- 670 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cypraqual: Kolye 5.Bölüm Kısım 2
“Bu lanet ormanın bizimle ne alıp veremediği var?Bizden ne istiyor?” diye söylendi demirci.
“Cevabını bilmediğin ve alamayacağın soruları sormaktan ne anlıyorsun anlamıyorum,”
“Homurdanmakta mı yasak büyücü,”
“Boş boş konuşmayın,devam etmekten başka çare yok,çıkış yolu bulmalıyız,”
“Farkında mısın elf, bu cümle de senin diline pelesenk oldu ama devamı gelmedikten sonra bize bir yarar sağlamıyor,”
Üçü boş laflarla karınlarını doyururken kesik ork kafası ağacın birinin yapraklarından ve dallarından kendine yeni bir beden oluşturmuştu.Bir de görünüşe göre pençeli elinde bir balta vardı.Yolları sola kıvrılan maceracıların arkasından sinsi yaklaşmaktaydı.
“Bu ormanın çıkışı nerede?” Demirci konuşur ama diğerlerinden ses seda çıkmıyor ve ejderhanında muhabbetine doyum olmuyordu.Buna karşın onlar ilerledikçe ormandaki kötülüğün sesi artuyordu adeta.Bunun ilk şiddetli olanı elfin omzuna bir ok saplama şekliyle yol arkadaşlarına kendini gösterdi.Allinord feryat figan bağırırken; “Bğırıp durma Elf! Bu ucube yerdeki diğer acuzeleri başımıza toplayacaksın!” diye onu payladı Sawnhall.Elf bu sözü dikkate aldıktan sonra okların vızıltısı kulaklarına daha fazla gelmeye başlamıştı ama bunlar onlara ulaşmıyordu zira büyücü arakadaşları bir saydam duvar oluşturmuştu.Unuttukları şey ise o duvarın kendileri bakan tarafında bir orkun olmasıydı.
O, tek hamleyle işi bitirmek adına Sawnhall’ın sırtına saplama hareketinde bulundu ancak demirci, öyle kolay lokma olmadığını ani bir dönüşle onun kafasını uçurarak talihsiz yaratığı apaçık göstermişti.Büyücü, duvarı oluşturan kalkan büyüsüyle meşguldü ama darbelerin sayısı ve şiddeti arttıkça o çatırdıyordu.Bu büyünün bir özelliği ise içiriden dışarıya müdahale edilebilmesiydi ki okun, omzuna o kadar bağırmasına rağmen zarar vermediği anlaşılan elf, oklarını birbiri ardına yeni gelen ziyaretçileri bir grup insanın üzerine salıyordu.Kalkan büyüsü gittikçe zayıflarken saldırganların sayısı arttıyordu.Ejderha, onların yanlarında olmadığı yol arkadaşları şanslıydı.Büyücünün işaret etmesiyle O, bu rahatsızlık veren kendini bilmez misafirlere müdahale etti ve onları ateşiyle tanıştırdı.Büyücü bununla yetinmemesini ve ormanı tamamen yakmasını istedi ondan.Orman yandıkça ne kadar çoğalırsa çoğalsın yakanın yakıtı hiç bitmiyor buna karşın yoğun duman sisin daha büyük ortağı olacaktı ki rüzgar araya girip onları dağıttı.
Bundan sonra onlar kendilerini ormanın çıkışında buldular öte yandan yine unutmuşlarını ork kafasını.Çıkışı bulmalarına rağmen önlerinde inanılmaz şekilde bir duvar vardı.Diğer ikisi onun üzerinden atladıktan sonra elf de bunu yapacaktı ki onları hiç bırakmamakaı kararlı ork pençeli eliyle onun sırtını tırmaladı.Yine de yaralı halde diğer tarafa geçmeyi başaran elfi diğer ikisi hemen yere yatırıp sırtını açtıktan sonra derin ve çürümekte olan yaralarına tanık oldular.Önlerinde bir nehir ve ardında da bir kule görünüyordu.Elfin dudakları gitgide daha fazla morarırken Büyücü, demirciye suya gidip kenarından taş getirmesini istedi.
Onu alan Kaimeld, cübbesinin cebinden çıkarttığı pulu taşa sürterek yaralara dokundurdu.Onun taşa bahşettiği sıvının yüzeyiyle birleşip nüfuz etmesiyle elfin yaraları kapandı.Bu arada nehir kenarından bazı taşlar dışına taşmıştı.Suların yardımı ile taşlar şekil değiştirip küçük küçük golemlere dönüşüyordu ama yol arkadaşları bu durumun farkında değillerdi.Bunlar üçlüyü rahatsız edecek şekilde hareketlerde bulunmayıp tekrar nehirle kucaklaştı.Onları karşılamaktan nehrin diğer tarafında misafirleri vardı ki bunlar konukseverliklerini mızrak fırlatmakla gösteren barbarlardı.Büyücü hemen önlerindeki suyu kaldırıp atılanların ona gömülmesini sağladı.O ve diğer iki bu fırsattan yararlanıp karşıya geçti.Elf, bunu yaparken hançerini fırlatmış ve üç katmana ayrılan nesne üç barbarı halletmişti.Büyücü ateş toplarıyla ve ejderha da alevleriyle kalanların icabına bakmıştı.
