- 502 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sözcüklerde Anlam Aktarmaları
Sözcüklerde Anlam Aktarmaları
Kavramın, doğrudan kendisinin değil de dolaylı olarak bir başka ifadeyle anlatılmasıdır.
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel, Düz Değişmece)
Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeksizin başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır. Ad aktarmaları ilişkileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
· İç-dış İlişkisi:
İç söylenip dış, dış söylenip iç kastedilir.
“Sobayı yaktım” örneğinde yakılan sobanın kendisi değil, içindeki malzemedir.
“Bütün okul beni alkışlıyordu” örneğinde okuldan anlaşılan bir bina değil, okulun bünyesindeki öğrenci ve çalışanlardır.
· Yer-halk İlişkisi:
Yer adı söylenir, o yerde yaşayan halk anlaşılır.
“Bütün Eskişehir toplandık” örneğinde toplanan coğrafî olarak ilin kendisi değil, içinde yaşayan insanlardır.
· Yer-yönetim İlişkisi:
Yer adı söylenir, yönetim birimi anlaşılır.
“Avrupa bizi desteklemiyor” örneğinde desteklemeyen coğrafî olarak Avrupa kıtası değil, o kıtadaki yönetim birimidir.
“Ankara müzakereler hususunda kararlı görüntü çiziyor” örneğinde kararlı görüntü çizen coğrafî olarak Ankara kenti değil, ülkenin yönetim birimidir.
· Neden-sonuç İlişkisi:
Sonuç söylenir, neden anlaşılır.
“Tarlalarımıza bereket yağıyor iki gündür”
· Nitelik ve nicelik İlişkileri:
“Üzerindeki kazağı iki yüze almış” örneğinde “iki yüz” ile anlatılmak istenen iki yüz liradır.
“Törende herkes lacivertlerini giymek zorundadır” örneğinde lacivertle anlatılmak istenen lacivert takım elbisedir.
· Yön, medeniyet ve kıta İlişkileri:
“Batı ile aramızda derin görüş ayrılıkları var” örneğinde görüş anlatılmak istenen Batı medeniyetidir.
· Parça-bütün İlişkisi:
“Vapur an önce Eminönü’nden ayrıldı” cümlesinde vapur Eminönü İskelesi’nden ayrılmıştır.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl” örneğinde hilâl ile anlatılmak istenen bayraktır.
“Beyin göçü önlenemiyor” örneğinde beyin ile okumuş insanlar kastedilmiştir.
Dolaylama
Bir sözcükle ifade edilebilecek kavramları birden çok sözcükle ifade etmektir. Anlatımın dolaylama özelliği kazanabilmesi için genel kullanımda ve estetik olması gerekir.
*Aslan > ormanların kralı
*Pele > siyah inci
*Hagi > Karpatların Maradonası
*Kaleci > file bekçisi
*Turizm > bacasız sanayi
*Atatürk > ulu önder
*Top > meşin yuvarlak
*Kömür > kara elmas
*Metin Oktay > taçsız kral
*İzmir > Ege’nin incisi
*Sezen Aksu > minik serçe
*Sigara > tabut çivisi örnekleri dolaylamaya örnektir.
Not: Dolaylaması yapılan ad ile dolaylama aynı cümlede kullanılırsa bu kullanım dolaylama değeri taşımaz.
“Ulu Önder Atatürk’ü andık.”
“Ege’nin incisi İzmir’e gittik.” örneklerinde “Ulu Önder” ve “Ege’nin incisi” söz öbekleri dolaylama değerlerini yitirmiştir. Dolaylama değildir.
Anlam ve Deyim (Deyiş) Aktarmaları
Birbiriyle ilgili iki sözcük arasında var olan benzerlik ilişkisine dayanarak bu kelimelerden birinin adını ötekine vermeye denir. Örnekleri aşağıdaki gibidir:
· İnsana özgü niteliklerin doğaya aktarılması: Edebiyattaki “kişileştirme (teşhis)” sanatıyla paraleldir.
“Gelecek nesle hasta bir çevre bırakmayalım.”
“Çılgın nehir her şeyi sürüklemiş.”
