HARRAN ve ÇOCUKLAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Harran´a geldiğimizde rehberlerimiz; "sakın çocuklara para vermeyin" diyerek bizleri uyarmıştı. Başa çıkamazsınız çok fazla çocuk var" dediler.
Güneşten yanmış kapkara yüzlü küçücük çocuklar sardılar etrafımızı, adeta hepsi Harran´da dilenci olmuşlar.
"Abi para versene..." diyerek peşimizden geldiler. Ben biraz onlara güler yüz gösterince "heh tamam bu ağbi para verecek " dediler belki de. Lakin, hakikaten bu olacak gibi değildi.
"Abi, hadi be abi, şeker alcaz..."
Bunları duyunca benim içim "cız " etti. Kimine adını sordum, kimine yaşını, kimine de;" çok güzelsin" dedim. Fatma daha beş yaşında. Hepsinin yüzlerindeki o tebessüm dolu, ürkek bakışları beni etkiledi. Harran´da sanki acı bir çığlık gibi yükselen o sesleri;
" Ağbi kitap alcaz, hadi be agbi, kalem alcaz. "
Ezberlemişler bunları. Tabii ki yaptıkları duygu sömürüsüydü. Fakat ne acı, o çocukların günahı değildi bu, onlar masum. Fakirlik işte, kaderleri diyelim uzatmadan ama onların o halleri bana dokundu. Aileleri tarafından ihtiyaçları karşılansaydı, kimseye el açmadan yaşamalarını isterdim. Bunu hen de çok isterdim. İçime oturdu o garip halleri.
Sıcaktı çok, yanıyordu her yer. Harran Ovası´na uzanan o yokluk... Ünüversite binasının harebelerinde dolaştık. Sonra yanları açık, kara bir çadırın altındaydık, genç birkaç delikanlı örtü ve benzeri tekstil eşyaları satıyordu. Bir de buzdolabı vardı, içecek meşrubat da satıyorlardı. Ben bir kola içtim. Parasını verecektim. Delikanlı; "ağbi ta nerelerden gelmişsiniz. O da bizden olsun, para almam" dedi. Nasıl oldum. "olur mu, sizler burada öyle bedava mı dağıtacaksınız" dedim. Yok ağbi almam dedi. Ben o kolanın parasını veremedim. O kadar temiz yürekli insanlar. Fakirler belki ama yürekleri zengin.
Daha sonra Harran evlerinin birinde öğle yemeği yiyecektik, ben o ara biraz guruptan ayrıldım.
Çocuklardan ikisi benim arkamdan geldiler. Yine para istiyorlardı. Çebimden çıkardım
birkaç milyonluklar vardı. Bakın dedim; " orada Fatma diye bir kız vardı, onu tanıyor musunuz? Beş yaşında, küçük bir kız" içlerinden biri, "evet ağbi tanıyoruz, o bizim akrabamız zaten" dedi. " O zaman bu parayı ona vereceksiniz. Alın bunlar da size" dedim. Sevindiler. Daha sonra onlarla sohbet ettim. "Burada bakkal yok mu?" dedim. Bakkalı gösterdiler bana. Bakkalın penceresi yoktu, yalnız bir kapısı vardı.
"Açık değil mi dedim. "
"Çağırınca açıyorlar, bakkalın sahibi bu evde oturuyor" dediler.
Sonra kürtçe bağırarak çağırdılar. Bir bayan çıktı dışarı, konuştular. Ben bir şey anlamadım. O ara benim gitmem gerekiyordu. Bakkala giremedik. Merakım da içimde kaldı.
Misafir olduğumuz evi gezdik. Çok ilginçti öyle o evlerin içi çok serindi. Otantik... O atmosferde geçirdiğimiz o birkaç saat çok hoşuma gitti.
Harran evlerinde çay içtik, mırra kahvesi, karpuz ve peynir, bir de açmalar vardı, öyle kahvaltı yaptık öğle yemeğinde.
Harran´da geçirdiğimiz o gün, orada yaşadıklarım beni çok etkiledi. Yokluğun insanları ne hale getirdiğine şahit oldum. İhtiyar bir amcayı fotoğraf çekmiştim, o da; "bir bahşiş" diyordu.
Sanki bir ağıt söyleniyordu
Sesizlikte Harran Ovası’na baktım
Harabeler...
