- 418 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Değişim
Değişim
İnsanlar, kendi tercihlerini yaşar! Eğer insanlar, kendi tercihlerini yaşamamış olsalar idi tercihlerinin sonucunda bir “Hesap” anlamsız olurdu! Bu tercihin ne zaman ve hangi boyutta yapıldığı, tercihin unutulması söz konusu! Önceki yazılarımda bahsettim burada tekrarlamayacağım; “Boyutlar” ve “Zaman-mekan” konuları iyi anlaşılmalı, bu tercihin mahiyetinin anlaşılması için! Dünya hayatını, 3. Boyutta yaşıyoruz; zaman ve mekan göreceliliği var, bu nedenle tüm değerlendirmeler, zaman ve mekan göreceliliğinde oluyor! Aslında tercihler ile yaşanması yani sonucu, eşzamanlıdır ya da ilk iki boyutta ve boyutların kaynağı olan hiçlikte zamansızlık var! 3.boyuttan bakıldığı için “Önce ve sonra” izafiyeti var! Zihnimizde izafiyeti kaldırır isek tercih ve sonuçları eş zamanlı olacaktır! Biz, izafiyeti kaldıralım!
İnsanlar mevcut yaşam tercihlerinin kötü sonuçlarını gördüklerinde, yeni bir yola girerler! Sonuçlardan memnun olanlar için değişimin bir ihtiyaç olmadığı, yenilik arayışı olduğu açıktır! Değişememek konusu var! Hem sonuçları görüp, beğenmemek hem de değişim için hamle yapamamak; asıl sorun bu sanırım. Kafa yormaya değer! Mesela; neden insanlar sonucundan hoşlanmadığı şeyleri, tekrar tekrar yapar? Bu soruya cevap arayacağım.
Sual: “İnsan sonucunu beğenmediği bir şeyde ısrar eder mi?”
Cevap: Normal şartlarda “Etmemeli” diye düşünülür ancak “Edebilir” de!
Bunu etkileyen nedenleri gözden geçirmek gerekiyor! Memnun olunmayan bir şeyin terk edilmesi, onun yerine yeni bir şey koymakla mümkün olabilir! Eğer memnun olunmayan bir tercihin, yerini dolduracak yeni bir tercih yok ise ya da bu engellenmiş ise durum devam edecektir!
Sonucundan memnun olunmayan bir tercih, yeri doldurulmaksızın terk edilebilir mi? Tercihin oluşması için bir boşluk, talep olması gerekir yoksa tercih oluşmaz idi! Demek ki insanlar, tercihlerini bir ihtiyacın, boşluğuna dair geliştirmişler ve tercihin sonucundan memnun kalınmaması halinde bu boşluk doldurulmadığından kısır döngüye sebep olan durum devam edecektir!
Aşk ve para, bu ikilinin yerini doldurabilir ise insanlık iki ana “Kısır döngü” nedeninden kurtulabilir!
Paradan başlayalım; para, tamamen sanal ortamda üretilip insanların onu kazanmaya çalışmasıyla varlığını sürdüren ve karşılıksız olarak basılan bir alışveriş aracı! Parayı kontrol edenler, tüm insanların emeklerini ve üretimlerini de kontrol edip “Para” aracılığıyla egemenliklerini sürdürebilirler! Para ile oynayarak diledikleri şekilde insanlara yön verebilirler! Bu konuda kolay söylem şu; “Para, kullanılmaz ise sömürü aracı da işlevini yitirir!” Ama alış-veriş boşluğu kalır! Yani alış-verişin nasıl yapılacağı, hangi ortak sabit değerin kullanılacağı konusunun halledilmesi gerekir önce!
Para bulunmadan önce mal ve hizmetlerin değişimi nasıl yapılıyordu?
Değiş-tokuş ihtiyacı olmasa idi zaten “Para” da icat edilmezdi! Yani paranın doğmasının nedeni alış-veriş! İnsanlar, ürettikleri değerleri, mal ve hizmetleri, diğerleriyle değiştirmek zorundadır! Mesela, pazara biri koyun getirir, diğeri tavuk; bir koyun, 10 tavuk ile değiştirilir! Bunun ortak bir “Değer” ile yapılması işleri kolaylaştırır! Bu da “Para” birimi ile olmuş, oluyor, olacak! Paranın her yerde aynı değeri ifade etmesi sorunu çözer ama bu para basanlar için sıkıntılı olur! “Enflasyon”, para basanların açıklarını kapatmaya yarar! Mesela “Altın” bir dönem “Para” olarak kullanılmış! Altın yine “Para” olarak kullanılmaya devam edilse, belki de sorunlar azalırdı! “Faiz” de paraya ait bir sanal değer üretir! 10 altın borç veren, 11 altın istediğinde bu “Faiz” olarak yansır! İlk zamanlar “Para” basmak için basılan para kadar altın karşılık olarak bulunmak durumunda iken günümüzde durum tamamen çığırından çıkmış halde! Sınırsızca para basılabilir veya sanal ortamda sınırsızca aslında altın karşılığı olmayan yani sanal para, piyasada dönebilir! Demek ki alış-verişte kullanılacak sabit bir değer bulmak gerekiyor! Bu para yerine ikame edilebilmeli! Hiç para kullanmadan sadece sabit bir birim ile üretilen ve arza sunulan mal ve hizmetler, puanlanabilir! Bu puanlama “Para” gibi bir değer taşısa da kimse “Puan” basamayacağı için karşılıksız para basımının sonucu olan “Enflasyon” önlenmiş olur! Ütopik görülebilir ama tüm alış-veriş, altına endeksli bir birim ile yapılır ise para basımından doğan haksızlıklar da azalır! Mesela; yukarıdaki koyun-tavuk alışverişi şöyle olur; koyun bir altın, tavuk onda bir altın! Enflasyon yok! Altının değerini para cinsinden ölçmek de yok! Altın yani altına endeksli “Puan” almak için mecburen mal ve hizmet üretilecek! İşte insanların arasında adaletsizliklere neden olan ve alışılmış olan ve dahi sonuçlarından memnun olunmayan para işleyişinin değiştirilmesi nasıl zor ise diğer alanlarda da değişim o kadar zor olacaktır! Irksal, ideolojik, dinsel, ahlaki ve geleneksel alışkanlıklar da ihtiyaçtan doğan bir boşluğa dairdir! Boşluk, dolmadıkça bu alışkanlıklar sürecektir! Bu boşluklar, bireyin memnun kalacağı şekilde doldurulur ise sorun çıkmaz! Birey, bu boşlukları dolduramaz ise yukarıda saydığım etkiler (Irksal, ideolojik, dinsel, ahlaki ve geleneksel alışkanlıklar) ile bu boşluğu birileri onun yerine dolduracaktır!
