- 527 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YAKAMI BIRAKMIYOR SİGARA
Babam ve annem sigara içmezlerdi…
Biz, evimizde sigara ile tanışmadık… Çünkü evimizde sigara içen yoktu…
Babam, işyerine gelen dostlarının sigarayı bırakmasını öğütlerdi… Bir de örnek verirdi; kâğıt parayı sigara gibi yapar, dostuna uzatırdı:
— Al bunu yak!
Babamın dostları şaşkın şaşkın bakarlardı:
— Para yakılır mı?
Babam taşı gediğine koyardı:
— Sen sigarayı parayla almıyor musun? O sigara para değil mi? Hem parayı yakıyorsun; hem de sağlığına zarar veriyorsun…
Babamın sigaraya tavrından etkilenmiş olmalıyım ki çocukluğumda hiç sigara içmedim…
Sigara ile ilk tanışmam ilkokulda oldu…
Çocuktuk. Genellikle babamın demirci dükkânının önünde ya da arkasında bulunan mezat alanındaki boşlukta oyun oynardık…
Cuma günleri mezat kurulduğu için diğer günler alan boş olurdu… Biz çocuklar da rahat rahat oyunlarımızı oynardık…
Pazar günleri tatil olduğu için okul olmazdı…
Babam da Pazar günleri dükkânını açmazdı…
Ben, bütün gün özgürdüm… Bizim sokakta, bizim sokağın altındaki caddede arkadaşlarla oynardık…
Bazen de sokağımızın üst tarafından geçen caddenin öbür tarafındaki mahalleye gider, oradaki çocuklarla oyun oynardık…
Bir gün yine sokağımızın üst tarafından geçen caddenin öbür tarafındaki mahalleye gitmiştik… Oyun oynuyorduk…
Sokağın tam köşesinde, kimsenin oturmadığı kapısı açık bir ev vardı. Hepimiz o eve gittik…
İçimizden biri gazete kâğıdından bir parça kopardı. Kurumuş bir tezek parçasını avucunda ezerek tütün haline getirdi… Gazete parçasının içine, tütün haline getirdiği tezeği koydu… Sigara gibi sardı…
Tezekten sigarayı yaktı. Birkaç nefes çektikten sonra bizim de içmemizi istedi…
Tabi ki içmedim… Tütün sigarası olsaydı da içmezdim… Çünkü babam sigaranın zararlı olduğunu söylüyordu…
Babamın zararlı dediği, günah ve ayıp dediği hiçbir şeyi yapmazdım…
Canım babamı çok severdim… Yapma dediği hiçbir şeyi yapmayı düşünmezdim…
Bir umman olan sevgisine, şefkatine saygısızlık yapmak, aklımın ucundan geçmezdi…
Yirmi üç yaşında askere gittim… Dört ay Isparta’da acemi birliğinde kaldım. Piyade er olarak Edirne Süloğlu’na gönderildim…
Tahsilimden ve daktilo kullanmayı bildiğimden dolayı Süloğlu’nda Alay Karargâh Bölüğüne verildim…
Burada onbaşılık ve çavuşluk sınavları yapıldı. ,
Ben de sınava katıldım…
Yüz puan almama rağmen ne onbaşı ne de çavuş yapıldım…
İlkokul mezunu elli puan alan genç onbaşı yapıldı…
Sonuçları açıklayan Yılmaz Yüzbaşı, sonuca sessiz isyanımı yüzüme yansımasından okumuştu. Beni bir köşeye çekti:
— Sınavda en yüksek puanı sen aldın. Siyasi dosyalarından dolayı sana onbaşılık ve çavuşluk vermedik. Üzülme.
Ben bir sakıncalı piyadeydim…
Bu olay beni olumsuz etkiledi…
Levazıma yazıcı lazım oldu. Piyade er olarak yazıcı yaptılar…
Bu yazıcılık döneminde o yaşa kadar hiç kullanmadığım sigaraya ve rakıya başladım…
Asker dönüşü Kâhta’ya döndüğümde, Adıyaman’ın altın sarısı, mis kokulu tütünü ile sigara tiryakiliğini sürdürdüm…
Kâhta’da ağzıma rakı koymadım…
Memleketimde, şirin Kâhta’mda rakıdan tiksinir olmuştum…
Başka çeşit bir içki de kullanmadım…
2003 yılında, Mersin’de Sakarya İlköğretim okulunda öğretmendim…
Öğretmen odasında oturuyordum… Doktordan dönen okulumuz öğretmenlerinden Adıyamanlı Abuzer Göçer, sapsarı kesilmişti…
Nedenini sordum:
— Doktor tahlil yaptı. Sigara içersen, ölürsün, dedi. Bana sigarayı yasakladı.
Ben de kendisine şaka yaptım:
— Sigara içenler ölür de sigara içmeyenler ölmez miymiş?
