çoban nerde olsa çobandır
Çobanlığın memleketi yokt. Ha Sivasta olmuşsun ha İstanbul denen o büyük köyde. Aslına bakarsanız mutluda gözüküyorlardı. Fakat seçim şansları olsa bunumu tercih ederlerdi onu bilemiyorum. Bu birkaç keçi,inek,koyun onların geleceğini için mi yoksa geçim sıkıntısını hafifletmek için mi? Yani keçi koyun beslemek bu çocukların tercihi değildi. Baba anne böyle görmüş böyle yetişmiş onlarda bu kültürün, kısır döngünün insanları olarak yetişiyorlardı. Sanki kendimi “kurtarmışım” gibi onlara acıyordum. O an yine içimdeki o asi kişilik ortaya çıkmıştı. Bu benim hayatım bir başkasının bunu değiştirmesine yönetmesine izin vermek hiç de akıllıca bir şey değildi. G.Abla ben gitmek istiyorum. Sizleri geldim gördüm sağ olun beni ağırlayıp doyurdunuz. Daha teyzemleri ve ağbimi bile görmedim dedim. Bu ani çıkışım karşısında ablam biraz sanki kırılmış gibi, birazda eh o zaman ne halin varsa gör der gibi baktı. Sen bilirsin canım gitmeden gel yine görüşelim. Hafta sonu belki Bayram ağbinler de gelir onları da görmüş olursun. Ben tabi inşallah yine gelirim diyerek kalktım. Ablam ulan bari yemek yiyip öyle çıksaydın zaten öğlen olmuş baksan, sağ ol dedim. Ayakkabımı giyip elini öptükten sonra dışarı çıktım. İçim sıkılıyordu. Bir an önce ordan uzaklaşmak istiyordum. Halbuki bana ne kadar iyi davranmış evlerini açmış ekmeklerini paylaşmışlardı. Bunların hiç biri beni mutlu etmiyordu. Çünkü benim istediğim benim beklediğim kelimeleri kullanmıyorlardı. Hiç biri sana iş bulalım, yada bizimle çalış demiyorlardı. Ayrıca kasığımdaki köpek ısırığının bendeki travmasını atlatmak okadar da kolay olmayacak gibi görünüyordu. Beynimdeki ben ne olacağım sorusunun yanına ya kuduz olursam sorusu da eklenmişti. Ben ne olacağım sorusuna cevap bulamamışken ikinci soruda belirsizliğini koruyordu. O nedenle ordan uzaklaşırsam sanki bu sorunlara çözüm gelecekmiş hissi vardı. Aslında işin özü onlardan değil kendimden kaçıyordum. Elimde bir mesleğim yada özel bir yeteneğim yok. Beni sokaklardaki yüzbinlerden ayıran özel kılan hiçbir şey yok. Bir taraftan bunları düşünürken bir taraftan da sanki bir yerlere yetişecekmişim gibi hızlı adımlarla o toprak yoldan geçip gidiyordum. Gece karanlığında köpeklerin bana saldırdığı yere gelmiştim sanırım. İçimde korku ile karışık ne olduğuna anlam veremediğim bir duygu oluştu. Tüylerim diken diken oldu. Etrafıma korku dolu gözlerle bakındım ve biraz daha hızlandım. Nihayet minibüs duraklarına varmıştım. Biraz evvelki korkular girmiş şimdi yerini nereye gideceğim sorusu al-mıştı. Çünkü evden çıkarken bir karar vererek çıkmamıştım. Yürürken de o geceyi hatırlayarak o kabusu yeniden yaşayarak geçirmiştim. Kendi kendime ben en iyisi E.dayımın yanına döneyim. İş verirse bana o verir. Öylede yaptım. Minibüse binip Gürün hanın yolunu tuttum. Dayım iş verirse uzun süre onlarda kalamam kalmam doğruda olmaz diye düşündüm. Bana kimse ev vermez çünkü yaşım küçük verseler bile benim alacağım para ev kirasını zor karşılar diyordum. Aklımın bir köşesinde M.Ağbim vardı ama oda kendini zor geçindiriyor her hafta bir akrabanın yanında kalıyordu. Benim yüzümden işi bozulsun da istemiyordum. Evi barkı olmadığı için İstanbula geleli nerde ise onbeş gün olmuştu ama görüşememiştik. Kendi kendime madem tek başıma tutamıyorum evi ağbimle tutarız. Bu aklıma yatmıştı. Bir ara sanki işe girmişim evi de tutmuşuz .Hafta sonlarında da pazarlara çıkarız bir şeyler satar belki kiraladığımız evi bile alabiliriz neden olmasın diye kafamda kurgularken muavin eminönünde inecekler kalmasın. evet ağbiler bekleme yapmaz eminönü yolcusu kalmasın diye seslenmesiyle irkildim. Sanki rüyadan uyanmıştım. Muavine kızıyordum bütün düşünceler birer kurgu değilde gerçekten oluyormuş da o işimize engel olmuş. Oturduğum koltuktan kalktım yanımda oturan bacaklarını uzatmış sanki plajda güneşleniyor mübarek. Biraz kinalı biçimde izin verirsen inelim bey efendi dedim. Sanırım böyle bir şey beklemiyordu benden çünkü yaşça çok büyüktü. Geç bakalım dedi. Bi zahmet ayaklarını topladı bende zar zor geçtim ,birinci merdivene ayağımı atmıştım ki muavin hey kardeş ücret. Ücreti unuttun bir an ne ücreti daha binice ödedim. Muavin şoföre şoför muavine baktı.Yoksa kalsın canım dedi. Çok bozulmuştum vallahi ödedim .Şoför muavine ya şu işi adam gibi yap yada s…git lan benim başımı belaya sokma diyordu. Üzülmüştüm indikten sonra elimi cebime atıp paramı kontrol ettim gerçekten de ödemiştim. Param çok olmadığı için bir kuruş eksilse hemen anlaşılıyordu..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.