plana çıktı.
Cumhuriyet döneminde kadın hakları konusundaki en önemli adım 17 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen “Medeni Kanun” ile atıldı.
30.08.1925’de ki Kastamonu se o zamana kadar söylediklerinin ifadesiydi: "Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insanlardan oluşmaktadır. Olabilir mi ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim. Diğerini gözardı edelim de, kitlenin tamamı ilerlemiş olabilsin ? Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin ? Şüphe yok, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme sahalarında ve yenilikle birlikte mesafe almak gereklidir.Böyle olunca inkılap başarılı olur. Memnuniyetle görmekteyiz ki, bu günkü gidişatımız gerçekten gerekli olana yaklaşmaktadır. Her halde daha cesur olma gereği çok açıktır.. "
Nihayet, beklenen o gün 1934’de geldi. Anaya değişiklik teklifi ile, 5 Aralık 1934’te Anayasasının 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek her Türk kadınına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi.
Kadın Hakları ile ilgili bölüm, o konuda yazılmış diğer yazılardan yararlanarak hazırlandı. Konu hakında daha fazla bilgi edinmek isteyenler aşağıdaki linklerden yararlanabilirler.
www.tekadam.8k.com/kadinm.htm
www.isteataturk.com/haber/print.php?haberno=3581
dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/1564/16986.pdf
Ondan sonra, okumadığınız yazılarımda buluşmayı sürdürmek üzere...