- 614 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞMEZDEN ÖNCE SON YAPRAK....
Sorunlu bir sorumsuzluğun satır arasında nakşeden o tahakkümperver yansıması değil mi aslında tüm olup biten.
Sıradanlık sıçramış yüzlere ve sıra dışı ne çok tutarsızlık bir bir irdelerken hayatları aidiyet duygusu yitip gitmiş üstelik bu varlıksızlığa inat.
Aşk yerlerde çiğnemekte ya da sakız gibi ve tükürülüp atılmakta günü birlik tüm o menfi ve dürtüsel çağrışımlar talan etmişken duyguları.
Duyumlar anlamsız.
Anlatılar akla zarar.
Dokunuşlar tahammülsüz vicdan kadar kıymete binmeyen ne varsa yol vermiş iken ne çok öğretiye fırsat eşitliğinin güçten düştüğü su götürmez bir gerçek.
Sızılar sızmakta göğüs kafesinden ve sesleri duyulmaz olmuş nicesinin. Niteliği rotasını yitirmiş iken niceliği üstün kılınmakta Âdemoğlunun Havva kızının.
Saati şaşmış tüm randevuların ve izlekler kayıp hepten. Hepten kayıp vasıta olması gereken anlayış, samimiyet yakalar arası geçişi sağlayan güvertesiz gemiler batık, boğazın kirli sularında kirletilmiş ne çok gömüt eşliğinde.
Yüreği körpe tüm kız çocuklarının ve yeni yetme delikanlıların. Adımları usul ve ürkek dokunurken söz yaşları yaftalanmanın eşiğinde mahrumiyetin eşliğinde. Yordanası kayıplar kadar müphem ve sıra dışı dürtüler kadar korunaklı dünyaları ve bilinmezliğin kıyısında yol vermekteler hayallerine.
Resimlerindeki imgeler kayıp çalıntı hayatlarına riayet edemez iken çocuklar ki kirli dünyaların en saf ve yalıtılmış hali yürekleri ve korunaklı dünyaları geçit verebilmekte tüm ilkelere ve tüm yalanlara. Saflığın doyumsuzluğu mubah çünkü. Sesleri çığırtkan ve hayalleri engin nasibini almamış henüz üzünçten.
Sazları çağlıyor gönül perdelerinin aralık ve nasıl da şen.
Nasıl duyarlı ve nasıl sıradan o tümceler kırık lehçeleri ile okumayı yeni yeni sökmekte.
Sevi dili tek iletişim aracı çocukların dünyasında ve engin düşlerini çağırırken uzaklardan, sığınılan tüm o kelimeler.
Sığıntı olmadığımız asli gerçeği evrenin. Kim kime dirayetsiz deme hakkını tanıyabilir ki ya da kimdir sefil, kimdir düşkün ne de olsa aynı yolun yolcusu milyarlarca insan eşit dağıtılmadığına adaletin daha sonra vakıf olduğumuz.
Türevi ne olursa olsun yeter ki yılgı olmasın hikâyenin sonu.
Kimler neler salık vermez ki hayatın tozlu yokuşlarında.
Kimler kimler taahhüt eder hakkaniyeti de tuz buz olur sonrasında tüm hayaller.
Ruhani dalgalanmaların seyrinde ve nice dönemecin eşiğinde eşkâlsiz iken pek çok zihniyet çaptan düşmüş nice anlatı içinde anlamsızlık saklı.
Ferasetine, nezaketine hayran olası azınlıkta bir insan kitlesi korkuturken çarpıtılmış gerçekler ve peşine düşmüş iken aşkın ki aşk bir kez çıkmış yoldan sapmış karanlığa gölge vücutlar ve avuç içi özlemle yoğrulmakta adına yürek denen saflığını korumaya çalışırken ve kırılmış iken tüm şevki…
Elde kalan son bir done tüm varsayımların gölgesinde tutunmaya çalışırken hayata ve tutamazken gözyaşlarını.
Nicesi nicedir sıradanlığa muhatap ve sıra dışı tüm yanılgılar gönle mızrap.
Aklın akıl dışı tüm varsayımları olmazın oluru iken dayanak noktamız değil mi aslolan yürekten yüreğe akarken sel misali ne varsa ve kırık lehçesi ile tercüman olmuş şu bakir ruhlara… Bir çocuk saflığında yürümek belki de en güzeli hatta en imkânsızı. Yine de inadına açan bir çiçek kadar ulvi bir sunumu kâinatın düşmezden önce son yaprak dalından…
YORUMLAR
Aşk haber vermeden gelsin
Kapı tıklatmadan masum
Aşkın çoğulcu yıldızlarına kayboluşu ağlatır beni
Yüreğini dokunan o son buse
Belki annemin eliydi
Ben kutsal sevdalara aşığım
Belki de Kimbilebilir senin gibi..
Sevgili Gülüm, tebrik ederim. Güzel bir yazı konu aşkın yozlaşması arasında gelip giden, içten içe belkide dile getirmekten incinen kırılgan bir yanı var gibi geldi. Yanılıyor olabilirim.. Ne yazikki eleştiri yapacak . Verimlilikte görmüyorum. Kendimi hislerimle haraket ediyorum. Güzel yazın için tebrik ediyorum.
Gönül dolusu sevgi ve Selamlarımla..
Sağlıcakla kalın!
Gülüm Çamlısoy
Kırılganlık kırık bir düşün pervazında seyrederken hayatı.
Sağ olun çok sağ olun varlığınızı esirgemediğiniz için.
Tüm güzellikler sizinle olsun.
Tüm sevgimle ve en iyi dileklerimle...
"Aşk yerlerde çiğnenmekte ya da sakız gibi ve tükürülüp atılmakta günü birlik tüm o menfi ve dürtüsel çağrışımlar talan etmişken duyguları."
Şimdi böyle mi oldu aşk? Bu hale mi getirildi?
Benim buna elbet itirazım olur. Hem de çook!
Ben edemem ama içinden beddua geçen şarkılar geçer içimden.
Neyse ki,bunları kendine uzak edip, kendi tanımıyla yaşayan ne çok insan var.
Ne çok insan var, şarkılarla ettikleri bedduanın muhatabının aslında yine kendisi olduğunu bilen ve bunu bilip de razı olan.
Gerçek aşıklar...
Sağlıcakla,
Gülüm Çamlısoy
Her şeye rağmen asaleti yüreğin bir o kadar pervasız severken.
Sonsuz teşekkürlerimle.
Selamlar, saygılar...
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ederim. Var olun.
Sonsuz saygı ve selamlarımla değerli yazarım...
Ömrünüz çok olsun.