· Organ adlarının doğaya aktarılması:
“Dağın başı”
“Kapının kolu”
“Şehrin göbeği”
· Doğaya özgü niteliklerin insana aktarılması:
“Keskin nişancı”
“Pişkin insan”
“Çiğ adam”
“Sert adam”
“Çam yarması rakip”
“Koçum Levent!”
“Aslan yürekli kadın”
· Duyular arası aktarmalar:
“Yumuşak bakışlar”
“Acı bir çığlık”
“Kadife ses”
“Sıcak renkler”
Güzel Adlandırma
Söylendiğinde üzüntü veren, korku ve tiksinti uyandıran durumları daha güzel, anlamlı sözlerle ifade etmeye “güzel adlandırma” denir.
*Ölmek > vefat etmek
*Verem > ince hastalık
*Kusmak > çıkarmak
Kinayeli Söyleyiş
Bir sözün alaylı veya sitem eder bir biçimde tam tersini kastetmektir.
“Bugün o kadar çok çalışmış ki kitapları bomboş öylece duruyor.”
“Zayıflığından olsa gerek hiçbir kapıdan kolayca geçemiyor.”
İkilemeler
Anlatımı güçlendirip pekiştirmek amacıyla aralarında farklı anlam ilişkileri olan sözcüklerin art arda kullanılmasıyla oluşturulan söz öbeklerine “ikileme” denir. Anlatımı daha ilgi çekici hâle getirir ve anlatıma akıcılık kazandırır. İkilemelere “yinelemeler” ya da “tekrar grupları” da denir. Aynı veya farklı, anlamlı veya anlamsız sözcüklerin ek alarak ya da almadan bir araya gelmesiyle oluşur. Yansıma sözcüklerle de ikileme yapılabilir. İkilemeyi oluşturan kelimeler daima ayrı yazılır ve aralarına noktalama işareti asla konulmaz. İkilemeler cümlelerde farklı görevlerde kullanılabilir.
Eciş bücüş, şırıl şırıl, aşağı yukarı… gibi söz öbekleri ikilemelere örnektir.
Deyimler
Birden fazla sözcüğün anlamca kaynaşıp kalıplaşarak oluşturduğu, ilgi çekici özellik gösteren ve genellikle mecazî anlam taşıyan sözlere “deyim” denir. Deyimlerin mecaz anlamlı sözcüklerden farkı, en az iki sözcükten oluşmasıdır.
Deyimlerin özellikleri:
- Sözcük öbeği ya da cümle şeklindedir. En az iki sözcük içermelidir.
- Genelde yargı bildirmez, ancak istisnaları vardır.
- Genelde mastar biçiminde kurulur, kişi ve zamana göre çekimlenebilir.
- Mecaz anlam ihtiva eder. (İstisna olarak gerçek anlam içerenleri de vardır.)
- İlk söyleyeni belli olmayan, anonim halk ürünüdür.
- Abartma, alay, yergi ve karşılaştırma gibi anlam ilgilerini taşır.
- Zıt anlamlı veya anlamdaş deyimler olabilir. Deyimlerin anlamları birbirleriyle çelişebilir.
Bazı gerçek anlamlı deyimler:
“İyi gün dostu” insan
“Özrü kabahatinden büyük” öğrenci
“Âdet yerini bulsun” davranışı
“Çoğu gitti azı kaldı” (Bu deyim aynı zamanda cümle şeklinde kurulan deyimlere bir örnektir)
“Yükte hafif pahada ağır” hediyeler
“Dostlar alışverişte görsün” (Bu deyim aynı zamanda cümle şeklinde kurulan deyimlere bir örnektir)
“Dağ fare doğurdu” (Bu deyim aynı zamanda cümle şeklinde kurulan deyimlere bir örnektir)
“Atı alan Üsküdar’ı geçti” (Bu deyim aynı zamanda cümle şeklinde kurulan deyimlere bir örnektir)
Atasözleri
Uzun bir gözlem ve deneyim sonucu elde edilmiş birikimle söylenen kısa, özlü, halka mâl olmuş, anonim sözlere atasözü denir. Atasözleri halkın tecrübelere dayalı düşüncelerinden doğmuştur. Bir ulusun ortak tutumunu, kanaatini, kültürünü yansıtır ve halka yol gösterir. Atasözleri yargı bildirir ve cümle biçimindedir.
