Türkiye ya da Yunanistan?
Geçtiğimiz Ocak ayının son günlerinde günübirlik de olsa Yunanistan’da bulundum. Edirne’den Pazarkule sınırını yürüyerek geçerek tren vasıtası ile bizim sınırımıza yakın Orestiada şehrinde ve diğer sınır köylerinde vakit geçirme imkanı buldum. Bu sırada dede topraklarını gezerken Türkiye ve Yunanistan arasında çeşitli kıyaslar da yaptım tabi ki.
Öncelikle Yunanistan’da krizin etkisini her anlamda hissedebiliyorsunuz. Sokak boyu kiralık veya satılık dükkanlar, sokakta işsizlikten yakınan insanlar, onarılmayı bekleyen kaldırımlar, boyası yirminci yüzyıldan kalmış duvarlar... Tüm bunlara rağmen iyi gördüm Yunanistan’ı. İnsanlar Türkiye’dekine oranla daha çok gülüyor, meydanlarda biralarını yudumlayıp birbirleriyle derin sohbetlere dalıyorlar. Alt yapı hizmetleri olarak da düzen olarak da bizim güzel İstanbul’umuzun en az iki yüz yıl ilerisindeler. İnsanların hal ve hareketlerine bakınca da genel olarak çok tanıdık bir hava seziliyor. Bizim Muhsin Amca’mız burada bir anda Aleksis oluyor. Meydanda top oynayan çocuklar Aliler, Veliler orada Yunanca konuşmaya başlayan Kostas ve Sokratesler oluyor. Dönüşte Yunanistan’ın sınır kasabasında gördüğüm görüntü ise beni şok etti. Köyde tenis kortu vardı. Ve beni daha şoke eden başka bir haber aldım. Bu sınır köyünde her sene Temmuz ayında müzik festivali oluyormuş. Bizde bırakın sınır köylerini en kral köyde bile bunları bir arada zor bulursunuz.
Kısacası her ne kadar kriz olsa da Yunanistan, Türkiye’nin birkaç yüzyıl ilerisinde. Bunu tabi ki geçmiş yıllardaki yöneticilerine, Avrupa kıtasında hoş bir konumda bulunmalarına ve dünya savaşlarında doğru tarafta bulunmalarına borçlular. Türklerin biraz daha düzenli hali diyelim biz buna. Birbirimize düşmanlığı bırakıp, saçma sapan tarihi konuları bir kenara atıp kardeşliğimizin tadını çıkarma vakti geldi de geçiyor bence.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.