Ders saati bitti. Arabama binip eve dönerken, tabakamdaki son sigarayı yaktım…
Mis kokulu, sarı kız saçı gibi tütünün dumanını içime çekerken, Abuzer öğretmenin sararmış yüzü gözümün önünden gitmiyordu…
Sigarayı bitirdim.
Abuzer öğretmen gibi korkup sararacağıma, attığım son sigaram olsun, dedim.
Arabada sigarayı bırakmaya karar verdim…
Eve geldim.
Tabakayı, çakmağı ve sigara ağızlığını hanıma verdim:
— Bunları kaldır, dedim.
Dört yıl sigara içmedim…
Üç yıl sonra evime Kâhta’dan bir misafir geldi. Samsun sigarası içiyordu.
— Bu evde sigara içilmez, dedim.
Paketi alıp vitrinin çekmecesine attım.
Bir yıl sonra vitrinin çekmecesinde bir şey ararken, bir yıl önce buraya koyduğum Samsun paketini gördüm…
Eşime şaka yaptım:
— Bir Samsun sigarası yakayım mı?
Güldü:
— Sen bilirsin, dedi.
Bir sigara yaktım.
Bir iki sigara derken bir haftada o paketi bitirdim.
Samsun paketi beni tütün içmeye tekrar başlattı…
Öğretmenlik mesleğinde yirmi altı yılımı doldurunca, emekli oldum…
Emekli olunca okumaya, araştırmaya, şiir ve yazı yazmaya yoğunlaştım…
Bütün günümü okumakla ve yazmakla geçirmeye başladım…
Kahve köşelerinde, balıkçılıkla, iş yapmakla zaman öldüren emekli olamadım…
Zamanımı okumakla, yazmakla değerlendirmeyi daha uygun buldum…
Boş zamanı olmayan, bir emekli öğretmen oldum…
Bu yoğunluk içinde sevgili eşim, tütünü sigara makinesi ile filtreli sigara kâğıdına doldurmayı öğrendi…
Tütünü bir tepsiye koyuyordu… Filtre kutusunu tepsinin bir tarafına boşaltıyordu…
İçinde iki yüz adet bulunan filtreli kâğıtlar, kutusuna iki yüz adet sigara olarak geri dönüyordu…
İki yüz adetlik sigara kutusundan, üç dört adet dolu sigara kutusu hep hazır oldu…
Bu hazır sigaralardan, okur ve yazarken çok içmeye başladım…
Mersin’in sıcak havasında, yılın yarısından fazlasını balkonda geçiririm… Balkonda sigara içmemin evdekilere zararı olmuyordu…
Evde üç kişi kaldık…
Oğlum kendi odasında bilgisayarının başında zamanını geçirir…
Eşim mutfağı kullanıyor… İşi biterse o da dizüstü bilgisayarını mutfakta açar…
Soğuk havaların beni kitaplığıma mecbur ettiği günlerde, sigara içmek için balkona çıkardım…
Günde iki üç paket sigara içer oldum…
Canım oğlum, sigara içmemi hiç istemez…
2013 yılının Ocak ayının ilk günleriydi. Sabah kahvaltısında sigara konusu açıldı…
Oğlum:
— Babam sigarayı içmiyor… Sanki sigarayı yiyor, dedi…
O gün sigarayı bırakmaya karar verdim. İlk iki gün sigarayı azalttım. Üçüncü gün akşamüstü sigarayı tümden bıraktım…
Bu günlerde sigara yakama yapışmaya başladı…
Birkaç günden beri sigara içmemeye çalışıyorum…
Direniyorum…
Dört yanımda sigara dumanı yükseliyor…
Her an duman altındayım…
Boğuluyorum…
Bir daha sigara içmem, diyordum…
Bu koşullarda sigaraya yeniden başlamaktan korkuyorum…
Seviyesizliğin dayanmaz ağırlığı beni sigaraya başlatacak…
Sigara yakamı bırakmıyor…
Ciğerlerime çekeceğim sigara dumanı, yüreğime çöken efkârı dağıtmaz, biliyorum…
Kirli eller beni sigaraya doğru itiyor…
Kaç gün daha sigaraya direnirim, bilmem…
Direnmem gerektiğini bildiğim halde, sigara beni kendine çekiyor…
İradem koşulların ağırlığı altında eziliyor…
13 Ağustos 2013 / Salı / 9.45
YORUMLAR
KIRK YILLIK DOSTUMA KÜSTÜM
TÖVBE KONUŞMAM BİR DAHA
SELAMI SABAHI KESTİM
TÖBE BARIŞMAM BİR DAHA
ALDIRMAZDI BURDUNDAN KIL
DERDİ HEP PEŞİME TAKIL
BUNDAN SONRA ONA AKIL
TÖBE DANIŞMAM BİR DAHA
KULAK TIKADIM SESİNE
MEYİL ETMEM CİLVESİNE
BUNDAN SONRA MECLİSİNE
TÖBE KARIŞMAM BİR DAHA
MERAKMI ETTİNİZ MERAK
DEDİM ARTIK YETER BIRAK
EN SONUNDA BAŞARDIM BAK
TÖBE KIRIŞMAM BİR DAHA
KOKUSU GELİR UZAKTAN
BIKTIM KURDUĞU TUZAKTAN
BOKTANMIŞ SİGARA BOKTAN
KÜSTÜM BARIŞMAM BİR DAHA.......
dört yıl oldu küseli.......
