- 525 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SAHİ NE GARİP MİLLETİZ !
SAHİ NE GARİP MİLLETİZ !
Orta Asya steplerinde çobanlık yaparken, tabiatın azizliğine uğramış ve göç etmişiz batıya, hep batıya ve hala batıya... Atlantik olmasaydı ve teknoloji Batılının elinde gelişmeseydi hâlâ göç ediyorduk.Kim bilir o zaman Mayalar da bir Oğuz boyudur derdik; Kızılderililer’e “Türk” dediğimiz gibi.At binmeyi biliyorlar ya.Biz hem biner, hem sütünü içer, hem de etini yermişiz. Oysa böyle bir özelliği yok Kızıl’ın.Biniyor ve kaçıyor “Soluk Benizli”den.En azından filmlerde öyle.
Latife bir tarafa; bir televizyon programında Nazım Hikmet’in mezarını gösterdiler.Ta Moskova’da!Hemen hafızamı yokladım, “Sahi dışarıda bizden kimler var?” diye.Kim yok ki... Sağdan, soldan, ortadan, yandan, alttan, üstten... Evlad-ı Fatihan’ı sürgün etmişiz, cihan hakimi bir millet yarattığı için. Frenk’in hakimi, Frenk hakimiyetinde iş aramış kendisine karnını doyurmak için. Ne acı bir durum. Germen İmparatoru’nun zulmünden korunmak için anasını Kanuni’ye aracı olarak gönderen bilmem kaçıncı Fransuva’nın torunları dedelerinin kurtarıcılarına iş vermişler, karınlarını doyursunlar diye. Dedem aklıma geldi:”Oğul, babana nasıl davranırsan, oğlun da sana öyle davranacaktır.” derdi. Ben babamı tanımadım. Eğer tanısaydım dedemin öğüdünü tutardım.Tutmamış olanlara duyurulur. Osmanlı yapmamış mı? Elbette yapmış. Hem de çoğu kanlı sona ermiş.Ancak atamın hatası bana miras değil ders olmalı. Öyle mi olmuş? Hâşâ!!! Örnekler mi? Alın size örnekler!
Kurtuluş Mücadelesine aklıyla beraber gönlünü verip, Ulusal Marşı vücuda getiren Akif’e aynı tarifeyi uygulamışız. Önce kızmış, sonra küstürüp Mısır’a göndermişiz Firavun’la savaşsın diye.Ancak onun firavunu vatan özlemi olmuş ve yemiş bitirmiş. Kaybedince ağlamışız, sırma saçlıydı diye.
Türkçe’nin en büyük şairine aynı yaftayı asmışız: Vatan haini. Kimdir vatan haini? Vatanı satan mı, vatanı yazan mı?Vatanı yazmış Nazım, kendi ideoloji penceresinden. Doğru ya da yanlış. Hem doğru görecelidir, aslolan gerçek. Onun doğrusu komünizmmiş. Bize göre yanlış diyerek vatandaşlığını bile silmişiz geri gelmesin diye.Gelmemiş de. Ancak vasiyeti olan bir köy mezarlığını bile çok görmüşüz ona. Şimdilerde birçok liberal bizdeki ekonomik sistem için dünyanın son komünist ülkesiyiz, diyor, biz de söylenenlere mütebessimiz. Öyle de olmalıyız. Nazım ise komünist diye hain. Hatası mı? Hatasız ne var ki Allah’tan gayri.
Akif’le birlikte Kurtuluş mücadelesine gönlünü koyan bir başka edip:Halide Edip. O da çekip gitmiş aşkı olan vatandan, istemeden. Biri ya da birileri ona birşeyler fısıldamış, “etraf duymasın haa!” demiş.O da “Ateşten Gömlek” giyip çekmiş gitmiş. Sevdiğine zarar gelmesin diye sevdasını sineye gömmüş...
Bunlar çok bilinen ve tartışılanlar.Duyulmayan binlerce var, bizim gibi düşünmediği için bizden olmadığına karar vererek imha ettiğimiz.Hepsi de düşünen beyine sahip insanlar; emekle yetiştirilmiş insanlar.Galiba bize düşünmeyen lazım; güdülen, emir alan ve uygulayan(aslında uygulamayan) .
Bilmemiz gereken, çok rengin tek renkten daha güzel olduğudur.Tek renkli bayrak bile yok kardeşim. Ben sana benzeyeceksem, seninle aynı şekilde düşüneceksem niçin ikimiz de varız ki? Birimiz fazlayız; ama hangimiz? Benzeyen mi, benzetilen mi?
Menderes YILDIRIM
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi
uzanan bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde,
dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE,
bu hasret bizim...
YORUMLAR
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/11267.gif)
İlk girişteki tarihçeye takıldım...
Netleşmiş, kanıtlanmış bir soyağacımız var da bu ağaçta kızılderililer yok gibi yaz mışsınız...
Ben soydaşız ya da değiliz demiyorum ama netleşmemiş bir konu...
Atatürk'ün, Dil Tarih Kurumunu kurduğundaki esas amacı : Türklerin kökeninin araştırılması için zemin hazırlamak ve bilimsel verilere bakarak köklerimizi akademik dökümanlarla kanıtlanmasını sağlamakmış...
Ölene kadar tam 10 yıl boyunca bilim adamlarına, akademisyemlere bu araştırmaları yapmaları için tüm imkÂnları seferber etmiş... ölümünün ardından İsmet İnönü Kurumun başkanını çağırarak ona bu çalışmanın durdurulmasını emretmiş...
Başkan itiraz etmek istesede sözü dinlenmemiş bile...
Efendim, çalışmamızda epey yol aldık, neredeyse bitme aşamasına geldi demesine rağmen arşiv bir daha açılmamak kaydıyla kapanmış... tabi o an'a kadar ele geçen tüm verilerle birlikte...
Ama mantık çerçevesinden bakarsak :
Hepimiz Adem ile Havva'dan türemedik mi ?
Tüm milletlerin kökü buradan başlamıyor mu ?
Saygılarla
![avatar](https://i.edebiyatdefteri.com/resim/ufak/18586_1555114927.jpg)
Tam bir radikalsiniz.
Yıllar önce "Radikal" gazetesi çıkarken yayınlanan bir reklam fragmanı vardı. Said-i Kürdi, M.Kemal, Nazım Hikmet ve Kuran-ı Kerim vs.yanyana konup "o bir radikal !" diyerek farklıkları vurgulanır ve ben gülerdim. Çok gülerdim hem de!..
Çok renklilik güzeldir elbet, ama renklerin ahengi ve o ahengi yok edici, yok renklilik, bence güzel değildir.
Emik bakmışsınız, etik bakmanızı önerebilirim.
Emik bakmak gizlenmiş bir gruba ağırlık vererek, evrensel edalarda ve toplumsalımızı bir yerlere de güvenerek düzenlemek eklektizmidir.
Biraz Tarih okumalıydınız, en azından sömürge tipi Edebiyat(çı)ların tarihini..
Ha aklımdayken. Bilgi notu olarak eklemiş olayım. Nazım Hikmet KGB belgelerinde "Türk birlikçi/Ulusal demokratik devrimci" olarak fişlenmiş.
O bir radikal yani ! :)
Yazınıza 3 puan verdim.
Yine de emeğe saygı..
Göktürkmen tarafından 7/12/2008 7:11:12 PM zamanında düzenlenmiştir.