- 1149 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
EDEBİYAT DENİZİNDE KÜÇÜK BİR SANDAL ŞİİR
Ey gözleri denizlere düşmüş meçhul! Ey dili dolunaya merdiven kurmuş adam! Ey kaybettiklerinin yok olmuş bedenini topraktan çıkartmaya çalışan kadın! Ey kelimeleri sesiyle canlandıran çocuk! Benim derdim şiir, bizim derdimiz şiir. Edebiyatın geniş içeriği çok da umurumda değil. Edebi deryaya dalacak gücüm yok zira.
Hayal süzgecinden çok masallar geçirdim, çok öyküler, hepsi yalandı. Belki ben de onlara… Şiir benim gerçeğimdi, var oluş nedenim. Var olduğumu hissettirenim. Yok saysa da şairler, ben varım, var olacağım yok sayılan dizelerde.
Karanlık gecelerden yıldız topladıysam yılmadan, yaşamın karanlıklarını öldürmek içindi. Hüzünlü ayak izlerini susturuyordum şiirin ıssız kalan öksüz sokaklarında. Yoksulluğu işliyordum yüreğime birbirine zıt kelimeleri parçalayarak. İnsanlık için, yarınlar için. Eziliyordum unuttuğum yeminlerin ağırlığı altında, ezildikçe büyüyordum aksi sanılsa da.
Şiir denizinin beyaz köpüklerine tuz üretti gözlerim, yansınlar, daha çok yansınlar da kaya gibi kötülükleri kuma çevirsinler diye. Defterlerde durmayan dizeler derledim devamlı, takıp kırmızı uçurtmamın kanadına, uçurdum gökyüzüne bulutlara ulaşıp yağdırsın diye sevgileri. Yorgun omuzlarıma yepyeni gece nöbetleri yazdım.
Bazen savurduğum taşlara gülün dikenlerini sapladım gül kokulu acılar tattırsın diye. Ebruli renkler kattım sesime, ney üflettim nefesime. Bağlamanın telleriyle titredim, ayazı duymadım bile. Kemanın nağmelerine sardım şiirimi, rüzgârlara emanet ettim, iletsin diye uzak diyarlara. Duyumsanamayan seslerin anlamsız burgacına attım şiirlerimi, belki de kimse sırrıma ermesin diye. Zıtlıklar içinde yaşadım dizelerimle. Didilmiş gerçeklerle doldurulmuş yorganları attım üzerimden, yalanlar üşütse de.
Belki Ahmed Arif gibi kurşunları geceden geçirtemem.
Ahmet Haşim gibi yarin dudağından getiremesem de karanfili, göğsümün ateşinde akken al ederim. Cahit Külebi gibi doğduğum köyleri anlatamam, köyde doğmadım ben, sadece izlediğim hayatlar canlanır kalemimin ucunda. Fuzuli’nin Su kasidesinde boğulurum yüzme bilmem zira aruz denizinde. Ama yazarım kendimce, becerebildiğimce.
Edebiyat, edebi unutturulmuş edebiyat. Hikayeler, masallar, efsaneler… Tamamen içinde olmak istemiyorum belki onun, kaybolmaktan korkuyorum, varlığın bağrında yok olmaktan... Bir köşesinde kalsam yetmez mi?
Minderime yerleştim oturuyorum, kimse kaldıramaz. Şu köşe şiir köşesi, o da benim köşem…
NOT: Can Mabul’a önerdiği konu ve başlangıç için teşekkürler.
YORUMLAR
BENCE
İş başa düşünce ;
Çamaşır çitilerim ,
Elbise ütülerim .
Fazla laf yapmasam da ,
Dilim .
Meramımı anlat bilirim .
İmam bayıldı yaparım;
Başkasına bakmam ,
Kendim bayılırım .
İpe un sermem .
Sıcağı görünce gerinmem .
Mezarda esnemem .
Şiir olmamış desinler ,
Gücenmem .
Onun için karalar giymem ...
Bazen insan iyilik yapayım derken karşısındakini kırıyor,bence hiç birimiz tam manasıyla şair değil.Kendi çabalarımızla bir şeyler karalıyoruz kimisi kendini kaptırıp ben en iyi şairim diye bilir.Kendim için konuşacak olursam 800 aşkın şiirim var site de daha hala günün şiiri seçilmedi buradan gidersek demek ki iyi bir şair değilim.
Eleştiri yaparken de kişiyi tanımıyoruz,belki ilk okul mezunu olabilir,üniversite mezunu da olur şiir yazmak bir beceri,kabiliyet işidir.İlk şiirinde bu olmamış dersek taş koyarsak yoluna şevki kırılır bırakır.
Kişi küpünde ne varsa onu yazar ,burası herkese açık yazsınlar okuyalım arkadaşları..
Birden çömlek ustası olunmaz kırılarak bozarak öğrenilir.
Tebrik ederim saygılarımla.
Çokta okumam ama okuduğum kısa ama çok uzun bir yazıydı. Son zamanlarda hani derlerya eteğindeki taşları dök diye
sanki birilerine söylemek istemediği bazı sözlerini kaleme dökerek içinden bir oh çekmiştir
Edebiyatın geniş içeriği umrunda olmayan, edebiyatı içmiş bir adam gibi adam
Ben Edebiyat defterine ilk geldiğim yıllarda bişeyler yazmaya çalışıyodum benimde amacım şiirdi
şiiri severim ama yazamam halada yazamıyorum
yazdıklarımın yanlış ve anlamsız olduğunu kızarak beni ikaz ettiğinde yüzüm kızarmıştı gıyabında saygıyla eğilmiştim
Adam gibi adam Afet ablam hala yüzüm kızarık hala saygıyla eğiliyorum
Şiir dolu sandalını saygıyla seyrediyorum
ALLAH uzun ömürler versin
Afet İnce Kırat
Ve teşekkürler, saygılar.
