Gülsima Ağlama Ne Olursun Kitabı Yazarı Ferhad Fani İle Röportaj
BAKİ EVKARALI Kalemiyle sizinle paylaşmak mutluluğunu yaşıyorum şu an bu röportajı. Buyrun şiir yürekli bir adamın, Gülsima Ağlama Ne Olursun yazarı Ferhad FANİ üstadın şiirsel sohbetinde hep birlikte yol alalım. Başarıların devamını diliyorum.
BAKİ EVKARALI: FERHAD FANİ kimdir desem?
FERHAD FANİ: Ferhad FANİ Kimdir?... Aslında Ferhad FANİ işte tam da bu sorunun cevabını arayan, bu soruya cevap bulmak için yazan, okuyan, her eserinde “Kim olduğunu” ve derdinin ne olduğunu izâha çalışan bir Kalem ve Kelâm Gönüllüsü’dür. Ama eğer bu bir tanıma maksatlı soru ise, ona da kısaca değineyim. Ferhad FANİ 1986 Tokat Erbaa doğumlu, İlâhiyat ve Edebiyt eğitimi almış bir yazar ve şâirdir…
BAKİ EVKARALI: Bizlere hayata bakış açınızı anlatır mısınız?
FERHAD FANİ: Hayata ancak ona Rabbim’in vasıflandırdığı taraftan bakabilirim, “İnsanın, aslını, hakkı, hakikati, Rabbini ve Rabbine karşı vazifelerini tam anlama ve tamamlama yolculuğu” diyebilirim. Bembeyaz bir sayfadır hayat. Bu bembeyaz kâğıdın üzerine sayısız çiçekleri ve renkleriyle bir bahar tablosu yapmak da, onu simsiyah dokunuşlarla karalamak da bizim elimizde. Yâni ki biz kendimizi hangi anlama taşırsak, işte hayatın mânâsı da o…
BAKİ EVKARALI: Hayatınızda geriye gitmek gibi bir şansınız olsa kaç yaşına geriye dönmek isterdiniz.
FERHAD FANİ: Ben, hayatlarını okurken ve yazarken, düşünürken ve tasvir ederken hayran kaldığım şahısları görmek isterdim. Yûsuf’la birlikte kuyuda ağlaşmak, Züleyhâ’yla birlikte örümcek ağına dönüşen bir sarayda sessizce oturmak, Mecnûn’la çöllerde kolkola kaybolmak, Leylâ’nın hasretle yolduğu saçlarını peşi sıra yerden toplamak, Ferhâd’ın dağı delerken dağdan kopan taş ve çakıl parçalarını, toprağı, yol kenarına sırtımda taşımak isterdim… Söylediğiniz gibi geriye gidebilseydim, görmeden tanıdıklarımı, konuşmadan duyduklarımı, sûret olarak da görmek isterdim…
BAKİ EVKARALI: Neden dönmek isterdiniz?
FERHAD FANİ: Onları yazan ve anlatan biri olmak makâmından, onlardan biri olmak makâmına terfî edebilmek için…
BAKİ EVKARALI: Hayatta yapmak isteyip yapamadığınız şey nedir?
FERHAD FANİ Şu an yaptığım şey… Rabbim benim hayatıma böyle bir zemin ve kisve murâd ettiyse, ben ancak O’nun istediğini isteyebilirim…
BAKİ EVKARALI: Hayatta en çok sahip olmak istediğiniz şey nedir?
FERHAD FANİ: Sahip olduklarımı hiç kaybetmemek… Onların da bana sahip çıkmaktan hiç vazgeçmemeleri…
BAKİ EVKARALI: Sanal âlem sanal dostluk sizin için ne ifade ediyor?
