- 366 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ACEMİ BİR GEZGİNİN MACERALARI
ACEMİ BİR GEZGİNİN MACERALARI
19 Ağustos sabah 1. gün
Sabah dokuzda evden çıktım. Köşedeki börekçiye uğrayarak hafif bir kahvaltı yaptım. Minibüse binerek Topkapı’ya, oradan da tramvayla Aksaray’a indim. Aksaray’da bir yol arkadaşım oldu. Bana Yenikapı deniz otobüslerinin kalktığı iskeleyi sordu. Bende oraya gittiğimi eğer isterse beraber gidebileceğimi söyledim. Arkadaşlığımız Marmara adasına kadar sürdü. Kendisi Avşa’ya geçti ben elimde çantam iskelede yürürken o daha el sallıyordu. Çatalcalı Ayşe. ‘’
Her ne kadar bundan sonra karşılaşmayacak olsak ta üç dört saatlik arkadaşlığın için teşekkür ederim.
Marmara adası gerçekten sakin bir yer. Karaya ayak bastığımızda bayağı rüzgar sert esiyordu. Anneme ve eve telefon ettim evin telefonu devamlı meşgul çalıyordu şimdilik bu kadar ( 16/25)
ÖĞLEDEN SONRA
Biraz etrafı dolaşıp alış veriş yaptım. Otele dönüp üzerimi değiştirdikten sonra plaja doğru yol açıktım.
Uzun bir aradan sonra denize girmek ne kadar zormuş. Su ateş gibi sıcaktı. Bir müddet yüzdüm. Daha sonra güneş yağıyla yağlanıp kendimi güneşin Müşvik kollarına bıraktım.
Plajda saat dörtten yediye kadar kalmışım. Otele dönüp duş almam saat akşamın sekizini buldu. Şimdi gecenin tadını çıkarmak için otelden ayrılıp önüme ilk çıkan çay bahçesine kapağı atacağım. (20/25)
Adanın sahil şeridini dolaştıktan sonra, akşam yemeğimi yedim nihayet çay bahçesine uğrayarak televizyondan maçı seyrettim. Ve yine etrafı dolaşmaya başladım Ada küçük ama bana gayet sevimli geldi iki ucunda birer plajı var. İnsanlar genellikle rüzgarın esişine göre denize girecekleri yeri tercih ediyorlar. Bu arada evi yeniden aradım ama telefon yine meşgul çalıyordu. Bu gün evi üçüncü arayışım? Eğer bu günü özetlersek günümün iyi geçtiğini söyleyebilirim.
Bu arada gemi yolculuğu için bir parantez açmam gerekiyor. Yola çıkmadan evvel kurduğumuz hayaller gemiye binince yerle bir oldu. Ben düşünmüştüm ki güvertede yolculuk yaparız ve temiz deniz havasını doya, doya içimize çekeriz ama nerede Hepimizi bir tencerenin içine doldurdular ve sigara dahi içmeden burada üç saat oturacaksınız dediler. Tam bir felaket. Allah’tan yanımda yol arkadaşım Ayşe vardı. Kendisiyle Avşa’ya geçmemi beraber tatil yapmamızı çok istedi ama her nedense kabul etmedim. ( Şimdi hatamı ettim diye ciddi, ciddi düşünüyorum). Biraz da size Ayşe’yi biraz tarif edeyim ki neden tereddüt ettiğimi daha iyi anlarsınız.
Ayşe ortanın biraz üzerinde, kumral saçları omzuna kadar dökülen gözlüğü devamlı burnunun üzerine düşen güleç ve neşeli yirmili yaşların ortasında yol alan zıpır bir kız. Hatta son teklifi bana vaat edilen bir rüşvet niteliğindeydi. Eğer beraber tatil yapma teklifini kabul etse idim. Arkadaşlarını atlatıp sadece benimle beraber olacaktı. Ama kabul etmedim işte.( Saat 23/10)
*********
20 Ağustos 2. Gün
Sabah dokuzda uyandım. Giyinip aşağıya inerek otelin hemen karşısındaki marketten birkaç gazete alarak, gazeteleri okurken kahvaltımı da aradan çıkardım. Odama çıkarak gerekli hazırlığımı yapıp kumsala doğru yürüdüm. Sabah deniz harika idi. Kah güneşlendim kah yüzdüm otele geri döndüğümde saat ikiyi geçiyordu. Hiçbir şey düşünmeden tembel, tembel zamanın içinde kaybolup gitmek bambaşka bir şeydi ve ben bu zevki ilk defa tadıyordum.
