Huzur evinde ve sokaktaki çığlık
Yüreğimin çığlığı ile zaman, zaman huzur evlerini ziyaret ederiz.
Oradaki yaşlı erkek ve bayanların saç tırnak bakımlarını yaparız. Yine bir huzur evine yüreğimin çığlığı ile gitmiştik. Yaşlıların bakımlarını yaptık. Huzur evindeki yaşlılar ile vedalaştık hepsinin ağzında çıkan kelime “lütfen yine gelin” bu gelişimiz onları mutlu etmişti ama biz ayrılırken her zaman bir hüzün bulutu yüreğimizi kaplamıştı.
Onlar ise benim sabahları beklerken kuşandığım asi ruhla inançlarını, umutlarını giyinmişlerdi ve “ yine gelin” diyorlardı.
Kapıdan çıkarken bir yaşlı ana görevlilere bağırıyordu ben gitmem öldürseniz de gitmem diye avazı çıktığınca bağırtısı ile kapıdan dışarı çıkmadan geri döndük ve neler olup bittiğini görevlilere sorduk.
Görevliler gelen talimat üzerine bu annemizi başka bir huzur evine nakledeceğiz ama kabul etmiyor dediler.
Yaşlı teyze ile ilgilendik ağlayarak evi gibi benimsediği huzur evinden uzaklaşmak istemediğini bir çocuk korkaklığıyla göz yaşlarını dökerek ifade etti. bize sığınmıştı..
Alzheimer hastası idi ama aydiyet duygusu işte kendisinin bulunduğu huzur evini evi gibi benimsemiş ve yerinin değişmesini istemiyordu.
Bize sığınan anne ile bizde duygulandık. Görevlileri ikna ederek oradan ayrıldı.
Sokakta bir çığlık
Sabah tan yeli ağardığında 6 çocuk yetiştiren ve hepsini ev bark sahibi eden Mehmet amca telaşla evden çıkıp yaşlı ayakları ile kaldırımların üzerinde hızla ilerliyordu. Kendisini unutan çocuklarını düşünüyor yüreğinden ince bir sitem ile ilerliyordu.
Telaşlıydı…
Sokağın sonundaki kavşağa geldiğinde karşıdan karıya geçerken gazeteleri dağıtan bir bisikletçi Mehmet amcaya çarptı.
Gazete dağıtıcısı yere düşen Mehmet amcaya çok üzülmüştü. Mehmet amca düşer düşmez tekrar ayağa kalkar gitmeliyim der. Gazete dağıtıcı Mehmet amcayı ikna eder ve biraz oturup dinlenmesini ister bu arada Çevre sakinlerinin de yardımı ile sağlık görevlilerini çağırır. Hafif yaralanan Mehmet amca ya sağlık görevlileri müdahalede bulunurlar.
Hafif sıyrılan ellerini pansuman ettiklerinde vücudun da kırık çıkık olup olmadığını kontrol etmek için onu sedyeye alıp hastaneye götürmek istediklerinde Mehmet amca telaşla yeniden ayağa kalkarak “Ben hastaneye gitmem, gideceğim, işim var” diye karşı çıkınca sağlık görevlileri amca ne işin var diye sorduklarında.
Mehmet amca “Eşim huzur evindedir, onunla her sabah kahvaltı yapıyoruz. Gitmesem merak eder “ diye cevap verir.
Sağlık görevlileri amca biz onu arar söyleriz geç kalacağını dediklerin de Mehmet amca “O sizi anlamaz, Alzheimer hastasıdır. Siz ne söylerseniz söyleyin anlamaz. o beni bile tanımıyor kimseyi dinlemez” dedi.
Hayret içinde kalan sağlık görevlileri madem seni bile tanımıyor, o zaman niye telaşlanıyorsun bu daha iyi ya kimse sana sormaz niye geç kaldığını dediklerinde Mehmet amca hiddetlenir “O beni tanımaya bilir, ben onu tanıyorum ya kim olduğunu da biliyorum bu yetmez mi? diye cevap verir.
Anlayacağınız hayat bir ödev tahtasıdır. Siz ne yazarsanız?
Sevgiyi yazmanız dileği ile …
Cana can olmak benim görevimdir.