FERHAD FANİ: Bu soru başlı başına bir sohbet konusu… Ama madem ki soruda “sizin için” diyor, biraz daha çerçeveyi daraltayım. Bir defa dostluğun sanal âlemi, gerçek âlemi olmaz; dostluk dostluktur… Ama bu tabii ki dostluğun asıl mânâsından bahsedecek olursak geçerlidir. Yoksa ayrıca insanların nelere “dostluk” dediğini tartışmak gerekir. Dost, “çevrimiçi” ya da “çevrimdışı” olmaz meselâ… Gecenin bir yarısında arayıp “çabuk gel” dediğinizde, “neden” demeden kapıda belirebilendir dost…O sizin diğer yarınız, hatta tamamınızdır, internet hattının diğer tarafında olan kişi değil…
BAKİ EVKARALI: Edebiyat siteleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
FERHAD FANİ: Hepsine başarılar dilerim, fazla ilgili ve içinde bulunmadığım bir mecrâ olduğu için, ahkâm kesemem… Bir şey edebiyata ve edebiyatçıya hizmet içinse, güzeldir. Bir de “edipler edepli olmalı” diyeyim…
BAKİ EVKARALI: Edebiyat sitelerinde paylaşılan şiirler sizce hak ettiği değeri görüyor mu?
FERHAD FANİ: Bu ülkede şiir, nerede “hak ettiği değeri” görüyor ki, edebiyat sitelerinde görsün Üstâd…
BAKİ EVKARALI: Şiir sizin için ne ifade ediyor?
FERHAD FANİ: Sırdaş… Aşk… Sevgili… Ama gerçekten sırdaş, gerçekten Aşk ve gerçekten Sevgili…
BAKİ EVKARALI: Örnek aldığınız şairler ve yazarlar kimlerdir?
FERHAD FANİ: Örnek almam… Örnek olmak gâyesindeyim… Ama okur muyum? Evet… Dîvân şiirlerini ve şâirlerini ayrı bir severim meselâ…
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Farklı bir üslup, farklı bir âhengin peşinde oldum hep. Bâzen onların söylediklerini söylemek, elbette ki kaçınılmaz; ama Ferhad FANİ’ce, özgece…
BAKİ EVKARALI: Kitabınızın size kazandırdıkları nelerdir?
FERHAD FANİ: Sizin gibi bir dost kazandım ya, yetmez mi? Gülsimâ Ağlama Ne Olursun yayınlanmasaydı, biz aynı sâhada karşılaşmasaydık, nereden bulabilirdim ben Bâkican gibi bir kardeşi?
Bir de okurlarım oldu meselâ… Türkiye’nin heryerinde kimdir, nedir tanımadığım, ama kalpten sevdiğim, beni kalpten seven, onlar için güzel şeyler yazmaktan başka aramızda bir alış-verişin, bir menfaatin bulunmadığı, tertemiz dostlarım oldu… Bütün bunlar, güzel ve yeterli bir kazanım…
BAKİ EVKARALI: Yayınevinizin reklam faaliyetlerinden memnun musunuz?
FERHAD FANİ: Memnunum şükür… Ama derseniz ki daha iyisi olabilir mi? Neden olmasın… Biraz da farklı bir açıdan bakayım isterseniz. Eğer Allah, bir kulunu sever ve ondan râzı olursa, bütün insanların gönlüne ilhâm eder, “bu kulumu siz de seviniz” diye… Eğer bizler, Rabbimizin rızâsını hak edecek işler yapabilir, bu hedefte eserler verebilirsek, Hafaza Melekleri, insanların gönüllerine ve zihinlerine, bizim tanıtımımızı yapacaklardır…
BAKİ EVKARALI: Yoğun bir tempo ile çalışıyorsunuz, yayınevlerince sağlam bir organizasyon nasıl olmalı?
FERHAD FANİ: Bugün iletişim araçları hakikaten altın çağını yağıyor. Dünyanın öbür ucundaki küçük bir hâdiseyi oturduğumuz yerden öğrenmek saniyelerimizi alıyor. Tanınmış ve tanınmamış yazar gibi bir ayrım olmamalı bence. Bir yazar, az veya çok ne ürün verdiyse, o tüm ülkeye, hatta dünyaya ulaşabilmeli. Yazar, okurlarıyla bütün uygun zaman ve zeminlerde buluşturulabilmeli. Görsel medyaya bu açıdan daha fazla yoğunluk verilmeli örneğin… Bu gün bu ülkede kâğıt peçete reklamı dahi varken, kitap ve yazar reklamı hiç gördünüz mü? İnsanlar çokça televizyon izliyorlar; bu doğrudur veya yanlıştır, o ayrı bir tartışma konusu. Ama demek ki insanlara buradan ulaşabiliriz. Medyaya yön veren kanallarda, bulaşık süngeri reklamı gördüğünüz kadar, bir şiir kitabı, bir roman, bir şâir yâhut yazar reklamı gördüğünüz zaman, anlayın ki bu toplumda edebiyatın “ba’s-u ba’de-l’mevti” ölümden sonra diriliş vakti gelmiştir…
BAKİ EVKARALI: Şiir yolunda ki amacınız nedir?
