- 548 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
459- bakkal paşo dayı- ard. öyk. varyant
Bakkal Paşo Dayının dükkanı lise yolunda Talat Özdemir’in evinin yanındaydı. Bir takım ev bir dükkandı. Ev çatılı ve bahçesi duvarlıydı. Dükkan tahta koşatlı, üstü de topraklıydı. 10-12 metre uzunluğunda ışıksız ve loş bir yerdi.
Zemini topraktı. Sanki şose bakkalın içinden geçiyordu. Öyleydi. Kara ve diklemesine bir iki saltaş ayağınıza çarpardı.
Soldan bir tezgah: Çıtalı bir kafes gibiydi. Birinci çıtadan başlayan çıtanın azar - azar kısalması encamında üçgen bir kafesle şekil alır. İki tanede yatay uzun çıtalar üçgeni alttan ve üstten tutarak işlevi sağlam kılar. Açılıp kapanan bir de tahta parçası vardı. İçeri girerken Paşo Dayı onu sola kaldırıp öyle girerdi. Buna "Dahıl" derdi eskiler.
Paşo Dayının kendisi Allah selametlik versin dükkanın simgesiydi. O bakkalından daha çok bilintiydi. Hangi öğrenciler onun rahle-i tedrisatından geçmişti ki. Sizi sağolun. O gençler: Şimdi rektör.. öğretmen..hakim..daha neler.
Paşo Dayı, paltosunu sırtından çıkartmazdı. Senenin dokuz ayı giyinikti.
Paltonun arkasında kalın kemer " Sürgü" gibi dururdu. En büyük desteği boynundan aşağı "kılınç" gibi asılı atkısıydı ara sıra ona göz atar sanki ondan moral alıyormuş gibi yapardı.
Cıgarası hep ağzındaydı. Ağzının ortasına katiyen getirmezdi. Sağ da veya sol yandaydı cıgara.
Öğrenciler, burada sigaralarını içerdi. Bilirsiniz öğrenci kısmıyla kadın kısmının netameli işi çok olur. Sağolsun Paşo Dayı bir esnaftan çok, pedagog gibi davranırdı. Sadece ticari ilişkilerle öğrenciye bakmazdı.
İngilizlerin araştırması: Okullarda öğretmenler müstahdemler kadar pedagog olamıyormuş. Paşo Dayının pedagogluğu o misal.
Semender, Ertekin, Hasan; içtikleri sigaranın yarısına gelmiştiler.
_ Eye Semender o pareyi getir da!
Semender "hırp" diye cigarayı kesti. Paşo Dayı’ya seğirtip kulağına ne pıçıldadıysa Paşo Dayı:
_ Men ne dedim ki eye...
Semender cigara borcuna, helva ekmek yediklerinden doğan borca karşılık peynir getireceğini söylediğini. Anlaştıklarını hatırlattı.
Tekrar sigaralar tellendirildi. Mevsim bahar ve eriyik’te başlamış... Duman kokusuyla birlikte toprak kokusu da geliyor. Baharın eriyikte anlatmağa değer şey; yerden kalkan buhar, buğu gözleri cezbediyor adeta... sanki... doğa; video çekimi yapıyormuş gibi... ve sis bombaları atıvermiş gibi... öyle güzel oluyor ki sorma gitsin!
Adım atmıyor musun? Yerler çamur. Karagöl’ün çamuru bilinir. Her adıma bir "fırç" sesi. Fırç, fırç, fıırçç..
İki öğrenci içeri girdi. Kapı açıktı. Önünde "dayak". Dükkanın 8/1 ’ine ancak ışık giriyor. Sarzep’li öğrencilerin kitapları koltuklarının altında.
_ Paşo Dayı, bir ekmek, 250 gram şehir halvası ver. Parası peşin!
_ Parası peşin olmayanda n’oyulacak ?
_ Yok! Dayı sağol, veresiye almazuğ.
_ Siz bilersiz!