Böylesi güzel bir yazı yazmayı çok isterdim. Lakin, yazamam..!
Ki yazmamada gerek kalmamış, şiir için içimden geçenleri; Şiirsel bir dille çok güzel ifade etmişsiniz.
Tebrik ediyor, aynı zamanda teşekkür ediyorum.
Afet İnce Kırat
ÖMER YÜCEKAYA
Rivayet odur ki; Kal-ü baladan beri yaşarlarmış
Dokuz canlıymış hepsi
Öldür öldür bitmezlermiş
Öldükçe...
Anka kuşu gibi kendi küllerinden doğarlarmış
Kalemleri kanlı olsada, yüreklerinin yufka olduğu söylenir
Elleri kalem tutmayı görsün, her şiirde çöller ağlarmış
Mecnunlar, Leylalar saklıymış şiirlerinde
Bir imgeden, binlerce kara sevda doğarmış
Ferhatın külüngünden güçlüymüş şiirleri
Dağlar dize gelir, zulm inim inim inlermiş
Mazlumun dilinde türkü olurmuş kimileri
Diyar diyar, dilden dile söylenirmiş
Şiir yazdıkça, yer yerinden oynarmış…
Şiir yazdıkça, severmiş birbirini kurt ile kuzu
Şiir yazdıkça, ezilenler ayağa kalkarmış
Şiir yazdıkça, ozanlar alırmış eline sazı
Ölürde bir nefes istemezlermiş
Kendi mezarlarını, kendileri kazarmış
İlişmeyin şiirlere, sakın ola yakmayın
Şiir yandıkça onlarda yanarmış
Şiir yandıkça..
Onlar daha çok yazarmış
Yazınızı okuduktan sonra; Bende yazayım dedim, anca bu kadar oldu.. Sürç-i lisan eylemişsem affola
Afet İnce Kırat
Güzelin gözlerinde küçücük bir çapak gördüm:
3.Paragraf: Hüzünlü ayak izlerini susturuyordum şiirin ıssız kalan öksüz sokaklarda.
"sokaklarda değil "sokaklarında" (şiirin sokakları: Belirtili isim tamlaması)
5. Paragraf: Duyumsanamayan seslerin anlamsız burgacına attım şiirlerimi, belki de kimse sırrıma erişmesin diye: "sırrıma ermesin" diye (Sırra ermek var, sırra erişmek yok)
Afet İnce Kırat
Şairin yaptığı hayatını ve yaşadıklarını anlatmak aslında. Kimse sanat sanat içindir lafını kâle almıyor artık. Sanat da şiir de edebiyat da her zaman toplum içindir yaşadığımız topluma sunulacaktır. Şiir bizim iç sesimizdir zaman zaman. Kişilerin yüzüne söyleyemediklerimizi bazen beyaz kağıtlara aks ettirmemizdir. Şairin yaptığı aslında bir kuyumcu titizliği ile ince işçiliktir. Kimilerinin zannettiği gibi ha deyince, üç beş dakikada yazılmaz şiirler serbest olsun hece vezni ile olsun. Bir kelimeyi araya sıkıştırmak için aylarca düşünür kimi şairler. Edebiyat denizinde yüzmek ya da bir sandal olmak na güzel bir tasvir boğulmadan devam etmek daha da güzel. Kutlarım yürekten Afet hanım...
Afet İnce Kırat
İşte bir aşk buna derim evet herkes şiir yazar ama aşk ile sevda ile yazmak başkadır kör kandiller altında bir pelikan olup dört duvar arasında şiir yazmak bir şairin aşkıdır yalnız bir odaya izdivaya çekilmek saiirin aşkıdır toplanmış bir raftan eskileri karıştırmak bazen bir ayaş olmak bazen bir nebi olmak bazen ahrete göçmek bazen meklerle konuşmak bazen onsekiz yazında olmak ve bazen bir sala binmek ve daha niceleri şaiir her yerdedir .
Bu güzel anlatım ve paylaşım için TSK ederim efendim saygılarımla
Afet İnce Kırat
‘’ Ey gözleri denizlere düşmüş meçhul ! ’’
Çaresizliğin ölüm döşeğinden dirilişi mi şiir? Bir kez öldürebiliyorsa şiir, bin kez nasıl diriltebiliyor şair ?
Dünün masallarını bugünün şiirlerine katarsak yarının umutlarını kimler yazacak ? Üç-beş şair öldürelim üç-beş şiir için ... Ve belki de ardından doğacak sözler yarını özgürleştirecek !
Güzel yazınız için teşekkürler...
saygılar,sevgiler
Afet İnce Kırat
berşah
Belki de edebiyatın en baş köşesidir şiir köşesi.
kabiliyeti olup ta, yaşadıklarını, gördükleri, hissettiklerini, zalimlikleri yazıya döken kalem olmaktan daha ne güzel olabilir ki.
bence kısa ama çok etkili bir edebiyat dalıdır şiir.
hisseden yüreğinize kaleminize sağlık Üstadım