- 1765 Okunma
- 14 Yorum
- 3 Beğeni
Güle Güle Bebeğim
Güle güle bebeğim.
Yolun ve bahtın açık olsun.
Küçücüksün, vedaları bilmezsin şüphesin henüz sen.
Öyle ya, nereden bileceksin ayrılıkları; yüreklere düşürdüğün hasret acısını yahut ta?
Aklın arkada kalmasın ama, öyle çokça da bizleri düşünme.
Biz, sonuçta alışırız yokluğuna bir şekilde buralarda.
Hem, hayatı ilk seyrettiğin odan, dayından kalan küçük ağaç örme beşiğin, üstüne üstük adını taşıyan o efsanevi kuzey doğu rüzgarı var ya seni hatırlatan...
Rahat olsun için senin.
Sen,
memleketinin insanı bunaltmayan serin gecelerinde,
bozkırın uçsuz bucaksız sessizliği koynunda rahat uyu yeter ki.
Güle güle bebeğim.
Gözün arkalarda, gönlün buralarda, bu hoyrat coğrafyada kalmasın.
İlk aldığın nefesle ciğerinde, aklında ve duygularında yer edinen iyot kokusunu varsın özlem duysun küçücük vücudun ve şaşkın ruhun.
Öfkesi bol Karadeniz’in, bıkıp usanmadan sahili döven dalgalarının o olağan üstü melodisi, varsın aksetmesin artık uykularının bölündüğü gecelerin geç saatlerde kulaklarına.
Yoldan gürültü ile geçen araçların sevimsiz motor gürültüleri olmasın.
Trabzon hava alanına mütemadiyen inen, ya da kalkan uçakların uğultularını, yanı başımızdaki küçük dereye mesken tutan kurbağa ailesinin vıraklamalarını, nöbetleşe pencereden odana dolan ve terleyen alnına serin öpücükler konduran Karayel ve Poyraz’ı unut gitsin istersen.
Biliyor musun bebeğim?
Şimdi sen yoksun ya, senin bir küçük iniltin, bir kısacık ağlaman ile unutuverdiğimiz tüm bu sesler, tüm alınmayan nefesler, geçişi duran tüm araçlar, inişten-kalkıştan vazgeçen tüm uçaklar, sahili amaçsızca döven deli dalgalar, vıraklamayı unutan kurbağa ailesi, gecelerimizi şarkıları ile renklendiren cırcır böcekleri ve kuzey doğu-kuzey batıdan esen deli rüzgarların sesi, hep beraber geriye döndüler gidişinle.
Hayat, normale döndü buralarda.
Sensiz, senin bebek kokundan uzak, senin yumuşacık tenine dokunmadan, minicik ellerini ve ayaklarını okşayamadan geçen günler silsilesi başladı.
Günler renksizleşti, geceler biraz daha uzadı sensiz.
Zaman,
nedense eskisi gibi hızlıca akıp gitmiyor hayatımızdan.
Saatler çok uzun, uykular çok kısa, sözler ise yetim bu günlerde.
İşte böyle bebeğim.
Gözümüzü yaşlı,
gönlümüzü gamlı bıraktın biliyor musun gidişinle?
Çok alışmıştık oysa sana.
Sesine, varlığına, hayatımızı renklendirişine...
Sen, bir olaydın aslında başlı başına.
Hayatımızın en önemli olayıydın.
Seninle aynı havayı solumak,
seninle aynı odada uymak,
seninle aynı hayatı paylaşmak ne güzeldi be bebeğim.
Şimdi gittin.
Doğduğun değil, doyacağın, ömrünü geçireceğin topraklardasın.
Bozkırın, geceleri serin, gündüzleri sıcak, kışları soğuk, yazları kurak karasal iklimine alışman zor olacak belki ama olsun.
Aldırma, üzülme hiç.
Boşuna Poyraz koyulmadı senin adın.
Oraya,
Kuzeydoğu istikametine dön yüzünü gönlüne doğduğun yerlerin özlemi düştüğünde.
Alçak tepelerle öpüşen ufkun enginliğine bırak ruhunu, derin derin nefes al, ciğerlerine doldur kuru havasını bozkırın.
Göreceksin,
bir sihirli el, Poyrazın önüne katıp sürükleyecek, alıp getirecektir sana özlemini duyduğun diyarların kokusunu.
