- 3352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIRIKKALE GÖNÜL DOSTU ŞAİRLERİMİZDEN BAHŞILILI AŞIK-ŞAİR SAMİ GÜLER (SAMİMİ) ABİYİ TANIYALIM.....
Dostlarım ,2010 yılına kadar bir ajandada sakladığım 10 kadar eleştirisel kuralsız kaidesiz şiirlerim vardı.
Rabbim 2010 da bir Eğitim Sendikasında yöneticilik yaparken Belediyeden emekli olmuş usta bir Şair abimle Ömer Cöngeri ile bizi karşılaştırdı ve onun sayesinde Antoloji-Edebiyat Defteri ile tanıştım.İlk 250-300 kadar şiirim kuralsız ve kaidesiz hece vezniyle yazılmıştı.
Sanırım 2010 yılı başlarıydı.
Ömer Çetinkaya abi Kırıkkale Belediyesinden emekli.
Kırıkkale Balışeyh ilçemizin Beşbıcak Köyünden..
Ömer abi Emekli Memursen İl Başkanı, bizde Başkan yrd.olarak 2013 lere kadar birlikte çalıştık.
Ömer abi kalp ameliyatı geçirdikten sonra bu vazifeyi bıraktı evine çekildi.
Sonra bir başka Belediyeden emekli Kemal Keskin Başkanlığında devam ettik.
El an Emekli-Memursen İl yönetiminde Emekli Şube müd. Ekrem Akyel Hocamızla bir şeyler yapmaya gayret ediyoruz.
İnsanların hayatlarında önemli çıkışlar anlık fırsatlar olur ya..
İşte benimle Ömer Çetinkaya abiyi de İlahi kader bir anlamda bir yerde buluşturdu..
Birgün Ömer abi Sendikadaki odamızdaki bilgisayardan şiir sitelerine şiir yüklüyordu.
Benim de o güne kadar 10-15 şiirim bir ajandada duruyordu.
Kızgınlıktan 28 Şubat günlerinde zamanın ceberrutlarına yazdığım sitemli şiirler..
Ömer abi çok kıymetli bir insan Osmanlıcaya şiire vakıf çok güzel 2000 kadar şiiri olduğunu söylediğinde iyice meraklandım.
Sonraki günlerde Şiir siteleri Antoloji ve Edebiyat Defterini bana gösterdiler.
O günden sonra ilk şiirlerimi girerek işe başladım.Evimde bilgisayarım yoktu hergün iki üç şiir yazıp okulda ders aralarında girmeye çalıştım.
İnanın bilgisayarı hiç kullanmamıştım o güne kadar ve Hasan Okumuş adlı bir öğretmen arkadaşımdan enter tuşuna basarak alt kısma geçmeyi o günlerde sorarak öğrenmiştim.
Ömer abi şiir gruplarına şiir atarsan tanınırsın dedi hemen gruplara atmaya başladım.
Sonra Kırıkkale’de Gönül Dostları adlı bir Şiir grubu olduğunu öncelerde kendisinin uzun bir zaman her ay bu gruba katıldığını söylediler.
2012 yılı başlarında Demir Doğan Kandemir Yetimi Üstadla Kırıkkale Öğretmenevinde başlayan çay sohbetimiz geçen ay Yetimi abi vefat edene kadar devam etti.
Acizane bu gruba her ay katıldım çok istifade ettim ve grubun mesaj trafiğini rahmetli Yetimi abinin direktifleri doğrultusunda yapmaya çalıştım.
Kırıkkalede Gönül Dostları adlı Şairler topluluğunda tanıdım onu ilk defa..
Kendi halinde yaşını başını almış,hayatın çilesini cefasını çekmiş, Anadolu insanı bu amcamın yüzünden gülücükler hiç eksik olmuyordu..
Her ayın ikinci pazar günü öğle namazından sonra Kültür Merkezinde yaparız toplantılarımızı..
Şair arkadaşlar büyüklerimiz,annelerimiz ikişer şiir okurlar her zaman günün konusuna uygun olarak..
İşte burada tanıdım Şair Sami Güler amcayı..
O günden beride ayda bir kez görüşürüz.
Şiir eğitimi almamış ama çok güzel kafiyeli,hece ölçüsünde şiirleri var..
Aşık Samimi mahlasıyla şiirler yazıyor.
Şair Sami Güleri daha yakından tanımak için kendi şiir kitabının arka yüzünde yazdığı kısa özgeçmişine bir bakalım..
***
Sami Güler amcamız 1941 yılında Kırıkkalenin Bahşılı Köyünde doğmuş.
Bahşılımız şu anda ilçe büyüyen gelişen Kızılırmağın hemen yanında yer almakta..
İlk okulu köyünde bitirmiş..
Babası çiftçi olduğundan her köy çocuğu gibi o da koyunları gütmüş..
Babasıyla kardeşleriyle tarlayı sürmüş,çiftçilik yapmış uzun yıllar.
Askerlik öncesi köyünde bir bakkalın yanında tezgahtarlık yapmışlar..
Askerliği nerede yaptığını yazmamış ama erbaştım diyor..
Erbaş askerlikte en alt kademe er sonra onbaşı sonra çavuş olacak sıralama herhalde..
Zor şartlar altında evlenip altı çocuk sahibi olmuş hayatın acısını da tatlı günlerini de yaşamış kendi deyimiyle..
***
Uzun yıllar tarımla ve inşaat yaparak yaparak geçimini sağlamış..
Bahşılı ilçesinde 200 kadar evi yaptığını temelden çatıya kadar binada her işi yaptığını söyleyen Sami amcamız nasırlı elleriyle ekmeğini kazanmış.
Hiç bir sigortalı işte çalışamayan Sami Amcamız sigortasını dışardan yatırarak malülen emekli olmuş..
Gözlerinden rahatsız olduğunu kalın camlı bir gözlük kullandığını biliyorum..
Şu anda emekli hiç bir şey yapmıyor,hayatının ikinci baharını köyünde ırmağın kenarında ayaklarını serin sulara daldırarak ibadetle namazla geçiriyor..
Sami Amcamız arada geçen badirelerde kendisinde bir haller olduğunu görüyor..
Aşk ağlatır dert söyletir misali bütün yaşantısını şiirlere mısralara döküyor..
***
Şiirleri çok güzel hece ölçüsünü çok güzel kullanmış..
Aşık Samimi-2007 adında bir şiir kitabı çıkarmışlar ilk olarak..
220 sayfalık bu kitapta oldukça güzel şiirleri bir çırpıda okuyup beğeneceksiniz..
Sonra diğer şiir kitapları gelmiş yıllar içinde.
Aşk,hasret,çile,fakirlik,başlık parası,gençlik,yaşlılık,kahır,cefa,sefa,ağıt,horlanma,köy hayatı,yerilme,hayvanlar alemi,çift çubuk,pınar,dağlar her ne gördüyse ona şiir yazmış mübarek amcam..
Hapishaneyede yazmış hastahaneye de yazmış..
Mevlanaya da yazmış Yunus Emreye de yazmış..
Şiirleri benim şiirlerimle uyuşuyor.
