yalman iğne
İçimde adını koyamadığım bir heyecan var.Konuşmak istiyorum konuşamıyordum.Sözler boğazımda düğümleniyor du.Mecidiye köyden Eminönüne nasıl vardığımızın bile farkında olamadım.Mahmut paşadan geçip Gürünhanın kapısına geldiğimizde biraz sakinlemiştim.Otomobil park edilir edilmez kapıyı açıp indim hemen arka koltuktaki malların yukarı çıkarılmasına yardım etmek için.Dayım sen bırak işçiler gelir çıkarırlar dedi.Bu cümle içimdeki heyacanı bir anda aldı götürdü.Onun yerini bir karamsarlık aldı.Anlkaşılan dayımın yanında bana iş yok diye düşündüm.Kapıyı kapattım,birlikte hanın merdivenlerinden yukarı doğru çıkarken or dan oraya koşuşturan çaycı ve çeşitli Pazar yerlerinde tezgah açan küçük esnafın kolilerle aldıkalrı malları taşıma telaşına şahit oldum.İşbortacı denilen bu esnaf her gün bir pazarda yada panayırda tezgah açar orda mallarını satar.Parası olmayanlar birini kefil gösterebilirse toptancılardan malı alır satıktan sonra parasını gelip öderler.İşi öğrenip birkaç Pazar edinenler ise daha çok mal alabildiklerinden haftada bir yada onbeş günde bir gelip yeni mal alırlar.
O günlerde büyük AVM ler olmadığından bu satıcılara rağbet oldukça fazladır.Bazı ilçelerde hatta illerde panayır ve fuarlar kurulurmuş.Bu panayır veya fuarlar yılda bir kez yapılırmış.Panayır ve fuarlar bir anlamda imalat yapan firmaların kendi tanıtımını yapmak için bir fırsat olarak görülürmüş.Bilhassa küçük ilçelerde kurulan bu panayırlar bir şölen havasında olup,sadece pazarcıların mallarını sattığı bir yer değil aynı zamanda orda yaşayan insanları bir birleri ile buluştuğu,kendi ürettikleri malları pazarladıkları,bir çok ihtiyaçalrını karşıladıkları alanlar oalrak bilirmiş.Bekar kızlar ve delikanlılar buralarda buluşur tanışırlarmış.
E.Triko yazan kapının önüne vardığımızda dayım atölyede çalışanlardan birine arabanın anahtarını uzatarak malları alıp getirmelerini istedi.Birkaç işçiyide yanına alan genç merdivenlerden hızla inip gittiler.Dayım içeri girip günlük çalışma kıyafetini giydi.Ben acaba bana bir şey diyecekmi diye uznca bir süre bekledim.Dayımdan ne bir işaret nede bir söz duymadım.Beklemekten sıkılmıştım atölye tarafına geçtim.Atölyede beş altı tane değişik makine vardı.Bu makinalarda hem dikiş yapılıyor hemde kesim yapılıyordu.İşçiler öyle pratikleşmişlerdiki bir taraftan bana hoş geldin derken bir taraftanda dikmeye devam ediyorlardı.Onların bu seri çalışmaları bende korkuya neden olmuştu.Ömrümde annemin yama yapması ve sökük dikişinden başka dikiş görmemiştim.Makina olmadığı için işlik dikeceği zaman küçük iğne çuval ağzı dikeceği zaman biz,yorgan köpüyeceği zamanda yalman iğnesi kullanırdı.Burda ise tek bir iğne ile hem düz dikiş yapılıyor hemde kumaşın etrafını zikzak dikişle çeviriyordu.Bir süre bu çalışmaları seyrettikten sonra yeniden ön bölüme geçtiğimde dayım bir müşteri ile pazarlık yapıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.