Öfkeli ama temiz kalpli insanların sesli sesli tartışmalarını yine düşürecek kulağına.
Pislettiğin bezlerle dolu çöp torbasını , saatini hiç aksatmadan, her akşam tam 19.15 de alıp götüren, güler yüzlü apartman görevlimiz Ömer amcanın ayak sesini duyacaksın.
Biliyoruz,
oralarda, o uzak memleketlerde de çok sevenlerin olacak senin. Üzerine titreyecek ebeveynlerin, ninelerin, dedelerin.
Yeni komşu teyzelerin, halalar, arkadaşların olacak.
Güler yüzlü bakkal, sevimli fırıncı amcaların...
Marketlerde, sana bezlerini, mamanı, elbiselerini satan genç ve güzel ablaların olacak.
Yeni yıldızların olacak serin gecelerinde,
gününü ısıtan başka güneşin olacak.
Rüzgarların başka, yağmurların başka, bulutların başka olacak.
Belki, Karadeniz kokan ninniler fısıldamayacaklar kulaklarına, elbiselerinde de olmayacak Trabzonspor’un sihirli renkleri ama,
varsın olmasın be bebeğim.
Varsın başka renkleri taşısın birileri küçük dünyana.
Varsın başka olsun o diyarlarda rüzgarlarınızın adı.
Bakkalın, fırının, berberin, sünnetçin başka olsun.
Biz kulağına,
poyrazla yaren adını fısıldadık, ezanını okuduk ya,
yeter bu kadarı bize avunmak için.
Özlemin mi?
Hah işte!...
Ona alışmak gerçekten biraz zor olacak galiba.
Zira,
güzeldi gerçekten paylaşmayı bir şeyleri seninle.
Alışmıştık hayatımızın önemli bir noktasında seni görmeye.
Ve,
anneannenin kulağına fısıldadığı duygusal ninnilere kulak vermeye...
Ah bebeğim!...
Ne az kaldın, ne çok gittin hayatımızdan.
Ne az şey bıraktın, ne çok şey götürdün.
Ne olurdu,
bir bukle bakışını, bir tutam ağlayışını, bir demet gaz çıkarışını bıraksaydın ya bize armağan?
Neyin var, neyin yok alıp gitmişsin.
Sensizliğin o kocaman boşluğunu bırakmışsın bize sadece geriye.
Hani seni misafir etmişti, rahat et diye sana tahsis etmişti ya, bir türlü dönemedi işte o odasına sen gittikten sonra teyzen.
Hala bıraktığın gibi duran ve güzel geceler geçirdiğin o küçük beşiğe bir türlü dokumadı hala.
Bir türlü söndürülemedi, uykunda seni rahatsız etmesin diye üzerine tülbent örtülen gece lambası. Neden bilmiyorum, akşam olup hava karadığında, odana düştüğünde gecenin ürkütücü gölgesi, birileri yakıveriyor hala seni karanlığın sevimsiz kucağından çekip alan o sevimli lambayı.
Dayın,
seninle oynamaya, seninle eğlenmeye, seninle sohbet etmeye ayırdığı zamanlarda, tekrar bilgisayarının sevimsiz oyunlarına gömüldü.
Anneannenin ağzını bıçak açmıyor. O da gidişinle tebessümlerini kaybetti. İki gözü iki çeşme, ağlayıp durmakta günün her saatinde. Evimizin her köşesine dağılan eşyalarını öpmekte, koklamakta, sevmekte kendince.
Ha!... Ninnilerini de kesmedi henüz.Burada bıraktığın elbiselerine, çoraplarına, yatağına-yorganına okumakta gönlünden çekip aldığı ezgileri.
Velhasılı kelam bebeğim,
buralarda durumlar karışık.
Göklerimiz biraz daha bulutlu gidişinle, günlerimiz biraz daha renksiz.
Rüzgarlarımız da sert eser, yağmurlarımız şiddetli yağar oldu.
Seni bunaltan, terleten sıcaklar da aldı başını gittiler senin ardından.
Göklerimiz az mavi, gecelerimiz daha çok karanlık artık.
Ve biz, şunu anladık ki gidişinle;
her şey seninle daha güzelmiş be bebeğim.
Her şey seninle renkliymiş.
Hayat sende imiş.