Aynı telden çalıp söylüyoruz anlayacağınız..
İşte şiirlerinden birkaç örnek..
***
VAR MIDIR YURDU MEVLANIN
Mevlayı bulmaya giden Deliler,
Var mıdır mekanı Yurdu Mevlanın,
Kalp gözüyle gören ermiş Veliler,
Var mıdır mekanı Yurdu Mevlanın.
Kimisi gidiyor Adıyaman’a,
Kimisi varıyor Telli Babaya,
Kimisi gidiyor Hilmi Baba’ya,
Var mıdır mekanı Yurdu Mevlanın.
Bir tek gören var O da Hz. Muhammed,
Bulup ta Cennette edelim sohbet,
Yarın koptuğunda Yevm-i Kıyamet,
Var mıdır mekanı Yurdu Mevlanın.
Ben zikir bilmiyom Kur’andan başka,
Herkes okusaydı onu da keşke,
Tefekküre dalmak o daha başka,
Var mıdır mekanı Yurdu Mevlanın.
AŞIK SAMİ-SAMİ GÜLER
***
KULAKLARIM.
Sağ kulağım sağır oldu,
Tik tak tik tak hiç duymuyor,
Sol kulağım sağır oldu,
Bağırsalar hiç duymuyor.
Eğer sana ne oldu dersen,
Yaşım oldu tamam seksen,
Ne iş yapsam oldu noksan,
Çağırsalar hiç duymuyor.
Kulaklarım kulaklarım,
Niye şişti damaklarım,
Deri kemik yanaklarım,
Neden ise hiç doymuyor.
Her gün yüzüm güler iken,
Dişim fındık kırar iken,
İki gözüm görür iken,
Şimdi gözüm hiç görmüyor.
SAMİ GÜLER-AŞIK SAMİMİ
***
GÖÇÜP GİTTİLER..
Hz. Adem’i balçıktan yaptın,
Hz Havva’yı zevce yarattın,
Biri Seerendip’e birin Cidde’ye attın,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Nuh’a Tufan verdin gemi yaptırdın,
Her neyse canlıdan çiftler aldırdın,
İman etmeyeni suya gark ettin,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Hz.Musa’ya koyun güttürdün,
Her türlü nimete dua ettirdin,
Firavun kavmine pes dedittirdin,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Hz. İbrahim’e beyti yaptırdın,
Nemrudun kavmini nâra attırdın,
Suya Emir verip narı söndürttün,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Hz. Musa’yı Nehri attırdın,
Firavunu salıp onu tutturdun,
AnasınI ona Süt anne yaptırdın,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Hz Ali’ye Nara attırdın,
Kalenin kapısın köprü yaptırdın,
Bunca kafirleri puta taptırdın,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
Hz. Muhammed’e Miraç’ı verdin
Ebu Cehil ile imtihan ettin,
Hira Mağarasında onu gizledin,
Onlar da Dünyadan Göçüp gittiler.
***
VESVESE.
Şeytan vesveseyi dolar diline,
Yalanıp durursun bal yemiş gibi,
Bir kız olur çıkıverir yoluna,
Düşersin peşine gel dermiş gibi.
Uyku tutmayınca dalan gaflete,
Yüzen deryalarda sal olmuş gibi,
Tutulur dillerin dönmez ağzında,
Bir kelam diyemen lal olmuş gibi.
Uyandım gafletten döndüm tevbeye,
Besmeleyle kör şeytanı dövmeye,
Bir nida duyuldu Ey insan diye,
Uyan o gafletten dön dermiş gibi.
Gafletin insanı bastığı gibi,
Nefsin bataklığa düştüğü gibi,
Balığın sulara battığı gibi,
Çıkıp kayboluyor bul dermiş gibi.
Ağa olur Paşa olur Bey olur,
Şehir olur Belde olur köy olur,
Üslenir günahın sana kul olur,
Yanar cayır cayır kül olmuş gibi.
Bazen bir at olur rahvan yarışır,
Bazen Hatip olur söze karışır,
Bazen küser gider bazen barışır,
Herkesle dost olun dermiş gibi.
***
BAHTI AÇIK BAHŞILI
Yahşihan hududu hodar Deresi
Hacılar hududu baraj sırası
Emiroğlu Gökçeören Ovası
dört köşede taş Dikili başlığı.
doğusunu Kızılırmak çevreler
batısını Kömürcüler pareler
güneyinde Kızıl uçuk Derbeder
kuzeyinde rafineri var
bahçeli en yüksek Ovası hamid’in Dölek
gelin Bahçeli semtlere börek
her semtine birer isim vererek
bağrı açık Bahtı açık karşılığı
aşağıdan başlar arpa çukuru
altın oldu tenekesi bakırı
etli elli ekmek tuttu birçok fakiri
bağrı açık Bahtı açık bahşılı
eski ekinlik de ilçenin
teri elini kalmadı halkının
var bazı vefasız şahsi çıkarır
bağrı açık Bahtı açık Bahçeli
meşhur olur başının üzümü
gelinliğinden Üstün tutar kızını
tutturur damadı her an sözünü
bari açıp bakışı Bahtı açık vahşiler
Gençlik Parkı vardır erenmek için
ırmağını da balık Avlanmak için
halkı ile sohbet eylemek için
bağıracak bak da açık Bahçeler
Sarpkaya verdik tutuyor başına
gece gündüz Poyraz döver döşünü
olgundur insanı bilir işini
Bahtı açık baktı bağrı açık Bahşılı.
ilin batısında yerin var senin
Topal dediği gibi pirin var senin
bir de aşık Sami elin var senin
ellerinle övünürsün Bahşılı.
***
VAR..
Bu dünyayı cennet kıldın nur ile,
Ömrümü geçirdim ahu zar ile,
Terbiyeye layık olduk nar ile,
Ervahı ezelden günahımız var.
Her nerde anarsam yanımda hazır,
Hak Hakim olunca Peygamber vezir,
Günahın çok ise olursun rezil,
Kur’an-ı Kerime imanımız var.
Akıttın yaşları kulun gözünden,
Sen bir Padişahsın dönmen sözünden,
Usanmadım baharından yazından,
Sırat Köprüsünde mizanımız var.
***
AYASOFYA CAMİSİNE.
Zaten cami idin ezel ezelden,
Nasıl ayrılırım aslı güzelden,
Anayasa karar kıldı tezelden,
Ayasofya kimliğine kavuştun.
Hem minare hem müze olur mu?
Düşünürsen mantık bunu alır mı?
Olur diyen dünya sana kalır mı?
Ayasofya kimliğine kavuştun.
Fatih’ten armağan Din-İ İslama,
Müze yapanlara de kin besleme,
Alnın ak kalbin pak sakın paslanma,
Ayasofya kimliğine kavuştun.
Dıştan görünüşün nasıl yücesin,
Yaşın tarih ama hala tazesin,
Minareler yaysın sesin ezanın,
Ayasofya kimliğine kavuştun.
Diyanet İşleri alsın tapusun,
Yirmi dört temmuzda kapın açılsın,
Dünya duysun halkımız görsün,
Ayasofya kimliğine kavuştun.
KENDİME..
