- 409 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurallar
Kurallar
Kurallara uygun yaşayanların yaşam alanı "Kurallar" ile sınırlıdır!
Kural: “1. isim Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam; 2. Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke.”
Kuralsız bir hayat düşünülebilir mi?
Hayatın tüm alanlarında “Kurallar” vardır, gerekli ve önemlidir! Bu yazıyı yazarken bile “Yazım kurallarına” uymak durumundayım. Kuralsız bir yaşamı, dümensiz bir gemi ya da direksiyonsuz bir araçta olmak gibi düşünebiliriz! Yani kuralsız bir yaşam, rüzgarda savrulan yaprak misali, insanı nereye götürür bilinmez! Fizik kurallar, evrensel kurallar ve ahlaki, hukuki kurallara uymaksızın toplumsal alanda yaşamak mümkün değildir! Issız bir adada bile fizik kurallarına uymadan yaşamak mümkün olmaz!
Kuralları kim koyar?
“Kural koymak” ile “Yaratılmak” arasında bir incelik var, orayı bakalım görebilecek miyim? Ben de merak ediyorum yazının devamını! Kuralları, aslen “İnsan” kendi koyar! Bu çok iddialı oldu değil mi? “Kuralları Tanrı koyar!” doğru söylem budur! Evet, aslen kuralları “İnsan” yazılımı ile tüm boyutlarda görünen varlık, kendisi koyar! Hiçlikten tercih ile 1. Boyuta “Ben” olarak çıkan “İnsan”, 2. Boyutta ruh yazılımıyla, 3. Boyutta da bedeniyle görünür!
Kuralların nasıl şekillendiğine bakalım! Bunu anlamak için önce boyutlara göz atalım!
Hiçlik:
Hiçlik; sonsuzluk, “Tanrı katı” olarak düşünelim! Her şeyin potansiyelde var olduğu ve her şeyin asıl kaynağı olan hiçlik, boyutsuzluk! Bu tanımlanamaz çünkü her tanım aslında bir sınırlamadır! Mesela bu yazıyı yazarken kullandığım klavyedeki harf ve sayılar da sınırlı bunlarla “Sonsuz” kombinasyonlar yapılır gibi düşünülebilir ama bilinen sınırlı sayılarla sonsuz kombinasyonlar yapmak teoride imkansızdır! “Sonsuz kombinasyonlar yapılabilir” demek ise şundandır; bu kombinasyonların ne kadar olduğu tam olarak hesaplanamadığı için ya da bunun zorluğunu anlamak için “Sonsuz” denir ama sayı ve harf sınırlı ise kombinasyonun da teorik olarak bir sınırı vardır! “Pi” sayısını düşünelim, bir dairenin çevresinin çapına bölümü ile elde edilen matematik sabiti. “3,14 ve devamı teorik olarak sonsuz sayı dizisi, bu sayı dizisinin boyutu bilinmiyor, şimdiye kadar yapılan dizilimlerinde tekrar eden benzer bir dizi grupları da tespit edilememiş.
1. Boyut:
Hiçlikten, tercih ile varlık sahasına çekilen “Tek” olan ve hiçliğin bir yansıması gibi düşünülen, hiçliği içeren ama tam kapsamayan! Bu kapsamın da “Tam” olmadığı teorik olarak söylenir! Hiçlik bilinmiyor ise ondan yansıyan da bilinmezliğini teorik olarak korur! “İlim kendin bilmek” gibi söylenir bu da kapsama dairdir! Ne kadarını bilirse artık! 1. Boyutta “Ben” tercih olarak vardır!
2. Boyut:
Tercihin projelendirilmesi gibi düşünelim. “Levha, düzlem” bu levhada tercihin ayrıntılı datası vardır ve buna “Ruh” denebilir! Tercih edilen her şeyin bir yazılımı vardır! Bu yazılımın da korunması söz konusu! “Korunmuş levha”
3. Boyut:
Tercih ve yazılımın maddi alanda görünmesi yani işlemesi, üretilmesi! Boyutsuzluktan tercih ile 1. Boyuta çıkan şeyin ruh ve beden ile birleşip işlemesi!
4. Boyut:
Bu işleme, varlık veya hayat neticesinde de yeni verilerin oluşması! Buraya dikkat ediniz; hiçlikten, boyutlara yansıyan bir durumu anlamaya çalışıyorum. Kaynak sınırsız olduğundan, tercihe dair bir sınırın ölçülmesi mümkün değil. Yani hangi olasılıkların açığa çıkacağı bilinmez! “Sonsuz” denir ama bu tercih aşamasında ne kadar sınırlandı o da bilinmez! Bu boyut için de 3. Boyuttaki bir algılamaya göreceli olarak, “Ahir boyut” denebilir!
