- 408 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BALIĞI HENÜZ KOYMADIM.DÜN BAŞLADIM SADECE NASIL OLDUĞUNU SORMAK İSTEDİM YORUMLARINIZI BEKLİYORUM TEŞEKÜR EDERİM.
Mutluluk bulaşıcıdır…
1.BÖLÜM
Her yolculuktan evvel bir karın ağrısı alırdı beni. Sebebini her zaman ki gibi “yol stresidir “ der geçirirdi annem. Bindiğim otobüs Mercedes marka yeni modellerdendi. Konfor bakımından iyi sayılırdı. Ortalarda bir yerler de 28 numara koltuğuma oturduğum da yanım boştu. Cam kenarına oturup elimi ve yüzümü bir peçeteyle sildim. Araba hareket ederken içim geçti kusacak gibi oldum. Etrafımı bir kolaçan edince hemen solumda bir yaşlı sayılacak çift gözüme çarptı. Göbekli ve kır saçlı bir beyle eşarbının saçını tam örtmediği hafif tombul daha amiyane tabiri ile “tonton” bir teyze gözüme çarptı. Yolculuğun ilerleyen saatlerinde gözlemeler, peynirli ve ıspanaklı poğaçalar çıkararak afiyetle yiyeceklerdir diye düşündüm birden. Biz yolculara da nezaketen ikram edilecekti.
Alır mıyım sorusunu sordum kendime, cevap veremedim. Herhalde alırdım zira o poğaçalara hayır demek inanın çok zordu. Hemen arkamda bir bayan ve iki ufak çocuğu vardı. Muhtemelen ikizlerdi. Çünkü ikisi de aynı ebatta, aynı saç ve ten renklerindeydi. Benziyorlardı birbirlerine, cama yansıyan suratlarını gördüğüm kadarıyla. Bilet kontrolü sırasında ineceğim yer, otogar vs. sorularak bir kağıda yazılıyordu. Muavin genç bir delikanlıydı.Ağır bir karadeniz aksanıyla konuşuyordu ve bu beni sebebsiz yere güldürüyordu. Bana sıra gekdiğinde elini koltuğun başına koyup;
-Abıcığum,yolculuk nereye
-“Nere gider.” Diye sordum istihza edeyordum.
-Volla seni Gürcistan sınırına kadar getururuk gidimısın.
-“Ooo,delikanlı” dedim.Sen bizi nerelere getirdin.Biz Trabzon’a gideruk biraz tatil ederuk daaa.Gülmeye başladı.
-Haydi heyirli yolculuklar.
Eyvallah dedim. Sevimli bir çocuktu.Lise çağında olduğunu tahmin ediyordum. Bu yaz mevsiminde pek çok firma gençleri asgari ücretin altında çalıştırıyordu.
İzmit otogarına girerken gözümü sevdiklerini yolcu eden beylere ve hanımlara diktim. Ellerini sallıyor öpücük yolluyorlardı. Benim bir el sallayanım olmamıştı ama yine de bir bekleyenim vardı.Hamd olsun.Bir beyefendi geldi yanı başıma biletini kontrol etti ve oturdu.Yaşı benden büyüktü.Yabancı gelen bir şeyler sezerken “Hello” dedi. Ben önce şaşırdım mamafih daha önce bir yabancıyla yolculuk etmişliğim yoktu.
Lise yıllarından kalma İngilizcemle cevapladım “Hello.”Yüzünde bir tebessüm oluşturması beni sevdiğinin işaretiydi.En azından ben öyle düşündüm. Üst kısımda yer alan rafa bir sırt çantasını yerleştirdi. Laptop veya giysilerinin olduğunu tahmin ettim. Ayaktayken ona göz ucuyla baktım. Bir babaya benziyordu. Kendime güldüm. Bir baba olmak için belli bir fiziki şart mi gerekliydi. Misal hafif göbekli veya bıyıklı mı olmalıydık. Tabiiki de hayır.Parmağında yüzük yoktu bekardı galiba.Nihayet oturduğunda o da bana baktı “My name is Adras.” Adras DEMİTRİ.
Dudaklarımı büzüştürdüm.Biraz toparlanarak ve kırık İngilizceme de estetik bir güzellik katabilmek için cevapladım;
-My name is Namık YILDIRIM.
Sadece kafasını salladı. Koridorda gezinen muavine “su” dedi. Tabii “su” diyince acaba dedim Türkçe biliyor mu. Tekrar öksürerek sordum;
-Do you speak English Mr. Demitri?
Sırıtmaya başladı.”Siz ne diyoor, çat pat.” Pek sevinmişti. Bende eşlik edip güldüm.Komik adamdı bizim ecnebi. Vücudunu hafif bana doğru döndürerek;
-Ben Yunan.Geziyor Türkiye.Sırada var Tirabzon.Sen Türk sün galiba?
Başımla müspet bir cevap verirken düşündüm,Trabzona da ne yapacak ki. Sonuç da her Ortodoks İstanbula gelir ,gezer belki Antalya veya Bodrum yapar geri dönerdi.
“Adras Bey” dedim.Trabzon’a niçin gidiyorsunuz? Yine sırıttı.Pek oralı olmadı gibi gelmişti.Çünkü bana bakmıyordu bile.
-Benim dedeler yıllarca orda yaşamadı mı? Ne çabuk unutmuşsun Türk.
Benim ona ısrarla ismiyle hitap etmeme rağmen o bana ırkımla seslenince bir atışma havasına girdim.Ağız dalaşına girecek değildim ama bu Yunanın yanında da altta kalamazdım elbet. Düşünürken bir kez daha konuştu.
-Ayasofya, Sümela bunlar sence görülmez mi?
-“Haklısınız” bayım dedim. Kutsal mekanları ziyaret dini vecibelerden sayılıyordur diye düşündüm. Bizim konuşmalarımıza (istemeden) kulak misafiri olduğunu iddia eden ,demin bahsettiğim Teyze “Hoş geldiniz, Türkiye’ye” dedi. Gülmesem de komiğime gitti.Sanki evine misafir etmişçesine samimi ve içtendi.Bizim Yunan da “Sagolun,sagolun” diyip duruyordu. Bir ara bana da baktı, bir şey bekler gibi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.