Toz ve kurak topraklar
Bir de o masum çocukların sesi kulaklarımda
"Ağbi şeker alcaz... Para versene..."
...
Fikret Şimşek
YORUMLAR
`Göbekli Tepe`Aklıma geldi birdenbire bilmem nedense hocam okuyunca
Harran Ovası’nın hemen içinde yer alıyor
kutluyorum
...
Sevgimle
.
YAŞAYANKELİME tarafından 11/14/2015 7:49:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
_ZERRE_
Sevgimle... Saygilar .
YAŞAYANKELİME
'Göbeklitepe ya da Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km. kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında.
Harran Ovası, Şanlıurfa şehrinin güneydoğusundan başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan bir bölgedir. Ova'da yer alan tarihi Harran ilçe merkezi Şanlıurfa'ya 44 kilometre uzaklıktadır. Toprağı çok verimli olan ovalardan biridir. '
...
Göbekli Tepe ; Adem ve Havva'nın yaşadığı "Eden Bahçesi"
Şanlıurfa'da yapılan arkeolojik kazılar sonucunda Göbekli Tepe bölgesinin dünyadaki ilk medeniyet yerleşimini, ilk tapınağı ve diğer birçok ilkleri barındırdığını ortaya koyulduğu konusuyla yoğunken O anda yazınızı okudum ve Aklıma geldi bilmemnedense paylaşmak istedim .
Olanlar hep masum insanlara ve masum çocuklara oluyor ne hikmetse .
Değerli yüreğinize sevgi sunumu ile *
Yeniden teşekkür ediyorum okuttuğunuz için
Saygımla
.
Sanki bir ağıt söyleniyordu
Sesizlikte Harran Ovası’na baktım
Harabeler...
Toz ve kurak topraklar
Bir de o masum çocukların sesi kulaklarımda
"Ağbi şeker alcaz... Para versene..."
Dünyanın neresinde olursa olsun insanları benimseyip, önemsemek gerek, insan oldukları için. Bunun en güzel örneğiydi yazdıklarınız, yüreğinizi dökmüşsünüz Harran'a Harran sıcaklığında, sımsıcak yakan duygulardı yaşadıklarınız. Bizlerle paylaştığınız için ayrıca minnettarız sevgili Zerre Dost.
Ülkemizin doğu bölgelerine gerçekten gereken değer verilmiyor, eğer ki verilseydi bu hazin manzaraları görmezdiniz, kesinlikle. Her şeye hasretler, özledikleri o kadar çok şey var ki! Ne yazık ki okula gitme imkanı bulanlar ancak oradan kendilerini çekip almayı başarıyor, aksi halde orada kalsa yerinde saymaktan başka bir şey yapamaz diye düşünüyorum. Kalıp da kalkındırmak için büyük güçlere ihtiyaç var, bunu da iş adamlarımız ve devletimiz yapmaya yetkin.
O kocaman yüreğini elbette iyi bilirim sevgili abim, hiç dayanabilir misin sen garibe el uzatmadan, tabii ki duramazsın, aslaa. Merhamet duygusundan yoksun yürekler benim için ölüdür, yürekleri merhamet duygusu canlı tutar, yoksa bir çöl gibi kurur giderler. Vicdan ve merhamet insana yakışan en mükemmel zenginliktir. Zenginliğin oradan geliyor abiciğim, gönlün zengin, vicdanlı ve merhametlisin daha ne olsun, insansın, duyarlısın, gerçekleri seni uzaklaştırmıyor, özellikle daha da çekiyor yanına. Hep böyle kal canım abim, hep böyle kal. Çünkü Allah buyurur ki : "merhamet etmeyene, merhamet duyulmaz"
Bu anlamlı geziden çok şey öğrendik sayende, var olsun duyarlı yüreğin Zerre Dost, gönülden tebrikler gani gönlüne.... Sevgi ve umut ışığın hep yansın yüreğinde, mutlu ve esen kal abiciğim.
Selamlar sevgiler yolluyorum uzaklara yüreğimden binlerce...
