EMPERYALİZM VE ORTA DOĞU
Emperyalizm bu çağın vebası. Orta Çağ’da veba nasıl Avrupa’yı kasıp kavurduysa şimdilerde özellikle ABD ve İngiltere başta olmak üzere yavru emperyal İsrail de Orta Doğu ve İslam ülkelerini kasıp kavuruyor. İslamist bir yapıda olmak ya da hatta Müslüman bile olmak gerekmiyor bu sözde demokrasi şövalyelerini eleştirmek için. Zulmün kime ve hangi etnik kökene,dine,mezhebe yahut cinsiyete uygulandığı değil mesele. Asıl mesele insan olabilmekte. Nazım Hikmet’in de dediği gibi :
“Dünyadan ,memleketinden ,insandan
umudun kesik değil diye;
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye.
yatarsan on yıl on beş yıl
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin.
yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak.”
Nazım Usta direnin düşmana der. Emperyalizm’in en koyu düşmanlarındandır kendisi. Emperyaller ise Nazım’ın aksine düşünen ve direnen milletleri sevmez. Çünkü düşünen bireyler kolay lokma değildir. Düşünmeyen ,dünya ve yurt gündemini takip etmeyen, siyasetten uzak tutulan, araştırmayan ,okumayan, irdelemeyen gençler yetiştirilmelidir. Bu nedenle de ezilecek olan ülkelere öncelikle usul usul yanaşılır ve dilleri hiç hissettirilmeden yabancı sözcüklerle doldurulur. Birbirine “görüşmek üzere “ demek yerine “ by by” diyen özenti bir nesil ortaya çıkartılır. Sonrasında Özbenliklerini yitirmiş bir yeni nesil hedeflenir; bunun için de gizli misyonerlik çalışmaları yürütülür. Dizilerle, filmlerle, internet ortamlarında gençler Milli, ahlaki ve dini değerlerinden gitgide uzaklaştırılır. En ahlaksız olay bile normalleşmiştir artık; zira çocuklar bunları dizilerde , filmlerde ve internette sürekli görmüş ve duyarsızlaşmıştır. Eskilerin “bizim zamanımızda böyle miydi ? “ diye başlayan cümleleri de aslında bu sözlerimi özetler niteliktedir. Konu ABD emperyalizminden buraya nasıl geldi diyenler olacaktır. Emperyalizm denildiğinde çoğumuzun aklına gelen ülkenin mali , yeraltı ve yerüstü kaynaklarının sömürülmesidir.Bunlar Orta Çağ emperyal yöntemleri. Artık işler çok daha sinsice ve çok daha kurnazca yürütülüyor.Bir ülkeyi toptan kendine bağımlı hale getirmek çok daha karlı olacaktır elbette. İşte burada kültürel sömürü-yozlaşma- dediğimiz yöntem devreye giriyor. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda ,Ulu önder M.Kemal’in tam bağımsız Türkiye uğruna yaptıkları ve canı pahasına verdiği üstün mücadelenin sebebini de çok daha iyi anlayabiliriz. Türk Milli Mücadelesi o dönemin en büyük emperyal gücü İngiltere’nin sömürgesi halindeki tüm halklara örnek olmuştur. Türk Devrimi’nin evrensel niteliği de bu özelliğinden kaynaklanır zira. Ezilen halklara direnme ve bağımsızlık cesareti vermiştir. Şimdi Orta Doğu’da uygulanan ABD’nin büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Mısır, Suriye, Irak,Libya vs.. derken ucunun gelip birgün bize dokunacağını hala görmezden gelenlerin durumu ancak deve kuşunun kafasını kuma gömmesi kadar gerçekçidir.