- 453 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARDİNAL(Medeniyetler Savaşıyor)
İkinci Milenyum
İkinci Yüzyıl-
Kardinal Hazretleri bu raporda bu ülkede yüce kurulu yeniden kurmak ve ulusun inancının ne durumda olduğunu araştırma görevini vermek yolundaki bilgece kararınızı takdir ediyoruz.
Bu amaçla keşişler görev yerlerine gönderildi,ek olarak düşmanın birliğinin temellerini atan Yahudi tabip Musa ile büyük imam Şems in buluşmalarını engellemek amacı ile üç ajan zaman tünelinde ortaçağa ulaştırıldı.Ajanlarımız gönderildiği bölgelerde devlet güçlerinin üst katmanlarına girdiler.Kardinal hazretlerinin belirttiği üzere keşişler Avrupa Hristiyan Birliği (ECU) için Tanrısal yeteneklerini kullandılar.Yüce büyüğümüz önünüzde duran rapor tüm ajanların elde ettiği bilgilerin özetidir.Raporu bölümlere ayırdık.Eğer kardinal hazretleri ortaçağda düzenlenmiş olan Konsül çalışmalarının bildirilerini okuyacak olursa bin yıl sonra bu problemlerin çok fazla değişmediğini fark edecektir.Para karşılığında birliğimizin gizli bilgilerini düşmana satmaya çalışanlara rastladık.Bazı din adamlarının açtığı iş yeri görünümlü mekanların arka odalarında ahlak dışı işler yapılmaktadır.
Muhafazakar inançlar konusunda din adamlarımızın Avrupa Hristiyan Birliğinin doktrinel belirsizlik özelliğini paylaştığını tespit ettik.Son olarak yine birinci milenyumda Türklerin büyükelçisi Fransada pek çok yahudiyi Türk vatandaşı oldukları gerekçesi ile soykırımdan kurtarıyor.Bu Yahudilerden biri ilerde kurulacak olan Türk –Yahudi İş Konseyine başkanlık yapacak.Bu nedenle sayın Kardinal Hazretleri ajanlarımızdan en deneyimli olanlar Türk Büyükelçi Behiç Erkin’i yok etmek amacı ile yola çıktı.
Bu sözlerden sonra baş keşiş oturmak için onay isteyen gözlerle karşıya bakmaya başladı.
Kardinal oldukça yorgun gözüküyordu,bu bilgilendirme toplantısının hemen bitmesini istiyormuş gibi hali vardı,uzun pelerini bir kadının oturmadan evvel eteğini toplamasına benzeyen bir eda ile toplayıp yerine oturdu,elini hafifçe kaldırarak başlanmasını emretti ve ekran açıldı.
İbnMeymūn (d. Kurtuba, Endülüs 30 Mart 1135 – ö. Fustat, Mısır 13 Aralık 1204)
Musevî filozof, hahambaşı, yasa koyucu, Talmud bilgini ve vezaret tabibi.
zekâsının buluşları arasında uyuşmazlığın olamayacağını, çelişmelerin görünüşte olduğunu ileri sürer. Ona göre, Tanrı’nın insana benzer nitelikleri olduğunu söylemek akılla bağdaşmaz. Tanrı bir bütün olarak bilinemez. İnsan, Tanrı’nın ancak olumsuz niteliklerini (sıfatı selbiyye) bilebilir. Alem bir bütündür, onda herhangi bir boşluk yoktur. Yeryüzü sularla, sular hava ile, hava ateşle, ateş de beşinci nesne (cisim) olan esîr ile doludur. Esîr, gök kürelerinin özünü kuran bir varlıktır. önce, yalnız Tanrı vardı, âlem sonradan yaratıldı. Bu yüzden, Tanrı kadîm, âlem hâdis’tir. Varlık, Tanrı’nın sonsuz iradesiyle yokluktan yaratıldı. Tanrı, ilk sebep (illet); alem, eserdir. Yaratılış zorunludur (vacib). İnsanda özel bir istem (iradetülcüziyye) vardır, Tanrı bir İradetülKülliye’dir (bütün varlıkları kuşatan istem). Bilginin kaynağı tabiattır. İnsanda Tanrı vergisi ilkeler, yetenekler vardır.
Temel ilkeleri :
1. Tanrı tektir.
2. Tanrı ruhtur ve asla temsil edilemez.
3. Tanrı ölümsüzdür.
4. Dua sadece Tanrı’ya edilir.
5. İsrail peygamberlerinin bütün sözleri doğrudur.
