- 702 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ZOR GÜNLERİN MUTLU ÇOCUKLARIYDIK BİZ
" Kendimle hep gurur duyduğum kesik izlerim, iyi ki silinmediz parmaklarımdan".
Sanırım ilkokul üçe gidiyordum annem fırından keşik almam için fırın sahibi olan teyzesine saldı beni,
dönerken komşumuz Ahmet emmiyi gördüm bahçede baltayla bir şeyler kesiyordu oldu bitti çok meraklı bir çocuktum değişik alışılmışın dışındaki şeyler bende soru işaretleri uyandıyordu.
O günde öyle oldu, doğru Ahmet emminin yanına gittim ve o saplarını baltayla döverek tirşeledikten sonra ince ince kıydığı şeyin ne olduğunu sordum..
“Geven “ dedi
“ne işe yarıyor ki” dedim
“İneklerin samanı bitti sığıra göndersek havalar soğuk, hemde otlar daha karın altından çıkmadı kızım”
-bizim ineklerinde samanı çok az kalmış, ya bir gün, ya da iki günlük diyor annem dedim,
“sen bunları nereden buldun Ahmet emmi”?
Dağdan gidip getirdim.
O zaman yarın senle bende gelsem olmaz mı,?
bende kendi İneklerimize toplasam dedim.
“Olmaz kızım, sen yapamazsın bu çok dikenlidir önce dikenlerini yakıyorsun sonra köklerinden baltayla kesmen lazım bir çocuğun yapacağı iş değil”
nasıl ezilip parçalara ayrılacağınıda tarif ederek, elime ayağıma da dikkat etmemi bir güzel tembihledi ve baltayla, keserle şaka olmaz diye gülümseyerek bir kucakta bana verdi.
Ben çocuk kucağımla öyle bir geveni kucaklayıp yürüdüm ki, danalarımıza ineklerimze yeni bir yemek ziyafeti çekeceğim edasıyla.
Bahçedeki odun kütüğünün yanına bırakıp baltayı almamla gevenlerin kalın saplarını önce baltanın düğdüsüyle (tersiyle) ezerek Ahmet emmiden gördüğüm gibi parçalamam bir oluyordu.
Yarısını yaptım yada yapmadım ki baltayı sol elimin tam üç parmağına öyle bir indirdim ki üçünüde yarıya kadar kesmişim, nasıl bağırıyorum ama annee!!! anneee!!!! diyerek fırına doğru bir koşuyorum kesilen sol elimin parmakları sağ avucumun içinde, koştukça kanlar üstüme başıma saçılmış korkunç bir görüntüyle her şeyden habersiz zavallı anam beni görünce yüzü bembeyaz kesilmiş daha ne olduğunu merak edip sormadan parmaklarımı sağ elimin içinden alıp fırında dikilen komşu oğlan çocuğunu sidikletti, tabi ben sidiğin yakmasıyla daha bir canhıraş bağırıyorum ki yakındaki konu komşuyu da fırına dökmüştüm...
Orada bulunan bir bez parçasından yakıp parmaklarımı bir güzel sardılar ağrı sızı içindeki ben olanı biteni anlattım tabi anneme.
Annem, bir daha senin yanında yokluğumuzdan asla söz etmeyeceğim dedi..
Çok duyarlı olmamdan şikayetçi bir tavırla, hem seviniyor hemde çok üzülüyordu..
Ahmet emmi, bana geven verdiği için kendisini kötü hissetmesin diye parmaklarım iyi olana kadar gözüne gözükmeden okuluma gidip gelmiştim..
Aliye Uyanık/ BOZOK KIZI
26 . 07.2015/ GEBZE
GEVEN : Kışın, sökülüp kökleri dövülerek hayvanlara yem olarak verilen iğne yapraklı bir bitki
KEŞİK : Sıra, nöbet.
DÜĞDÜ: Çekiç ve keser gibi âletlerin bir şeyi döğmeye ve ezmeye yarayan tarafı, düz ve yuvarlak kısmı
YORUMLAR
Yazınızı okuduğumda konusu çok tanıdık gelmese de, ne kadar sıcak, melodisi ne kadar tanıdık diye düşündüm. Eleştirmeden edemediğim bir yığın yazılım hatasına rağmen beni susturan, antipatikliğimi uzaklaştıran galiba işte bu melodisiydi yazdıklarınızın.
Tabi ki söz veriyorum ne demek "tirşelemek", ne demek "geven", "keşik" ve "düğdü" ki zaten siz dip notlarda açmışsınız, öğreneceğim. Ama siz de yazılım hatalarınızı, sırf bu sıcak yazıyı daha da güzel kılmak adına gidermeye söz vermelisiniz.
Kaleminize sağlık değerli kalem.
BOZOK KIZI
O zor günlere kıyisindan köşesinden bizler yetişmış, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmıştik.
Seni tanidığım kadarıyla sevdiklerin için bütün zorluklara katlanacak karaktere sahipsin.
O zor gunleri akıcı bir uslupla ne güzel anlatmışsin.
Tebrik ederim arkadaşım, sevgiler o kocaman yüreğine.
BOZOK KIZI
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ne de güzeldir o çocuklukta başa gelen şeyler yaşanılanlar. Yıllar geçse de insan unutamıyor kutlarım Aliye hanım içtenlikle...