Güzellik de...
Mutluluk ta...
Şimdi,
bir hikayenin yorgun satırlarında,
mahzun bir melodinin yetim notaları eşliğinde yaşatmaya çalışıyor deden seni bebeğim.
Gözlerinde, hayatın uzun yılları süzgecinden süzülmüş bir küçük duru yaş damlası,
dudaklarında ise,
ak düşen sakal ve bıyıkları arasına gezinen bir mazlum tebessüm...
Böyle işte hayat yavrucuğum.
Ansızın çıkıp gelirsin bir yerlerden,
birilerinin gönlüne ateşler düşürürsün.
Sonra?
Sonrası sayılı gündür işte, çabucak akar geçer ve gelir çatar ayrılığın sevimsiz realitesi.
Alır gidersin başını sen memleketinin sonsuz bozkırlarına,
ardında poyraza emanet bırakırsın seni sevenleri.
Haydi!...
Şimdi düle güle git.
Gözün arkada kalmasın emi?
Yolun ve bahtın açık olsun bebeğim.
Bir tutam hayat-19.08.2015-Trabzon
YORUMLAR
Garip bir sızı oturdu içime,hüzünlendim.
Sonra üç sene önce yitirdiğim dedemi anımsadım.
Ve içimden onlarca kez geçirdim Poyraz ve Poyraz'ın dedesine uzun ve güzel ömür ver Allah'ım.
Güzel,çok güzel bir yazıydı.
Yazılarınıza yorum yapamasam da okuduğumu bilin.
Saygımla efendim.
Bir tutam hayat
Eeee!...
Edebiyat Defteri'ne çok takılır,
güzel yazılar ve şiirler okursan olacağı buydu.
Veda yazısını da ağıt gibi yazıyor işte insan.
Torun var ya,
insanı ağlatıyor, güldürüyor, ağıt yazdırıyor.
Emine Hanım'ın(Emine 45) söylediği gibi,
insanı şair de yapıyor, yazar da.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum efendim.
ALLAH KAVUŞTURSUN DEDE... BİLGİSAYARDA LÜTFEN PAYLAŞILACAK SANİYELİ GÖRÜNTÜLERLE AVUNMAYA GELDİ SIRA... GELİNİN KAMERALI TELEFONU YOKSA ALAYDIN BİR TANE, YOKSA ONLARI DA BULAMAZSIN... YAZINI OKURKEN GÖZLERİM DOLDU VALLAHİ SABAH SABAH...ALLAH SABIRLAR, SAĞLIKLI BÜYÜMELER NASİP ETSİN...SAYGILAR
Bir tutam hayat
eşimin yok.
Dün başladı sızlanmaya.
Sizlerin telefonunuzla konuşmak istemiyorum.
Ben de isterim bir tane diye.
Yani,
torun uğruna,
gitti galiba yine 2000 TL.
Ne yapalım, katlanacağız artık.
Kısacık yorumun, gerçekten çok şey anlattı.
Olaya en vakıf sensin sonuçta aramızda.
Senin torun maceralarını, kendimize örnek alacağız artık.
Güzel yorumuna teşekkür ediyorum.
Bir tutam hayat
yazının ilk cümlelerinde bir hata yapmışız.
Üzdük biraz okuyucularımızı ama,
sonu sevinçli geldi en azından.
Ve,
hoş bir özlem esintisinin,
gönülden yansımalarını kaleme almaya çalıştık.
Şüphesiz,
çoğumuzun vardır bu tür özlemleri.
Gözlerimiz hep yollardadır,
ya da muhtemel bir seyahatimize izin verecek bir kaç günlük tatilde.
Geçenlerde eşime diyordum ki;
çok gezdik, çok yorulduk bu güne kadar.
Artık emekliyiz, memleketimize yerleştik.
Artık çokça seyahat etmemize gerek yoktur.
Zaten yaşlılıkta zor oluyor araç kullanmak.
Ancak,
anladık ki şimdi,
hiç de kazın ayağı öyle değilmiş.
Meğer,
asıl seyahat günleri yeni başlamakta.
Toruna doğru hani.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum efendim.
Sayın BTH, sevgili Poyraz'ın değerli dedesi ne güzel betimlemişsiniz duygularınızı. Ayrılık ne zor bir kelime ne zor ifa eder insan hissettiklerini ama siz bizlere yaşattınız efendim.
