EDEBİYAT DEFTERİNDE ŞAİRLER VE ŞİİRLERİ...
Edebiyat Defterinde şairlik, şiir yazma keyfini yaşamak ve yazılanı paylaşmaktan ibaret bir olgudur. Amatörce yapılmaktadır. Bunu anlamaktan yoksun bazı kafalar, şiir yazma ve paylaşma keyfi yaşamak için uğraşan zevk sahiplerini aşağılama küstahlığını göstermekten çekinmiyorlar.
Örneğin, biri çıkıp şiirlerini paylaşanlara, "kelime sıçmayı edebiyat zannedenler. Merak ediyorum, ne zamandan beri kendinizi iyi yazar, iyi şair, iyi muhalif sanmaya başladınız?" diye hakaret edebiliyor.
Bir başkası da, adının önüne "şair" sıfatını koyanlar kendini şair sanıyor ve isimlerinin yanına tarih yazanlar kendini Nazım Hikmet sanıyor, diyerek alay edebiliyor ve bunun yazıldığı yazıyı muhterem seçki kurulumuz da "günün yazısı" seçebiliyor.
Bir dostumuz da, sosyal medyada paylaştığı bir yazısında, "Gerçek şairlerimiz hariç çoğu insanımız kendisini şair sanıp alelacele yazdıkları ne şiirin kafiyelendirilmiş şekillerini ve genelde hiçbir anlam ifade de etmeyen yazımlarını şiir diye paylaşmakta ve böylece şiir sanatına ve bunu layıkıyla yerine getiren şairlere zarar vermekteler.,." diye bir şeyler yazarak, amatör şiir yazanları aşağılayanlar arasın daki yerini alıyor ve onların hevesini kursaklarında bırakmayı hedefleyebiliyor. Onun bu yaptığı bir kıskançlıktan ibarettir. Zaten kendisi de, "ne acıdır ki bu tür şeyleri şiir diye paylaşan pek çok arkadaşımızı beğenenlerin sayısı da neredeyse gerçek şairleri izleyen ve beğenen üye sayısına yakındır. Bu durum için ancak şöyle denebilir: şiirden anlamayanı anlayanlar da, şiirden anlamayanlardır. Bu nedenle önerim her önüne gelen kendisini şair filan sanmamalı ve böylece sanatın yozlaşmasına neden olmamalıdır," diye yazarak bu duygusunu açığa vurabiliyor.Oysa onun yanıldığı nokta da burasıydı. Kendisi gibi hece veya aruzla yazanları şair sanan, ama bunu beceremeyip ya da sevmeyip serbest şiir yazanları hor gören bu arkadaşımız, dünya şiirinden bihaberdi her halde. Bu gün dünyada yazılan ve sevilen şiir türü, serbest şiirdi oysa... Verdiği akıl ise akıllara durgunluk veren cinstendi. "O arkadaşlarım kesinlikle şiir yazmasınlar… Ya ne yapsınlar? Okusunlar ve varsa biraz cevher kendilerini yetiştirmenin yolunu seçsinler. Bol bol şiir okusunlar..." Her halde kastettiği kendi şiirlerinin okunması... Bu dostumuzun yorumunun haklı olması gerekirken, kendisini, serbest şiir/şiir yazanları horlaması ve yazmayın diyerek ahkam kesmesiyle haksız duruma düşürmüş.
Bu tür akil adamların bilemediği şey, şiir, şiiri yazan ve paylaşan biz amatörler (acemiler) için bir ticarethane değil, mütevazı bir evdir. Yani, orada ticaret yapılmaz, barınma ihtiyacı giderilir... Şiir yazan insanlar, kendi şiirlerini kendi anlayışlarına uygun bir biçimde yazmaya çalışırlar; bunun için de kafa yorarlar, didinirler, doğum sancıları çekerler ve içlerine sindirdikleri eserlerini okuyanların da içlerine sindirmelerini beklerler.İçine sindiremeyeceksen okumadan geçersin ama, saygısızlık yapamazsın! Hele de o şiiri yazanın kişiliğine...
Aşağıda bu ülkenin en önemli şairlerinden yaptığım alıntılarda, aynı konuda yapılan yorumlarda, bir kelime dahi hakaret var mı? Onların önermesine katılmamak mümkün mü?Kişiliklere dokunmadan eleştiri yap, kimse bir şey demez sana! Şiiri doğurmak, kolay bir iş değildir. Şiir sayısı nicelik olarak artıp, nitelik olarak değersizleşiyorsa, doğumun sun’i döllenme sonucu oluşmasından kaynaklanıyordur, ben de bunu düşünürüm, eleştiririm hep.... Bu durumu eleştirmekte haklılık ortadadır. Ama, teknik anlamda eleştirdiğinde...Yoksa, kendini şair mi sanıyorsun mantığıyla hakarete yönelirsen haksız duruma düşüverirsin...
Cahit KÜLEBİ, “Şiire başlayan bir insan, hangi yaşta olursa olsun, en az on beş-yirmi yıl iyi bir okuyucu olmak zorundadır. Ondan sonra da şiir yazmağa başlamak için gerekli olan kendi dünyasını, dilini, biçemini bulmak zorundadır.” demektedir.
Bu konuda kendim için yıllardır şiir okuruydum, ama şiir yazmaya pek vaktim olmazdı, diyebilirim. Külebi, kalitesizliğin altında yatan nedeni -okumamak- olduğunu vurgulamıştır. Sözcükler biriktirmek ve onları etkili bir biçimde kullanabilmek ciddi bir okumanın sonucu oluşur. İlham, dile hakim olamayan, sözcükleri kullanamayan, gündelik konuşma dilinin ötesine geçemeyen birine gelmez. “Sadece ilhamla yazarım okumaya ve fazla bir şey öğrenmeye gerek yok…” diyemeyiz.
Ben bu konuda, pek beceri sahibi değilim maalesef! Bendeniz, şiir yazmanın en kolay yolunu aldığım notlarda buldum. Aklıma gelen bir iki mısrayı not alıyorum, bırakıyorum bir kenara. Sonradan o iki mısraya notlarımı ekleye ekleye bir bakmışım şiirimi tamamlayabileceğim, oturuyorum başına... Bilgisayarım böyle böyle çoğalttığım notlarla doludur.
Salah Birsel’in, “Şiir alanına sinema salonuna girer gibi girilmez. Kişilik kazanmak gerekir ilkin…” sözünü çok manidar bulurum. Kabul etmeliyiz ki, “Ben de şiir yazıyorum.” diyebilmek için önce kendimizi geliştirmemiz gerekir Kendini geliştirmek içinde şiir denilen sevgiliye ulaşmak için belki de yıllarca sözcüklerle talim yapma gerekir.
Burada Ataol BEHRAMOĞLU’nun şu sözünü de hep birlikte hatırlayalım. “Bir şiir üzerinde aylarca, bazen daha uzun süreler çalıştığım oluyor. Her seferinde, başlangıçtaki o duygu birikimini yakalamaya çalışıyorum.”
Hani amiyane tabirle, “Ben yazdım oldu. ” mantığı sergilemek şiir adına sadece ama sadece sorumluluktan kaçmaktır.
Evet, gördüğümüz gibi her üç ünlü şairin dedikleri de üslupları da doğru. Hiç biri, bunları yapmadığınız için siz tu kakasınız dememiş...Önermişler ve haklı olmuşlar. Hakaret ederek önerselerdi, haksız olurlardı...
&&&&&&&&&&&&&
Şiir için acaba kimler, neler demiş, diyerek giriştiğim bir araştırma sonrasında kanaatım o oldu ki, şiir hakkında ağzı olan konuşmuş. Bir döküman yapmak çok zor. Ben önemsediklerimden bir döküman yaparak meraklısına sunayım dedim.
PLATON: “Büyülü söz!..”
LAMARTİNE : “Şiir, büyük zekâların rüyalarıdır.”
Yahya KEMAL: "Şiir musikidir, fakat bildiğimiz musikiden farklı bir musikidir.”
Cahit SITKI: "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.
Ahmet HAŞİM: "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan."
Necip FAZIL :"Mutlak hakikati arama işidir."
TDK : "Zengin sembollerle, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir…"
Osmanlı Sözlük: “vezinli ve kafiyeli söz”
KEMNUR: "ruhumuzda ve yüreğimizde olanları kâğıda nakşetmek... Şiir, arayıştır, belki de en büyük aldanıştır. Şair ise, hem içimizdeki hayatı hem de hayatın içindekileri en güzel resmeden sanatkârdır. Bu işin en muhteşem yanı ise bu resmi yaparken boya kullanmamasıdır. Şair, soyut ve somut sözcüklerin her birini bir meleğin kanadına asıp sonsuzluğa salan bir dahi, sözcükten evler kuran bir mühendistir. Şairler ya delidir ya da dahi… Zaten dâhiliğin genlerinde biraz da delilik yok mudur?
YORUMLAR
Olunur mu, doğulur mu?
eleştiri mi, paylaşım mı?
Emek mi esin mi vs vs.
Ne çok yorulmuşumdur, bu konuda birilerine cevap yetiştirmek için :)
Sonra küsmelerimiz paylaşım ortamlarına.... susmalarımız falan geldi aklıma.
Sormadan verilen cevapların bile gereksizliğine inandım özetle
ve gördüm ki yüreği yüce değilse eleştirerek büyümüyor kalemler.
Sayfasında her kelamına hayranlık duysam da başka sayfalardaki yorumlarıyla
soğuduğum o kadar fazla isim oldu ki bu platformlarda.
Neyse...
Benzeri şeyleri düşünüyoruz, dedim okuyunca.
Selam olsun. Saygımla.
Aynur Baş tarafından 11/24/2016 10:52:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Eleştiri yıkıcı, rencide edici ve aşağılama içeriyorsa, bu tek kelimeyle kıskançlıktır. Hasta bir ruh halinin küstahça dışavurumudur.
Yapıcı ve yol gösterici ise, dayanışmadır, rehberliktir, sanat aşkıdır. Sevgi ve tevazudur.
Tüm şiir ve sanatseverlere selam, sevgi ve sayğılarımla.
Benim gibi düşünen insanlara her zaman saygı duyarım. Benim gibi düşünüp yazdığı için değil benim doğru bildiğimi yazdığı için daha geçen gün forum sayfasında şikayetim var adlı bölüme bu tarz bir yazı yazmıştım... Saygım ile
Ben şairin şiirinde ki kahraman değilim
Ben kendi şiirimin kahraman şairiyim
Nazım UZUN
Yanlış anlaşılmaya müsait bir yazı... Anlayabilenler için, nezaket kurallarına davetten ve de nezaketsizliklerden şikayetçi olmaktan başka bir şey yazılmamış...Ama dediğim gibi, anlayabilenler için... Anlayamayanlara ise boş verin, umursamayın sayın yazar...Saygılarımla
herkesin rengi farklı olaylara bakış açısı farklı damak tadı farklı velhasıl herkes bir dünyadır
kimse kendi doğrusunu kimseye empoze edemez
dolayısıyla her yemeğin tadı farklı olduğu gibi her şiirinde bir tadı vardır
ben acı severim başkası tatlı sever
şiir kişinin dünyasındaki rüya hayal sevgi öfke ve hülyasının kelime rengine boyanıp zihinlerde
oluşturabildiği tablo gibidir
içinde ilham sihri varsa vazgeçilmezdir
beğeniyle okudum yazınızı tebrikler
Hoppaaaa..!
