- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nerde O Eski Bayramlar
AH O ESKİ BAYRAMLAR
Çocukluğumuzda bayram heyecanı bir kaç gün önceden düşerdi yüreğimize. Meraklar, planlar,proğramlar hayaller. Bayram yaklaştıkça her bir çocuk kül kedisi Sindirella olurdu adeta. Herkesin kendine göre bir hayali oluşurdu bayram gününe ulaşıncaya dek. Arife ve şerife günleri çok önemliydi bizim için. Ramazan boyunca yesek de orucumuzu bu günlerde ailemizden oruç için ciddi baskılar görürdük. Tekne orucu da olsa tuttuğumuz oruç kesinlikle söylemezdik kimseye orucumuzu bozduğumuzu.
Rahmetli babamın kötü bir huyu vardı. Arife gününün son iftarında mesela saat altı gibi oruçlar açıldı diyelim. Babamda bir umursamazlık. Sanki ertesi günü bayram değil. Yemekten sonra girip yatağına uyuduğu da olurdu. Biz yedi kardeş; yarın bayram düşerdik bayramlıklarımızın derdine. Dualar ederdik bir an önce babamızın uyanması için. Ve ilerledikçe zaman yüreğimizde oluşan umutsuzluk bir dağ olur çökerdi üzerimize. Gözlerimiz dolardı bayramlıklardan yoksun kalacağız diye. Tam umudumuz yittiği anda uyanırdı babam. Giyinirdi üstünü ve anneme"hatun topla çocukları" dediği anda yüzümüzdeki hüzün olağanüstü bir neşeye dönüşürdü adeta. Saatler epey ilerlemiş de olsa Mustafa Amcanın mağzasına doğru düşerdik yollara. Annem başta yedi çocuk arkada mağazaya vardığımızda Mustafs Amca " nerde kaldın Selahattin" dercesine bakardı babamım yüzüne. Ve tepeden tırnağa giydirir donatırdı bizi Mustafa amca.
Dönüşte ayakkabıcıya uğrardık. Dört erkek çocuk için alınan ayakkabı siyah bağcıklı iskarpinler olurdu. Biz son dakikada gelen sevincin, babam ise yapmış olduğu sürprizin mutluluğuyla dönerdik evimize. Bu arada babam bolca para bozdururdu yol üstündeki esnaflara. Nedense ayakkabılarımızı baş ucumuzda koyardık kafamızı yastığa. Nihayetinde hayallerimiz ve heyecanlarımızla kendimizden geçerdik.
Sabah ezanında babam iki ağabeyimi de yanına alarak giderdi bayram namazına. Ben se bir gün benim de uyandırılmam umudunu yaşardım hep. Babamlar namazdsn geldiğinde annem uyandırırdı hepimizi. Sırayla başta babam ve annem olmak üzere büyüklerimizin elini öperdik tam bir ciddiyetle ve babamızın elinin yeleğinin cebine gitmesini beklerdik sanki umursamıyormuşçasına. Bayram harçlıklarında kriterdi yaşlarımız. Yaşa göre verirdi babam harçlıklarımızı. Harçlık gündeme gelince hemen Hacı Ahmet amcaya odaklanırdı benim düşüncelerim.. Hacı Ahmet amca memleketin en muteber insanıydı ve üstelik de babamın yakın dostuydu. Elini öpen istisnasız herkese harçlık verirdi. Özellikle ben kahvaltıdan sonra giyinip kuşanır düşerdim Hacı Ahmet amcanın evinin yoluna. İskarpinler değil de yeni elbiseler rahatsız ederdi beni. Utanırdım nedense yeni elbiselerimle sokağa çıkmaya. Bazen elbiselerimi ellerimle kırıştırdığım da olurdu. Hacı Ahmet amcadan en az bir yirmi beşlik kapardım. Ha şunu da söyleyeyim. Ulaştıkça delikanlılık çağına böylesine harçlıklar almaktan rahatsızlık duyduğum için on beş on altı ysşlarından sonra bir daha gitmedim Hacı Ahmet amcaya.
Sırada lütfiye teyze olurdu. Çünkü lütfiye teyze çikolata ikram ederdi gelen çocuklara. Aileden ilk ben giderdim Lütfiye teyzeye. Aile dostumuzdu ve yanımda olmayan kardeşlerim içinde ayrıca çikolata verirdi. Sonra babanneme giderdim. Babannem şekerden dolayı kaybetmişti gözlerini. Meşin üçgen bir cüzdanı vardı. Elini öptüğümde hemen arkasını döner el yordamıyla on kuruşu seçer ve uzatırdı bana. Geriye amcalarım, halalarım ve akrabalar kalmıştır. Tek hesabım toplayacağım harçlıklardır.
El öpme faslı bittiğinde hemen top sahasına yönelirdim koşarcasına. Turu on kuruştan bisiklete binerdim. Sonra panayır alanına yönelirdim hızla. İpde yürüyen cambazlar. Elle mekanize edilmiş atlı karıncalar. Bazende kendimden büyük tüfeği omuzlardım atışı beş kuruşa. Saat ikiyi beklerdim panayırda. Saat ikide Tayyarın sinemasında filim başlardı. Bayram dışı günlerde sinema yirmi beş kuruşken on kuruşa bir tokat yiyerek filmin yarısında sinemaya girerken yirmi beş kuruş vererek film başlamadan on dakika önce sinemaya girerek filmin tamamını seyretmenin gururunu yaşardım.
Film bittikten sonra ayaklarım arastaya doğru uzanırdı istesem de istemesem de. Elma şekerleri, ksğıt helvalar, pamuk şekerler. Hey gidi eski bayramlar hey.
Davut Tunçbilek/ Elmadağ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.