Yüreğinize sağlık.
Saygılarımla...
Bir tutam hayat
Bu torun işi gerçekten tuhaf bir olgu.
Öyle evlat sevgisine benzemiyor.
Ben,
yıllarca çocuklarımdan ayrı yaşadım ama,
şu bir haytalık ayrılığın getirdiği özlem acısını hissetmedim gerçekten.
Ne demeli?
Güzel şeyler, güzel duygular bunlar.
Teşekkür ederim güzel yorumlarınıza.
Hoş geldin bebek adlı yazınızda müjdeli haberi aldığımızda sizinle birlikte bizlerinde yüzünde tarifsiz bir tebessüm oluşmuştu. Doğrusu şu ‘an okuduğum ‘’güle güle bebeğim adlı yazının ardından ayrılığın hüznünü bizleri de etkiledi. Ama olsun be Gökhan hocam olaya birde güzel tarafından bakmak lazım 10. 07. 2015 den sonra sizlerin ve sonrasında bizlerin de yaşamında, hayatın bir tutam güzelliği olan sevgili Poyraz bebeğimiz doğdu. Yani yazılarımızda onu da konu edeceğimiz bir güzellik. Çok şükür daha ne olsun.
Yazınız her zaman ki gibi çok etkileyiciydi. Her ne kadar Poyraz efendinin kaçırdığı gazlar burnumuzun direğini kırsa da anlatım özelliğinizle mis gibi teninin kokusunu bizlerde buralardan hissettik sağlıklı mutlu huzurlu bir ömür geçirmesi dileğimle
Kaleminize yoğun duygularınıza sağlık
Saygı sevgilerimle
Bir tutam hayat
artık sen de çakma dedesi sayılırsın Poyraz bebeğin.
Tüm detaylara vakıfsın sonuç olarak 40 günlük hayatında.
Çok hoş bir yorumdu.
Gerçekten çok güldüm.
Yav,
çok alışamadım ben bu dede olayına ama,
sanırım gelecek günlerde,
şöyle az buçuk tüylendiğinde yaramaz,
işin tadına daha iyi varacağız.
Şimdi,
görüntülü telefonlarla idare ediyoruz vaziyeti.
Ve,
sanıyorum en küçük fırsat bulduğumuzda,
yeni bir seyahat rotası çizeceğiz kendimize.
Hedef, torun olacak tabi ki.
Güzel yorumuna gönülden teşekkür ediyorum.
Biliyor musun BTH, yazının sadece birkaç satırını okuyabildim...
Bir zamanlar babamın işi gereği iki yıl İstanbul'dan uzaklaşmak zorunda kalmıştık. Belki yaş olarak büyüktük ama bu bir bakıma daha da kötüydü. Çünkü aklımız her şeye ermiş oluyordu. Dedeme, nineme, yakınlarımıza, arkadaşlarımıza olan bağlılığımız bizi günlerce yemekten, içmekten kesmişti.
Dedem, bizim İstanbul'dan ayrılışımızı görmemek için, İstanbul'u terk etmişti.
Bu duyguların nasıl duygular olduğunu çok iyi bilirim. Ama bir duyguyu da bilirim ki; her yıl iyi bir diploma ile İstanbul'a dönüp asıl takdiri almanın Dedemden olduğunu.
Tebriklerimle BTH.
Bir tutam hayat
Vedalaşmamak için İstanbul'u terk etti demek.
O kadar çok seviyordu sizi, o kadar çok bağlı idi demek.
Umarım ve dilerim,
bizler de sizin dedeniz kadar sevgi besleyebiliriz torunlarımıza.
Ve,
onların başarıları ile gururlanabiliriz.
Bir de şunu anladım ki;
duygu paylaşımı için hiç de uzun cümlelere ihtiyaç yokmuş.
Gönülden yazılan bir kaç kelime,
çok şeyin paylaşılmasına yetiyor da artıyor demek ki.
Çok etkileyici ve duygulandırıcı bir yorum.
Böyle dedelerden çok öğreneceğimiz şeyler var aslında.
Yaşıyor ise, Allah uzun ömür versin.
Vefat etmiş ise, nur içinde yatsın diyorum.
Güle güle Poyraz bebek,
Gittiğin yerlerde de bulacaksın,
Yeni teyzeler dayılar.
