AB-I HAYATIN GÖNÜL YAŞLARINDA Kİ GİZLENMİŞLİĞİ
“Deniz ürpermelerinin gönül ürpermelerine peri dokunulmuşluğunda, sihirli temasıyla sevinç mevsimi yaşatmasına; yaz aylarının insan mayasına olumlu katkısının bütün ömre yayılmasının lezzeti, duraksamadan yaşanmalı… Yaz ve safbahar mevsimini hayatın bütününe katık yapmayı engelleyen, kışları kuşatmanın kocaman kucaklayıcılığını kuşanır mısınız?”
Kuşanmalı elbette….
……..
Park ettiği inci siyahı arabasını, ilkyaz sıcağı öncülerinin baygınlaştırdığı ve sakızlaştırdığı asfalt yollu caddenin kaldırımının yanından sol sinyalle yavaşça çıkardı. Geliş gidiş iki yana parkedilen araçların arasından füme rengi film çekilmiş aracının camlarından bakarak ilerledi. Karşıdan gelen arabalara, dalgınlığı olağanlaştıran ve sabrı yığınlaştıran sinir harbi saralarına yakalanmayı öteleyip dikkat ederek ikinci vitesle, hafif şahlandı.
Otomobili için ayrılmış yolun hududunda ve güzergâhında üçüncü vitese geçemeden önünde; araç için ayrılmış yol istikametinde, el ele tutuşmuş çiftin yaya kaldırımına rağmen tecavüzkâr seyrini seyretti bir süre. Araç konumlu el eleli gençliğin zorunlu takibini yaptı biraz. Trafik yoğunluğundan, el eleli mutluluk tablosunun araç yolu işgalini sollayıp geçemedi, geçmedi. Korna çalarak olumlu veya olumsuz bir şekilde ortak olmak istemedi. Ta ki arkasından gelen korna sesleri homurtu makamına arbışıncaya ve eleleli mutluluğa ulaşıncaya kadar.
Genç çift; dudaklarında konuşmanın gülümsemeli aydınlığı güneş ışığıyla dansederken, aynı anda biri sağından diğeri solundan, burun uçları teğetçesine başlarını geriye döndürdüler. Araç katarına kervanbaşlıklarını görünce, dudaklarındaki gülümseme yüzlerine yayılarak; mahçupluk makamında, dalgınlığın telaşında, el eleliğin atbaşlığında, birbirlerini bırakmadan parkeden araçlara yanaşarak birbirinin ardı sıra, öğle sonrası batıya meylini meşkeden güneşe karşı yürüyüşlerini sürdürdüler.
İçi tam görünmeyen simsiyah arabanın, siyah film çekilmiş ön sağ kapı camının otomatik düğmesine basan sürücü, ak dalgalarda ilkyaz günlerinin insan mayasına olumlu katkısını sergileyen çiftin tam hizasında, hızını onların yürüyüşüne uydurarak; gözünde, yüzünde ve dudaklarında onların gülüşlerini üçlemenin düzleminde, “Saadetler dilerim, el eleliğiniz ömrünüze yayılsın. Lakin mutluluğunuzun uzun olması için, araç yolunu değil de kaldırımı kullanmanız daha iyi olurdu galiba…” sözleri meltem serinliğinde, ilkyaz sıcağını okşarcasına yayıldı. Ve genç çift, yüzlerinin yüzdüğü sevinmişlik denizinin yakamozlu rotasında kaldırıma yöneldiler.
……
Safbahar mevsiminin köprülerini kuşakladığı, ilk yaz günlerinin eşiğini oluşturduğu, yaz mevsimini dolunaylara bağladığı, hazlı esenlikli haleti ruhiyelere örnek olarak anlatılan yaşanmışlık; kızgın olunan zamanlarda bile gülümsemenin eksik edilmediğinde meydana gelen şiirsel çerçevenin pırıltılarla dekorlanacağını vurgulamakta. Ve gülümsemenin, gülümsemeye ortak olmanın, gülümseye sebep olmanın dayanılmaz cazibesinin hayata yansımasının gönül dönüşümünde, âşıklık derecesine kadar uzanılabilecek uzunca bir akort sergileyeceği unutulmamalı.
Böylesi bir hoşluğun kişiyi daima yükselteceğini bilmeyi, hatırlama vestiyerine asmanın gerekliliği gün aşikârlığında mühürlenecektir. Kızgın olunan zamanda da, üzgün olunan zamanda da yüz vitrininde gülümsemenin eksik edilmeyecek pırıltılı davetkârlığı; sevimli olmanın zeminini yaptığı, sevgili olmanın duvarlarını ördüğü, yar olmanın çatısını kurduğu, bacasından dostluk dumanın tüttüğü malikânelerden meydana gelen sokaklar ve caddeler imarlayacaktır. Bu şekilde şehirleşmiş şen dünyada bir insan olmanın bahtiyarlığını sombaharlarda solurken; başka bir insan için gönül penceresinde açılmış bir dünya olmanın şahikalığında yaşanabilecektir.
Gülümsemenin başlangıcını yaptığı iyimserlik yolculuğunun, neşe köpüklü kahvelerin ikramlandığı duraklarda molalanan mütebessim çehreler; zorluk kışının karlarını yüzlerinin ışıltılarıyla eriteceklerdir. Yaz mevsiminin insan mayasındaki ılıklık ekoluna kattığı enerjik yapılanma; vücudun bütününde ki olumsuzlukları un ufak edecektir.
İnsan; beden coğrafyasına şef baharların kıvılcımını çaktığı yaz ateşlerinin harareti kıvamında sıcaklık teminiyle, ten barışıklığı sükûnunda anları ve yarınları harmanlamalı. Canla kan dostluğunun delikanlı civanlığında mahmuzlanmış diriliğini, derman ötesi dürülmüşlüklerde taçlayarak asude bir ruh iklimine taşımalı…
Suyun hayatlığını ve ab-ı hayatın gönül yaşlarındaki gizlenmişliğini gözden ırak etmeden; ırakları yakın etmenin, olmazları olur etmenin beyaz aydınlığını özümseyerek özden bir özgürlüğe kenetlenmeli…
S. Edip Yörükoğlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.