Gönül istiyor ki kaşıkla yiyem,
Gönül istiyor ki çatalla yiyem,
Gönül istiyor ki bardakla içem,
Daha yemem için izin çıkmadı.
Hortumla şırınga kardeş oldular,
Boğazımda boru sırdaş oldular,
Toplanıp da bir araya geldiler,
Daha ayrılmaya izin çıkmadı,
Kalemle kağıda yazıp duruyorum,
Bazı yanlışları silip duruyorum,
Yemiyorum diye kızıp duruyorum.
Daha yemek için izin çıkmadı.
Eller gibi bende yiyem aşımı,
Kendim tıraş edem dedim başımı,
Çok uğraştım küçültmeye yaşımı,
Her gün bir yukarı çıkıp duruyor.
***
GAFİL..
Niye gafil yaşan ey insan oğlu,
Hayatın gam ile kederle dolu,
Sırat köprüsüdür cennetin yolu,
Tevbe istiğfarla geçilir burdan.
Başında adalet tartısı vardır,
Altında cehennem korkusu vardır,
Ya Rab kullarıyın işi ne zordur,
Hepsi birer birer seçilir burdan.
Sırat Köprüsüne yürü deyince,
Günahın sevaptan ağır gelince,
Mekanın burası girin deyince,
Hepsi birer birer dökülür burdan.
***
ORMANLARIMIZ..
Ormanımız küle döndü,
Gözyaşımız sele döndü,
Toplanıp ta göle döndü,
Söndürmeye çalışalım.
Yeşile canlıya yazık,
Vicdanınız yok mu azcık,
Yakanlara yağlı kazık,
Oturtmaya çalışalım.
Ağlamakta kar etmiyor,
Vicdansızlar ar etmiyor,
Hapis cezası yetmiyor,
Katrandan kazana atalım.
Ailesin yurttan sürün,
Sırtlarına semer vurun,
İdam sehpasını kurun,
Meydanlarda taşlıyalım.
Teröristi durduralım,
İşkenceyle öldürelim,
Uçakların su tankını,
Göz yaşıyla dolduralım.
Hapislerde beslemeyin,
Giyim kuşam süslemeyin,
Ali Veli deyip seslemeyin,
Tek celsede öldürelim.
Ya kırk katır ya kırk satır,
Kemiklerin çatır çatır,
Yakalım gel çatır çatır,
Hava basıp patlatalım.
Cennet yurdum Cennet yurdum,
Seksen yılım sana verdim,
Lanet terör nedir derdin,
Kaynar suda haşlıyalım.
B u cezayı az görüyom,
Takdiri size veriyom,
Kahrımdan bak ölüyorum,
Dualarla gönderelim.
***
BAHŞILI’YI BİZLER KURDUK
Bahşılı’yı bizler kurduk,
Kurar iken çok yorulduk,
Eyvah deyip dizler kırdık,
Bizler kurduk Bahşılı’yı.
Bahşılı’nın kavakları,
Toplanıyor savakları,
Pay pay oldu toprakları,
Bizler kurduk Bahşılıyı.
Kurulunca Belediye,
İşler döndü hep tekniğe,
Güzel olsun diye diye,
Bizler kurduk Bahşılıyı.
Bunca hizmet hayır yapmış,
Dünya alem devir yapmış,
Yeni nesil yoldan sapmış,
Bizler kurduk Bahşılıyı.
SAMİ GÜLER
***
GENÇLİĞE ÇAĞRI
Bir mektup yazıyom gelecek nesle,
Sakın ha İslamdan şaşmayın gençler.
Huzurla güvene olur vesile,
Sakın ha İslamdan şaşmayın gençler.
İki elin aç ta içine bir bak,
Birisi seksenbir biri onsekiz,
Toplamı etmez mi tam doksan dokuz,
Esmayı husnadan şaşmayın gençler.
İlim irfan teknik mevcut Kur’anda,
Onu tefsir etmek zordur bir anda,
Y ahayal edersin ya da rüyanda,
Kur’an-ı Kerimi okuyun gençler.
İngiliz Fransız he mi Almanca,
Hepsi fucur dolu görünür bence,
Sohbetleri dahi birer eğlence,
Sakın ha İslamdan şaşmayın gençler.
Her iki dünyada geçerli dindir,
Temeli sağlamdır he mi daimdir,
Onu yaşayanlar birer alimdir,
Sakın ha İslamdan şaşmayın gençler.
Samimi sözüne son ver sen gayrı,
İslam dini bütün dinlerden ayrı,
Nefesim bitmeden gençliğe çağrı,
Ediyom İslamdan şaşmayın gençler.
***
TÜRKMEN KIZI..
Bir gelin getirdim Türkmen ilinden,
Anlamadı lisanımdan halimden,
Bir mazlumu esirgedin kulundan,
Şu feleğin ahtı varmış benimle.
Hiç durmaz çenesi konuşur dırdır,
Hayatımız zindan her gece hır gür,
Yedi çocuk verdi senede bir bir,
Şu feleğin ahtı varmış benimle.
Tehditler savurdum susturamadım,
Dövdüm kovdum yine küstüremedim,
Vardım Mahkemeye astıramadım,
Şu feleğin ahtı varmış benimle.
Size vasiyyetim önce tanışın,
Konu komşu akrabayla konuşun,
Önce Hakka sonra halka danşın,
Şu feleğin ahtı varmış benimle.
Kadir Mevlam teraziyi çatmıyor,
Eş yazarken kefesiyle tartmıyor,
İki gönül birbirini tutmuyor,
Şu feleğin ahtı varmış benimle.
***
SOR DEDİ BANA..
Giderken yoluma çıktı bir güzel,
Güzelliği tartışılmaz doğrusu,
Sordum hallerini zorda birisi,
Otur da halimi bir bir sor dedi.
Oğlan sana bir sözüm var diyemem,
Ak üstüne karaları giyemem,
Senden gayrı başkasını sevemem,
Gizli gel de hallerimi sor dedi.
Bahar olur yaz geçince güz olur,
Gönül sever tüm engeller düz olur,
Gündüz gelme eller görür söz olur,
Gece gel de hallerimi sor dedi.
İlkbaharda açılınca çiçekler,
Çiçeğin dalına konar böcekler,
Akşam olup kararınca ocaklar,
Gizli gel de hallerimi sor dedi.
Yaz gelip de allanmadan kirazı,
Seher vakti dillenmeden horozu,
Gizlenmeye elverişli burası,
Gece gel de hallerimi sor dedi.
***
ÇEŞME..
Çeşme sende çok çalıştım,
Nice insanla tanıştım,
Ağır işlere alıştım,
Yılların yorgunuyum ben.
Bunca malzeme taşıdım,
Yetmeyince de şaşırdım,
Gide gide aşındırdım,
Yolların yorgunuyum ben,
Aka aka havuz dolsun,
Gelen herkes suyun alsın,
Yapanlara rahmet olsun,
Dillerin yorgunuyum ben.
Kimileri kırıp döker,
Kimileri bomboş döner
Size diyom ey Erenler,
Kulların yorgunuyum ben.
