- 549 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Talak Suresi 4'de "Henüz" Adet Görmeyenler Kimler?
Bazı sapkın görüşteki insanlar, kendi sapkınlıklarına Kuran’dan delil arayıp , zorlama hükümler çıkararak insanların kafasını bulandırmışlardır. Bunu hata olarak yapanları elbette tenzih ederim. Dikkat edilirse tüm müfessirler erkektir. Hamile kadının dışarı çıkmasını terbiyesizlik olarak nitelendiren zihniyetin yaptığı meallerde kadın geri plana atılmış, manayı tamamen değiştiren ufak eklemelerle erkek egemen bir sistem kurulmuştur. Her detayı Kuran’da bildiren Allah, bu zihniyetteki kişilere karşı Ali İmran suresi 78. ayette Müslümanları uyarmıştır.
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler. (Ali İmran Suresi, 78)
Bu sisteme hizmet eden ve yanlış anlamaya mahal veren kelimelerin kasıtlı ya da kasıtsız eklenip kafaların karışmasına sebep olan ayetlerden biri Talak Suresi 4. ayettir. Önce bu ayetin geleneksel çevirisine bakalım;
"Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla --- henüz --- adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah’tan korkup sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir." (Talak Suresi, 4)
Her ne hikmetse, orjinalinde olmayan "henüz" kelimesi ayete sıfırdan eklenmiştir. Bu ufacık ekleme de manayı tamamen değiştirmiştir. "Henüz adet görmeyen" denildiğinde akla tek şey gelir. O da ergenliğe ulaşmadığı için henüz adet görmemiş çocuklar! Oysa durum farklıdır.
Henüz adet görmemiş diyebilmek için ayette "ellaaiii lemma yahıdne" kelimesinin geçiyor olması gerekir. Ancak ayette "lem yahıdne" ifadesi geçer.
Lem: Hiç olmamış manası kazandırır.
Lemma: Henüz olmamış, ama olacak manası kazandırır.
Malum zihniyet, bu gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemek için insanları Kuran’dan uzaklaştıracak her önlemi de aldılar. "Kuran’ı siz anlayamazsınız, alimler anlar.", "Kuran’ı Türkçe okumayın. Kuran Arapça indi, orjinal dilinde okursanız Kuran okumuş olursunuz" dediler. Kuran’ı abdestsiz okuyamazsınız, belinizin üstünde tutmalısınız, Kuran okurken başınızı örtmelisiniz... diyerek hiç bir Kurani delili olmadığı halde insanların her istediklerinde Kuran okumalarına engel oldular. Kuran’ı saygı gereği kılıf içine koyup yüksekçe yerlere astırıp, ulaşılmaz hale getirdiler. Kuran’dan uzaklaşan insanlar da, sorumlu oldukları ve üzerinde düşünmeleri gerektiği emredilen bu Kitaptan bihaber, malum hocaların din diye dayattı hurafeleri İslam zannederek şirke battılar... Bu telkini alan insanlara ayetin gerçek hükmünü söylediğinizde, ayete itibar etmeyip hocalarından, atalarından öğrendiklerinde diretir hale geldiler. Allah bu kişilerin durumunu Bakara Suresi 170’de şu şekilde deşifre ediyor;
Ne zaman onlara: "Allah’ın indirdiklerine (Kuran’a) uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)
Bu kısa ekten sonra Talak Suresi 4. ayeti incelemeye devam edelim. Ayette, adetten kesilmiş, yani menopoz dönemine girmiş kadınların bekleme süresi 3 ay deniyor. 3 ay beklemenin sebebi nedir? Kadının hamile olup olmadığının anlaşılmasıdır. Adet görmeyen çocuk hamile kalabilir mi? Hayır. O zaman 3 ay beklemesine de gerek yoktur. Hamile kalan kadın adet görmez. Ancak hamile olduğunun anlaşılması süre alır. Bu durumda olan kadınlar için de bekleme süresi 3 aydır. Hamileliği kesin olanlar ise doğuma kadar bekler.
Meallerde adet görmemiş kızlar olarak çevrilen "vellai lem yahidne" ifadesi tıbbi olarak "sekonder amenore" denilen durumdur. Yani adet düzeni bozulduğu için adet görmeyen (normalde adet gördüğü halde türlü sebeplerle 3 ay veya daha uzun süren bir dönemde âdet görmeyen) kadınları ifade eder.
Ayrıca ayette geçen "Nisa" kelimesi Kuran’da yetişkin kadınlar için kullanılan bir kelimedir. Adet görmeyen kişi eğer çocuk olsaydı o zaman " Vildan, Veled, Benat…" kelimelerinin geçiyor olması gerekirdi. Ancak ayette yetişkin kadınların tanımlandığı "Nisa" kelimesi geçmektedir. Ve olması gereken doğru çeviri de aşağıdaki gibidir.
"Kadınlarınızdan (menopoz dönemine girerek) âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Adet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah’ı sayıp O’na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir." (Talak, 4)
Sonuç: Kuran’da nikah yaşı, Nisa suresi 6. ayette bildirilmiştir. "Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin..." (Nisa Suresi, 6) Ayeti dikkatli okursanız, yetimleri ”nikaha erişecekleri çağa kadar” deneyin, şayet kendilerinde bir ”olgunluk” görürseniz onlara mallarını verin diyor.
Mehir, İslam Hukuku’nda erkeğin evlenirken kadına verdiği para veya maldır. Mehir kadının ailesine değil, direkt kadına verilir. Yukarıdaki ayete göre malların sahibine teslim edilme çağı, o kişinin malını kontrol edebileceği yaştır. Dolayısıyla mehir alan kadının bu malı veya parayı kontrol edebileceği bir yaşta olması gerekir. Ayrıca ayette kadın için de erkek için de "rüşd" kelimesi geçer. Bu da "doğru yolu bulabilme yeteneği" manasına gelir. Küçük bir çocuk belki evin yolunu bile zor bulur. Kısacası Kuran’daki nikah yaşı ile medeni kanundaki nikah yaşı tam uyumludur. Aksi iddia sapıklıktır. Kimse kendi sapkınlığına Kuran’dan delil aramasın!
Mehtap Gözükan
/MehtapGozukan
twitter.com/MehtapGozukan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.