Kemal abi haklı olarak bazı durumlara tepki vermiş,
fırsat bu fırsat diyenlerde olmuş maşallah..
Bu ne kalabalık :):) bende laf gevelemeyeceğim..!
Herkesin içinden gelen sesler değerlidir,
kimse kimseyi sevmek ya da kimse kimsenin yazdıklarını sevmek zorunda değildir AMA;
herkes saygı duymak zorundadır,
bu saygı çerçevesi mühim bişidir..
Valla Kemal Abim yine on numara beş yıldız bir eleştiri yazısı olmuş.
ben çok beğendim
tebriklerimle abiciğim.
Saygılar..
Yazmak bir çeşme... Musluğu açarsın ister kova kova doldurursun roman olur,bir kaç bidon doldurursun hikaye öykü olur... küçük zarif bir şişeye doldurursun şiir olur. İster direk ağzına götürür içersin serbest şiirdir, ister bir bardağa(plastik ya da cam) doldurup içersin kurallı, kafiyeli,hece ölçüsü gözetilmiş şiirdir.Senin susuzluğunu nasıl giderdiğine bağlı.Birileri doldurduğunu plastik ya da cam bardakta içiyor diye kimisi bir yudumda,kimisi iki yudumda,kimisi üç yudumda... sen de içmek zorunda değilsin.Doldurduğunu içmenin ve musluğu açmanın da sana ait olan bir tarzı olmalı tabii ki.Kimisi de avucuna suyu alıp içer.Kimisi ağzını dayayıp içer.Ben kendi adıma musluğu kendi tarzımla açmak isterim ve doldurduğum şişemden de direk içerim.
merhabalar size bazı konularda katılmadığımı üzülerek belirtmeliyim. İlk önce şu biline ki şiir yazmanın ve şairliğin bir emeği yıllara yayılmış bir değeri ve verilmiş emeği olmalı eline her kalem alan şair midir insaf. Sosyal medyadaki bu konuyu irdeleyen meseleyi yazmışsınız fakat şunu hesaba katmamışsınız öyle arkadaşlar var ki ben bizzat duydum 1 ben ümit yaşar Oğuzca'ndan "bile daha iyi yazıyorum şu kadar beğeni bu kadar böcek aldım veya öyle birileri var ki bu yaşını başını almış biri gençliğimde ümit yaşar Oğuzca'nın kelebek ekinde kösesi vardı ve benden çaldı şu şiir benimdi hatta ve hatta öyle birileri var ki toplantılarda çıkıp Orhan veli kanık kim oluyor ben daha iyiyim...gibi sözlere vardırıyorlar işi. Bence haddini bilecek herkes şairlik kolay değildir lise talebeleri yazar gençlik hevesi olur fakat bakıyorum o tarz şiirler çoğalmış twitt olsun face olsun bakıyorum herkes şair herkes şairim havalarında...bunları ikaz etmek bence doğru yoksa bu megalomanlık yanlış şairlik heveslerine sürükler.
adının yanına şair imzası atmak gülünçtür bence gerçek şairler asla bunu yapmadı arkadaşım
sizin iyi niyetinizden kuşkum yok fakat asıl kıskançlık bu tip kendini şair oldum sananlar arasında oluyor sürekli tartışmalar görüyoruz . Yanılıyorsun dostum bence.
Şengül Hanım çok yerinde bir konuya değinmişsiniz.Yazınızı ve yorumları dikkatlice okudum.
Şiir, zengin hayal dünyasıyla, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanılmasıyla meydana gelen edebiyat türü olarak açıklanabilir; ama günümüzde şiirin tanımlanan özelliklerine meydan okuyarak şiir kaleme alan şairler de mevcuttur. Şiirde günlük dilin sözcüklerine değişik ve özel anlamlar verilir. Duygular, düşünceler ve gözlemler bazı hayallerden, sembollerden, söz sanatlarından yararlanılarak anlatılır. Bazı şiirler kafiye ve ölçü gibi kurallara dayanarak yazılır, bazıları ise biçim bakımından serbest yazılır.
Şiir için, dili kullanarak insan üzerinde en yoğun, en etkili ve en güçlü izlenimler yaratan sanattır diyebiliriz.
Eline kağıdı kalemi alan her şahıs şiir yazamaz.Sizin de bahsettiğiniz gibi.Önce çok okuması gerekir.
Her şiire beğeni koymak da o şiirin beğenildiğini göstermez.Ruhuna inmeden anlaşılmaz.
Hece şiirini yazmak kolay değildir.Hem duygu bütünlüğü hem okuyucuda güzel etkiler bırakması hem de tekniği bakımından oldukça zordur.
Serbest şiir de o kadar kolay değldir..Maalesef bazı arkadaşlarım imgelerle boğulmuş.Rastgele kelimeleri yan yana getirerek şiir yazdıklarını zannediyorlar.
Okuyucuda güzel duygular uyandırması lazım.Ama pozitif ama negatif.
Yazdıklarımızı önce kendimiz beğenmeliyiz..Keşke zamanımız olsa da yeni şairleri okuyup eleştirebilsek.
Hasılı yazınızı ve arkadaşların yorumlarını çok beğendim.
Selam sevgiler.
Çok güzel bir yazı ama ben yorumumu hece-serbest kanadından yapmak işitiyorum müsaadenizle.
Ben de genelde hece yazarım. Ama serbest şiir okumaktan daha çok hoşlanırım. Serbest şiir derken; Türk usulü (kafiyesiyle, anlamlı ve yerli yerinde imgeleriyle) yazılmış serbest şiirler. Çünkü bazı arkadaşlar olayın cılkını çıkarıyor. Oradan buradan not aldığı janjanlı, göz alıcı, ilginç ve fonetik kelimeleri şiirinin olur olmaz yerlerine serpiştirip göze batmaya çalışıyor. Koskoca bir imge saçmalığından öte gidemiyor şiir.
Kimisi de kafiyeyi banallik, gericilik, doğu basitliği olarak görüyor. Tamam, siz batı şiiri seviyorsunuz belki ama o Batı şiirleri Türkçeye çevrildiği için kafiyesizler.
Ve bir de düzyazıyı şiir şeklinde yazanlar.
Biz alışmışız kendimizi hep bir tarafı tutmak zorunda hissetmeye. Ya beyazızdır ya da siyah. Oysa her iki tarafın da iyi ve kötü yönlerini ayrıştırıp kendimize bir sentez oluşturabilsek keşke.
Defterde (hatta genel olarak şiir dünyasında) ezeli bir ayrımcılıktır bu yıllardır. Hececi ve serbestçi diye ayırmak. Tamam kabul ediyorum hececilerin çoğu sabit fikirli, kuralcı ve yenilik düşmanı olabilirler ama onlardan olmamak için de serbest şiiri şiirlikten çıkarmanın bir alemi yok!..
Saygılarımla.
Görebildiğim kadarıyla Kemal Beyin iki noktada itirazı var:
1) Eleştiride (Eleştiri yorum şeklinde olur, siteye yüklenen şiir ya da düzyazı şeklinde de) kullanılan dile/sözcük seçimine ve
2) Üyelerinin hemen hepsinin hobi olarak yaklaştıkları dallarda cesaretlerinin kırılmasına/yazma şevklerinin kaçırılmasına.
Yine görebildiğim kadarıyla Metin Akdeniz'in de iki itirazı var (Ben bu yorumu koyana kadar Metin Akdeniz'inki ortadan kaybolmuş):
1) Kemal Beyin ikinci itirazına: Tepkisinin edebi dallarda belirli bir olgunluğa ulaşmayanlara değil, toplumsal gelişmelere duyarsız kalıp, sitede şaircilik/yazarcılık oynayanlara (En azından kendisi böyle görüyor),
2) Bir de Kemal Beyin yaptığı, isim vermeden yüklenmeye.
Kullandığı dil hakkında ise 'Metin böyle gerektiriyordu' yaklaşımını benimsiyor ('Pun' için özür dilerim)
Eğer fazla basite indirgediysem ya da atladığım noktalar varsa taraflardan aflarını talep ederim. Argümanları biraz derleyip, toplamak istedim.
Kemal Beyin itirazlarından gidelim:
1) Kullanılan dil: Sonsuza değin sürecek bir tartışma. Can Baba'nın ya da Neyzen Tevfik'in argo/küfür kullanımı bazen iyidir ama ben bunu çoğu zaman ucuza kaçmak olarak görürüm. Kültür olarak küfre aşırı önem veriyoruz. Kendimize söylendiğinde gözümüzü kan bürüyor, başkasına söylendiğinde pek bir eğleniyoruz (Nur içinde yat Nejat Uygur). Herkesin kendi sonucuna varması gerektiğini düşündüğüm bir alan.
Ama Kemal Bey sadece küfür kullanımından yakınmıyor. Eleştiride hakaret edilmesinden de rahatsız.
2) Cesaret kırılması: Sadece edebiyatın dalları değil, neredeyse her türlü uğraşta bu müdahale vardır: İyi yapmayacaksan yapma ya da o kadar kötü yapıyorsun ki, iyisi mi sen bunu bırak. "Niye"sini anlamadığım bir yaklaşımdır bu. Yapmaktan keyif alıyorsanız tabii ki yapacaksınız.
Yalnız bunu tartışırken Kemal Bey eleştirdiği bir yorum aktarmış: "O arkadaşlarım kesinlikle şiir yazmasınlar… Ya ne yapsınlar? Okusunlar ve varsa biraz cevher kendilerini yetiştirmenin yolunu seçsinler. Bol bol şiir okusunlar..."
Çok geçmeden de Cahit Külebi'den alıntı yapmış: “Şiire başlayan bir insan, hangi yaşta olursa olsun, en az on beş-yirmi yıl iyi bir okuyucu olmak zorundadır. Ondan sonra da şiir yazmağa başlamak için gerekli olan kendi dünyasını, dilini, biçemini bulmak zorundadır.“
Öne sürülen fikri kabul edersiniz ya da etmezseniz ama şeklen iki ifade arasında çok da bir fark yok; bunu da belirtmeliyim (İlkinin "Kesinlikle yazmasınlar" yargısı dışında)
Metin Akdeniz'in itirazlarına gelince :
1) Sosyal hassasiyet: Klasikten romantizme geçişle beraber 19. yüzyılda sanat alanında çalışma yapanlara miras bırakılan bir olgu bu. Bırakın toplumsal olaylara tepkiyi, kişisel ruh halini bile eserlerine yansıtmayan Mozart'tan, zamanında onunla karşılaşmış ve eserleri kişisel ve sosyal izler taşıyan Beethoven'a geçiş... Durduğunuz yere bakar. Her zaman topluluğu bir sebeple suçlamak kolaydır (Buradaki suçlama tepkisizlik ve duyarsızlık üzerine). Hatta topluluk tepki gösteriyorsa bile geçmişte bilmem ne olayında niye tepki göstermediklerini iddia edip, eleştirebiliriz.