Kenarına güller diktim,
Köklerine suyun döktüm,
Açmayınca boynum büktüm,
Güllerin yorgunuyum ben.
***
SÖYLEMEM
Yaradanla aramızda bir sır var,
Zorlamayın mümkün değil söylemem.
Şeytan ile aramızda hır gür var,
Zorlamayın mümkün değil söylemem.
Rahat imiş oturması doğrusu,
Hoş geliyor güllerinin kokusu,
Kevser ırmağının billur akışı,
Zorlamayın mümkün değil söylemem.
Ömür verdi yetmiş sene yaşattı,
Bazen çiçek verdi bazen aş attı,
Bazen yel estirdi bazen taş attı,
Zorlamayın mümkün değil söylemem.
Üç aylar geliyor ramazan yolda,
Kimi çölde tutar kimisi gölde,
Doksan dokuz ismi söylenir dilde,
Zorlamayın mümkün değil söylemem.
***
KADİR GECESİ..
Bu gece kadir gecesi,
Gecelerin en yücesi,
Mümin kulların cümlesi,
Ağlan kadir gecesinde.
Bu geceyi verdi bize,
Denk eyledi ömrümüze,
Geldi görev hepimize,
Ağlan kadir gecesinde.
Bu gece iner melekler,
Kabul olur tüm dilekler,
Huzur bulur hep yürekler,
Ağlan kadir gecesinde.
Var ise içinde duygu,
Terk edelim kötü huyu,
Cehenneminden sen koru,
Ağlan kadir gecesinde.
İhya ettinse beratı,
Okudunsa kıraatı,
Kolay geçersin sıratı,
Ağlan kadir gecesinde.
Bu ay müminlerin ayı,
Dağılır kulların payı,
Seviyorsan sen Mevlayı,
Ağlan kadir gecesinde.
Bu ayda oruç tutanlar,
Günahlarını atarlar,
Sevaba sevap katarlar,
Ağlan kadir gecesinde.
Ab-ı kevserden içersin,
Sıratı kolay geçersin,
İpek hulleler giyersin,
Ağlan kadir gecesinde.
GENÇLİK..
Gelip geçtin gençlik benden,
Usandın mı tatlı candan,
Hep koşturdun sen arkandan,
Gençlik geri dönmez misin.
Konakladın bende pek az,
Bırakıp da gittin bu yaz,
Eğlen bende sen etme naz,
Gençlik geri dönmez misin.
Süremedim senle sefa,
Çok çektirdin bana cefa,
Gel geriye dön bir defa,
Gençlik geri dönmez misin.
Dört bir yana nazar ettin,
Varlığını pazar ettin,
Terk eyleyip gazel ettin,
Gençlik geri dönmez misin.
Sermayemdin bedenimde,
Sen var idin kaderimde,
Gayri sensiz niderim de,
Gençlik geri dönmez misin.
***
VEFASIZLAR..
Bazıları beni diken gördüler,
Elaleme gül kokuyom baksana,
Lale gibi boynun eğri dediler,
Selvi gibi boy atıyom baksana.
Vefasızlar hor gördüler Samiyi,
Elenip de toprak oldum baksana,
Kalemiyle taradım şu alemi,
Tüm cihana yaprak oldum baksana.
Gelene gidene beni yerdiniz,
Hasır gibi ayak altı serdiniz,
Kaldırıp da yerden yere vurdunuz,
Hepinize kalkan oldum baksana.
***
VAROLUŞ
Adem baba ile Havva anadan,
Çoğal diye emreyledi yaradan,
Vaktolunca bizde geldik sıradan,
Böyle hitap etti Ademoğluna.
Ruhları yaratıp bedene hazar,
Yürü kulum diye eyledi nazar,
Akibetin ölüm durağın mezar,
Böyle hitap etti Ademoğluna.
Dünyayı insanın emrine verip,
Kimisi neşeli kimisi garip,
Herkes huzuruna duracak varıp,
Böyle hitap etti Ademoğluna.
Beş vakit namazı emir buyurdu,
Rızık verip karnımızı doyurdu,
Cehennemi cenneti duyurdu,
Böyle hitap etti Ademoğluna.
***
SORULUR MU?
Bahşılı’ya gelip durun,
Aşık Sami diye sorun,
Varıp hallerini görün,
Aşığa yol sorulur mu.
Arısı var kovanı yok,
Ekmeği var soğanı yok,
Halini hiç soranı yok,
Garibe yol sorulur mu.
İstiyorsan sen görmeyi,
İstiyorsan hal sormayı,
Razı eden sen Mevlayı,
Hastaya yol sorulur mu.
İşim gücüm hep gezerim,
Alıp satan bir pazarım,
Neyi görürsem yazarım,
Arıya bal sorulur mu.
Bağlanınca elin kolun,
Tutulunca ağzın dilin,
Kabre yönelince yolun,
Ölüye yol sorulur mu.
***
DOSTLAR BANA BİR EŞ BULUN..
Eşim öldü kaldım bekar,
Dostlar bana bir eş bulun,
Kış geliyor yağacak kar,
Dostlar bana bir eş bulun.
Kara kaşlı yara yaşlı,
Az konuşan ağır başlı,
Al yanaklı inci dişli,
Dostlar bana bir eş bulun
Eni boyu normal olsun,
Toros değil termal olsun,
Bazen derde derman olsun,
Dostlar bana bir eş bulun.
Sarışınca kumral saçlı,
Tatlı dilli hoş bakışlı,
Ela gözlü kalem kaşlı,
Dostlar bana bir eş bulun
Bakışları ceylan gibi,
Yürüsün küheylan gibi,
Olmasın Akrep Nalan gibi,
Dostlar bana bir eş bulun.
***
MUTLULUK..
Bir kız bana göz ediyor,
Mutluluktan söz ediyor,
Yüreğim cız ediyor,
Vermezlerse seni bana.
Sevgi bağı bağlanınca,
El dilinde söylenince,
Son menzile dek varınca,
Vermezlerse seni bana.
Sevgi için ölenlere,
Leyla gibi kalanlara,
Güvenim yok insanlara,
Vermezlerse seni bana.
Söz verip de döneceksen,
Beni mecnun edeceksen,
Bırakıp da gizeceksen,
Vermezlerse seni bana.
***
AŞIKLARIN ÇİLESİ..
Bitmez aşıkların derdi çilesi,
Yaşayıp giderler hayat boyunca,
Yoktur sözlerinin asla hilesi,
Yazılıp gidiyor hayat boyunca.
Kimi mecnun olur çöllere düşer,
Kimi Leylasına tebdil-i şaşar,
Kimi deniz olur deryaya taşar,
Okunup gidiyor tarih boyunca.
Kimi Kerem gibi yanar kül olur,
Kimi altın olur kimi pul olur,
Kimi nehir olur kimi göl olur,
Söylenip gidiyor hayat boyunca.
Kimi Ferhat gibi dağları deler,
Kimi kalbur alır toprağı eler,
Kimi koyun gibi kuzuya meler,
Okunup gidiyor hayat boyunca.
Kiminin gönlünde sevda yarası,
Kiminin başında hayat kavgası,
Kiminin hayatı çile tarlası,
Ekilip biçilir hayat boyunca..