Ama onlar bizim kadar sever mi ki seni.
Gönderdikleri cep telefondaki resimlerin,
Tek avuntum olacak benim.
Bayramlarda,tatile gitmez anne baban
Yolunu dört gözle bekleyeceğim inan.
Nede olsa karadenizlilik var kanında,
Hamsinin iyisini alacağım sana.
Susun diyeceğim gürültü yapanlara,
Sen uyuduktan sonra gireceğim yatağa.
Dede sevgisi bu sen bilmezsin,
Hele ilk torunumsun çok sevilirsin.
Dayın duyması bu sözlerimi kıskanır,
Torun sevgisi bambaşkaymış anladım..
Çalakalem yazdım af ola,
Bjk liyim ya beş dakika yazılan bu kadar ola...
Dedeye saygılarımla...
Bir tutam hayat
Güzellikler akıp gelmiş duygularına tercüman olan kaleminden küçük yorum köşemize.
Ne hoş yazmışsın,
ne güzel yazmışsın.
Okudum bitirdi, döndüm bir kez daha okudum.
Biz de mi şiir yazmaya başlasak acaba.
Sanırım duygular bir başka güzel dile getiriliyor bu yolla.
Çok sağ ol, var ol şair dostum.
Bu şiiri saklayayım da, ilerde kendisine veririm.
Kolay değil,
kendisine yazılan ilk şiir bu.
Hasan dedesinin kaleminden...
Önce evlat acısı sandım da, şükür ki değilmiş
Ayrılık ne zor oluyor avladımızdan, iki gözümüz iki çeşme
Yemek pişirmek bile anlamsız oluyor ilk ayrılık günlerinde
Özlemleri hiç bitmiyor biz anne-babaların yüreğinde
Hep en iyisi onların olsun dularımız bizi az daolsa rahatlıyor
Çünkü hep emin oluyoruz en iyisi onların olacağına, öyle hayallerimiz, aksini düşünemeyiz
Yolu, şansı, bahtı açık olsun, her nereye ise bu yolculuğu
Tebriklerimle bir tutam hayat
Uzun zamandır yazılarınızı okuyamıyordum, iyi geldi
Bir tutam hayat
İnsan,
bir şeyi hissederek tarif etti mi,
uzun cümlelere hiç gerek olmuyor.
Küçücük bir yorum penceresi bile,
inanılmaz anlam yüklü anlatımlar gönderebiliyor bakışlarınıza.
Sizi ilgi ile okudum.
Hissettim gerçekten anlattıklarınızı.
Ayrılıkları bilirim aslında.
Çok ayrı yaşamışımdır çocuklarımdan, eşimden, yakınlarımdan.
Ancak,
bu güne kadar bırakıp giden hep ben oluyordum.
Bu kez kalan olunca, ve de giden ilk torun olduğunda,
acısı daha değişik, katlanma gücünü bulmak daha zor oluyor galiba.
Güzel ve anlamlı yorumunuza çok teşekkür ediyorum.
Güzel yurdumun güzel bebeğine ve onun güzide dedesine selam olsun
Yollar kısalsın, kavuşma umutları hiç yitmesin gönüllerde
Allah bebekten ve sizlerden sıhhat afiyeti eksik etmesin dilerim
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket hocam...
Bir tutam hayat
İnsanın dilinden iyi anlıyor,
duyguları iyi tahlil ediyorsunuz.
Çok teşekkür ediyorum güzel dilekleriniz için.
Sağ olun efendim.
Merhaba Bth, siz daha çokkk hasret yaziları, şiirleri yazacasksinız cokkk.
Neden dersen, tecrübe konuşuyor.
Zaman zaman torunumla birlikte yaşadıgımı bazı yazilarimda dile getirmiştim.
Onun üniversiteye gitmesi benim icin sevinç olduğu kafar üzünç de olmuştu. Gerldiginde dolan evim ghittiginde boş bir hana dönuyordu.
Çok siir ve yazı yazmistim o zamanlar, hepsini ucu yanık, hepsi hasretliydi :(
Lafı çok uzattım, Allah kavuştursun, nasilsa yine gelecek.
Saygilar
Bir tutam hayat
Aslında,
yazıyı kaleme alırken,
hep siz, torunlarınıza yazdığınız şiirler geldi aklıma.