SİGARA ÜZERİNE ATIŞMA
ŞEREFLİ
Önce güldürürse pişmandır sonun
Artarmı içince şöhretin şanın
Zarar görür vucut kimi her yanın
Türlü derde seni sokar sigara
KAÇKARI
Binipte sürdüğün aşk atı mıdır
Onun tadı sence bal tadı mıdır
Yoksaki ananın ak sütü müdür
Olur olmaz seni sıkar sigara
ŞEREFLİ:
Alışmışız çekiyoruz durmadan
Kaç yüz tane zehirini sormadan
Yoldada yakarız eve varmadan
Nede kötü kötü kokar sigara
KAÇKARI
Önceleri sana dostun görünür
Seni cezbedecek renge bürünür
Yıl geçtikçe ayakların sürünür
Seni mezarlığa çeker sigara
ŞEREFLİ:
Bizi mahvedecek bu kötü illet
Nasıl başa çıkar acaba millet
Bana bir yol göster sözünü dillet
Bari içebilsek teker sigara
KAÇKARI
Sohbete tutulma sen arsız ile
Düzenbaz hilekar ve hırsız ile
Sigara denilen bir nursuz ile
Yarı yolda seni eker sigara
ŞEREFLİ
Şerefli der bağlayalım son sözü
Birakmak iyisi bu işin özü
Bu kötü illetin kör olsun gözü
Olmayınca yaşım döker sigara
KAÇKARI
Aşık Kaçkarı’yım bilirim bunu
Sigara içenin kötüdür sonu
Sen sanarsın yakıyorum ben bunu
Esasında seni yakar sigara
Arkadaş bende sigarayı birkaç kez denedim. 3 ay dört ay bıraktım yine başladım ama tekrar bırakmayada niyetliyim.Bir arkadaşla sigara üzerine yaptığım söyleşiyi, gönderiyorum.Bende amamtörce birşeyler karalıyorum.Biraz aşıklardan esinlenerek şiir yazıyorum selamlar
Hocam yazını okurken "keşke bu yazıyı Kemal dostum okusa da gerekeni yazsa" diye düşünüyordum ki
Zaten okumuş kısa ve öz görüşünü de yazmış. Sağ olsun.
Üçünçü sigarasını hatırlarmısın hocam?
35 kuruştu. Paketinen renginden "Yeşilova" derdik.
35 kuruşu ortaklaşa denkleştirir o sigaradan alır, bitirene kadar da içerdik. çocukken...
Şimdi mi?
Günde bir iki tane işte... Onuda içsemde olur içmesemde...
Selamlarımla...
Mahmut Cantekin
Şimdi çok içiyorum. Geçen hafta altı kilo en iyisinden tütün aldım. Bir koli filtre aldım. Sarma makinesi evde var.
Zıkkımı içiyorum. Çok içiyorum.
Duygusallığım beni yıkıyor.
Şırnak'ta öldürülen Barış asker için gözyaşıma eşim bile şaşırdı.
Bu güzelim ülkeyi el birliği ile cehenneme çeviriyoruz.
İsyanlarda bir çaresizim
Teşekkürler dost.
1965 senesinde başladığım sigarayı 2015 Şubatında ölümcül bir hastalık haliyle yattığım hastanede bıraktım. 2009 dan bu yana koahlıydım, Şubatta da zatürye olunca nefessizlik ve takatsizlikle ile hastaneye kaldırıldım. Yoğun bakımda suni solunum cihazında bağlı yaşadım... Bir buçuk aylık tedavi sonrası taburcu olurken doktorumun içersen iki yıl, içmezsen 7-8 yıl, demesi üzerine içmeme kararı alıp içmedim... 6 ay oldu...şu an başlasam hiç bırakmamış gibi başlarım her halde... Akciğerimin bir parçası yüzde yedi, diğeri yüzde otuz ile iş görüyor ve maalesef eve bağımlı, oksijen makinesine bağlı yaşıyorum... keşke çok çok önce bırakabilseydim... YAZINIZI OKUMAKTAN GENE ÇOK KEYİF ALDIM. TEŞEKKÜRLER SAYIN HOCAM. SAYGIYLA
Mahmut Cantekin
Teşekkür ederim üstat.