- 700 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
DOMESTOS KADINLARI...
"Yalan ve ihanet genetiktir."
E.P
1. KADIN: Ne iyi oldu, şimdi şehirden uzak baş-başayız.
2. KADIN: Evet, uzun zamandır seninle şöyle keyifle bir kahve içemedik.
1. KADIN: Ya hiç sorma! Çoluk, çocuk, koca, ev, iş, güç derken zaman geçiyor.
2. KADIN: Haklısın arkadaşım. Bizler evimizle evli kadınlar olduk. Arada bir böyle kaçamak yapalım, ne dersin?
1.KADIN: Bak işte bu çok doğru şekerim. Vallahi billahi bizler DOMESTOS KADINLARI olduk. Ellerime bahar mısın, derileri kalkıyor.
2. KADIN: Ha ha ha, -çok güzel dedin- Domestos Kadınları... Ha ha ha... Tuttum bu sözü... Ellerine limonla ovala canım. Tırnakların kırılmaz. Sonra da vazelin sür. Bak benimkiler genç kız eli gibi... Geçende kocam öyle dedi... Öptü bile...
1. KADIN: Hımm, bu tavsiyeni unutmam. Sağ ol şekerim. Sahi -koca- dedin de seninki ne yapıyor? Aranız nasıl? Yine çapkınlık yapıyor mu?
2. KADIN: Sen de sağ ol arkadaşım. Kocam eskisi gibi değil. Yaşlandıkça değişiyor herhalde erkekler. Evde daha fazla oyalanıyor. Üzerime de çok titriyor. Anlarsın ya... Şu son altı aydır adeta rüyada gibiyiz, hoş günler, -canım cicim ayları- yaşıyoruz.
1. KADIN: Bak bunu duyduğuma sevindim. Erkekler çocuklara benzerler. Açlıklarını doyurdun mu, gözlerini kapıyorlar.
2. KADIN: Sana katılıyorum canım. Beni merak etmiştir. Kalkalım mı?
1.Kadın muzip muzip gülümser:
1. KADIN: Sanırım senden bu konuda ders almalıyım. Benimki eve yorgun geliyor, gözü uykudan başka bir şey görmüyor. Bazı kuşkularım var.
2. KADIN: Haftaya bize gelsene... Laflarız. Aa, ne gibi kuşkuların var?
1. KADIN: Haftaya olmaz da, hafta içi sana uğrarım şekerim. Kuşkum şu; önceden zorla duşa girerdi, şimdilerde sık sık duş alıp, her tarafına parfüm sürüyor... Neyse, boş yere seni de üzmeyeyim...
2. KADIN: Hımm... Tamam canım. O halde hafta içi görüşmek üzere...
*
Akşam olur. 2. Kadın eşi Ferhat Beyle sohbet eder.
2. KADIN: Bugün Yıldız’la birlikte Emirgan’daydık.
FERHAT BEY: İyi yapmışsınız. Nasıl iyi mi?
2. KADIN: Eh, mutsuz gibi. Ellerine dikkat ettim, soyulmuş, yanmış gibi soyuluyorlar. Sanırım sürekli evinde iş yapıyor. Onun adına çok üzülüyorum...
FERHAT BEY: Yazık... Demek takıntıları başlamış... Baklayı ağzında tutmuşundur umarım...
2. KADIN: Ferhattt, sen beni ne sandın yahu? Hiç arkadaşımı üzer miyim? Zaten kuşku içinde...
FERHAT BEY: Tamam tamam, hemen sinirlenme aşkım. Laf olsun diye söyledim. Okan’ı geçen gün yine o sarışınla gördüm. İşi ilerletmiş gibi. Sağdan soldan da çekinmiyorlar. Beni gördüğünde bile kadınla sarmaş dolaştı... Öylesine selamlaştık işte...
2. KADIN: Allah o adamı ne etsin e mii?!! Boyu devrilisice... Gül gibi karısı var, boyunca çocukları var... Sen kalk kadını... Bugün inan ki kendimi zor tuttum Ferhat...
FERHAT BEY: Sakın ha..! Kendini tutmak gibi bir zorunluluk hissetme, konuyu unutmanı öneririm. Aksi halde; "Yuva yıkan kadın" rolünü oynamış olursun.
2. KADIN: Haklısın aşkım... Karı koca arasına şeytan bile girmezmiş...
FERHAT BEY: Aynen öyle... Onlar iyi olur, sen kötü olursun sonra... Bu konuyu unut, tamam mı aşkım?
2. KADIN: Tamam tamam... Unuttum bile... Şimdi anlıyorum...
FERHAT BEY: Neyi anlıyorsun?
2. KADIN: Domestos Kadınlarının ruh hallerini...
FERHAT BEY: Ne demek bu şimdi?
2. KADIN: Neyse ney işte... Onlar eviyle evli kadınlar...
Ferhat Bey uykuya geçmeden önce yüksek sesle konuşur:
"Sanki sen değilsin... Elinden düşürmüyorsun çamaşır suyunu..."
2. Kadın, karanlığı gözleri kucaklamadan önce bir arkasını dönüp uyuyan eşine, bir de ellerine bakıp bakıp durur...
Emine PİŞİREN