***
DERTLERİM..
Akşam olup yatağıma yatınca,
Başımı yastığa hemen atınca,
Kalemimin bir ucundan tutunca,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Fakirlikti benim birinci dostum,
Ne bir çeşmem oldu ne de bir testim,
İstedim vermedi feleğe küstüm,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Hiç fırsat vermedim baktım işime,
Doyamadım gençliğime yaşıma,
Daha ne gelecek benim başıma,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Kimi ağır söyler kimi çok yükler,
Sarsılır ahımdan yer ile gökler,
Çok yalvardım kabul olmaz dilekler,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Ne okumam vardır ne de bir yazmam,
Mesleğim sorarsan kürekle kazma,
Bana vacip oldu destanı düzme,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
***
ÇİLE..
Kadir mevlam bitsin artık dertlerim,
Çile benden ben çileden usandım,
Kurtulursam yazmam dursun ellerim,
Çile benden ben çileden usandım.
Yetmiş yıldır bu çileyi çekerim,
Tükendi takatım bitti dizlerim,
Levh-i kalem böyle yazmış kaderim,
Çile benden ben çileden usandım.
Bir gömlek giydirdin yakası darda,
Hiç dertsiz görmedim gezdiğim yerde,
Beni muhtaç etti namerde merde,
Çile benden ben çileden usandım.
Böyle imiş tecellisi kaderim,
Böyle doğdum böyle yaşar giderim,
Korkarım kabirde olur kefenim,
Çile benden ben çileden usandım.
Aşık dertlerini yazdı söyledi,
Kağıt dinledi de kalem ağladı,
Çeke çeke hiç takatim kalmadı,
Çile benden ben çileden usandım.
***
DOKTOR..
Bir sır söyleyeyim yüce dağlara,
Sakın inlemeyin kimse duymasın,
Hasta yatan bayanlara baylara,
Sakın inlemeyin doktor duymasın.
Elini dokunup beşyüz alıyor,
Reçeteyle eczaneye salıyor,
Haşlayıp da ikisi bir soyuyor,
Sakın hastalanman doktor duymasın.
Hasta olup da ölmeyin,
Parça parça bölünmeyin,
Tavuk gibi yolunmayın,
Sakın doktorlar duymasın.
Şimdilerde seçeriz biz,
İyi olana gideriz,
Hizmet edeni severiz,
Doktorlarım bin yaşasın.
Sözlerim hep latifedir,
Doktorları severiz biz,
Başım dişim ağrıyınca,
Doktorlara koşarız biz.
Tüm doktorlar bin yaşasın.
***
SİTEM..
Sitemim var gülüm senden,
Neşelenip gülmüyorsun,
Bak zamanı gelip geçmiş,
Sen sevmeyi bilmiyorsun.
Bülbül gibi dilleşelim,
Çiçek çiçek dolaşalım,
Sarılalım koklaşalım,
Sen sevmeyi bilmiyorsun,
Gece yarıya bölündü,
Yıldızlar yasa büründü,
Ufukta güneş göründü,
Sen sevmeyi bilmiyorsun.
Uyumamı mı beklersin,
Ay doğmayı mı beklersin,
Nazlanıp niye gelmezsin,
Sen sevmeyi bilmiyorsun.
***
KÖYDEKİ HAYAT.
Şehirin yolları görülmez tozdan,
Çimenlidir bizim köyün yolları,
Kış gelince her yer yürünmez buzdan,
Dumanlıdır bizim köyün yolları.
Mini etek giyer şehir kızları,
Açıyorlar gerdanları dizleri,
Terleyince boya kokar yüzleri,
Gül kokuyor bizim köyün kızları.
Sürüp sürüştürüp giyiniyorlar,
Biz güzeliz diye övünüyorlar,
Ar namus kalmamış soyunuyorlar,
Şalvar giyer bizim köyün kızları.
Asvaltın sıcağı kavurur yakar,
Havası değişik bir başka kokar,
Her zaman suları bulanık akar,
Berrak akar bizim köyün suları.
Bal yapıyor petek petek arılar,
Kimisi esmer de kimisi sarılar,
Kumral saçlılar da çifte benliler,
Name söyler bizim köyün kızları..
***
FERMAN..
Bilinmez bir derde düştüm,
Bilemedim dermanını,
Böyle yazmış felek benim,
Kaderimin fermanını.
Yarim olsa keşke benim,
Davet etse köşke derim,
Böyle imiş hep kaderim,
Felek yazmış fermanımı.
Gam yükünü atamadım,
Alan yokmuş satamadım,
Bir kenarda mahzun kaldım,
Böyle yazmış fermanını.
Beyan ettim kusurumu,
Bağışlamaz özürümü,
Elçi sandım vezirini,
Silemezmiş fermanını.
Suyu başkası buladı,
Suçu boynuma doladı,
Kırılsın kolu kanadı,
Bulamasın dermanını.
***
TERAZİ..
Bir terazi aldım alıp satmaya,
Kefesiyle ben kendimi tartmaya,
Terazi hassasmış inada durdu,
Altını tarttı da pulu tartmadı.
Arıya uğradım balın almaya,
Peteği tarttı da balı tartmadı,
Vardım teraziye kefesin öptüm,
Dudağı tarttı da dili tartmadı.
Doldurdum içine taşı toprağı,
Toprağı tarttı da taşı tartmadı,
Gözlerimin yaşı sele dönünce,
Kuruyu tarttı da yaşı tartmadı.
Sordum teraziye işin dozunu,
Çiçeği tarttı da gülü tartmadı,
Yalvarıp yakardım öptüm özünü,
Konuştuğum acı sözü tartmadı.
Terazi dillenip karıştı söze,
Geç otur karşıma konuş yüzyüze,
Aynaya baktın mı dönmüşsün güze,
Baharı tarttı da güzü tartmadı.
***
ÇAĞLASIN
Bir Kızılırmak Kızıl Dağdan çağlıyor,
Bazıları yollarını bağlıyor,
Bırak diye hazin hazin ağlıyor,
Bırakın da Kızılırmak çağlasın.
Boyu uzun diye seni övmüşler,
Kızılırmak diye isim vermişler,
Deve gibi yedi yerden boğmuşlar,
Bırakın da Kızılırmak çağlasın.
Akar gider derelerle karışır,
Sular gider ovalarla barışır,
Koylarda balıkların barışır,
Bırakın da Kızılırmak çağlasın.
Adı kızıl ama suları berrak,
Bırakın da gitsin yolları ırak,
Kurumuş yatağı oluyor çorak,
Bırakın da Kızılırmak çağlasın.
İnsanın elinde oldu oyuncak,
Ecdadımız darılmaz mı duyuncak,
Selam söyle sen denize varıncak,
Bırakın da Kızılırmak çağlasın.
***
AĞACIN ÖYKÜSÜ
Bende bir ağaçtım tazeydi çağım,
Kökümü kestiler yanıyor bağrım,
Durun durun diye feryadım çağrım,
Eyvah bu küstahlık ağlattı beni.