Ve,
bekliyordum gerçekten böyle bir yorum sizden.
Ne yapalım?
Kaderde ayrılık, hasret var ise katlanacağız.
Alışığımdır aslında bu tür ayrılıklara da,
torun oldu mu,
işler daha zor oluyor galiba.
Teşekkür ediyorum güzel yorumunuza.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kimine göre nine dede olmak yaşlanmak anlamına gelse de öyle değil.
Bu duygu çok güzel, herkes yaşasin isterim.
Adamı şair yapıyor inanın şair :-)
Sözün bittiği, dilin sustuğu bir ayrılık hikayesiydi okuduğum yazı.
Ayrılığın ve özlemin nasıl yaktığının tarifiydi sevenlerinin canını
Kokusunun sindiği odaya girmenin zorluğunu, geride bıraktığı hatıralarının
Nasıl yaktığının geride kalanların canının hazin tarifiydi.
Ama en çok canı yananın anneanne olduğunu düşünüyorum.
Çünki en çok ilgilenen o. Uyutan, besleyen altını temizleyen o.
Dedeler sadece seviyor onunla bir kaç dakika oynayarak zaman geçiriyor sonunda.üzülmeyin dedesi
Canı sağ oldun anasının babasının yanında sevgi ile büyüyecek bebeğiniz.
Ziyaretinize geldiğinde bir çok şey öğrendiğimi görecek
Yarım yarım konuştuğu kelimelere kahkahaya güleceksiniz
Dede dediğini duyacaksınız öpüp koklayacaksınız.
Özlemin ve firakın anlatımı duygusaldı ve harikaydı
Sevgili dost kalem hoşça kalın
Minos tarafından 8/19/2015 1:15:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir tutam hayat
En çok canı yanan annelerdir.
Ve de anneanneler tabi ki.
Davranışları ile bu durumu açıkça gözler önüne seriyor eşim.
Bu aralar,
o görüntülü telefon konuşmaları ile avutuyor kendini.
Bakalım ileride ne olacak?
Geleceğe dair güzel varsayımlarınız tebessümleri taşıdı dudaklarıma.
Torunun büyüdüğünü,
azar azar konuşmaya başladığını hayal ettim.
Güzel olacak galiba o günler.
Ve,
bu gün çektiğimiz özlemlerin acısını silip süpürecek galiba gönlümüzden.
Valla,
yüreğime su serptiniz biraz.
Çok sağ olun, var olun efendim.
ohhh.... rahatladım...
baştan öyle yazmışsın ki sanki Allah korusun...
en sevildiğimiz zamanlar bebeklik yıllarımız, ne ki hiç hatırlamadığımız yıllarda o yıllar.
kimbilir ne kadar sevildik.
kimbilir annemiz babamızdan kaç kez azar işitmiştir bizim yüzümüzden.
sonrasında büyüyoruz
büyüdükçe çok bilmiş,
biraz ukala, biraz isyan....
ah.. ah... evlat deniz suyuymuş, ne içilirmiş, ne vazgeçilirmiş..
Bir tutam hayat
oradaki bir cümle,
yanlış bir düşüncenin uyanmasına sebep oldu dostlarımızın.
Önce değiştireyim dedim ama,
sonra vaz geçtim.
Önce biraz üzmek, telaşlara düşürmek,
daha sonra da sevindirmek güzel oldu galiba.
Bu arada,
evlat ile uğraşmak zor.
Sonuçta,
hem seveceksiniz, hem disipline edeceksiniz.
Torun hiç öyle değil ama.
Sen, doyasıya sev.
Terbiyeyi başkaları yapsın, sana ne?
Herhalde bu nedenle doyum olmuyor torun sevgisine.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum dostum.
Bir tutam hayat
İlk torun ise giden,
ve nerede ise kucağına doğmuş ise,
ilk nefesleri seninle almış,
ilk ağlamalarda senin kucağının sıcaklığını hissetmişse,
gerçekten zor oluyor ayrılık.
Sanırım,
biz de bir şekilde alışacağız hasretlere.
Ve,
sık sık yolculuklar yine gözüküyor ileriki günlerde galiba.
Nereye mi?
Tabi ki toruna.
Güzel yorumunuza teşekkür ediyorum.
Çok sağ olun.