Saygılarımla
* * *
beni gerilere götürdünüz yine
gittim gördüm harran ovasını ve o tarihi evleri
arabadan inmeden rehberimiz tembihledi çantalara dikkat çalar lar demişti
evet çocuklar sardı etrafımızı sizin dediğiniz gibi yürek sızlatan acı yaşatan çıplak ayaklar çatlamış dudaklar ya bakışlar umut bekleyen üç beş kuruş için yalvaran bu çocuklar
o uçsuz bucaksız harran ovası bir ağaç yok dedim aslında su da varmış ama çalışan insan yok muş
güzel anlatımdı saygı duydum
Doğu ve Güney Doğu illerimiz ne acıdırki orda yaşanan bazı olaylardan dolayı bu hale getirtilmiştir .. Bahsettiğiniz sorunlar sadece '' Ağbi şeker alcaz... Para versene '' den ibaret değildir .. Şimdi bunun altında yatan sosyo ekonomik ve kültürel konumuna girecek olsam yine '' siyaset yapıyorsun sen '' olacağındandır ki girmiyorum :)) Ben sadece seni kutluyayım Fikret ve gidip kutbo'nun yazısında ben siyaset yapayım :))) şaka şaka , severek okuduğum kişiler olunca sizler gibi tam tersi çok mutlu oluyorum sizlerin yazılarını ve şiirlerini okumaktan ....
Sevgilerimle can arkadaşım , umarım o tablolar silinir o güzel yurdumdan , kutlarım seni ..........
Guldane Dal tarafından 7/10/2008 9:24:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Daha sonra Harran evlerinin birinde öğle yemeği yiyecektik, ben o ara biraz guruptan ayrıldım.
Çocuklardan ikisi benim arkamdan geldiler. Yine para istiyorlardı. Çebimden çıkardım bir kaç milyonluklar vardı. Bakın dedim; " orada Fatma diye bir kız vardı, onu tanıyor musunuz? Beş yaşında, küçük bir kız" içlerinden biri, "evet ağbi tanıyoruz, o bizim akrabamız zaten" dedi. " O zaman bu parayı ona vereceksiniz. Alın bunlar da size" dedim. Sevindiler. Daha sonra onlarla sohbet ettim. "Burada bakkal yok mu?" dedim. Bakkalı gösterdiler bana. Bakkalın penceresi yoktu, yalnız bir kapısı vardı.
******************
Bir taşranın öyküsünü Zerreden dinlemek...okumak çok güzeldi...kucaklıyorum bu güzel kalbi sevgimle NeNa
Harran'ın sıcağının altında serin bir rüzgar savruldu çocukların dillerinden yüreğime.
Ne desek boş. Sürecin içinde yok olmuş bir kültür gördüm ve bunun çok yakın zamanda olduğunu Kolanın parasını almayan gençten anladım.Bir toplum bu kadar kısa nasıl yüz değiştirebilirki.. :(
Sanırım onların bunu fark etmeleri gerekiyor.. Tek sebep asla yokluk olamaz.. Bizler bir ayakkabıyı üç kız kardeş giydik ,sadece bayramdan bayrama elbise gördük ki birde hazır olsa oo neler vermezdik ki.. Yokluk asla kılıf değildir.. Sosyal biz yozlaşma sürecini hızlı bir şekilde tırmanıyoruz malesef..
Acındım, üzüldüm ama bu gezinin sizin insani yönünüzü daha da ortaya çıkarttığını gördüm.. Üzülmüşsünüz, üzüldüm.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık..
Saygı ve sevgilerimle..
goody tarafından 7/10/2008 3:42:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Harran ´da geçirdiğimiz o gün, orada yaşadıklarım beni çok etkiledi. Yokluğun insanları ne hale getirdiğine şahit oldum. İhtiyar bir amcayı resim çekmiştim, o da; bir bahşiş diyordu.
Sanki bir ağıt söyleniyordu..
Sesizlikte Harran Ovasına baktım...
Harabeler...
Toz ve kurak topraklar...
Bir de o masum çocukların sesi kulaklarımda kaldı...
"Ağbi şeker alcaz... para versene..."
----------------------------------------------------
Ülkemin insanımın manzaraları(?)
Senin duyarlı yüreğinle kalemine yansıyan geziden notların çok şey anlatıyor haksız düzenin damgasını vuruyor ...
Ellerine sağlık kalemin sevgi ve doğrulukla dolu kalsın...
tam not..