Kişisel olarak "Niye yazdın?" sorusunun anlayabilirim ama "Niye yazmadın?" ı kabul edemem. Ben gazeteci değilim. Ben sosyal araştırmacı değilim. Ben tarafsız bir şekilde toplumu bilgilendirmek, kamuoyu oluşturmak iddiasında değilim. Canım o gün hangi şarkıyı söylemek istiyorsam onu söylerim. Bugün Mustafa Sandal, yarın Arif Susam. Belki Ahmet Kaya'ya hiç sıra gelmeyecek. Belki Ruhi Su'yu sadece 18 Mart'ta anacağım. Bu benim tercihim. 2002 Bali bombalamasında ağzımı açmadım; 2004 te Madrid'de de öyle. Belki 2011 Norveç'i hikayeleştiririm, belki de vazgeçirim. Tercih benim ve de hiç bir şekilde tercihim yüzünden de hakarete uğramayı kabul etmem. Dediğim gibi, ben toplumu dürtmekle, toplumun vicdanı olmakla görevli değilim. Kendi vicdanımın hesabı da bana kalır.
2) İsim vermeden yüklenmek: Bunu sıkça yapıyoruz. Sonra "Yarası olan gocunsun" diye aradan sıyrılıyoruz. Hayır, yok öyle şey! Alıntı yapıyorsak kaynak belirtmek zorundayız (ve tabii karşı tarafa da söz hakkı vermek). Bu noktada Kemal Beyin hatalı olduğunu düşünüyorum. Ben de aynı hatayı, hatta bu yazıda, yaptım: "Hatta topluluk tepki gösteriyorsa bile geçmişte bilmem ne olayında niye tepki göstermediklerini iddia edip, eleştirebiliriz." derken aklımda Sami Biberoğulları vardı; bunu belirtmedim.
Öte yandan Metin Akdeniz'in de "Sözüm alçaklığın temsilcilerinedir" girişini de benzer konumda buluyorum. "Bu Defter'deki O.. çocuklarına'' diye bir giriş yaparsam, bundan rahatsız olanlara "Siz o... çocuğu musunuz ki üzerinize alınıyorsunuz?" deme hakkım olmaz.
Son olarak Aynur Engindeniz'e bir yanıt vermek isterim:
"Bakıyorum da bu tür tartışmalar hep şiir dalında var. Kimse öykü ya da deneme vb. gibi nesir yazıları için bu tür söylemlerde bulunmuyor. Galiba nesiri şiir kadar değerli bulmuyorlar"
Tartışmasız öyle. Site bir şiir sitesi. Nesir bölümü bile sonradan yapılmış duruyor (Daha az yetenekli bir programcıya şiir bölümü gösterilmiş ve ona benzer bir şey yapması istenmiş gibi) Çalıntı eserde bile bire bir köşe yazısı çalanların (canmaybull) ilk elde kulakları çekilirken (Atılması için kaç yazı çalması gerekti?), dize yürütenler suçları sabit görüldüğünde topluma açık, infaz ediliyorlar.
Saygılarımla.
İlhan Kemal tarafından 8/10/2015 12:32:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
beren yılmaz
özel ve narin bir uğraşımız varken gönül sayfalrımızı silercesine kapatmak
hangi duygunun ifadesidir bu bilemedim ki kendisinin şiirlerine ağır bir eleştirmide olmadığını zanediyorum.aslında çokta öenli değil kişlerin tercihi kimi okuyup kimi okumak istemeycekleri ..benim üzldüğüm bu kadar
seslerin arsında ..kendisinin doğru şiir yazdığının kanısında olan bir zatı muhterem gayet nazik bir paylşımdan mı rahatsız olup beni engelmiş bulunmkata unuttuğumuz biraz kendimize dürüst olmak ..değilmi..kaldıki her kes istediği şekilde duyularını ifade ede bilemek özgürlüğne sahip ..
Şiir bir kaç kişinin tekelinde olmamalı ..kimse Atila ilhan yada ne bileyim bir Nazım Hikmet değil.lakin her kes olmak zorda da değil. samimiyet önce ..samimiyet ..gerisi reklamdan öte gidemez işte..
Herkesin söylediğine baksak, bütün ağır sözlere cevap vermeye kalkışsak üretemeyiz ki.
İyisi mi anlayanları dinleyip, sözcükleri seçmeden konuşanlara da susalım.
Her daim okuduğum, takip ettiğim.Çok değerli bir kalemsiniz. Buna rağmen burda edebiyat defterinde yazmayı sakın bırakmayın.Hatırlar mısınız bilmem, siteye ilk yazmaya başladığım zamanlar çok kaliteli bir yazar vardı.Tam hatırlayamadım ismini uzun süre oldu malum. Kendini bilmez birkaç kişi yüzünden bu defter öyle yazılardan mahrum kaldı.Siz de sık okurdunuz kendisini...
Kaybeden o da olmadı aslında.
Biz olduk, bu aile oldu. Bunun için çok takmamak ve her defasında kalemi bileyerek daha iyisini yazmaya çalışmak lazım.
Bize bu lazım.
Her daim yazın.
Sevgim ve sonsuz saygımla ...
SAYGIDEĞER EDEBİYAT DOSTLARIM;
BU YAZIYLA İLİŞKİMİ SEVGİLİ KOMUTANIM BEDRİ TOKUL'UN YORUMUNDAN ALINTI YAPARAK, BURADA KESİYORUM.
1. Bu aralar ayakkabısının topuğuna basıp, üstten üç düğmeyi açan, sol omuzunu düşürüp, yengeç gibi
yan yan yürürken karşılaştıklarına omuz atanlar türedi. Bu site ne babayiğitler gördü. Şimdi esameleri okunmuyor. Oysa en güzeli smokin giyip, papyon kravat takmaktır...
2. Seçki kurulu nedir? Kimlerden oluşur? Nasıl çalışır? Ne kadar dokunulmazdırlar? Ne kadar adildirler? İşleri kolay mı ? Zor mu? Yaptıkları iş angarya mı? Fedakarlık mı? Bilmiyoruz... O kadar yazıyı, şiiri oku. sonra karar ver. Kolay değil... Bazı adaletsizlikler oluyor mu? Evet oluyor... TABİİ Kİ, BİZLERİN HOŞ GÖRÜSÜYLE OLABİLMELİ DE...
Şunun şurasında kahveye gitmiyoruz, meyhaneye gitmiyoruz. Bu güzel sitede yazıyoruz, okuyoruz. Bir başka deyişle; Babamızın tarlası gibi ekiyoruz, biçiyoruz. Bence ne gerek var bütün bunlara? Hadi. sarılıp, öpüşelim. Kaldığımız yerden yine güzelliklere devam edelim. ŞİİR ADINA BİR ELEŞTİRİMİZ VARSA DA BUNU NEZAKET KURALLARINA RİAYET EDEREK YAZALIM... Olmaz mı? Niçin olmasın ki ?
Zaman zaman yazılarımda ya da şiirlerimde gördükleri hataları mesaj kutuma yazanlar olmakta. Onlara cevaben, bunu lütfen yazımın altında yazın ki, okurlara da yararı olsun, derim. EVET, PAYLAŞIMLARIMIN ALTINDA BULDUKLARI HATALARIMI AÇIK YÜREKLİLİKLE TENKİT EDENLERE VE BUNU KİŞİLİĞİME HAKARET ETMEDEN YAPANLARA SONSUZ MİNNETİMLE... SAYGILAR
Bedri Tokul
Teşekkür ederim,
Yazalım, okuyalım.
Hep güzelliklerde buluşalım.
BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ...
Selam ve Muhabbetlerimle...
Eee bu da gerekli evet şiir adı altında ne saçmalıkların güne düştüğünü gördükçe 'Allahllahh ben ne biçim bir yerdeyim ? demekten kendimi almıyorum çoğu zaman .ve ben de kendimi amatörce' karalayanlar gurubuna dahil ettiğim halde 'Şair Ve Şiir ' budur diyerek ten gözümüze defalarca kez sokulmaya çalışılan insanlar 'a güzel bir cevap olmuş.tebrik ederim sayın Kemal bey..
Şiir sözcüklerin duyguyla birleşip kaleme resmedilmesi diyorum ..sadece ne şekilde baktığınız önemli resme.. tabi her baktığımızda kendimizden bir şeyler bulabiliyorsak...
Kıymetli hocam
Edebiyat defteri bilindiği gibi duyguların, düşüncelerin, fikirlerin, paylaştığı entelektüel insanların bir arada olduğu muhteşem bir platform bunu deftere övgü anlamında söylemiyorum. Gerçi övgüyü fazlasıyla hak eden bir site ama benim asıl söylemek istediğim şey şu;
Sosyal çevremizde hepimizin o veya bu ölçüde her kültür düzeyde tanıdığımız insanlar olduğu gibi sosyal statüsü çok yüksek insanlar da olmuştur. Naçizane ben kendi adıma söylüyorum. Akrabalarımda dâhil sosyal çevremde Generalinden savcısına, öğretim üyesinden, siyasetçisine kadar vs tanıdığım birçok insan oldu. Size içtenlikle söylüyorum. Birçoğuyla oturup on dakika bile sohbet etmezsiniz. Daha doğrusu edemezsiniz çünkü kültürel donanımları sıfırdır. Örneğin; Bir konuda espri yaparsınız yüzünüze aval aval bakarlar. Ya da o zaman oturup siyasi bir konuda sohbet edeyim dersiniz. İnsanı şoke edecek seviyede o konuda da bom boş insanlar olduğunu görürsünüz en fazla sokma akıla birkaç cümle ederler oda on yaşında ki çocuğun zekâ düzeyinde olur. Bu insanlarda fark ettiğim ortak nokta okul yıllarında ders kitaplarının dışında hiçbir kitap, dergi hatta doğru düzgün gazete bile okumamış olduklarını görüyorum. Yani başka bir ifadeyle ‘’edebiyatın çok dışında kalmış insanlar hayatlarında ne bir roman ne bir mizah dergisi nede bir şiir kitabı alıp okumuşlar. Daha da önemlisi hayatı da okuyamamışlar.
