4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
851
Okunma
Sıcak bir temmuz günü. Her hafta sonu bir - iki - dört oturum yapılan bitmez tükenmez sınavlardan biri. Okulumuzun karşısındaki lisede düzenleniyor. Çevre okullardan gelen öğretmenlerle oturuyoruz. Bizim okuldan yedi öğretmen görevliyiz. Sık sık biraraya geldiğimizden az çok tanıyoruz birbirimizi.
Artık sigara odaları da olmadığından birarada sohbet edebiliyoruz. Konu havalar, bel ağrıları, tatil programları, çocuklar...Her kafadan bir ses çıkıyor. Öğretmenler biraraya gelince öğrenciler gibi oluruz. Sınıf ortamı oluşuverir.
İlk defa gördüğüm bir bey izin isteyerek söz aldı. ( Bu kadar kadın arasında hiçbir erkeğe söz sırası gelmeyeceğini bildiğinden.)
Meslek lisesi öğretmeniymiş. Kibarca tanıttı kendini.
-“Yenidünya’ yı bilir misiniz?” dedi. .” (Amerika’ dan bahsedecek sandık.) “ Maltaeriği’ de denir."
Meraklandık. Bilmeyenimiz yoktur. Hepimiz tadına bakmışızdır. Pat diye ortaya atlayan olmadı. Lafın nereye geleceğini bilmediğimizden. Bazen bu tür erkekler tehlikeli olabiliyordu. Sözü ağzımıza tıkayıverir, rezil oluruz. Kısa bir sessizlik oldu. ( Yine bir yerlerde kız çocuğu doğdu denir ya o kadar.)
-“ Hepiniz tanırsınız meyvesini. İlkbaharda tezgahlarda satılır. Yurdumuzun her yöresinde yetişir. Kışın yapraklarını dökmez. Çok dayanıklı bir ağaçtır. Meyvesi lezzetli, ağacı havayı temizler, estetiktir.” diye anlatmaya başladı.
Bel ağrısı çeken öğretmen “Bende saksıda yetiştirdim, sitenin bahçesine ektim.” diye söze girdi.
Arkadaş tatmin olmadı. “Bir kişi mi, başka başka?” diyerek hepimizi süzdü.
- “Bir iki değil hepimiz binlerce, milyonlarca yenidünya ağacı yetiştirmeliyiz. Çekirdeği toprağa gömmek yeterli. Bunu bütün öğrencilerimize, çocuklarımıza, tanıdıklarımıza anlatalım. Trilyonlarca ağacımız olsun.”
Çantasından yazılar, resimler çıkarıp gösteriyor, anlatıyordu. Bir resimde öğrencisi ve yanında saksıda yeni dünya fidesi:
-“ Bu öğrencimin not ortalaması 43 tü. 45 yapmam için birşeyler üretmelisin dedim. Saksıdaki yeni dünyayı o yetiştirdi ve sınıfı geçti. Üretmeliyiz. Ağaç yetiştirmeliyiz. Yenidünya çekirdeklerini saksıya gömelim. Balkonlarımız, bahçemiz yeni dünya ağaçlarıyla dolsun.” diyerek ısrarla sürdürdü konuşmasını.
Okullarda ağaç kampanyaları düzenler, hatıra ormanları ile öğrencilere doğa sevgisini vermeye çalışırdık. Ceviz, zeytin, çınar, çam gibi ağaçların zenginlik kaynağı ve doğa harikaları olduğunu vurgulardık. Meşe palamutunu bütün öğrencilere tanıtıp sevdirmiştik.
Son Ceyhan depreminde enkaza dönen ilçeyi turunç ağaçlarıyla donanmış görünce acılarım hafiflemişti. Bütün cadde ve sokaklara dikilen üzeri meyve yüklü ağaçlar inanılmaz güzellikteydi. Ama yenidünya için bir çalışmayı ilk kez işitiyordum.
Çok ilgimi çekti. Şimdi hemen başlayabilir miyim diye düşündüm. Meyveyi bulmalıydım önce.
Eşsiz yurdum, tüm dünya ancak doğa sevgisiyle kurtulabilir, güzelleşebilir.
Buna yürekten inanıyorum.
Sınıf geçmek isteyen öğrenciler: Yeni dünyalarınızı yetiştirip okula koşun, öğretmeninize.
Tüm sınavlarda da istense...Giriş belgesinin yanında...Niye olmasın...
Fazilet Ünsal ELİAÇIK
Şehir/Ocak 2009