- 755 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Deli Kızın Çeyizi
“Düşünmeden çıktı yola
Yalpalaya yalpalaya”
Bu kumaştan bir elbise çıkmazdı, biliyordu. Yine de evirdi çevirdi, çekti sündürdü. Olsun istedi, varsın az gelsin kumaşı, ille de dikecekti elbiseyi. Nafile çaba…
Neyi bekler ki insan hayatı boyunca? Belki de sadece mutlu olmayı. Herkes için göreceli olsa da yaptığımız her şey, değil mi ki bir yudum mutluluk için. Yanlış tercihler, saplanıp kalmalar, ordan oraya savrulmalar hep, mutluyum diyebilmek içindi işte. Çabalayıp durdu ya hep, o da herkes gibi kendince. Bekledi durdu değişecek bu düzen diye, gülmek için ağız dolusu… Razıyım dedi, bu kadarı da yeter. Yoksa niye bir metrelik kumaştan iki metrelik performans beklesin ki deli kız? Her şey mutluluk için…
Çıktı bir yola deli kız, mutluluk beni de bulacak dedi ama hep arka teker ön tekeri takip etmeye devam ediyordu işte!.. Girmişti bir çıkmaz yola, zorlamanın anlamı yoktu aslında. Bir seri katilden kaçar gibi, çeyizini de alıp gitmeli…
Sandığı açtı bizim deli kız, of neler yok ki içinde. Sevinçler, gözyaşları, umutlar, hayal kırıklıkları… O da sedece mutlu olmak istemişti herkes gibi. Öyle denedi olmadı, böyle denedi tutmadı. Ne dolu kap aldı ne de boş kap doldu hayatında. Yalpalaya yalpalaya geçti ömrün yarısı. Dante’nin tam da ortasındayım dediği ömrün yirmi sonrası.
Yalpalayarak kalktı ayağa. Topladı pılını pırtısını, tepti hepsini sandığa. Anladı ki, beklememek gerek mutluluğun kapıyı çalmasını. Delice gülmek gerek hayata, o kapıyı çalmasa da…