Bu olumsuz durum yeni nesiler içinde geçerli şirketten genç mesai arkadaşlarımı gözlemliyorum yeni liseden veya üniversiteden mezun olmuş gençler ancak maalesef edebiyattan bir haberler ne şiire nede romana vs ilgileri yok. Yazmalarından geçtim okumaya bile ilgileri yok. Adeta okul müfredatında edebiyat dersi kaldırıldı mı acaba diye düşünceye kapılıyorsunuz.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum lütfen yeni yeni şiir ya da öykü yazmaya heves eden dostlarımızı deneyimli usta kalemler cesaretlendirip desteklesinler onları teşvik etsinler yoksa geriden gelen nesil zaten edebiyatla çok ilgili değil en azından mevcutta ilgili olanları da bizler küstürmeyelim. Yoksa kendimiz yazar kendimiz okuruz.
Son cümle; övgü olsun diye söylemiyorum ancak sözünü ettiğim destek ve teşvik sizin yaptığınız tarzda olmalı her yazar ve şair dostumuzun yazısına yorum yapmalı yani bilgili yetkin kalemler yeni yazar ve şair adaylarını cesaretlendirmeli. Ben çok iyi şiir yazıyorum ben usta kalemim diyerek burnundan kıl aldırmamakla olmaz bu iş emek vermekle olur.
Saygılarımla
Kemnur
Güzel bir konuya değinmişsiniz Kemnur bey. Öncelikle kutlarım.
Şiire gelince kendimden örnek vereyim. Hiç kendimi kasmadan kelimelerle oynayarak tamamen kendi hayal dünyamı kaleme geçiriyorum. Şiir bir sanatsa bıraksınlar herkes yazsın. Aynı zamanda şiirin insanları rehabilite ettiğine inanıyorum. Söyleyeceğim şu ki şiir yazmak güzel bir dürtü. Kim şair kim değil işin o tarafına asla bakılmaması gerekir Çünkü o ünvanı halk verir. Kimse ben şiir yazayımda bari şair olayım diye yola çıkmaz. Amacı Okunmak ve anlaşılmaktır sadece ... Çok yazdım galiba.. Çok teşekkür ediyorum böylesi güzel bir konuyu gündeme taşıdığınız için . Selam ve saygılarımla .
Dilek USTA tarafından 8/8/2015 9:45:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
Dilek USTA
Şiir kardeşliği çok güzel... Sizde sağ olunuz ... Selamlar .
Sayın Kemal Bey, bu yazının eleştirdiği kişilerden biri olarak sanırım bir cevap hakkım var. öncelikle şunu belirtmek isterim: şiirle uğraşan herkese ( iyi şiir olsun, kötü şiir olsun) saygım var. bence herkes şiir yazmalı ve yazanlar da şiirden vazgeçmemeli. Nitekim eleştirdiğiniz yazımda geçen şu ifadeleri yazdığımı hatırlatmak isterim.
"Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var. " evet, insanlar daha çok şiirle uğraşsaydı bunca zulüm ve savaşlar olmazdı diye düşünüyorum.
Yazımda esas belirtmek isteğim şey -kendim de dahil- daha kaliteli nasıl şiir yazılabileceği idi. bunlar benim fikirlerimdi, kimseyi bağlamaz. ama siz durmadan insanlara hakaret ettiğimde direttiniz. sonra yazımın üslup ve biçim bakımında berbat olduğu yorumunu da yazdınız. " YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA" diye başta yorum yazmıştınız. saygıyla, demeniz yorumun saygıyla yapıldığını tabii ki kanıtlamaz. açıkça bana ukala dediniz. sonra yazımı silmemi önerdiniz. hatta başka bir üye küstahça edebiyat defteri sitesinden beni kovmaya kalktı. ona da cevap yazmadım. ben, ne yaptım? nazik bir şekilde size cevap yazdım ve teşekkür ettim. ben, bunun burada biteceğini zannettim. benimle alakası olmayan bir şiirin hikayesine :
"Birer acemi olarak, şiir yazdığımızı sanarak kendimizi şair sanıp, isimlerimizin önüne "şair" sıfatı yazdığımızı ve isimlerimizin sonuna Nazım Hikmet gibi tarih atmakla Nazım Hikmet'e benzediğimizi sandığımızı belirtip bizleri ti'ye alan akil adama ve bu akil adamın o yazısını günün yazısı seçerek gündeme getiren seçki kuruluna saygıyla..." diye bir ifade yazdınız. hatta yazıma yorum yazan 25 kişiyi kınadınız değil mi?
bu durum asıl sizin üslubunuzun kaba olduğunu gösteriyor. hatta yazım kurallarında çok hata yapıyorsunuz. mesela bağlaç olan ki 'leri bitişik yazıyorsunuz. cümle düşüklüğü yapıyorsunuz. ama bunları şimdiye kadar söylemedim. bunlar olağan şeyler gerçi. büyük yazarların hatalarını yayımcının özel ekibi düzeltir. bunlar kınanacak şeyler değil.
sanırım tartışmayı çok seviyorsunuz. sizin Sami Hoca İle yaptığınız atışmaları gerçekten samimiyetle takdir ediyorum ve beğeniyorum. fakat, benİm kalemim Sami Hoca gibi ustaca çalışamaz. bu konuda becerikli biri değilim.
bu güne kadar kimseye olumsuz bir yorum yazmış değildim. bence bu kadar yanlışın sebebi yanlış anlamadır. yazıları bir bütün olarak incelersek daha sağlıklı çıkarımlar yapabileceğimiz kesindir.
tekrar şunu belirtmek istiyorum: iyi veya kötü herkes şiirle uğraşsın, şiir yazmayı kimse bırakmasın. ama neden daha iyisini yapmayalım ki? aceleciliği bırakırsak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. bu sitede edebiyatla uğraşan herkese saygımı sunuyorum.
saygıyla!
" Kambersiz düğün olmaz" derler.
Bende katılayım o zaman bu düğüne;
1. Bu aralar ayakkabısının topuğuna basıp, üstten üç düğmeyi açan, sol omuzunu düşürüp, yengeç gibi
yan yan yürürken karşılaştıklarına omuz atanlar türedi. Bu site ne babayiğitler gördü. Şimdi esameleri okunmuyor.
En güzeli smokin giyip, papyon kravat takmak...
2. Seçki kurulu nedir? Kimlerden oluşur? Nasıl çalışır? Ne kadar dokunulmazdırlar? Ne kadar adildirler? İşleri kolay mı ? Zor mu? Yaptıkları iş angarya mı? Fedakarlık mı? Bilmiyoruz.
Ben kendi adıma söyleyeyim. Bana böyle bir görev verilse(ki kendimi o düzeyde görmüyorum) kabul edemem. O kadar yazıyı, şiiri oku. sonra karar ver. Kolay değil.
Peki. Bazı adaletsizlikler oluyor mu? Evet oluyor.
Fakat Ahmet Şık ın dediği gibi "Dokunan yanıyor"(ben kendimden biliyorum.)
Şunun şurasında kahveye gitmiyoruz, meyhaneye gitmiyoruz. Bu güzel sitede yazıyoruz, okuyoruz. Bir başka deyişle; Babamızın tarlası gibi ekiyoruz, biçiyoruz.
Bence ne gerek var bütün bunlara?
Hadi. sarılıp, öpüşelim. Kaldığımız yerden yine güzelliklere devam edelim.
Olmaz mı?
Niçin olmasın ki ?
Kemnur
argolu şiirler'i bir Can Yücel'den okumayı severim bir de sevgili Metin'den...çünkü her ikisinin yolunda gitmeyen bu düzene karşı haklı bir isyanları hep olmuştur...bir de başkaldırışları...kaldı ki argo eskiden beri vardı edebiyatımızda...yeni bir şey de değil...Şinasi, Ahmed Rasim, Neyzen Tevfik v.s...
zaten adı geçen yazının hemen giriş kapısında bir uyarı levhası var dikkat ederseniz:
"-Sözüm alçaklığın temsilcilerinedir-" diye
sanki şairimiz önceden sezmiş birilerinin üstüne alınabileceğini...haksız da sayılmaz yani baksanıza sizin gibi en iyi takipçisi ve onu seven okuru bile alınmış ve kafasına öyle takmış ki bu argolu sözcükleri; yirmi gün sonra hıncımı nasıl alırım diye sanki gizli bir baskın düzenleyip misilleme yapmak istemiş yazıya...o gün de tepkinizi verdiğinizi söylüyorsunuz...ama böyle yaylım ateşine tutmamıştınız yazıyı...üstelik o gün neler yaşandığını da iyi biliyorsunuz...Suruç'ta terütaze otuz iki gencimiz katledildi ve yüzden fazla kişi de yaralandı...yani şairimiz durduk yerde ya da can sıkıntısından kaleme almadı bu yazısını....hedef belli...kime veya kimlere olduğu da bellidir...hani infazcıların sık sık kullandığı patlayıcı bombalar yerine, O sadece argo dilini ve kalemini kullanmıştır haklı olarak...ne kimseye kastı vardır ne de can güvenliğini tehlikeye sokmuştur herhangi birinin...olay bu kadar açık ve nettir aslında...
bırakın da o kadar olsun efendim...bu katliamların, bu zulümlerin karşısında; sözünü esirgemeyen. bozuk düzene boyun eğmeyen birkaç sunturlu küfrümüzü de çok görmeyin artık bize...
ayrıca keyfinizi de bozmayın...kimsenin sizi sabote ettiği falan yok...
saygılarımla...
Kemnur
Gule
yanlış anlamak veya anlaşılmak o ayrı olay...olabilir...ama okumadan fikir yürütmek bana çok ters bir durum...
saygılar...
Sayın Kemal Bey, bu yazının eleştirdiği kişilerden biri olarak sanırım bir cevap hakkım var. öncelikle şunu belirtmek isterim: şiirle uğraşan herkese ( iyi şiir olsun, kötü şiir olsun) saygım var. bence herkes şiir yazmalı ve yazanlar da şiirden vazgeçmemeli. Nitekim eleştirdiğiniz yazımda geçen şu ifadeleri yazdığımı hatırlatmak isterim.
"Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var. " evet, insanlar daha çok şiirle uğraşsaydı bunca zulüm ve savaşlar olmazdı diye düşünüyorum.