6. Tanrı, dünyanın yaratıcısı ve koruyucusudur.
7. Musa, peygamberlerin en büyüğüdür.
8. Yasa ve töre tanrıca Musa’ya verilendir bunun dışında hiçbir yasa ve töre yoktur.
9. Bu yasa ve töre asla değiştirilemez.
10. Tanrı, insanların bütün düşüncelerini ve eylemlerini bilir.
11. Tanrı, buyruklarını yerine getirenlere armağan verir ve getirmeyenleri cezalandırır.
12. Tanrı, peygamberlerin bildirdiği Mesih’i gönderecektir.
13. Tanrı, ölüleri diriltecektir.
“ Musevilerin aydınlanması için sinagogların kapılarını Sufi düşüncesine açan kişi doktor Musa olmuştur.bir sonraki yüzyılda onun öğretileri ve sufilik Yahudiliğe tamamen nüfuz edecektir.Musa, Fustat’da İslam geleneğine aşina olmasını sağlayan sıcak bir ortamda yaşadı,doktor Musa yazılarında İslami düşünceden etkilendiğini gizlemiyordu.Büyük İmam olarak tanımladığı Sufi Müslüman liderin dünyaya geleceğine inanıyordu.
Bir yazısında doktor Musa ,insanların gerçekler üzerinde yorum yapmadan kabul etmeleri gerektiğini belirtir.doktorMusanın İslam gizemciliğine olan açık fikirli yaklaşımı Yahudi maneviyatının gelişimine öncülük etmiştir.Musa ,İbranice terimleri islam inancına göre yeniden yorumlamıştır.Rehber isimli eserinde Sufilikten ilham almıştır.Bu eser sayesinde Yahudiler için sufilik kavramları yeniden canlandı.Bu çalışma hem Musevi hem İslam öğrencilere öğretildi ve yıllar sonra kurulacak olan Türk-Yahudi İmparatorluğunun temelleri atıldı.
Kardinal Hazretleri ,raporumuzda sapkınlardan da söz etmek istiyoruz,sapkınlar Avrupa Hristiyan Birliğinin (ECU) manevi sağlığı için tehlike arz etmektedir.Sapkınlık havarilerin orijinal öğretilerinde bulunmayan bir doktrindir.Aziz Thomas sapkınlığın sadece aforoz edilmeyi değil ,ölmeyi gerektiren bir günah olduğunu anlatır.Engizisyon faaliyetleri tarihimizde utanç verici yıllar olarak tanımlanmaktadır,bununla birlikte Papa Innocentus’un yaptıklarında ,666 şeytan yılının yaklaşmasının büyük etkisi vardır.Şeytan’ın yılında bugünkü düşmanımız Müslümanlar o tarihte de Hristiyan topraklarına göz dikmişti.
Kardinal Hazretleri bize göre sapkınlık “Katolik Kilisesinin beyan edilen doktrinine karşı öne sürülen bir doktrin olarak “tanımlanabilir.Sapkınlıkta Protestan inançlardan ve İslamdan alınan çeşitli düşünceler vardır,örneğin düşmanımız Müslümanlar ,yüce İsa’nın sıradan bir insan gibi yaşadığına,onun Tanrı’nın oğlu olmadığına ve cehennemden kırk yıl önce dünyaya döneceğine inanır.Sapkınlar da yüce İsa’nın sadece bir peygamber olduğuna Meryem isimli havarisi ile aşk yaşadığına ve bizler gibi ölümlü olduğuna inanmaktalar.
Kardinal Hazretleri ;çoğu sapkınlıklar ilk başta kötülük sorununu çözme gayreti şeklinde ortaya çıkmaktadır.Sapkın görüşlere göre şeytan cennetten kovulurken yanına başka melekleri de almıştır,Şeytan ile birlikte olan bu meleklerin bazıları insanların ruhuna dönüşmüştür.Şeytan Mikail ile yaptığı savaşı kaybedince melek askerlerinden oluşan ordusunu da alarak dünyaya dönmüştür.