Sizler için yeşil yeşil dal verdim,
Bahçenizde demet demet gül verdim,
Düşkünlere ayak oldum el verdim,
Sonunda yerlere serdiler beni.
Gölge oldum engel oldum seline,
Türkü oldum aşıkların teline,
Sandık oldum al duvaklı geline,
Zalim dallarımı yasadı benim.
Yuvasız kuşların yuvası oldum,
Kırık gönüllerin devası oldum,
Gelecek nesilin rüyası oldum,
Tarihde yazacak dehamı benim.
Dertlerimi yalnızca sana dökerim,
Yalnız kaldığımda boyun bükerim,
Kıyamet kopsa da seni dikerim,
Peygamberin sözü unutmam bunu.
***
VURGUNUM..
Bugün ben bir güzel gördüm,
Gezer salını salını,
Zülüfleri top top olmuş,
Ördüm telini telini.
Bahçesine çiçek ekmiş,
Büktüm dalını dalını,
Gördüm ki yar hüzünlenmiş,
Sordum halini halini.
Açılınca gonca güller,
Konuşunca tatlı diller,
Sohbete daldı bülbüller,
Derdim gülünü gülünü.
Gülleri hep al al olmuş,
Petekleri balla dolmuş,
İpeklerden bir şal almış,
Sardım belini belini.
Dedim güzel huri misin,
Meleklere biri misin,
Sen güzeller piri misin,
Kestim yolunu yolunu.
***
HACCA YOLCULUK..
Resulum Muhammed,habibim Ahmet,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Yarın koptuğunda yevmil kıyamet,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Görmek için mekanını yerini,
Almak için cemaliyin nurunu,
Sen söndürdün cehennemin narını,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Görmedik yüzünü duyduk sözünü,
Aldık sohbetiyin tatlı hazını,
Kara toprak kapatmadan gözünü,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Kabede tavafını yapan hacılar,
Hepside müslüman kardeş bacılar,
Zemzem dağıtırken orda sucular,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
***
SİGARA..
Bakkal amca bakkal amca,
Sigara ver tam boyunca,
Efkarını dağıtınca,
İçma dostum sigarayı.
Parasını eller alır,
Dumanını yeller alır,
Zehiriyse sana kalır,
İçme dostum sigarayı.
Gençliğinde çalım satar,
Yaşlanınca zulum yapar,
İçenler hep hasta yatar,
İçme dostum sigarayı.
Hastalığın temelidir,
Yoksulluğun hammalıdır,
Tam öğrenme zamanıdır,
İçme dostum sigarayı.
İsteyenler meyva yesin,
Kuruyemiş helva yesin,
Çok yaşayıp ölmeyesin,
İçme dostum sigarayı.
Ciğerlerin is tutmadan,
Genç bedenin paslanmadan,
Anan bacın yas tutmadan,
İçme dostum sigarayı.
Genç nesilin gönül bahtı,
Kara eder beyaz tahtı,
Sami Beyin nasihatı,
İçme dostum sigarayı.
***
MİRAS..
Size baba mirasım var,
Altı koyun altı kitap,
Hepinize birer adet,
Paylaşınız yavrularım.
Hepinize birer koyun,
Sütü size olsun öğün,
Sormuyorsa amacan dayın,
Paylaşınız yavrularım.
Hepinize birer beyit,
Ben ölünce etmen ağıt,
Bir kalemde bir kaç kağıt,
Paylaşınız yavrularım.
Yokluk beni aldı esir,
Çalışmamda yoktur kusur,
Bir ıbrıkla eski kasır,
Paylaşınız yavrularım.
Rızkınızı temin ettim,
Zalimlere boyun büktüm,
Ya Rab Sami kulun dedim,
Paylaşınız yavrularım.
Elli dört yıl ömür gördüm,
Günde beş kez emir gördüm,
Yeri göğü demir gördüm,
Paylaşınız yavrularım.
Ne katım var ne terasım,
Ne suluda var arazim,
Benim size yok garazım,
Paylaşınız yavrularım.
Ananızı görmediniz,
Babanızı sormadınız,
Ne idiniz ne oldunuz,
Paylaşınız yavrularım.
VAY HALİNE..
Er meydanı er meydanı,
Boş bulmuşlar her meydanı,
Şiir yazmış yok anlamı,
Şair olmuş vay haline.
Bunca yıllar hizmet vermiş,
Bence halka zulüm yapmış,
Şir yazmış anlatmamış,
Şair olmuş vay haline.
Karun kadar malı olan,
O da olur bir gün talan,
Söylediysen yalan dolan,
Vay haline vay haline.
Yirmilerde evlenmezsen,
Kırka kadar yükselmezsen,
Altmışa dek sen ölmezsen,
Vay haline vay haline.
Sami der ki er kişiyim,
Gariplerden bir kişiyim,
Sanmayın ki bektaşiyim,
Vay halime vay halime.
***
HAKKIN KULUYUZ..
Dinimiz İslam dinidir,
Dilimiz Türkün dilidir,
Gördüğümüz insanların,
Hepsi de Hakkın kuludur,
Kitabımız Kur’an ile,
Doğru yolu ulan ile,
Hakka kıyam duran ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Bastığımız toprak ile,
Açan yeşil yaprak ile,
Berrak akan ırmak ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Dağlar ile taşlar ile
Gökte uçan kuşlar ile,
Bacı ile kardaş ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Tekke ile türbe ile,
Tefekkürle tevbe ile,
Kabe ile Mekke ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz..
***
HASRET..
Ya bir mektup gönder yada bir haber,
Ne ise razıyım tecelli kader,
Beklerim yolunu ölene kadar,
Sevdiğim mekanın yurdun belirsiz.
Yıl yarıya geçti gelmez haberin,
Günbe gün artıyor derdim kederim,
Yerin bilsem peşin sıra giderim,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
Bilmem ki halini hastamı yatan,
Sağ olsan evine bir mektup atan,
Söyle de bileyim kusurum hatam,
Hasretin belirsiz derdin belirsiz.
Sayamadım yıllarını unuttum,
Yavruları aslan gibi büyüttüm,
Gelir diye ben gönlümü avuttum,
Yılların belirsiz yurdun belirsiz.
Çiçeğim kurudu güllerim soldu,
Yuvamız kederle gam ile doldu,
Yavrular evlenip hep yuva kurdu,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
***
MEZARCI...
Gidenler gelmiyor senin yörenden,
Kaybolup gidiyor kara toprağa,
Yer altında neler olup bitenden,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Up uzun yatmışlar kara toprağa,
Gidiyorlar gelmiyorlar bir daha,
Bir kelime yazmamışlar yaprağa,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Hasretmiş ezelden bu kara yere,
Gelin haber verin bize bir kere,
Dalmışsınız ince ince fikire,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Geride kalanlar ibret almıyor,
Kara yere gireceğin bilmiyor,
Gidenlen haber dahi gelmiyor,
Ne görünen ne bir haber veren var.
***
TOPRAK...
Doğduğundan beri çiğnen,
Yorulunca yatıp dinlen,
Tanır mısın onu bilmem,
Toprak sana dost değil mi?