Atasözlerinin Özelikleri:
- Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcükleri değiştirilemez.
- Kısa ve özlü (yoğun) bir anlatıma sahiptir. Az sözle çok şey anlatılır.
- Uzun bir gözlem ve tecrübe ürünüdür.
- Bazı atasözleri doğa olayları hakkına bilgi içerir.
- Bazıları doğrudan doğruya ahlâk dersi ve öğüt verir.
- Genellikle mecaz anlamlıdır. Nasihat verme şeklinde veya genellikle emir verme şeklinde düzenlenmiş olanları gerçek anlamlı olabilir. Basit bir gerçeği dile getirirse çoğunlukla mecaz anlam üzerine kuruludur.
- Anlamdaş olan ya da aralarında tezatlık bulunan atasözleri de vardır.
Öbekleşme
Birden çok sözcüğün, anlam ve görev yönünden bir bütün oluşturmasıdır.
“Bir meşale gibi ışımak”
“Geçmişe demir atmak”
“Çağları delen ses”
“Kendi gibi kalmak” örnekleri öbekleşen sözcüklere birer örnektir.
Argo
Kullanılan dilden ayrı olarak aynı meslek ya da sosyal sınıftan insanların kullandığı özel dildir. Toplumun genel bir düşüncesi olan “Argo sözcükler küfür veya çirkin ifadeler içerir” yaklaşımı kısmen doğru olsa da argo sözcüklerin hepsi için geçerli değildir.
*Çakozlamak > sezmek, anlamak, kavramak
*Araklamak > çalmak, aşırmak
Bu örneklerde “çakozlamak” ve “araklamak” sözcükleri birer argo sözcüktür. Argo sözcükler hakkında detaylı bilgi almak için Hulki Aktunç’un “Argo Sözlüğü” eseri incelenebilir. Bu eser, argo kullanımı konusunda, alanındaki öncü eserdir.
Somutlama
Soyut olan bir anlamı somutlaştırarak anlatmaya “somutlama” denir. Soyut kavramların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur, soyut kavramı görünür kılar. Somutlama için somut anlamlı sözcükler kullanılır.
“Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer” Aşık Veysel
- Bu cümlelerde ölüm kavramı somutlaştırılmıştır.
“Uslan artık deli gönül
Bak gelip geçiyor ömür”
- Bu cümlelerde gönül kavramı, kişileştirme yoluyla somutlaştırılmıştır.
“Bir kara trendir ölüm”
- Bu cümlede benzetme yoluyla somutlama söz konusudur.
“Onun sözleri bizi yaraladı”
- Bu cümlede “sözler” somutlaştırılmıştır.
“Yaptığı iyiliklere karşı hepimiz ezildik”
- Bu cümlede mahcup olmak somutlaştırılmıştır.
Not: Somutlamanın geçerli olabilmesi için bir soyut kavramın yer alması şarttır. Aksi hâlde sadece teşhis ve teşbihler veya istiareler söz konusu olur. Örneğin “Zekanın kılıcı keskindir” cümlesinde hem soyut hem somut sözcükler bir aradadır; bu nedenle somutlamadan söz edilebilir.
Soyutlama:
Somut olan bir kavramı soyut anlama gelecek şekilde kullanmaya soyutlama denir.
“Mangal yürekli adam” örneğinde cesurluk (soyut) anlatılmıştır.
“Taş kalpli insan” örneğinde acımasızlık (soyut) anlatılmıştır.
“Zavallı kızı bir odunla evlendirdiler” cümlesinde anlayışsızlık (soyut) anlatılmıştır.
“Bir ateş düştü içime yanarım” cümlesinde hüzün (soyut) anlatılmıştır.
Hazırlayan:
Necdet Ersöz
Kaynaklar:
Tüm Türkçe yazılarında seçkin üniversiteye hazırlık kitapları, üniversite ders kitapları, güvenilir internet siteleri, bazı dil bilgisi makaleleri ve TDK resmî sitesi kaynak olarak kullanılmaktadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.