Sapkınlara göre Şeytan da diğer melekler gibi Tanrı’nın çocuğudur.Kimilerine göre şeytan aslında doğa kanunlarıdır.Kutsal üçlemeyi toprak,ateş,rüzgar olarak değiştirmişler,müjdeleyici meleğin ismini sucu koymuşlardır.Kimilerine göre ise kutsal üçleme ,Hz.İsa,Mecdeli Meryem ve aşklarının tek meyvesinden oluşuyor.İsa Mesih’in yanlızca bir insan olduğunu ,günahkar teni olduğunu , dünyada çile çektiğini ,Mesih’in ölümünün Şeytan’a karşı alınmış büyük bir mağlubiyet olduğunu bu nedenle Şeytan’ın hala dünyada hüküm sürdüğünü iddia ediyorlar.
Sapkınlara göre dünya düşmüş melekler için bir ceza infaz mekanıdır.Kötü insanlar öldüğü zaman İblisler tarafından işkence edilecek daha sonra başka bir bedene göç edecektir.Reenkarnasyonu geçmiş hayatında dünyaya at olarak gelen bir kişinin nalını kaybettiğini hatırlaması ve kayıp olan at nalının tahmin edilen yerde bulunması gibi sayısız hikayeye dayandırıyorlar.
Cennette meralar,çayırlar,ormanlar ve kuş şarkılarının olduğuna inanıyorlar.İnsanların hür iradesinin olmadığına ,kaderi icabı iyi yada kötü doğduklarına bu nedenle tövbe etmenin ve günah çıkarmanın faydasız olduğuna inanıyorlar.Bu nedenle kilisemizi yok sayıyorlar.Et tüketmiyorlar,aralarında kuvvetli bir inanç bağlılığı var,kutsal kasenin ellerinde olduğuna inanıyorlar.
Arınmışlar (Sapkınlar)ile mücadele etmek için ,Türk-Yahudi birliği ile savaştığımız gibi etkili ajanlarımızı geçmişe göndererek kurucu iradelerini yok etmeliyiz.Ek olarak personel yetiştirmek ve misyonerlik okullarının dünyada ve Ay’da kurduğumuz ECU kolonisinde sayılarının arttırılmasında fayda görüyoruz.
Bu amaçla sayın kardinal Hazretleri büyük miktarlarda para ayrılmasını öneriyoruz.Bu paranın sabit faizli İsviçre bankalarında durmasını yada kiliseye ait bir madencilik şirketine yatırım yapılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz.
Kardinal yeteri kadar dinlediğine karar verdi elini hafifçe yukarı kaldırdı,bu hareket panelin sona erdiğinin habercisiydi. Hristiyan Birliğinin tek rakibi olan bu imparatorluğun temellerini atan kişi doktor Musaydı,onun öğretileri büyük bir hızla nesilden nesile yayılmış iki din sufilik ismi altında birleşmişti,Türk Yahudi dostluğu Osmanlı döneminde İspanyadan ;Cumhuriyet döneminde Almanyadan kovulan Musevilere yardım eli uzatılması ile başlamıştı.İmparatorlukta Araplar ikinci sınıf vatandaşlardı,geçen yüzyılın süper gücü Amerika Birleşik Devletlerinin ekonomisi Yahudi lobisinin kontrolündeydi,ikinci milenyumun ikinci yüzyılında iki kutuplu dünyanın biri Musevilerin ekonomik gücü ve Türk devletlerinin tek bir yönetim altında toplanması sayesinde oluşmuştu.
Kardinal çözüm için kararını vermişti,doktor Musa yok edilmeliydi,bir suikast timi yaşadığı döneme gönderilecekti,aynı yöntem Müslüman sufiliğin kapılarını açan Tebrizli Şems ‘e de uygulanacaktı,doktor Musanın her fırsatta buluşmak istediği büyük İmam Şems bu yolculuğa çıkmadan yok edilmeli ,bu buluşma gerçekleşmemeliydi.Ek olarak Yahudi toplama kampında esir tutulan Yahudi esir İsak Bitran Türk büyükelçi Behiç ERKİN tarafından kurtarılmış,bu nedenle Bitran öncülüğünde kurulan Musevi iş adamları ilerde kurulacak olan Türk-Yahudi birliğinin ekonomik temellerini atmışlardı.Bu nedenle Şems yok edildikten sonra büyükelçi durdurulmalıydı.Böylece zaman çizgisinde kırılma olacak Türk – Yahudi birliğinin temelleri ortaçağda ve birinci milenyumda atılamayacaktı ,dünyada tek büyük güç Avrupa Hristiyan Birliği (ECU)olacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.