Bedeninde kemik ettin,
Yediğimiz tüm nimetin,
Gizlemez mi hep iffetin,
Toprak sana dost değil mi?
Hakkını hiç yetirmedi,
Ne ektin de bitirmedi,
Boldur darlık getirmedi,
Toprak sana dost değil mi?
Gel ondaki nabzı dinle,
Ne ekersen alın binle,
Ona dönen her şeyinle,
Toprak sana dost değil mi?
Bastığınız yere bakın,
İncitmeyin onu sakın,
Bizler için verdi hakkın,
Toprak sana dost değil mi?
Öldüğünde kucak açar,
Kaldığında bizar kaçar,
Eşin dostun senden kaçar,
Toprak sana dost değil mi?
Alakr gider sellerinen,
Tozar gider yellerinen,
Satılınca ellerinen,
Toprak sana dost değil mi?
***
HAPİSHANE...
Taştan imiş duvarının yapısı,
Demirdendir penceresi kapısı,
Bana mı verildi bunun tapusu,
Ben mahkumum salıverin gardiyan.
Basit bir kapıyı gördüm girişte,
İki asker gördüm esas duruşta,
Dam Ağası yer gösterdi varışta,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Ordan geçiyordu tesadüf yolum,
Yeminler ediyom ben masum kulum,
Burda mı çıkacak cenazem ölüm,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Bırakın ben suçluyu buluyum,
Bulamazsam namus sözü geliyim,
İnanın ki ben suçsuzun biriyim,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Otuz yıl verdiler bir gayri hakka,
Değil aylar yıllar geçmiyor dakka,
Şikayet ederim sizleri hakka,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
***
DERTLERİM..
Akşam olup yatağıma yatınca,
Başımı yastığa hemen atınca,
Kalemimin bir ucundan tutunca,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Fakirlikti benim birinci dostum,
Ne bir çeşmem oldu ne de bir testim,
İstedim vermedi feleğe küstüm,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Hiç fırsat vermedim baktım işime,
Doyamadım gençliğime yaşıma,
Daha ne gelecek benim başıma,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Kimi ağır söyler kimi çok yükler,
Sarsılır ahımdan yer ile gökler,
Çok yalvardım kabul olmaz dilekler,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
Ne okumam vardır ne de bir yazmam,
Mesleğim sorarsan kürekle kazma,
Bana vacip oldu destanı düzme,
Yazmayınan tükenmiyor dertlerim.
AĞACIN ÖYKÜSÜ
Bende bir ağaçtım tazeydi çağım,
Kökümü kestiler yanıyor bağrım,
Durun durun diye feryadım çağrım,
Eyvah bu küstahlık ağlattı beni.
Sizler için yeşil yeşil dal verdim,
Bahçenizde demet demet gül verdim,
Düşkünlere ayak oldum el verdim,
Sonunda yerlere serdiler beni.
Gölge oldum engel oldum seline,
Türkü oldum aşıkların teline,
Sandık oldum al duvaklı geline,
Zalim dallarımı yasadı benim.
Yuvasız kuşların yuvası oldum,
Kırık gönüllerin devası oldum,
Gelecek nesilin rüyası oldum,
Tarihde yazacak dehamı benim.
Dertlerimi yalnızca sana dökerim,
Yalnız kaldığımda boyun bükerim,
Kıyamet kopsa da seni dikerim,
Peygamberin sözü unutmam bunu.
VURGUNUM..
Bugün ben bir güzel gördüm,
Gezer salını salını,
Zülüfleri top top olmuş,
Ördüm telini telini.
Bahçesine çiçek ekmiş,
Büktüm dalını dalını,
Gördüm ki yar hüzünlenmiş,
Sordum halini halini.
Açılınca gonca güller,
Konuşunca tatlı diller,
Sohbete daldı bülbüller,
Derdim gülünü gülünü.
Gülleri hep al al olmuş,
Petekleri balla dolmuş,
İpeklerden bir şal almış,
Sardım belini belini.
Dedim güzel huri misin,
Meleklere biri misin,
Sen güzeller piri misin,
Kestim yolunu yolunu.
***
HACCA YOLCULUK..
Resulum Muhammed,habibim Ahmet,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Yarın koptuğunda yevmil kıyamet,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Görmek için mekanını yerini,
Almak için cemaliyin nurunu,
Sen söndürdün cehennemin narını,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Görmedik yüzünü duyduk sözünü,
Aldık sohbetiyin tatlı hazını,
Kara toprak kapatmadan gözünü,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
Kabede tavafını yapan hacılar,
Hepside müslüman kardeş bacılar,
Zemzem dağıtırken orda sucular,
Ümmetlerin yolda sana geliyor.
SİGARA..
Bakkal amca bakkal amca,
Sigara ver tam boyunca,
Efkarını dağıtınca,
İçma dostum sigarayı.
Parasını eller alır,
Dumanını yeller alır,
Zehiriyse sana kalır,
İçme dostum sigarayı.
Gençliğinde çalım satar,
Yaşlanınca zulum yapar,
İçenler hep hasta yatar,
İçme dostum sigarayı.
Hastalığın temelidir,
Yoksulluğun hammalıdır,
Tam öğrenme zamanıdır,
İçme dostum sigarayı.
İsteyenler meyva yesin,
Kuruyemiş helva yesin,
Çok yaşayıp ölmeyesin,
İçme dostum sigarayı.
Ciğerlerin is tutmadan,
Genç bedenin paslanmadan,
Anan bacın yas tutmadan,
İçme dostum sigarayı.
Genç nesilin gönül bahtı,
Kara eder beyaz tahtı,
Sami Beyin nasihatı,
İçme dostum sigarayı.
ANLA BENİ..
Yar saksında gül olayım,
Baş örtünde pul olayım,
Yaradana kul olayım,
Seviyorum anla beni.
Uzun ince yol olayım,
Gece gündüz yürü beni,
Eski halı çul olayım,
Yerden yere sürü beni.
Selvi gibi dal olayım,
Peteklerde bal olayım,
İpeklerden şal olayım,
Yar beline dola beni.
Kırlarda diken olayım,
Boynunu büken olayım,
Derdini çeken olayım,
Seviyorum anla beni.
Ne olursun anlasana,
Sevdiğini söylesene,
Aşkın ile bağlasana,
Seviyorum anla beni..
HAKKIN KULUYUZ..
Dinimiz İslam dinidir,
Dilimiz Türkün dilidir,
Gördüğümüz insanların,
Hepsi de Hakkın kuludur,
Kitabımız Kur’an ile,
Doğru yolu ulan ile,
Hakka kıyam duran ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Bastığımız toprak ile,
Açan yeşil yaprak ile,
Berrak akan ırmak ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Dağlar ile taşlar ile
Gökte uçan kuşlar ile,
Bacı ile kardaş ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Tekke ile türbe ile,
Tefekkürle tevbe ile,
Kabe ile Mekke ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz..
HASRET..
Ya bir mektup gönder yada bir haber,
Ne ise razıyım tecelli kader,
Beklerim yolunu ölene kadar,
Sevdiğim mekanın yurdun belirsiz.
