- 946 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Dolandırıcı Dilenci
DOLANDIRICI DİLENCİ
Kartal Cevizli’den trene bindim. Öğlen sularıydı ve iş giriş/çıkış saatleri olmadığı için tren sakindi. Hava da fazla soğuk değildi. Tren Haydarpaşa Garı’nda durdu ve bir koşuşturmaca başladı. Tabi ben de koşarak vapura bilet aldım ve geçtim. Yarım saat sonra vapurumuz Karaköy Vapur İskelesi’ne yanaştı. Gemi palamarcısı vapurdaki halatları iskeledeki palamarcıya attı, o da halatın halkalarını babaya geçirerek gemiyi gemici bağıyla bağladı derken iskeleden dışarıya adım attım. Yürüdüğüm caddelerde sağlı sollu lokantalar gözüküyordu. Cevizli’den sabah erken çıktığım için karnım da açıkmak üzereydi. Bir tavuk dönercisinin önünde durdum tam içeriye girecektim ki dönercinin yan tarafında tavuk makinesinde bütün tavuklar dönerek kızarıyorlardı fakat bir şey ilgimi çekmişti. Makinede tavuklar dönerken camın önünde otuz yaşlarında, siyah saçlı, uzun boylu, buğday tenli bir genç vardı. Ama giyimi de bayağı eskiceydi. Kafasını camın önüne iyice yaklaştırmış, ağzı bir karış açık, gözlerini kızaran tavuklara dikmiş, öylece bakıyordu. Onu öyle görünce garibime gitti, üzüldüm, belli ki parası yoktu. Yanına yanaştım, elimi omzuna koyarak, "Gel hemşerim." dedim ve onu lokantaya soktum. Tavukları kesen aşçıya yanaştım "Bir kızarmış tavuk, bir ekmek ve bir şişe suyu paket yapar mısınız?" dedim. Aşçı da "Tabi efendim," dedi ve beş dakika sonra paketi verdi. Ben de o dilenci kılıklı kişiye paketi uzatarak "Al kardeşim afiyetle ye, helal olsun." dedim. O da teşekkür etti ve dışarıya gitti. Ben de paketin parasını verip dışarıya çıktım. Dışarıda bir baktım ki, ne göreyim! Az önce acıyıp, gariban diye düşündüğüm genç, ona verdiğim yemek pakedi elinde, yine ilk gördüğüm gibi tavuk dönerlerin önünde ağzını sonuna kadar açmış, gözlerini dönen tavuklara dikmiş, öylece duruyordu. Bu durum çok zoruma gitmişti. O genç beni tabiri caizse, enayi yerine koymuştu. Açıkçası söğüşlenmiştim. O şimdi söğüşleyecek bir başka enayi arıyordur herhalde ve ben dürüstlüğümün enayisi olmuştum. Yüzüne garip garip bakarak oradan uzaklaştım.
Bazı insafsız ve haddini bilmeyen insanlar kendilerini acındırarak, temiz kalpli insanlar üzerinden geçinmenin yolların bulmuşlar gibiydi. Ağlarına başkalarını düşürmenin peşinde ve telaşındaydılar. Bu durum bana büyük bir ders vermişti. Böyle sahtekarlar düzenbazlar yüzünden ihtiyaç sahibi olan, dürüst insanlara bile yardım edemez olduk. Onlar da bu yardımlardan mahrum olmuş oluyorlar. Bu da kaderin bir cilvesi olsa gerek.
28.08.2015 Çarşamba
Samsun / Bafra