Onlar kulenin kapısına yakınlaşırken arkalarındaki takipçileri küçük küçük golemlerin farkında değillerdi.Yapıya rahatça girip ilerlerken üç arkadaş kendilerini zindanda buldular çünkü yürüdükleri alan açılmış ve onlarda düşmüştü.Yine onların sadık dostu zifiri karanlıkla kucaklaştılar ve büyücünün sağladığı cılız ışıkla etrafı incelemeye çalıştılar.Üçlü bu araştırmayı yaparken bulundukları hücrenin duvarlarından içe doğru sivri uçlar çıkmıştı.
Zindandaki diğer hücrelerde karanlık görünüyordu.Büyücü ateş toplarıyla parmaklıkları eritmeye çabalıyor ancak onlar bana mısın demiyordu çünkü küçük küçük golemler onların yapısına nüfuz edip taşlaştırmıştı.Karşı hücrelerdeki karanlık gün yüzüne çıkarken görünüşe göre yoktan var olan canavarlar türüyordu.Onlar dört çeşitti; bir emici, kadası morlonk bedeni yırtıcı bir ucube, ağzından asit damlayan kertenkeleden bozma bir sürüngen ve kurt adam.Parmaklıklar bunlar için engel değildi.Yine ilk olarak sadağı hiç boş kalmayan zehirli oklarını savurdu elf. Oklar kurtadamın üzerine adeta yağarken balta ise morlonk kafalı yaratığa isbet edip yırtıcının pençesini kopardı.Diğerini kullanan acuze ejderha engeline takıldı.Ancak alev kusan yırtıcının kürküne pek zarar verememişti.Hem yol arkadaşlarının kendi güçleri hem de silahlarının etkleri azalıyordu.Onlar bunun bir anlam veremezken ucubenin tek pençesi ejderhanın kanadını yarmış ve bu saldırıdan kurtulamayan yaratık ağır hasar almıştı.Büyücünün parmaklarından çıkan yakıcı ışınlar ona dokunup cızırdatmasına rağmen yıldırımların etkisinin azalmasından mıdır yoksa kulenin gücünden midir yaratığın savaşması için engel teşkil etmemişti.Kurt adam, bir sıçrayışta elfin saldırısından kurtulup onun omzunu yardı.Kılıcı elinden düşen, hücrenin içine doğru gerilerken sırtına batan sivri uçları geç fark etti.Girenlar önden çıkıp elfi öldürmüştü.Diğer ikisi kendi mücadeleleriyle meşgul oldukları için gözyaşı dökecek zamanları yoktu.
Savaşa tekrar müdahil olan ejderha, kurt adamı asit yağmuruna tuttu ancak yaratığı onun etkisinden kurtaran emici arkasından sinsice yaklaşıp pullarını deşmiş zaten yarası olan da zemine düşmüş ve yanına yaklaşan sürüngen de onu karanlığa yollamıştı.Kalan ikili onların bulunduğu yere giren canavarlardan sonra parmaklıkların ortadan kalkmasıyla hücrenin dışında yaralı bir şekilde mücadele verirken yukarı çıkan merdivenlere hareket etti.Onlar ulaştıklarında emiciyle karşılaştılar.Gönderilen ateş topundan kaçan atanı yakalayıp aşağıya yuvarladı.Sawnhall asit püsküren sürüngenden kurtulmak için kalkanın kaldırdı nesne buna dayanamayarak kendini koyverdi.Bu sefer baltasıyla saldırıya geçen demirci yaratığın kuyruğunu kesti ama o kendini yeniledi.Aşağıya yuvarlanan büyücüyü yakalayan kurt adam onu parça parça etti.Tek başına kalan ve yaraları oldukça fazla olan insan ışıltılı hançerini emiciye fırlattı ama o, emiciye saplanmış olmasına rağmen pek de zarar vermemişti.Tepesindeki duvarda ise kurt adam yürürken yakınına da sürüngen geliyordu.Yukardaki sırtına atlamış ama ondan kaçınmayı becermişti de sürüngenin asidinden kurtulamamıştı.Artık O da yolun sonuna gelmişti.Kulenin duvarlarına gerilemiş ancak oraya tırmanan emici onu tutup aşağıya atmıştı.Yere çarptıktan savaşçının kanı nehre akarken Ölen iki arkadaşı tekrar dirilmiş ve onun yanına gelmişlerdi. Sonra o da tekrar dirildi. Üçü de kapkara bir zırhla kaplıydı.
Ormana kolyenin kullanılmasıyla bir süreliğine açılan boyut kapısından - bu nesnenin gücünün tek yan etkisi değildi- dokunan ve onları tekrar dirilten ‘Karanlık Ölümsüz’ ün ölümlülerin tabiriyle eliydi.Marjuarane o kolyeyi kullanarak Cypraqual dünyasına neler yaptığını bir bilseydi…
TEMMUZ 2008
YORUMLAR
elfler orklar artık çok sıradan oldu. Yeni kahraman ırklar türetmelisiniz. Hayal gücü iyi ama cümleler o kadar çarpıcı değil.yine de böylesi uzun soluklu bir ile kalkmışmak bile takdire değer.
Kar_kristali
Biraz uzun oldu kusura bakmayın