Yazımda esas belirtmek isteğim şey -kendim de dahil- daha kaliteli nasıl şiir yazılabileceği idi. bunlar benim fikirlerimdi, kimseyi bağlamaz. ama siz durmadan insanlara hakaret ettiğimde direttiniz. sonra yazımın üslup ve biçim bakımında berbat olduğu yorumunu da yazdınız. " YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA" diye başta yorum yazmıştınız. saygıyla, demeniz yorumun saygıyla yapıldığını tabii ki kanıtlamaz. açıkça bana ukala dediniz. sonra yazımı silmemi önerdiniz. hatta başka bir üye küstahça edebiyat defteri sitesinden beni kovmaya kalktı. ona da cevap yazmadım. ben, ne yaptım? nazik bir şekilde size cevap yazdım ve teşekkür ettim. ben, bunun burada biteceğini zannettim. benimle alakası olmayan bir şiirin hikayesine :
"Birer acemi olarak, şiir yazdığımızı sanarak kendimizi şair sanıp, isimlerimizin önüne "şair" sıfatı yazdığımızı ve isimlerimizin sonuna Nazım Hikmet gibi tarih atmakla Nazım Hikmet'e benzediğimizi sandığımızı belirtip bizleri ti'ye alan akil adama ve bu akil adamın o yazısını günün yazısı seçerek gündeme getiren seçki kuruluna saygıyla..." diye bir ifade yazdınız. hatta yazıma yorum yazan 25 kişiyi kınadınız değil mi?
bu durum asıl sizin üslubunuzun kaba olduğunu gösteriyor. hatta yazım kurallarında çok hata yapıyorsunuz. mesela bağlaç olan ki 'leri bitişik yazıyorsunuz. cümle düşüklüğü yapıyorsunuz. ama bunları şimdiye kadar söylemedim. bunlar olağan şeyler gerçi. büyük yazarların hatalarını yayımcının özel ekibi düzeltir. bunlar kınanacak şeyler değil.
sanırım tartışmayı çok seviyorsunuz. sizin Sami Hoca İle yaptığınız atışmaları gerçekten samimiyetle takdir ediyorum ve beğeniyorum. fakat, benİm kalemim Sami Hoca gibi ustaca çalışamaz. bu konuda becerikli biri değilim.
bu güne kadar kimseye olumsuz bir yorum yazmış değildim. bence bu kadar yanlışın sebebi yanlış anlamadır. yazıları bir bütün olarak incelersek daha sağlıklı çıkarımlar yapabileceğimiz kesindir.
tekrar şunu belirtmek istiyorum: iyi veya kötü herkes şiirle uğraşsın, şiir yazmayı kimse bırakmasın. ama neden daha iyisini yapmayalım ki? aceleciliği bırakırsak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. bu sitede edebiyatla uğraşan herkese saygımı sunuyorum.
saygıyla!
Sustum..
Her horoz kendi çöplüğünde öter.
Dolasıyla herkes herkes bildiğini yapar. Bizim gibi bir ülkenin çevre baskısı yüzünden duygu ve düşüncelerini süzerek, ayıklıyarak ve en ahlakı biçimde uygun sözcükler bularak duygu ve düşüncelerimizi deftere yansıtmaya çalışıyoruz.
Burası bu gün adeta bir arenaya dönmüş!
Ama şunu söylemek isterim. Yazdığım bir çok şeyi sildim.. Üzüldüm.. Yukarıda Hasan beye katılıyorum.
Herkes bildiğini yazsın.. Eleştiri başka hakaret başka bir şey..
Emeğine sağlık..
Saygılar..
Kemnur
Sayın Kemal Bey, bu yazının eleştirdiği kişilerden biri olarak sanırım bir cevap hakkım var. öncelikle şunu belirtmek isterim: şiirle uğraşan herkese ( iyi şiir olsun, kötü şiir olsun) saygım var. bence herkes şiir yazmalı ve yazanlar da şiirden vazgeçmemeli. nitekim eleştirdiğiniz yazımda geçen şu ifadeleri yazdığımı hatırlatmak isterim.
"Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var. " evet, insanlar daha çok şiirle uğraşsaydı bunca zulüm ve savaşlar olmazdı diye düşünüyorum.
Yazımda esas belirtmek isteğim şey -kendim de dahil- daha kaliteli nasıl şiir yazılabileceği idi. bunlar benim fikirlerimdi, kimseyi bağlamaz. ama siz durmadan insanlara hakaret ettiğimde direttiniz. sonra yazımın üslup ve biçim bakımında berbat olduğu yorumunu da yazdınız. " YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA" diye başta yorum yazmıştınız. saygıyla, demeniz yorumun saygıyla yapıldığını tabii ki kanıtlamaz. açıkça bana ukala dediniz. sonra yazımı silmemi önerdiniz. hatta başka bir üye küstahça edebiyat defteri sitesinden beni kovmaya kalktı. ona da cevap yazmadım. ben, ne yaptım? nazik bir şekilde size cevap yazdım ve teşekkür ettim. ben, bunun burada biteceğini zannettim. benimle alakası olmayan bir şiirin hikayesine :
"Birer acemi olarak, şiir yazdığımızı sanarak kendimizi şair sanıp, isimlerimizin önüne "şair" sıfatı yazdığımızı ve isimlerimizin sonuna Nazım Hikmet gibi tarih atmakla Nazım Hikmet'e benzediğimizi sandığımızı belirtip bizleri ti'ye alan akil adama ve bu akil adamın o yazısını günün yazısı seçerek gündeme getiren seçki kuruluna saygıyla..." diye bir ifade yazdınız. hatta yazıma yorum yazan 25 kişiyi kınadınız değil mi?
bu durum asıl sizin üslubunuzun kaba olduğunu gösteriyor. hatta yazım kurallarında çok hata yapıyorsunuz. mesela bağlaç olan ki 'leri bitişik yazıyorsunuz. cümle düşüklüğü yapıyorsunuz. ama bunları şimdiye kadar söylemedim. bunlar olağan şeyler gerçi. büyük yazarların hatalarını yayımcının özel ekibi düzeltir. bunlar kınanacak şeyler değil.
sanırım tartışmayı çok seviyorsunuz. sizin Sami Hoca İle yaptığınız atışmaları gerçekten samimiyetle takdir ediyorum ve beğeniyorum. fakat, benİm kalemim Sami Hoca gibi ustaca çalışamaz. bu konuda becerikli biri değilim.
bu güne kadar kimseye olumsuz bir yorum yazmış değildim. bence bu kadar yanlışın sebebi yanlış anlamadır. yazıları bir bütün olarak incelersek daha sağlıklı çıkarımlar yapabileceğimiz kesindir.
tekrar şunu belirtmek istiyorum: iyi veya kötü herkes şiirle uğraşsın, şiir yazmayı kimse bırakmasın. ama neden daha iyisini yapmayalım ki? aceleciliği bırakırsak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. bu sitede edebiyatla uğraşan herkese saygımı sunuyorum.
saygıyla!
Sayın Kemal Bey, bu yazının eleştirdiği kişilerden biri olarak sanırım bir cevap hakkım var. öncelikle şunu belirtmek isterim: şiirle uğraşan herkese ( iyi şiir olsun, kötü şiir olsun) saygım var. bence herkes şiir yazmalı ve yazanlar da şiirden vazgeçmemeli. nitekim eleştirdiğiniz yazımda geçen şu ifadeleri yazdığımı hatırlatmak isterim.
"Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var. " evet, insanlar daha çok şiirle uğraşsaydı bunca zulüm ve savaşlar olmazdı diye düşünüyorum.
Yazımda esas belirtmek isteğim şey -kendim de dahil- daha kaliteli nasıl şiir yazılabileceği idi. bunlar benim fikirlerimdi, kimseyi bağlamaz. ama siz durmadan insanlara hakaret ettiğimde direttiniz. sonra yazımın üslup ve biçim bakımında berbat olduğu yorumunu da yazdınız. " YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA" diye başta yorum yazmıştınız. saygıyla, demeniz yorumun saygıyla yapıldığını tabii ki kanıtlamaz. açıkça bana ukala dediniz. sonra yazımı silmemi önerdiniz. hatta başka bir üye küstahça edebiyat defteri sitesinden beni kovmaya kalktı. ona da cevap yazmadım. ben, ne yaptım? nazik bir şekilde size cevap yazdım ve teşekkür ettim. ben, bunun burada biteceğini zannettim. benimle alakası olmayan bir şiirin hikayesine :
"Birer acemi olarak, şiir yazdığımızı sanarak kendimizi şair sanıp, isimlerimizin önüne "şair" sıfatı yazdığımızı ve isimlerimizin sonuna Nazım Hikmet gibi tarih atmakla Nazım Hikmet'e benzediğimizi sandığımızı belirtip bizleri ti'ye alan akil adama ve bu akil adamın o yazısını günün yazısı seçerek gündeme getiren seçki kuruluna saygıyla..." diye bir ifade yazdınız. hatta yazıma yorum yazan 25 kişiyi kınadınız değil mi?
bu durum asıl sizin üslubunuzun kaba olduğunu gösteriyor. hatta yazım kurallarında çok hata yapıyorsunuz. mesela bağlaç olan ki 'leri bitişik yazıyorsunuz. cümle düşüklüğü yapıyorsunuz. ama bunları şimdiye kadar söylemedim. bunlar olağan şeyler gerçi. büyük yazarların hatalarını yayımcının özel ekibi düzeltir. bunlar kınanacak şeyler değil.
sanırım tartışmayı çok seviyorsunuz. sizin Sami Hoca İle yaptığınız atışmaları gerçekten samimiyetle takdir ediyorum ve beğeniyorum. fakat, benİm kalemim Sami Hoca gibi ustaca çalışamaz. bu konuda becerikli biri değilim.
bu güne kadar kimseye olumsuz bir yorum yazmış değildim. bence bu kadar yanlışın sebebi yanlış anlamadır. yazıları bir bütün olarak incelersek daha sağlıklı çıkarımlar yapabileceğimiz kesindir.
tekrar şunu belirtmek istiyorum: iyi veya kötü herkes şiirle uğraşsın, şiir yazmayı kimse bırakmasın. ama neden daha iyisini yapmayalım ki? aceleciliği bırakırsak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. bu sitede edebiyatla uğraşan herkese saygımı sunuyorum.
saygıyla!
Sayın Kemal Bey, bu yazının eleştirdiği kişilerden biri olarak sanırım bir cevap hakkım var. öncelikle şunu belirtmek isterim: şiirle uğraşan herkese ( iyi şiir olsun, kötü şiir olsun) saygım var. bence herkes şiir yazmalı ve yazanlar da şiirden vazgeçmemeli. nitekim eleştirdiğiniz yazımda geçen şu ifadeleri yazdığımı hatırlatmak isterim.
"Sonuç cümlesini yazarken şunu belirtmek isterim: Kendi şiirlerimi çok beğendiğimi söyleyemem, ama iyi şiirden anladığımı söyleyebilirim. Bu tatminsizlik beni vazgeçirmek yerine daha iyi şiirler yazmaya mecbur bırakıyor. Umarım hepimiz başarırız. Çünkü dünyanın daha çok hissetmeye, daha çok düşünmeye, daha çok şaire, şiire ve şiir okuruna ihtiyacı var. " evet, insanlar daha çok şiirle uğraşsaydı bunca zulüm ve savaşlar olmazdı diye düşünüyorum.