Yıl yarıya geçti gelmez haberin,
Günbe gün artıyor derdim kederim,
Yerin bilsem peşin sıra giderim,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
Bilmem ki halini hastamı yatan,
Sağ olsan evine bir mektup atan,
Söyle de bileyim kusurum hatam,
Hasretin belirsiz derdin belirsiz.
Sayamadım yıllarını unuttum,
Yavruları aslan gibi büyüttüm,
Gelir diye ben gönlümü avuttum,
Yılların belirsiz yurdun belirsiz.
Çiçeğim kurudu güllerim soldu,
Yuvamız kederle gam ile doldu,
Yavrular evlenip hep yuva kurdu,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
MEZARCI...
Gidenler gelmiyor senin yörenden,
Kaybolup gidiyor kara toprağa,
Yer altında neler olup bitenden,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Up uzun yatmışlar kara toprağa,
Gidiyorlar gelmiyorlar bir daha,
Bir kelime yazmamışlar yaprağa,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Hasretmiş ezelden bu kara yere,
Gelin haber verin bize bir kere,
Dalmışsınız ince ince fikire,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Geride kalanlar ibret almıyor,
Kara yere gireceğin bilmiyor,
Gidenlen haber dahi gelmiyor,
Ne görünen ne bir haber veren var.
TOPRAK...
Doğduğundan beri çiğnen,
Yorulunca yatıp dinlen,
Tanır mısın onu bilmem,
Toprak sana dost değil mi?
Bedeninde kemik ettin,
Yediğimiz tüm nimetin,
Gizlemez mi hep iffetin,
Toprak sana dost değil mi?
Hakkını hiç yetirmedi,
Ne ektin de bitirmedi,
Boldur darlık getirmedi,
Toprak sana dost değil mi?
Gel ondaki nabzı dinle,
Ne ekersen alın binle,
Ona dönen her şeyinle,
Toprak sana dost değil mi?
Bastığınız yere bakın,
İncitmeyin onu sakın,
Bizler için verdi hakkın,
Toprak sana dost değil mi?
Öldüğünde kucak açar,
Kaldığında bizar kaçar,
Eşin dostun senden kaçar,
Toprak sana dost değil mi?
Alakr gider sellerinen,
Tozar gider yellerinen,
Satılınca ellerinen,
Toprak sana dost değil mi?
HAPİSHANE...
Taştan imiş duvarının yapısı,
Demirdendir penceresi kapısı,
Bana mı verildi bunun tapusu,
Ben mahkumum salıverin gardiyan.
Basit bir kapıyı gördüm girişte,
İki asker gördüm esas duruşta,
Dam Ağası yer gösterdi varışta,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Ordan geçiyordu tesadüf yolum,
Yeminler ediyom ben masum kulum,
Burda mı çıkacak cenazem ölüm,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Bırakın ben suçluyu buluyum,
Bulamazsam namus sözü geliyim,
İnanın ki ben suçsuzun biriyim,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
Otuz yıl verdiler bir gayri hakka,
Değil aylar yıllar geçmiyor dakka,
Şikayet ederim sizleri hakka,
Ben suçsuzum salıverin gardiyan.
***
HASRET..
Ya bir mektup gönder yada bir haber,
Ne ise razıyım tecelli kader,
Beklerim yolunu ölene kadar,
Sevdiğim mekanın yurdun belirsiz.
Yıl yarıya geçti gelmez haberin,
Günbe gün artıyor derdim kederim,
Yerin bilsem peşin sıra giderim,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
Bilmem ki halini hastamı yatan,
Sağ olsan evine bir mektup atan,
Söyle de bileyim kusurum hatam,
Hasretin belirsiz derdin belirsiz.
Sayamadım yıllarını unuttum,
Yavruları aslan gibi büyüttüm,
Gelir diye ben gönlümü avuttum,
Yılların belirsiz yurdun belirsiz.
Çiçeğim kurudu güllerim soldu,
Yuvamız kederle gam ile doldu,
Yavrular evlenip hep yuva kurdu,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
***
MEZARCI...
Gidenler gelmiyor senin yörenden,
Kaybolup gidiyor kara toprağa,
Yer altında neler olup bitenden,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Up uzun yatmışlar kara toprağa,
Gidiyorlar gelmiyorlar bir daha,
Bir kelime yazmamışlar yaprağa,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Hasretmiş ezelden bu kara yere,
Gelin haber verin bize bir kere,
Dalmışsınız ince ince fikire,
Ne görünen ne bir haber veren var.
Geride kalanlar ibret almıyor,
Kara yere gireceğin bilmiyor,
Gidenlen haber dahi gelmiyor,
Ne görünen ne bir haber veren var.
VAY HALİNE..
Er meydanı er meydanı,
Boş bulmuşlar her meydanı,
Şiir yazmış yok anlamı,
Şair olmuş vay haline.
Bunca yıllar hizmet vermiş,
Bence halka zulüm yapmış,
Şir yazmış anlatmamış,
Şair olmuş vay haline.
Karun kadar malı olan,
O da olur bir gün talan,
Söylediysen yalan dolan,
Vay haline vay haline.
Yirmilerde evlenmezsen,
Kırka kadar yükselmezsen,
Altmışa dek sen ölmezsen,
Vay haline vay haline.
Sami der ki er kişiyim,
Gariplerden bir kişiyim,
Sanmayın ki bektaşiyim,
Vay halime vay halime.
HAKKIN KULUYUZ..
Dinimiz İslam dinidir,
Dilimiz Türkün dilidir,
Gördüğümüz insanların,
Hepsi de Hakkın kuludur,
Kitabımız Kur’an ile,
Doğru yolu ulan ile,
Hakka kıyam duran ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Bastığımız toprak ile,
Açan yeşil yaprak ile,
Berrak akan ırmak ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Dağlar ile taşlar ile
Gökte uçan kuşlar ile,
Bacı ile kardaş ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz.
Tekke ile türbe ile,
Tefekkürle tevbe ile,
Kabe ile Mekke ile,
Hepimiz Hakkın kuluyuz..
HASRET..
Ya bir mektup gönder yada bir haber,
Ne ise razıyım tecelli kader,
Beklerim yolunu ölene kadar,
Sevdiğim mekanın yurdun belirsiz.
Yıl yarıya geçti gelmez haberin,
Günbe gün artıyor derdim kederim,
Yerin bilsem peşin sıra giderim,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
Bilmem ki halini hastamı yatan,
Sağ olsan evine bir mektup atan,
Söyle de bileyim kusurum hatam,
Hasretin belirsiz derdin belirsiz.
Sayamadım yıllarını unuttum,
Yavruları aslan gibi büyüttüm,
Gelir diye ben gönlümü avuttum,
Yılların belirsiz yurdun belirsiz.
Çiçeğim kurudu güllerim soldu,
Yuvamız kederle gam ile doldu,
Yavrular evlenip hep yuva kurdu,
Mekanın belirsiz yurdun belirsiz.
Allah uzun ömürler versin.
Onu inşallah uzun yıllar yeni şiirleriyle dinlemek görmek istiyoruz.
Emiroğullarının soy ağacı adlı bir biyografisi de var.
Sağlıcakla kalınız..
10.06.2015//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.