FERHAD FANİ: O… Her şeyde ve heryerde, tek amacım ve derdim O’nun rızâsı… Her nimetin zekâtı kendi cinsinden verilir; paranın zekâtı parayla, bedenin zekâtı namazla ve oruçla, yani yine bedenle… Yazabilmek nimetinin zekâtı da yazmakla verilir… Ben O’nun bana verdiği “güzel söz” nimetinin her şiirde, her sayfada, her yazıda, zekâtını veriyorum…
BAKİ EVKARALI: Şiir seven ve şiir yazma gayretinde olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
FERHAD FANİ: Önce yaşasınlar, yazdıkları ne varsa… Hasretse, doya doya yaşasınlar hasreti, Aşksa aşkı, gurbetse gurbeti… Sonra yazsınlar… Yazdıklarınızı tüm hücrelerinizle yaşadığınız vakit, inanın yazmak, not almak kadar kolay oluyor. Güzellik kendiliğinden geliyor. Aldığınız nefesler, gözünüzü yumup açışınız, birdenbire şiir oluveriyor…
BAKİ EVKARALI: Kitabınızın çıkış hikâyesinde yaşadığınız zorluklar nelerdir?
FERHAD FANİ: Basım ve yayın açısından hiçbir zorluk yaşamadım, yaşadım dersem yalan olur. Ama bu aşamada yaşadığım en büyük zorluk, kendi içimdeki muhâsebe ve muhâkemeydi… Ben gözümden sakınmıştım Gülsimâ Ağlama Ne Olursun’u. Peki şimdi yayınlamalı mıydım? Çok alkışlarsa, överlerse, çok iltifat ederlerse şımarır mıydım? Kozamdan, kabuğumdan, inzivâmdan çıkmaya hazır mıydım? Ama bu noktada da Rabbim’e tevekkül ettim. “Allahım, tut beni… Sımsıkı tut ve bozulmaya, Seni unutmaya bırakma” dedim. Ve işte elinizdeki roman, okurlarıyla buluşuverdi…
BAKİ EVKARALI: Şiirden karın doymaz diye bir söz vardır siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
FERHAD FANİ: Karnımızı Rabbimiz doyuruyor… Biz, yazmak ya da yazmamak kendi elimizde ve irâdemizde olmadığı için yazıyoruz…
BAKİ EVKARALI: İkinci Kitabınızla ilgili biraz bilgi verir misiniz?
FERHAD FANİ: O da bir Aşk romanı… Ama biraz farklı bir pencereden ve farklı bir hayat hikayesiyle… Bu defa daha çetrefilli bir kurgu… Bu kadar yeterli sanırım… Duâ edin…
BAKİ EVKARALI: Bu kitapları çıkartmakta ki amacınız nedir?
FERHAD FANİ:Şiirdeki amacım konusunda vermiş olduğum cevap, bu soru için de geçerlidir… Allah’ın rızâsını kazanmak… İnsanlara da O’nu hatırlatmak ve anlatmak…
BAKİ EVKARALI: Sizden sonra gelecek olan yazma meraklısı genç kardeşlerimize neler tavsiye edersiniz?
FERHAD FANİ: Bu zamanda bir genç, daha çok para kazandıran ve statü sağlayan meslekler varken, sırf kendi gönlünün hayâliyle yazar olmak istiyorsa, o zaten doğru yoldadır ve benim tavsiyelerimi dinleme basamağını geçmiş demektir. Bu aşamadan sonra, bana sadece başarılar dilemek düşer…
BAKİ EVKARALI: Son olarak bizlere neler söylemek istersiniz.
FERHAD FANİ: Ben, kendimi her tanıdığıma şerh etmem… Bu söyleşi çok sevildiğinizi gösterir… Kendinizi bu kadar sevdirdiğiniz ve gönlünüzde bu âcize de yer verdiğiniz için teşekkür ederim… Okurlarımdan da duâ isterim, çok duâ…