Yazımda esas belirtmek isteğim şey -kendim de dahil- daha kaliteli nasıl şiir yazılabileceği idi. bunlar benim fikirlerimdi, kimseyi bağlamaz. ama siz durmadan insanlara hakaret ettiğimde direttiniz. sonra yazımın üslup ve biçim bakımında berbat olduğu yorumunu da yazdınız. " YAZINIZDAN ÖĞRENEBİLDİĞİM ÜÇ ÖNEMLİ ŞEY OLDU. 1-AMATÖR DEĞİL DE ACEMİ OLDUĞUMU ÖĞRENDİM...2-ŞAİRİM HAVALARINA GİRMEK İÇİN İSMİMİN ÖNÜNE "ŞAİR" İBARESİ YAZMAMIN ŞART OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. 3-İSMİMİN YANINA TARİH KOYAESAM NAZIM HİKMET GİBİ OLACAĞIMI ÖĞRENDİM... BUNUN DIŞINDA HİÇBİR ŞEY ÖĞRENDİM...TEŞEKKÜRLER BÜYÜK YAZAR. SAYGIYLA" diye başta yorum yazmıştınız. saygıyla, demeniz yorumun saygıyla yapıldığını tabii ki kanıtlamaz. açıkça bana ukala dediniz. sonra yazımı silmemi önerdiniz. hatta başka bir üye küstahça edebiyat defteri sitesinden beni kovmaya kalktı. ona da cevap yazmadım. ben, ne yaptım? nazik bir şekilde size cevap yazdım ve teşekkür ettim. ben, bunun burada biteceğini zannettim. benimle alakası olmayan bir şiirin hikayesine :
"Birer acemi olarak, şiir yazdığımızı sanarak kendimizi şair sanıp, isimlerimizin önüne "şair" sıfatı yazdığımızı ve isimlerimizin sonuna Nazım Hikmet gibi tarih atmakla Nazım Hikmet'e benzediğimizi sandığımızı belirtip bizleri ti'ye alan akil adama ve bu akil adamın o yazısını günün yazısı seçerek gündeme getiren seçki kuruluna saygıyla..." diye bir ifade yazdınız. hatta yazıma yorum yazan 25 kişiyi kınadınız değil mi?
bu durum asıl sizin üslubunuzun kaba olduğunu gösteriyor. hatta yazım kurallarında çok hata yapıyorsunuz. mesela bağlaç olan ki 'leri bitişik yazıyorsunuz. cümle düşüklüğü yapıyorsunuz. ama bunları şimdiye kadar söylemedim. bunlar olağan şeyler gerçi. büyük yazarların hatalarını yayımcının özel ekibi düzeltir. bunlar kınanacak şeyler değil.
sanırım tartışmayı çok seviyorsunuz. sizin Sami Hoca İle yaptığınız atışmaları gerçekten samimiyetle takdir ediyorum ve beğeniyorum. fakat, benİm kalemim Sami Hoca gibi ustaca çalışamaz. bu konuda becerikli biri değilim.
bu güne kadar kimseye olumsuz bir yorum yazmış değildim. bence bu kadar yanlışın sebebi yanlış anlamadır. yazıları bir bütün olarak incelersek daha sağlıklı çıkarımlar yapabileceğimiz kesindir.
tekrar şunu belirtmek istiyorum: iyi veya kötü herkes şiirle uğraşsın, şiir yazmayı kimse bırakmasın. ama neden daha iyisini yapmayalım ki? aceleciliği bırakırsak daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. bu sitede edebiyatla uğraşan herkese saygımı sunuyorum.
saygıyla!
Metin'in yazısı içinden cımbızlanarak öne çıkartılan bir cümleye dayanarak kompoze edilmiş bu yazının hedefini bulmasını zaten beklemiyordum. Zira ya o cümleden hareket edilmeyecek ya da Metin'in yazısının ışığında, o yazının fikriyatına sadık kalınarak tenkit ya da destek yazısı yazılacaktı. Ancak bu şekilde cımbızlanan cümle dişe dokunabilirdi. Yalnızca (bence) yersiz bir polemik yaratmayı başarmış bir yazı.
Kemnur
chaotica
Meseleye sizin perspektifinizden baktığımızda da hayranı olduğunuz bir yazarın duygusal yoğunluklu bir yazısında kullandığı sözcükleri irdelemek okuyucu için nüyük özgürlük olmakla birlikte yazar için işine karışılması anlamını taşır. Bence bu noktada bu yazıyı hangi kimlikle yazıp hangi kimlikle savunduğumuzu netleştirmenizde ben yarar görüyorum.
Yazınızda vurgu yaptığınız esas mesele sanırım şiirden önce "kişilik" ile ilgili.. İnsan ile ilgili, hâl böyle olunca insanın dâima kusurlu olabileceği gerçeğinin anlaşılmaktan uzak olduğunu görüyoruz. Ve biliriz ki kusursuzluk imkânsız olanın ta kendisidir. Amaçlanabilir en fazla, aslâ varılır bir adres değildir. Bunu kavrayıp kendi zihnimize yerleştirebilirsek elbette ki gönül de diğerlerine karşı hoşgörüyü vazife olarak kabûl edecektir...
Hakaret kabûl edilebilir bir şey değildir. Ve biliyor musunuz.. Dikkatimden kaçtığını düşünmüyorum ama sanırım yazınızda değinmediğiniz bir şey var.. Üstadlar değinmişler mi bilemiyorum, rast gelmemiş olmam bu kanıya varmama sebeb oluyor. Mâdem konumuz Edebiyat Defteri'nde şiir ve şâir şöyle diyelim:
Ben hakaretvâri bir üslûbu olan isterse şiirin duayeni olsun, isterse mûcidi o olsun inanın ki zerre kıymete eş değerdir diyemiyorum. Yazınıza konuk ettiğiniz sözler var, değerli pek çok isme âit.. Fakat Necip Fazıl biraz değinmişse de "şiiri yazan insandır, okuyan insandır.." gerçeğine dâir bir şâret yok. Şiir aslâ güzel sözcükler topluluğundan ibâret değildir. His yoksa altın kelimelerimiz olsun ne fayda. Bizler burada ve her yerde hissederek okuyoruz, sayfada ya da bir yerlerde nâhoş sözcükler ile kişiler alaşağı edilirse.. Benim şiir okuyan kâlbim evvelâ edeb'iyata gider ve sanat ile sanatçını ne olduğu sorusu ile epey meşgûl olur.
Bâzen güzel sözlerle varlığımızı şereflendiren kalemler olur. Cevaben de deriz ki "güzel bakan güzel görür".. Edeb'iyat dediğimiz, şiir dediğimiz o kelâma dönecek sözlerin ilkin varlığımızda zuhûr etmiş olmasıdır.. Belki de sözlerinde bu hakîkâte değinmeyen değerli isimler, herkesin bunu bildiğini düşünerek söze devam niteliğinde yalnızca söylem sanatı olarak vurgu yapmışlardır. Oysa ki öyle bir ilme hepimiz sanki biraz uzak gibiyiz..
Şiir yazmak görüyoruz ki çok okumaktan önce okumak ile ilgili amaçlananın ne olduğunu bilmekten geçiyor. Bu da çok kolay değil. Yazılanı kişilik ile ilişkilendirmek demiyorum ki esastır. Söylemeye çalıştığım illâ edebiyat ise nasıl ki bir şiirin ilk dizesinden sonuna dek bir tutarlılık bekliyorsak sanat gerçeği ile kişilik gerçeğinin de ortak noktaları olmalıdır. Sanat, başından sonuna ilimden önce üslûptur..
Çoğu bildiğimiz yazar ve şâir ömürlerini belki de dört duvar arasında satırlarla geçirmiştir. Gidip de kimselerin saçına başına söz söylemekle ilgilenmemişlerdir. Vakit buna isyan vakti midir.. Bu da şöyle sanki, medyada hani reklamın iyisi kötüsü algısı var ya.. Edebiyatı bununla karıştırmasak iyi olurdu.. En azından en iyisini istiyorsak aklımızca en iyisi olduğuna inandığımız isimlerin kitaplarını okuyalım, henüz başlayanların yazdıkları değerli çalışmaları değil..
Turing ile pek çok dâhinin yaşadıkları talihsizliklerle ile bir tutulmasın söylediklerim. Kişilik derken, sonradan edinilen huy ve davranış şekilleridir kast ettiğim. Ne şâir ne şiir, gerekli ilk şey önce kalifiyeli insanlık’tır sanki..
Çok kalabalık etmemiş olmayı umarak, verdiğiniz emeği paylaştığınız için teşekkür ediyorum..
Hûrmetle..
Kemnur
Sevgili Kemal.
Yazının tamamını okudum.
Sana katıldığım noktalar da var katılmadıklarım da. Tabii ki senin bu yazıyı yazmana sebep olan arkadaşların yazdıklarında da katıldığım ve katılmadığım noktalar var.
Bir iki hususu kısaca belirteyim.
1- ''Her şiir şiir değildir'' ifadesine katılmıyorum. Yazılan şey şiir ise şiirdir...Burada şiir kelimesinin altını çizmek lazım.
Bunu daha iyi anlatabilmek için bir örnek vereyim:
Bu sitede bir gün bir yazı yayınladım. Aynı gün bir başka yazı daha yayınlamak istedim ama site buna müsaade etmiyordu. Aldım düz yazımı cümle cümle kırpıp her cümleyi bir mısra haline getirdim ve şiirler kısmında yayınladım. Hiç bir Allah'ın kulu da çıkıp '' Bu şiir değil, düz yazı'' demedi. Hatta yorumlarıyla beğenilerini sunanlar bile oldu.
Şİmdi:
Bu yazıda duygu ve düşüncelerin ifade edilmesi var mı? Var
Emek var mı? Var.
Peki şiir mi? Hayır.
Ama nerede yayınlanmış: Şiirler bölümünde.
Bilmem anlatabildim mi.
2- ''Bir kişiye şair denilebilmesi için onun mutlaka en az bir şiir kitabı yayınlanmış olması gerekir.'' fikri de yanlış bence. Bir kişinin edebiyat dünyasında tanınmasını sağlar yayınlanmış bir kitap. Onu şair yapmaz. Herhangi bir kitaptan 1000 tane bastırmak altı üstü 2500 liraya bakıyor.
Çok net ve açık söylüyorum: 2500 Tl vererek tamamı makale ve fıkralarla dolu bir kitabı ''Sami Biberoğulları şiirleri'' diye piyasaya çok rahatlıkla sürebilirim. Böyle bir kitap beni şair yapıyorsa helal olsun derim başka da bir şey demem..
3-Serbest şiir, hece şiiri, aruz şiiri.
''Atış serbest'' olmamak kaydıyla serbest şiir, Kafiye ve ölçü tutturacağım diye Türkçede olmayan kelime ve deyimleri sokuşturmamak kaydıyla hece şiiri, anlaşılmaz Arapça ve Farsça kelimeler ile imgelere boğmamak kaydıyla Aruz şiiri...Her üçü de başımın tacıdır.
Ancak burada hemen şunu belirteyim: Ne hece şiiri ölmüştür bazılarının dediği gibi. Ne de usta bir şair olmak için ille de hece şiiri yazıyor olmak gerekir.
Ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Bir arkadaşla konuşurken '' Ben genelde hece şiiri yazıyorum'' dediğimde '' Ay valla ben öyle oturup tek tek hece sayamam '' diye cevap vermez mi: Gülsem mi ağlasam mı bilemedim bu dört-beş kitabı olan şairemizin sözleri karşısında. İsminin başına Şair unvanı yapıştıran bu hamfendi hece şiiri yazanların oturup parmak hesabıyla hece saydıklarını zannediyor.
4- Şairlik işinde ustalık çıraklık olur mu?
Beni aşar bu soru ama Yahya Kemal'in hem Necip Fazıl'a hem de Nazım Hikmet'e özel şiir dersi verdiğini nazar-ı dikkate alırsak sanırım oluyor usta çırak olayı.
5- Şiir yazmak için bolca şiir kitabı okumak gerekiyor mu?
Attila İlhan olmak için evet gerekiyor. Aşık Veysel olmak için hayır gerekmiyor.
6- En önemli mevzuya gelelim:
Eskiden okullarda güzel yazı dersleri vardı.Hatırlarım bizim öğretmenimiz daha güzel yazayım diye cetvelin tersiyle parmaklarıma çok vurmuştur.Güzel yazdığımızda ise notla ya da başka şekillerde ödüllendirmiştir.
Şunu demek istiyorum: Bir şaire -daha güzel yazsın diye- bazen sertçe ifadelerle abilik, ablalık etmek gibi durumları ben aşırı bulmuyorum. Ama pırıl pırıl bir şiir gönüllüsüne yazdığı '' Duyumsamak'' gibi bir kelime yüzünden '' Sen o kelimeyi çok mu aradın?'' demeyi doğru bulmuyorum: Ya da ben bir yazımda '' Sahrayıcedid'den Yenisahra'ya geçtim'' Yazıyorum. Vatandaş '' Hocam, Sahrayıcedit Yenisahra demektir. Siz Yeni çülden (Sahra) Yeni çöle mi geçtiniz. Bir Tarih öğretmeni olarak Sahrayıcedid'in Yenisahra anlamına geldiğini bilmeniz lazımdı.? Diye ukalalık yapıyor vatandaş, İstanbul'da hem Sahrayıcedid, Hem de Yenisahra adında iki ayrı semt olduğunu bilmeden.
6- Şiire ve şaire bakış açıları insandan insana değiştiği için bu tartışmalara fazla girmemek lazım.
7- Eğer birileri bize doğru ya yanlış, haklı ya da haksız eleştiri sunuyorsa eyvallah etmesini bilmek ama hakaret ediyorsa da ağzının payını vermek lazım.
Selam ve sevgilerimle.
Kemnur
O sahrayıcedid, Yenisahra muhabbeti çok hoşmuş, nasıl kaçırmışım ki...sen de adama tuzak kurmuşsun birader...sonlarına mah...cad...ekleseydin ya...
Dünden beri bu yazıyı takip ediyorum. Başından beri de Kemnur bey'i...
Açıkçası bu yazıda önceki yazdıklarını, eleştiri ve beğenileriniz ile oldukça çeliştiğinizi de görüyorum.
Edebiyat dünyasından alıntılarla oldukça süsleyerek de yazdığınız yazının amacının çok cetrefil olduğu da aşikar. O alıntıları açıklayabilmenizi umudederdim.
Edebiyat'da eleştiri her daim varolan bir gerçek. Kimse neden eleştiriyorsun dememeli. Derse edebiyat tarihine ters düşer.
Siz kendinize acemi diyebilir, defteri vakit geçirmek adına zevk olsun diye değerlendirebilirsiniz. Kendiniz aynı şeyi yapıyorsunuz farkında olun. Herkes de deftere sizin bictiginiz misyonu biçmek zorunda değil. Değil mi ama? Bazılarının sanat için edebiyat için ve şiir için ciddi kaygıları ve ciddi bir yere oturtma telaşları olabilir. Niye öylesin kardeşim, diyemezsiniz. Bu sizin anti-demokratliğinız olur.
Ben de örnek verdiğiniz yazıları begeni ile okudum. Hatta siz de okudunuz. BiriktiriP burada teşhirvari kusmanızı yerinde bulmuyorum. Daha cesaretli olunmalı. Ama yerinde ve zamanında.
Ne sizi kızdırdı, bilemem ama her canı sıkılan burda birilerine çatıp içini boşaltmamalı.
Eleştirdiğiniz şeyin daha fazlasını yapıyor, Soğutucu yaklaşım gösteriyorsunuz. Oysa o yazılarda gerçek anlamda yön verme var. Nasıl olmali' ya dair profesyonel belirlemeler var. Kimse onlara itiraz etmedi. Siz de dahil.
Böyle bir yazıyı kaleme almanıza şaşırdım. Oysa sizi olgun, ulaştırıci ve önaçıcı görmüştüm. Bu yazıda dediğim gibi teşhir, dıştalama ve kışkırtıcı bir yan gördüm.
Dilerim daha sakin düşünür ve yazıyı daha makul kaleme alırsınız.
Adı üstünde burası edebiyat defteri. Doğru acemisi de var profesyoneli de var. En önemlisi Edebî kaygı... Olması gereken.
İyi çalışmalar Kemal bey.
Kemnur
Irmak Yosunkent
Ama Şair olarak, şiirlerini ve yazılarını sonsuz begeni ile okuduğum bir insan olarak Savunuyorum. Burda madem oraya getirdiniz, savunmamı yapayım; Metin Akdeniz kesinlikle Türkçe' yi, -yirmi yıl Türkçe üzerine eğitim görmüş, eğitim vermiş ve çalışma yapmış biri olarak söylüyorum- eksiksiz kullanıyor.
İkinci Meram olarak belirttiğiniz, cok iyi takip ettiğim biri olarak şimdiye kadar kimseye hakaret içerikli bir yazısını görmedim. Ne üstü kapalı ne de açıktan bu yoktu. Üslup diye belirtiyorsunuz, gerçekten biz az okuyan bir toplumuz. Edebiyat dünyasında nice şair yazarlar o belirtilen kelimeleri bu tarzda öyle sanatvari kullandılar ki... Kimse birşey demedi, ödül bile aldılar.
Aslında yazılan kelimeyi sadece o kelime olarak tek başına alır okursanız öyle bir kızgınlık göstermeniz çok normal. Çünkü mahallede öyle kullanılıyor. Ama edebiyatta bütün almak ve görmek zorundasınız ki hakkını verebilesiniz. Aslında bunları benden daha iyi biliyor olmanız gerekiyor. Neyse.
Gördüğünüz gibi Kemal bey eğer kızgınlık noktanız bu iki konu ise her ikisi de Metin Akdeniz de yok.
Ben hayatım boyunca Doğru nun haklının ve ezilenin yanında yer aldım, onları savundum. Bundan hiç yerinmem. Onur da duyarım. Hoş, her ne kadar belirttiğiniz şair ve yazarların savunmaya ihtiyaçları olmasa da.
Ben yine yersiz bir sataşma yazısı olduğunu söylüyorum. Siz bilirsiniz.
İyi günler.
Kemnur
Irmak Yosunkent
Ya da sizi sabote eden kişiyi neden açıktan belirtmiyorsunuz. Bence ithamlarınız çok ciddi. Konu da çok ciddi. Onun için es-geçmek istemiyorum. Bir eleştiri var; neden kanayan yaraya parmak basmıyorsunuz, diyen bir eleştiri. Muhatabı belli. Siz bunda nasıl bir hakaret görüyorsunuz. Küfür değil, edebi bir söylem var.
Mazur göreceğim şeyler belli, görmeyeceklerim belli. Sizi eleştiriyorum diye beni de itham altında bırakıyorsunuz. Küfürü mazur görmeye devam edin, diyerek. Neyse...
Belki uzun bir tartışma. Buraya sığmayacak bir tartışma. Ama devam edelim derseniz ben tartışırım.
Saygılar.
Kemnur
"Örneğin, biri çıkıp şiirlerini paylaşanlara, "kelime sıçmayı edebiyat zannedenler. Merak ediyorum, ne zamandan beri kendinizi iyi yazar, iyi şair, iyi muhalif sanmaya başladınız?" diye hakaret edebiliyor."
Kemal Bey, yukarıdaki alıntı yaptığınız sözler bana aittir. İsim belirtebilirsiniz. Ve benim adım biri değil Metin Akdeniz. O yazının veya metnin tamamını alsaydınız buraya sanırım daha iyi olurdu. İnsanları yanlış yönlendirmenizdeki amacınız nedir? Bir sıkıntınızın olduğu kesin.
Ayrıca yaptığınız alıntıda BİRİ diye bahsettiğiniz kişinin söylediklerini; altta yaptığınız başka örneklendirmelerle doğrulamış oluyorsunuz. Yani kendinizle çelişiyorsunuz. Madem ki bu sözüme katılmadınız o gün yazımı gördüğünüzde karşı eleştirinizi pekala yapabilirdiniz, öyle değil mi?
Ne demişim ben; hergün kadrolu şiir memuru gibi şiir yazıp ekleyenlere bir eleştiri yapmışım. Ülkemizin gündemi kan ve gözyaşı doluyken bir tane şairin çıkıp bunu konu edinmemesini eleştirmişim. Çamurlaşmış aşk söylemlerinden bıkmayan bir kendini şair sanan şairler grubu.
"Kelime sıçmak" evet tam olarak budur bunun adı. Bazen ahlak ve edep bekçiliği yapmaktan vazgeçip doğrudan söylemek daha iyidir. Belki bir kaç kişi sorgular kendini.
Siz devam edin Kemal bey kelime sıçmaya eğer üstünüze alındıysanız.
Benim düşüncelerim net ve ortada
Ne yaptığımı, ne yazdığımı ve nerde olup olmadığımı çok iyi biliyorum. O yüzden siz şovunuza devam edin, çelişkilerle dolu şovunuza. Fazla zamanım yok saçma sapan şeylerle uğraşmaya.
Yazmaktan çok okumayı seviyorum. O yüzden şiire ve yazıya gereken saygıyı duyuyorum. Duymaya da devam edeceğim. Argoda kullanıyorum, burdan da eleştirebilirsiniz. Alıntı yaptığınız ve anlamakta sıkıntı yaşadığınız metnin tamamı şudur:
ALÇAKLIĞIN TARİHÇESİ
-Sözüm alçaklığın temsilcilerinedir-
Suruç’taki katliamdan yaralı kurtulan Elva:
İyi değilim,
iyi olmayacağım,
iyi olmayın
Beni öldüren şeyin bir gün gelip seni de öldürdüğünde mi anlayacaksın çığlığımı?
Tek o zaman mı anlayacaksın?
Gerçeğin bu mu senin?
Anlama o halde, anlama.
Kalsın.
İyi şiirciler
İyi öykücüler
İyi tiyatrocular
Geyikçiler
Şakşakçılar
Kelime sıçmayı edebiyat zannedenler.
Merak ediyorum
Ne zamandan beri kendinizi iyi yazar, iyi şair, iyi muhalif sanmaya başladınız?