Şimdi kuralların nasıl şekillendiğine bakalım!
Sınırsız kaynaktan tercih ile boyuta çıkarılan bir şey için ilk bilinmezliği, asıl kaynağın ne kadarının tercih ile boyuta çektiğidir. Yani “Ben” dediğimiz tercih, asıl kaynağın ne kadarını boyutlarda gösteriyor? Bu bilinemez, bilinse zaten sınırlanmış olur! Çünkü tüm bilinenler sınırlıdır! İlk sınır, bilgi sınırı olur! Yani insan bildiği ile sınırlar kaynağı! Yani asıl kaynak, bildiğimiz, bildiğiniz gibi değil! Demek ki ilk kural yani sınır tercih sınırıdır, “Ben” sınırıdır! Ne kadarını biliriz “Ben” konusunun? Bu 1. Boyuta dairdir! İkinci sınır, 2. Boyutta, ruh, data, levha, proje, yazılım kombinasyonlarıyla olur ki “Sonsuz ve sınırsız” kombinasyonlar burada işler, yine unutmayalım, “Sonsuz ve sınırsız” deriz ama tercih aşamasında bir sınır olduğu için aslen bu sonsuz ve sınırsız değildir! Bu aşamalar da zaman ve mekan göreceliliği yoktur, eş zamanlıdır! Zaman ve mekan, bildik manada 3. Boyutta başlar! Yani sadece 3. Boyut için zaman ve mekanı göreceli olarak kullanabiliriz! Bu durumda 3. Boyuttaki işleyişinde 2. Ve1. Boyuttan bakılınca zaman ve mekana tabi olmadığını anlarız! Hangi boyuttan bakıldığıyla alakalı! 3. Boyuttan bakılınca zaman ve mekan vardır. 2. Boyuttan bakabilen için hepsi levhada düzlemde zaman ve mekandan ayrı eş zamanlı görünür! 1. Boyuttan bakılınca hepsi zamansızlıkta ve mekansızlıkta vardır!
Kuralların nasıl şekillendiğine bakmaya devam edelim!
1. Boyutta tercih ile ne kadar sınırlandığı bilinmeyen ve bu nedenle “Sınırsız” başlayan serüvenin 2. Boyutta, data, levha, düzlemde proje durumunda ilk kuralları belirlenir! Bu yazılımla esas kuralları belirlemek gibidir! Bilgisayarınızın kapasitesi, fabrikada bellidir; bu tercih aşaması gibi düşünülebilir! Fabrika çıkışında içine konan program gibi düşünün, işletim programı onun üzerine yüklenir! Fabrikadan çıkış programı, bilgisayarın 1. Boyutu olsun, ona bir işletim programı yükler alıcı kişi! Bazı bu yüklenmiş olarak satılır; bu da 2. Boyutu olsun. Kullanıcı bu makine ile her ne yapar ise bilgisayarın yaşaması gibi düşünelim, o da 3. Boyutu olsun. Bu bilgisayarda kullanıcı marifetiyle her ne yapıldı ise o da hafıza gibi kaydedilsin bu da 4. Boyutu olsun. İşte bu aşamaların hepsi bilgisayarın nihai üretiminde etkili olur! Daha tercih aşamasında kapasite belirlenir ilk sınır, fabrika yazılımı, bir sınır getirir! Kullanıcının isteği ile yüklenen işletim programı da 2. Boyuta dair yazılım sınırını getirir! Ve bilgisayar ile yapılacak her şey bu aşamalara göreceli sınırlanmış, belirlenmiş olur! Basit bir bilgisayar, yine basit bir yazılımı yüklenebilir ve kullanıcı bu bilgisayar ile çok gelişmiş işleri yapamaz! Aynı mantık ile çok gelişmiş bir bilgisayar, gelişmiş bir yazılım yüklenir ve çok komplike işleri başarır! Kullanıcı mahir değil ise bu kapasite genişliğinin ve bilgisayarın yazılımının muhteşem olması bir yarar sağlamaz! Yani tüm boyutlarda dengeli bir yansıma olmak durumunda!
Bilgisayar örneğinde kuralları kim belirledi? Bilgisayarı üreten firma, ilk belirlemeyi üretmeyi tercih ettiği ürün üzerinde yaptı, üretim aşamasında bu belirlenmiş kapasiteye uygun yazılımı da yükledi, kullanıcı da kabul edip satın aldığı bu elindeki bilgisayarın kapasitesi ve fabrika yazılımının sınırları dahilinde işletim programını yüklemek durumunda kaldı! O halde tercih aşaması önemli, bir bilgisayar alırken tercih edici “Ben” kendi kullanım kapasitesine cevap verecek olan cihaz ve programı seçer! Şimdi nihai tercihi kim yaptı? “Ben” yaptım!
