- 631 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
EVRENİN GÖZLERİ
Yazacağım yazının başlığından da anlaşılacağı üzere evrenin gözleri olduğunu düşünüyorum.Gözler dediğimde insan gözleri gibi olmayacaktır elbette
Daha önceki yazılarımda evrende bulunanları dört e ayırmıştık bunlar toprak su hava ve güneş bu maddelerin insanın vücudunda olmaması imkansız da demşİtim şimdi düşündüğüm şey bu maddelerin de gözlerinin olduğudur.
İsanların ve hayvanların gözleri var fakat insanlardan farklı görüyorlar bir kedi insanları da kedi gibi görüyor yada bir başka hayvan objeleri çift görüyor bir başkası rensiz yada tek renk görebiliyor görme şekil değiştirebilir
Bitkilerde farklı görüyor, sarmaşık nereye dolanacağına farklı bir görme sayesin de karar verir.
Lazer denilen bir icattada insan gözüyle görmediği şeyler görülebiliyor,mikroskop ile çok küçük mikro organizmaları görürüz.
Her gören konuşma yetisine sahip demek değildir bana öyle geliyor ki toprak su hava ve güneş görüyor bizi ve hem içimizi dışımızı
YORUMLAR
İlginç ve düşündürücü bir konu seçmişsiniz yine. Nacizane, bendeniz de kedilerin nasıl gördüğü konusunda google amcadan yardım istedim ve aşağıya kopyaladım. Sahi; kediler de bizleri birer kedi gibi mi görüyor? hala bu soruyu düşünmekle meşgulüm...
Kediler nasıl görür
Can yoldaşınız kedileri ne kadar tanıyorsunuz? Örneğin kediler, o muhteşem bakışlı gözleriyle dünyayı nasıl algılıyorlar?.. Onların dünyayı görme, algılama biçimi insanlarınkinden çok farklı. Kediler, renk olarak yalnızca mavi ve yeşili seçebiliyorlar.
Güzel, aydınlık bir sabah... Kediniz bahçede çimlerin üzerinde keyifle yuvarlanıyor, uçan böceklere pençe sallıyor... Kediniz mutlu olmasına mutlu, ama ne yazık ki çimlerin arasındaki kırmızı çiçekleri ve sarı papatyaları görmüyor. Çünkü tüm kedigiller gibi sadece mavi ve yeşili seçme yeteneği var...
Kediler gün ışığından çok rahatsız oluyorlar, özellikle de öğle güneşinden. Bu nedenle onları öğle vakti hep kestirirken görüyorsunuz. Oysa kediniz, ayın olmadığı simsiyah gecelerde olağanüstü bir görme yeteneğiyle öne çıkıyor. Sizin el feneriyle bile çok dikkatli dolaştığınız yerlerde o, tek gözünü kapatıp havada üç takla bile atabilir. Gözleri 20 metre uzaklıktaki bir sıçanın kuyruğunu seçecek kadar keskinleşir. Kedilerin görme yeteneği üzerinde uzmanlaşmış olan Fransız veteriner Didier Schmidt-Morand, kedilerin renkler konusundaki bu eksikliği üzerine şunları söylüyor:
‘‘Kediler, biyolojik olarak geceleri yaşamak için programlanmış hayvanlar. Geceleri de renk ayırt etmek gerekli değil...’’
Schmidt-Morand'ın belirttiğine göre kedinin görme yeteneği, yalnızca avcılık içgüdüsüne hizmet ediyor.
Kedinin gözü, harekete son derece duyarlı ve beyni aynı anda bizimkinden çok daha fazla imge algılayabiliyor. Örneğin bizim televizyon ekranında algılayamadığımız elektronik işaretleri kedi görebiliyor.
Hayvan davranışları konusunda uzman olan belçikalı veteriner Joel Dehasse ise, kedinin bir tek obje üzerinde yoğunlaştığını iddia ediyor. Diyelim bir sopa iye oynarken, ne az sonra çarpacağı masanın bacağını, ne de sahibinin elini görebiliyor. Görme yeteneğinin tek amacı var: Hareket halindeki objeyi izlemek.