_ Geçen sene aldıkta vermemiştuğ. Ardımızdan taa köye tak gelmiştin!
_ Eye ticarette her şey olar alınganlık göstermeyinnnn!...
...................
Sarzepli iki öğrenci sıra masasına geçip ekmek- helva yemeğe başladılar.
O ara Fırtığlı İsmet içeri girdi. Oturdu. Sol paçasından, çorabından Bafra’ yı çıkardı. Yaktı. Bir tane de Paşo Dayı’ya uzattı.
Karanlıkta direğin dibinde dikilen çocukta bir cıgara istedi ama İsmet vermedi. Seslendi İsmet:
_ Alsana oğlum bakkaldan.
_ Ne olur bir tane versen! İtooğlit!
_ Yeminliyim vermem!
Titeleşme biter bitmez Ertekin İsmet’ e sordu:
_ İsmet! Sanat Tarihcinin anlattıkları doğruydu. Sen niye itiraz ettin?
_ Nerden? Biliyor ki! Osman Bahar, Ressam Kazım Mugan’ı
Ertekin;
_ Hocanın anlattıkları doğru. Babam da anlattı aynısını. Kazım Bey 1933 yıllarında yalan olmasın Ardahan Belediye Başkanıymış. Millet Bahçesinin tasarımını da o yapmış.
İsmet :
_ Nasıl bilmişte yapmış?
_ Kazım Bey Güzel Sanatlar Fakültesini Moskova’da bitirmiş. Ünlü Rus ressam Leo Pasternak ’ın atölyesinden mezunmuş.
Semender:
_ Edebiyat dersinde Hatice Hanım’da anlattıya. Leo Pasternak Boris Pasternak’ ın babasıymış. Oğul Pasternak Nobel ödülünü almış. Romanın adı; "Dr. Jivago " imiş unutmadıysam.
Paşo dayı:
_ Gençler ne söylüyörsüz heç zat annamadım.
Gençler:
_ Hiç! Dayı! Okulla ilgili senlen ilgili değil. Aklına birşey gelmesin.
Hasan :
_ Kazım Bey; Mugam’dan Moskova’ya, okumaya gitmiş. Moskova’da resim sanatı eğitimi aldıktan sonra Ardahan’a geliyor. Kalan sanat hayatı da dahil Ardahan da geçiyor ömrü. Evi Avukat Emin Azeri’nin oturduğu belediyenin yanında ki iki ev var ya işte o. Belediye’ye doğru olan ilk ev. Yazın bir günü: O evin pencereleri açıkmış. Çocuklar. Pencerenin önünde oynuyormuşlar. İçerideki boydan portreyi Kazım Bey zannetmişler "Kazım Amca!", "Kazım Amca" diye seslenmişler. Portre Kazım Bey’in kendi portresiymiş ama canlı olan kendisi değilmiş yani anlatabildim mi? Kazım Bey’in kendi resmini kendisi sanmış çocuklar. O kadar benziyormuş ki.
Paşo Dayı:
_ Ne yaman adammış be!
Hasan devam etti.
_ Gerçekçi tarzla resim yaparmış. Türk resim tarihinde belli bir yeri varmış. Yapı Kredi Bankası resim koleksiyonunda eserleri bulunuyormuş. Hoca sadece bir eskizini görmüş. " Menderes’in" portresiymiş.
Semender :
_ Çocuklar buradan soru gelebilir. Hazırlanalım!..
İki Sazara’lı Liseli daha geldi. Yarım kilo helva 3 ekmek aldılar. Sarzep’li çocukların yanına geçip oturdular. Ekmeği kırıp yemeğe başladılar.
Sarzepli çocuklar. Önlerinde kalan az helva ile çeyrek ekmeği göstererek Sazara’lı liselilere; " Ağabeg KARIŞTIRIP beraber yiyelim mi? "
Sazara’lılar:
_ He! Ya! Yemiş yemiş bitirmişsiniz! Getirin karıştıralım diyorsunuz!
YALÇINER YILMAZ
08/02/2009 GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.