“Aşk” konusuna gelelim; sual ne idi hatırlayalım!
Sual: “İnsan sonucunu beğenmediği bir şeyde ısrar eder mi?”
Cevap: Normal şartlarda “Etmemeli” diye düşünülür ancak “Edebilir” de!
Aşk konusunda, “Mutlu aşk yoktur!” der, Louis Aragon! Aşk, mutsuz ediyor ise neden insanlar, aşkta ısrar ediyorlar? Hem tarihsel süreçte de aşıkların kavuşamama hikayeleri çoğunlukta olmasına rağmen!
Aşkın boşluğunu, yerini dolduracak bir şey bulmadıkça insanlar sonucu ne olur ise olsun bu tercihlerinde ısrarlı olacaklardır! Hadi düşünelim; insanlığı bu aşk döngüsünden kurtaracak, aşkın yerine konabilecek bir şey bulalım! Yukarıda “Para” değeri yerine “Altın” değeri bir çözüm olarak işe yaradı! Hadi bakalım aşkın yerine ne koyacağız da bu illetten insanlığı kurtaracağız! İnanın en zoru budur! Sadece “Aşk nedir?” sorusuna bile insanlar adedince cevap gelebilir! Böylesine bireysel olan “Aşk” yerine ne konabilir! Bir şiirim var; “Aşık, maşukta seyreder kendini.” Aşık, aşık olduğunda yani maşukta, ne arar? Ben diyorum ki “Kendini arar!” Aşkın kaynağında insanın kendisi vardır! İnsan “İnsan” arıyor! Bu tırnak içi “İnsan” aslında insanlığı temsil eden orjin insan! İnsan aslını aşk ile arıyor! O halde tüm aşıklar, maşukta “İnsan” arıyor! Aşkın dini, dili, ırkı, ideolojisi, geleneği, göreneği olmaz! Bakın bu çok önemli; sadece “Aşk” doğru konumlandırılsa insanlık aslına ulaşabilir! İnsan aslını bulsa aşkın yeri dolar! “Kendini bulmak, kendini bilmek!” ile insan, tüm insanları maşuk olarak seyredebilir! Aşk öyle bir konumlanır ki aşığın, maşuku “İnsan” olur! Aşık tüm insanlarda kendini seyreder! Hepsinde bir parça seyreder! Bir tek maşuka umutsuz ve çaresizce yapışıp tekrar eden bir mutsuzluğa da kendini mahkum etmez! Kısır döngüden kurtulur! Yani aşkın yerini “Saf sevgi” dolduracak, doldurabilir! Unutmayalım ki “Aşk, bencildir; sevgi, evrenseldir!”
İnsan, kendisi aşk açığını, “Saf sevgi” ile doldurmaz ise aşk acısı, bu boşluğu dolduracaktır! Aynı para gibi aşkın da yeri dolmadıkça kısır döngü devam eder!
Son tahlilde; yazarken zevk aldığım bir konuydu! İnsanların sonuçlarından memnun kalmadıkları ama terk de edemedikleri iki değer üzerinden konuyu irdeledim! Para yerine ikame olarak “Altın” gibi herkesin kolayca değeri üzerinde oynayamayacağı bir sabit düşündüm! Aşk yerine de insanların aşk ile ulaşmayı umdukları öz yani “İnsanın orjini” ne dair “Saf sevgi” koydum! Kendimce bir çözüm buldum. Kolay değil, insanda ihtiyaca binaen oluşan boşlukların doldurulması! Önemli olan çözüm aramak, yoksa insanlar memnun kalmadıkları sonuçlara yol açan kısır döngüden kurtulamaz!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Üstadım, barışa değinilmemiş, ama zımni olarak, paranın yerine ikame edilecek olan şeyin mutlak anlamda bu (barış) olabileceğini, pek güzel biçimde ifade ettiğiniz, insanın var oluşuna dair çelişkilerden ve çözümlerinden çıkarıyorum ben, herhalde böylece yazıdan murat edilenden çok uzağa düşmüyorum dolayısiyle...
İnsanlığın durumu böyleyken, "... Parayı kontrol edenler, tüm insanların emeklerini ve üretimlerini de kontrol edip “Para” aracılığıyla egemenliklerini sürdürebilirler! Para ile oynayarak diledikleri şekilde insanlara yön verebilirler!..." vargısını/yargısını idrak etmek zor değil, diğer çözümlemelerinizi bunun ışığında okumak, bağlamlarının bilincinde yazının bütünlüğünü açıklığıyla görmek mümkündür sanırım...
Dikkatli ve tefekkürle okunası bir yazı... Defter'in nadide sayfalarından...
Saygılarımla.