- 611 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir kadının Surlarında...
Çıplaklık en büyük kusurdur aşkın gözlerinde. Ulaşılmış her mabet, artık mabet kalabilme özelliğini yitirmiştir çünkü. Bir kaleyi ele geçirmek için yıllarca savaş verir durursun. Düşüncelerin o kalenin içindeki güzelliklere odaklanmıştır. Bunun kalıcı olabilmesi için de, o kalenin asla ele geçirilmemesi gerekiyordur. Ondan tamamen uzaklaşırsan, olanca çekiciliği zamanla sıradanlığa dönüşecektir. Bu da onun mabet kalabilme niteliğini yitirmesine yol açar. Ama sadece seyret onu, etrafında dolaş, surlarına dokun, onu koru: sen onun yamacında olanca güçlü arzularınla dolaşırken, senin ona zorla da olsa sahip olabileceğini bildiği halde, bunu asla yapmayacağını bilecek kadar sana güvenmiş olsun. Güven sevginin mimarıdır çünkü.
Bir tarafta ele geçirilmek istenen kale, yanı başında da bir savaşçı. Yalnız en güçlü ruhlar bilir ki: öyle bir ruha sahip savaşçı, o kaleyi ele geçirmek için değil, onu yaşamak ve yaşatmak için oradadır. Ne üç günlük ilişkiler, ne arzulanan et parçası, ne de bırakıp gitmek uzaklara... Gerçek aşk budur işte. ...ve benim kalem de olanca güzelliğiyle yanı başımda yıllarca. Surlarında dolaşırken, pek az insanın sahip olabileceği duyguları yaşıyorum. Ve kalem bana güveniyor... Biz hiçbir anlaşma imzalamadan, hatta tek bir söz bile etmeden bir rızalık şehri kurmuşuz. Ben kalemden razıyım kalem de benden..
YORUMLAR
fazla naz aşık usandırır zira ne kadın kaledir ne erkek savaşcı kale diye nitelediğin şey ne olursa olsun feth edilmek için vardır. hangi sözleşmeyi imzalarsan imzala feth olunması gerekir doğanın dürtüsü budur vücudununda. bunu kale at fil diye nitelemek yerine herşey herkes kadar normal görüp var oluşu kabullenip iki tarafında isteği ile olması gerekir. zira kadını ten olarak gören erkek neyse erkeğide dibinde sürekli dolaşacak biri olarak gören kadın aynıdır. hayat herşeyin var olması gereken bir yerdir. saygılarımla