21 Ağustos 3. Gün
Gözlerimi birisinin derin, derin iç çekmeleriyle açtım. Kumsalda uyuya kalmışım.
Başımı kaldırınca gözlerimi şaşkınlıkla ovuşturmaya başladım. Zira kumsala inen merdivenlerin en üst basamağında uzun boylu sarı saçlı abartısız mükemmel bir vücuda sahip, gözlerinin derin mavisi ta benim yanımdan belli olan kız ağlıyordu. Hafif bir esintinin akışına uyarak saçları uçuşmaya başladı. Sanki büyülenmiş gibi denize bakarak merdivenlerden ağır, ağır inerek yanımdan geçti ve suya girerek yürümeye devam etti. Sanki zaman durmuş ve ben donup kalmıştım. Parmağımı dahi oynatamıyordum. Su önce kalçalarına kadar yükseldi. Daha sonra beline ve göğüslerine, hala yürümeye devam ediyordu. Merakım iyice artmıştı. Nereye kadar gidebilecekti. Ama o hala yoluna devam ediyordu. Önce boğazına daha sonra burnuna nihayet sadece saçları dışarıda kaldı. Karşımda sadece kıyısında çocukların oynadığı bomboş bir deniz vardı şok olmuştum. Acaba ben mi hayal görmüştüm ve böyle bir şey hiç yaşanmamış mıydı? Kolumu canım yanıncaya kadar çimdikledim hayır gördüklerim hayal değildi uyanıktım ve gözlerimin önünde bir kız boğulmuştu. Ama anlayamadığım şey niye kimse müdahale etmemişti. Ben gördüysem onların da görmüş olması gerekmez miydi? Ayağa kalktım etrafıma bakınırken merdivenlerin yanında şenzlongta güneşlenen ihtiyar adamı gördüm. Belki onunda benim gördüğümü görmüş olacağını umarakyanına gittim. Ve sordum.
_ Merhaba dayı.
_ Merhaba evlat.
_ Merakımı mazur karşılayın ama size bir şey sormak istiyorum? Benim biraz evvel burada gördüğüm şeyi sizde gördünüz mü?
_ Ne gördün evlat?
_ Bir genç kız hemen yanı başınızdan ağlıyordu. Ağır, ağır merdivenlerden indi yürüyerek denize girdi ve kayboldu. Yani bu şartlarda herkesin gözü önünde boğulmuş olmalı.
Yaşlı adam gözlerini bana dikti ve düşünceli, düşünceli baktı. Önce çenesi titredi sonrada gözlerinden birkaç damla yaş yuvarlanarak bembeyaz sakalında takılıp kaldı. Sessizce onu seyrediyordum. Zaman sanki durmuştu. Nihayet kendini toparladı ve konuşmaya başladı.
_ Demek onu sende gördün. Bu çok eski bir hikaye yıllar önce sen üç de ben beş yıl diyeyim. O genç kız bir genci sevmişti, sevgisi karşılık gördü. Evlenmeye karar verdiler. Aileleri isteklerine karşı gelmedi. Dün gibi hatırlıyorum. Delikanlı bu kumsaldan denize girdi. Açıldı, açıldı çok iyi bir yüzücüydü. Ama denizle şaka olmaz bir daha geri dönmedi.Ondan sonraki günlerde demin gördüğün kız sabahtan bu kumsala gelir ve akşama kadar ufka bakarak nişanlısını beklerdi. Ta ki bir gün mayosunu giyip senin de gördüğün gibi bu merdivenlerin başında ağladı ve daha sonra nişanlısını bulmak için denize doğru yürüdü gitti.
Çok etkilenmiştim ama sormadan da edemedim.
_ Demek bu olay sizi de etkiledi ki gözlerinizden yaşlar aktı.
Yaşlı adam yüzünü bana döndü bakışları beynime kadar işliyordu. Yavaşça konuştu.
_ O kız benim ilk ve tek çocuğum. Eğer akşamları buraya gelirsen ayın ışıkları denizle buluştuğu zaman kızımın dönüşünü de görürsün. O aradığını buluncaya kadar gidip gelecek ama bunu sadece sen ve ben göreceğiz.
Öğleden sonra denize girdim su harika idi. Akşam çay bahçesinde dünya kupasından bir maç seyrettim. Saat 23/00 de toparlandım eğer erken kalkabilirsem sabah yedi otuzda Rafet kaptanın takasıyla Erdeğe geçeceğim. Bana iyi yolculuklar dileyin. Böylece tatilimin birinci bölümü burada bitmiş oluyor. Bana iyi yolculuklar.
Tuğrul Ahmet Pekel
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.