- 531 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Patikten Hatıralar
Bir zamanlar üç neslin bir arada yaşadığı eski osmanlı mimarisi bir konakta çok yaşlı çıtı pıtı bir nine yaşardı. Çocuk yaşta gelin geldiği konak; taş, ahşap ve kerpiçten inşa edilmiş cumbalı balkonları olan, işlemeli ahşap doğrama ile süslü, dar uzun pencerelerin yüksek duvarlı bahçeye açıldığı, kepenkleri, kafesleri, geniş saçakları ile körpe bir yapıydı. İçte ise, yüklükler, dolap içlerinde banyolar, nisler, yerli divanlar, nazarlıklar ve uğurluklar birçok hatıraya şahitti.
Nine epey yaşlanmıştı, koskocaman bir ailesi olduğu halde, hiç bir aile ferdi hayatta değildi. Torunları dahi vefat edince kimsesiz kalan nine, uzun yıllar boyu konağın her köşesinde bir yığın anılar biriktirmiş ve o günlerin hayalleri ile yaşardı. Eski usul ile hayatını birleştirdiği eşini zamanla çok sevmiş, olumlu olumsuz her anıyı severek anımsardi. Yaz mevsimi ailece bahçede topladıkları kirazları, incirleri, dutlari ve taze cevizleri hatrladikca, tüterdi burnunda kokuları. Evin sofalı odasında fırının üzerinde kestane pişirilen kış günleri geldikçe aklına, mutlu olurdu.
İlerlemiş yaşı, mevsimleri dolu dolu yaşamasına engeldi, ne bahçedeki ağaçların meyvelerini toplamaya gücü, ne de çiçeklerin bakımını yapacak hali vardı.
Boş durmayı sevmeyen nine, tüm gün boyu renk renk patikler örerdi. Bir zamanlar oldukça kalabalık ev halkının tüm bireylerinin ayaklarına uygunca ve onların zevklerine hitaben uyarlardi özenle ördüğü patikleri. Kimini tek renk sade, kimini renkli desenli, uzun ince sümbüllü, kısa kalın yünden, kimini ise dantel işlemeli yapardı. Konakta patiğin sahibi ile yaşanmış güzel bir anının olduğu yere bırakırdı el emeğini. Evin her köşesi patiklerle dolmuş, her odasında ayrı çeşit renklerle işaretlenmiş anılar kenetlenirdi kalbine patiklerden.
Bir gün yine gözlüğü burnunda, şişler elinde, salıncaklı sandalyesinde örgü örerken, nameler yükselince başucunda çalan radyodan, sevdiği bir ezgi, eşini hatırlattı. Bir an durakladı ve gözlerini yükselterek daldı düşüncelere bir tebessüm ile. Düşünürken dalı verdi uykuya yavru bir kedi gibi. Eşi geldi gözünün önüne en dinç hali ile. Uzun uzun baktı, heyecanlandı eski günlerde gibi. Dertleşirken bakışlarla, yüzünü avuçların içinde hisetti “Kande olsam ey yarım, gönlüm her daim yanındadır.” dedi aşina bir ses. Bey demeye kalmadı, uyandı nine uykusundan. Yüzünde yürekten bir gülümseme ile gözlerini açınca, güzelliği belirdi kocamış simasının altından. Birde baktı; ördüğü patikler ayağında, sıcacık kaplamış tüm bedenini. Gülümsemesiyle birlikte bir gözyaşı yol buldu kırışık hatların arasından, gamzesini yatak edinip dolu verdi içerisine.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.