İşler, aslen 3. Boyuttan bakıldığında göründüğü gibi değildir! İşin aslına bakmak, 2. Boyuta ve 1. Boyuta da bakmayı gerektirir! İnsanlar 3. Boyutta gördükleri kuralların nasıl oluştuğuna pek bakmazlar, “Kurallara uymak” 3. Boyuttaki sınırlı alandaki işleri yoluna koyabilir! Bununla yetinmek de yadırganmamalı! Çocuklar oyun oynarken, “Oyunun kurallarını” belirlerler, kuralları bilmeyenleri oyuna almak istemezler! Bazen de mızıkçılık yapar, kurallara uymazlar! Bazı kuralları da aralarında anlaşarak değiştirirler! Büyüdüklerinde ise büyüklerin ve egemenlerin koydukları kurallara uyarlar veya uymazlar, büyükler de mızıkçılık yapar, büyükler de aralarında anlaşarak kuralları değiştirebilir! Herkes kendi tarzına uygun kuralları kabul edip o kurallara dair yaşamayı ister! Bu doğaldır, doğal olmayan şudur; sonradan tercih edilen hiçbir kural, değiştirilemez değildir! Bilgisayar örneğinde olduğu gibi herkes kendi kapasitesi nispetinde kural bilir, kurallara uyar veya uymaz! Herkes kendi kullanabileceği bilgisayarı seçer!
Kuralların hangi aşamalarda konulduğuna dair bir fikir oluştu aklımızda, yukarıda da bahsettiğim gibi; sonradan tercih edilen hiçbir kural, değiştirilemez değildir! Ve tüm kuralların açısı, aslen tercih aşamasında belirlenir, kapsam ise 2. Boyutta yansıma ise 3. Boyutta olur! 3. Boyuttan bakan için yani yansımayı gözleyen için bu aldatıcı olabilir, işin aslını bilmek kolay olmaz!
3. Boyutun yansımaları aldatıcı olurdan kasıt nedir?
Tercih ve yazılım aşaması 1. Ve 2. Boyuta dair olduğundan gözden kaçar! Yansıma 3. Boyutta olur ve ilk tercih, bilinmediği için yansımalara itirazlar yükselir! “Bu neden böyle?” denir. İşleyişte bir adaletsizlik veya haksızlık var sanılır! Oysaki evrende “Mutlak adalet” vardır ve işleyiş tercihe dairdir! Demem o ki kimseye tercih etmediği hal evren tarafından ya da Tanrı tarafından zorlanmaz! İnsanların bulundukları halleri, aslında 1. Boyuta dair bir tercihin 2. Boyutta yazılımıyla 3. Boyuta görünmesinden başka bir şey değildir! Bulunduğu hali, beğenmeyen veya halinden yakınan için de bu geçerlidir! Burası işimize gelmez ama öyle! Halinden memnun olmayanların kendi tercihlerini gözden geçirmeleri gerekecektir, zaten tercihleri karşılarına çıkıyor ve bundan memnun olmadıklarını söylüyorlar ise bu başkalarının tercihi olmadığı için başkalarının da bu konuda yapacağı fazlaca bir şey yoktur, kendine vazife çıkaranlar ise başkalarının tercihleri sonucu ortaya çıkan duruma dahil olup o tercihin sonuçlarına razı olması yani o da aynı hoş olmayan tercihi sahiplenmesi gibi olacaktır. Yani aynı sonuç ona da bulaşacak!
Son tahlilde; herkes, kendi tarzına uygun kuralları kabul edip o kurallara dair yaşamayı ister! Bu doğaldır, doğal olmayan şudur; tercih edilen hiçbir kural, değiştirilemez değildir! Halinden memnun olmayanların, kendi tercihlerini gözden geçirmeleri gerekecektir! Halinden memnun olmayan birilerine, tercihlerini değiştirmeleri konusunda yol gösterici olmak da önemli. Başkalarının yakındığı sonuçlara dair, onlarla bir olmak ise onların yakınmasına sebep olan tercihi yapmakla aynı sonucu verir! Sonuçlar tercihe bakar, bu nedenle sonuçtan, tercih bilinir! Sonuçtan memnun ise kişi tercihinden de memnundur! Sonuçtan memnun değil ise tercihini sorgulaması gerekir! Unutmayalım Evrende, mutlak adalet var ve Allah, abes iş yapmaz!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.