Denasse'a göre, kedinin koku alma duyusu o denli gelişmiş ki onun yalnızca kokulardan oluşan bir dünyada yaşadığı söylenebilir. Kedinin yaşam ortamı, yemek yediği kap, uyuduğu yastık ve pislediği kumla sınırlıdır. Bunlar arasındaki kısa yolculuklarında asla güzergâhından şaşmaz. Ancak bu sınırları da bıraktığı kokularla belirler. Bu arada kediniz size sürtündüğünde okşanmak istediğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz; büyük bir olasılıkla o, sizi gözden kaybetmemek için giysilerinize kokusunu bırakıyordur.
Gecenin kralı
Gece, kedinin krallığıdır. Karanlık bir bahçeyi aydınlanmış gibi görür. Seçici görme yeteneğine ilaveten görüş acısını bizimkinden çok daha geniştir. Bizim görüş mesafemiz 160 dereceyle sınırlanırken, onunkisi 187 dereceye varır. Bu özelliğinden ötürü düşman tarafından gafil avlanması mümkün değildir.
Harekete duyarlı
Kedinin gözü ve beyni, her hareketi, hareket halindeki her şeyi kare kare ayrıştırır. Örneğin bu küçük çocuk kedi için dekordan tamamiyle kopuk, çünkü hayvan tüm dikkatini onun üzerinde yoğunlaştırıyor. Ağaçları bir yığın olarak algılıyor; çünkü kedi hareketi durağan nesnelerden çok daha iyi algılayabiliyor. Kedigillere özgü bu yetenek avcının en iyi silahıdır.
Bulanık görür
Yemek kabını kedinin burnunun dibine kadar uzatmanız hiç gerekmez. Çünkü o presbittir, yani yakını bulanık görür. 50 santimetreye kadar her şeyi bulanık görür. Ancak bu nedenle paniklemeyin; sevgili kedinizin gözlüğe ihtiyacı yok, gözlükten çok daha güçlü algı kapıları var: Bıyıklar. Koku duyusunun da son derece gelişmiş olmasından ötürü yemek kabındaki yiyecekleri anında anlayabilir.
-Yavaşım Birle
İlginç ve düşündürücü bir konu seçmişsiniz yine. Nacizane, bendeniz de kedilerin nasıl gördüğü konusunda google amcadan yardım istedim ve aşağıya kopyaladım. Sahi; kediler de bizleri birer kedi gibi mi görüyor? hala bu soruyu düşünmekle meşgulüm...
Kediler nasıl görür
Can yoldaşınız kedileri ne kadar tanıyorsunuz? Örneğin kediler, o muhteşem bakışlı gözleriyle dünyayı nasıl algılıyorlar?.. Onların dünyayı görme, algılama biçimi insanlarınkinden çok farklı. Kediler, renk olarak yalnızca mavi ve yeşili seçebiliyorlar.
Güzel, aydınlık bir sabah... Kediniz bahçede çimlerin üzerinde keyifle yuvarlanıyor, uçan böceklere pençe sallıyor... Kediniz mutlu olmasına mutlu, ama ne yazık ki çimlerin arasındaki kırmızı çiçekleri ve sarı papatyaları görmüyor. Çünkü tüm kedigiller gibi sadece mavi ve yeşili seçme yeteneği var...
Kediler gün ışığından çok rahatsız oluyorlar, özellikle de öğle güneşinden. Bu nedenle onları öğle vakti hep kestirirken görüyorsunuz. Oysa kediniz, ayın olmadığı simsiyah gecelerde olağanüstü bir görme yeteneğiyle öne çıkıyor. Sizin el feneriyle bile çok dikkatli dolaştığınız yerlerde o, tek gözünü kapatıp havada üç takla bile atabilir. Gözleri 20 metre uzaklıktaki bir sıçanın kuyruğunu seçecek kadar keskinleşir. Kedilerin görme yeteneği üzerinde uzmanlaşmış olan Fransız veteriner Didier Schmidt-Morand, kedilerin renkler konusundaki bu eksikliği üzerine şunları söylüyor:
‘‘Kediler, biyolojik olarak geceleri yaşamak için programlanmış hayvanlar. Geceleri de renk ayırt etmek gerekli değil...’’