İyi misiniz gerçekten?
Ne kadar iyisiniz?
İyi yazarların hepsi bu alçak dünyanın vahşetine dayanamadıkları için
İntihar ettiler yanlarına aşklarını alarak.
Patlatılmanın alışkanlık haline geldiği bu ülkede
En son ne zaman dokundunuz sözcüklerinizle
Parçalanmış bir kalbin çaresizliğine.
yoksa orası sizin ilgi alanınıza girmiyor mu?
Tabi ya unutmuşum
Girmiyor
Yok
Sizin kafanıza göre şekillendirdiğiniz sevgili tanrınız var
Yeri gelir tanrınızla oturup rakı içersiniz
Tavla oynarsınız
Sakal bırakıp bıyık tokuşturursunuz
Putlarınız var sizin
Sevgili devletiniz
Sevgili bayrağınız var; içinde bolca ay, bolca hilal, bolca kan
Ama insan olmayan
Kanlı tarihiniz var sizin
Üzerini çizdiğiniz kentler var
İçindekiler size benzemediği için
Empati bile kuramıyorsunuz
Siz empatiyi
İçinde pati geçiyor diye ancak bir kedi ile ilişkilendirebilirsiniz
Beyninizin içi cinayet ve sik dolu
Hiç düşündünüz mü katil bir devletin vatandaşı olmanın utancını?
Bir kez olsun sorguladınız mı?
Bu soruyu sorduğum şu an bile
“Ne diyor lan bu bölücü” veya
“Sen benim devletime katil diyemezsin, haddini bil” diye
Kafanızın içinde milliyetçilikten, ırkçılıktan çıldırmış ön yargılarınız var.
O yüzden anlama beni kardeşim
Anlama
Günde üç öğün kelime sıçmayı edebiyat sanmaya devam et.
Kemnur
Kemnur
BU DOĞRUDUR METİN KARDEŞ... ŞİİRE V ERİLEN ZARARA DAİR ELEŞTİRİ YAPILABİLECEĞİNİ VE YAPILDIĞINDA HAKLI OLUNACAĞINI VURDULADIM AŞAĞIDA...BENİM ELEŞTİRİNİN İÇERİĞİ İLE DEĞİL SORUNUM...ÜSLUPLA... EDİLEN HAKARETLERLE... KİMİN NE HAKKI VAR BU HAKARETLERİ YAPMAYA! ALİ KIRAN BAŞ KESEN Mİ KESİLDİNİZ BAŞIMIZA!!!!....SEN ZEKİ ADAMSIN... ÜSLUBUN HATALIYDI... BUNU ANLA...
Metin Akdeniz
Siz alçaklığın temsilcisi misiniz Kemal Bey?
Neden üstünüze alındınız?
Ben adres belirtmişim; şu kişilere demişim, bunu edebiyatdefterine değil genel olarak edebiyat dünyasının içinde olup da bu tanımlamaya uyan kişilere diye söylemişim. Nedir bu tavrınız sizin? Eğer kendnizi bu tanımlamanın içinde buluyorsanız kolay gelsin o zaman.
Eğer ben de o bahsettiğim şekilde "kelime sıçmaya" başlarsam biri de gelip benim haddimi bildirsin Kemal kardeş.
Ayrıca alıntı yaparken siz de hakaret eder gibi yapmışsınız
bi daha bakın isterseniz
benim uslubum şiir yazarken de bazen böyledir
bi sürü sokak dili ve argo var
o zaman gelip harika şiir "üstat" veya "usta" diyordunuz
yalan mı söylüyordunuz?
ALİ KIRAN BAŞKESEN hhaaa
neler birikmiş içinizde böyle
kusura bakmayın ama
size saygımı kaybetmiş bulunmaktayım.
Kolay gele...
Kemnur
halis hOça
YÜREĞİ OLANI yüreklendirmek egosunu arkasında bırakan insanların,hep olup hiç olmayı başaranların atabildiği bir adımdır.
şiir büyülü bir şiirdir,
beni de büyülüyorsa şiirdir..
şiirle buluşamıyorsam bu şairinin yeteneksizliği ya da benim acizliğim değildir,o şiir için olmamışımdır belki de..
eskiden kalemini hissedemediğim şairlerin şu an beni büyülüyor olması gibi..
harika bir dokunuş olmuş ,gönülden kutlarım ..ve d /okunmuştur ..
Kemnur
Yazsınlar yeter ki ,
Bu olmamış deyip kalp kırmak olmaz.
Önemli olan bir şeylerin çıkması ortaya,
Zaten şiir iyi ise bulur yerini,
Juriliğe soyunma.
Benim yazdıklarım şiir,
Senin ki karalama diye,
Karşındakini kırma.
Önce emeklenir,
Sonra olursun koşucu.
Nasıl küçük çocuk zor yürürse,
Tut ellerinde götür ileriye.
Fil dişi kulesinde oturman ,
Bir şey kazandırmaz sana.
Karış halk arasına ne okurlar,ne yazarlar.
Tut şiirin bir ucundan götürülsün ileriye,
O zamanla bulur yerini merak etme,
İmgesiz,kafiyesiz şiir olmaz diye diretme.
Seviyorsan şiiri ,öldürüp yok etme
Herkes bildiği gibi yazsın müdahale etme,
Hepimiz amatörüz bu sitede...
Tebrik ederim kanayan bir yaraya basmış yazınız saygılarımla.
Kemnur
Şiir duygu ve düşüncelerini çoşkulu ve kendince anlatma sanatıdır,şairliğin mekteplisi ve alaylısı yok bildiğim kadarıyla bir meslekte değildir,bırakın insanlar keyiflerince paylaşsınlar bende sataştığım oldu
ama yanlıştı,şiir yüreğin atması ve konuşma kadar basit ve onun kadar önemlidir,ancak içeriği hakkında
bir kaç kelam edilebir onda da fazla ileri gitmemek gerekir,bırakın yazsınlar şiir yazan ruhlardan kimseye zarar gelmemiştir,bırakın ruhlar kuşlar kadar özgür uçsun,anlamlı bir konu kaleme almışsınız değerli yazar,
selamla.
Kemnur
Birleri öfkelendirmiş sizi dostum.
Bu yaşta, çok öfkelenmek sağlığa da iyi gelmez bilesin.
Takma fazla bu konulara diyeceğim ama,
kaleme aldığın yazıya bakıyorum da,
bu kadar hafif geçiştirmek olayı, sana haksızlık olur diye düşünüyorum.
Şiir yazmak güzel şey. Okumak da.
Şiirin iyisi, kötüsü olmaz diye düşünenlerdenim.
İnsanların duygularına şekil vermeye çalışmalarını,
onlara hayat verme çabalarını hep taktirle karşılamışımdır.
İşin duayenleri, yani bu konuda eğitim alanlar,
galiba olaya biraz daha değişik bakıyorlar.
Çok daha detaya iniyor,
çok daha derin irdeliyorlar olayı.
En iyisi,
benim gibi sessiz bir okuyucu olmak mı acaba?
Ve,
şiirlerini gönlünde yaşatmak mı?
Çok ilginç ve dersler çıkarılması gereken bir yazı.
Bu arada,
''KEMNUR'' u şimdi çözebildim valla.
Ancak,
karşılığı neden ''NURKEM'' değil?
Kemnur
Benim yüreğim kaleme ne söylerse onu yazar.Zaten şiir yürekten kaleme,kalemden deftere dökülen, yazanın yüreğinin aynasıdır. Yürek aynaya yansımıyorsa o şiirde duygu olmaz.İster serbest yazılsın,ister hece vs.Beğenilip beğenilmemesi önemli değildir.Böcek möcek alması veya almaması da.Beğenmediğim bir şiire beğendim demem.İstediğim duyguyu almamışımdır. Bazen görüyorum öyle bir şiir beğeniler almış hep aynı kişiler tarafından.Şunu belirtmek isterim.Benim şiirimde duygu alamayan beğenmesin. Şiirin tarifini çok güzel nakşetmişsiniz. Yüreğinize sağlık.Saygılarımla
HANDAN UÇAK TUNCA tarafından 8/8/2015 4:08:43 AM zamanında düzenlenmiştir.
HANDAN UÇAK TUNCA tarafından 8/8/2015 4:21:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
HANDAN UÇAK TUNCA tarafından 8/8/2015 9:33:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kemnur
TDK'ya göre şiir yazan kişi şairdir. Bana göre de öyledir. Edebiyat kimseden icazet alınarak yapılacak iş değildir.
Bakıyorum da bu tür tartışmalar hep şiir dalında var. Kimse öykü ya da deneme vb. gibi nesir yazıları için bu tür söylemlerde bulunmuyor. Galiba nesiri şiir kadar değerli bulmuyorlar :) Bir şiir şair davasıdır gidiyor. Şiir yazan arkadaşlar, aldırmayın böyle şeylere. Siz ne için yazıyorsanız aynen devam edin. Ama bu konuda daha bilgi sahibi olanların sözünü kulak ardı etmeden.
Saygılarımla.
Keskinkalemzaman
Kemnur
Kemnur
Mehlikam
Mehlikam
Mehlikam
Yazınızı soluksuz okudum sayın Kemal Paracıkoğlu hemen her konuda hak verdim Anlamadığım şey neden şiir seven ve yazmaya çalışan insanların şevklerini kırarsınız. Yanlış birşey yapanlara neden müdahale edilmiyor. NE YAPMALILAR SİZCE BİLGİSAYARDA OKEY YADA BAŞKA OYUNLARLAMI VAKİT GEÇİRMELİ LER edebiyat defteri bir otobüs gibi otobüsle yolculuk yapmakta zorlanan taksiye binmeli
Kemnur
Bir çok noktada size katılıyorum. Şairlik konusu bence daha farklı. Herkes şiir yazar ama şair olmak zaman ve tecrübe gerektirir. Şiir yazmakla başlanır belli aşamalardan geçilir şair olunur. Buradaki kardeşlerimden gerçekten bu cevhere sahip arkadaşlarımız var. Ama kesinlikle okumak en büyük ve ilk şart. Okumayan biri en güzel şiiri yazsa da kısır bir döngü içindedir. Bir noktaya gelmiş ve tıkanmıştır. Burada bir çok şiir ve yazı okuyorum. okuduklarımı beğendiğimi belirtiyorum küçük uyarılara ihtiyaç duyarsam, akıl vermek değil de fikir beyan etmek açısından söylüyorum. Başkada bir şey yapmıyorum. Serbest şiir edebiyatın ve duyguları anlatmanın vazgeçilmezidir. beğenmeyenler beğendiği gibi yazabilirler. Genellikle hece şiiri yazan biri olarak şiiri kafiye ve heceye uydurmak için anlamın ve akıcılığın bozulmasına karşıyım. Herkes bildiği gibi kendini ifade etsin bence. Beğenen baş acı beğenmeyenin canı sağ olsun saygılar bizden