Schmidt-Morand'ın belirttiğine göre kedinin görme yeteneği, yalnızca avcılık içgüdüsüne hizmet ediyor.
Kedinin gözü, harekete son derece duyarlı ve beyni aynı anda bizimkinden çok daha fazla imge algılayabiliyor. Örneğin bizim televizyon ekranında algılayamadığımız elektronik işaretleri kedi görebiliyor.
Hayvan davranışları konusunda uzman olan belçikalı veteriner Joel Dehasse ise, kedinin bir tek obje üzerinde yoğunlaştığını iddia ediyor. Diyelim bir sopa iye oynarken, ne az sonra çarpacağı masanın bacağını, ne de sahibinin elini görebiliyor. Görme yeteneğinin tek amacı var: Hareket halindeki objeyi izlemek.
Denasse'a göre, kedinin koku alma duyusu o denli gelişmiş ki onun yalnızca kokulardan oluşan bir dünyada yaşadığı söylenebilir. Kedinin yaşam ortamı, yemek yediği kap, uyuduğu yastık ve pislediği kumla sınırlıdır. Bunlar arasındaki kısa yolculuklarında asla güzergâhından şaşmaz. Ancak bu sınırları da bıraktığı kokularla belirler. Bu arada kediniz size sürtündüğünde okşanmak istediğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz; büyük bir olasılıkla o, sizi gözden kaybetmemek için giysilerinize kokusunu bırakıyordur.
Gecenin kralı
Gece, kedinin krallığıdır. Karanlık bir bahçeyi aydınlanmış gibi görür. Seçici görme yeteneğine ilaveten görüş acısını bizimkinden çok daha geniştir. Bizim görüş mesafemiz 160 dereceyle sınırlanırken, onunkisi 187 dereceye varır. Bu özelliğinden ötürü düşman tarafından gafil avlanması mümkün değildir.
Harekete duyarlı
Kedinin gözü ve beyni, her hareketi, hareket halindeki her şeyi kare kare ayrıştırır. Örneğin bu küçük çocuk kedi için dekordan tamamiyle kopuk, çünkü hayvan tüm dikkatini onun üzerinde yoğunlaştırıyor. Ağaçları bir yığın olarak algılıyor; çünkü kedi hareketi durağan nesnelerden çok daha iyi algılayabiliyor. Kedigillere özgü bu yetenek avcının en iyi silahıdır.
Bulanık görür
Yemek kabını kedinin burnunun dibine kadar uzatmanız hiç gerekmez. Çünkü o presbittir, yani yakını bulanık görür. 50 santimetreye kadar her şeyi bulanık görür. Ancak bu nedenle paniklemeyin; sevgili kedinizin gözlüğe ihtiyacı yok, gözlükten çok daha güçlü algı kapıları var: Bıyıklar. Koku duyusunun da son derece gelişmiş olmasından ötürü yemek kabındaki yiyecekleri anında anlayabilir.
Öncelikle keyifle okuduğumu belirteyim, sayenizde konuya da ilgi duyar olacağız sanırım. Sadece kızmamanız kaydıyla belirtmeliyim ki, geçen seferki yazınızdaki yazım kurallarına gösterdiğiniz ihtimamı bu yazınızda bulamadığım. Daha özenli yazacağınız pek çok yazınızda buluşmak dileğiyle. Sevgi ve saygılar...
...
Kemal Paracıkoğlu tarafından 8/12/2015 5:35:56 PM zamanında düzenlenmiştir.