- 902 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ankara sabahından günaydın ..kesitler
Yarın 7 haziran pazar Keşke herkes, konuştukları kadar dürüst, sustukları kadar haklı olsa,aslında insanlarında sucu yok sitem yanlış .ama insanlar bunu farkında değil filimin konusunu anlamak yerine reklamlarla meşgul , bence , geleceğimizin tedbirini almak yerine geçmişle uğraşarak şu anı kaybediyoruz
düşünü yorumda tanıdığımız tanıyamayışımız herkes, ilk tanıdığımız gibi samimi,
yada "tanıyamamışım seni" dedirtmeyecek kadar iki yüzlü mü, dürüst insanların bu kadar ucuz harcandığı bir dünyada, değerine değil giderine, yüreğine değil menfaatlerine göre davranan insanlara bu kadar şans verilmesi gerekir mi ? s mutluluğu hak ettiğimiz için mi, yalnızlığı da mutluluğa layık olmadığımız için mi yaşıyoruz.
acaba : karaktersizlik bir durum değilde, bazıları için bir yaşam şekli midir düşünü yorumda ben ben villada doğmadım sanayide müstakil gece kondu tabir edilen briket bir yapıda doğdum, bir evimiz vardı, küçük bir bahçemiz,bahçemizde çeşit çeşit meyve ağaçları vardı , beş kardeştik,Biz basit yaşardık o zamanlar,herkesin bir görevi vardı .kedimiz tekir köpeğimiz karabaş ,tavuklarımız ve horozları ,kuzulara bakmak herkesin ayrı göreviydi , bahçeye sabah yer sofrası kurulur, yufka ekmek kavgası yapılırdı , bakkal çok uzakta idi kimse gitmek istemezdi,iş paylaşımları sonuçta Pazar günleri annem ve kız kardeşlerim ev temizliği yaparken annemin söylediği türkülere karışırdı, tek kanallı siyah beyaz televizyonumuzdaki pazar konseri.
Ve arkasından başlayan kovboy sinemasına bakabilmek için katlanılırdı. çayımızı yudumlarken merdaneli çamaşır marinasının sesine katlanmak zorundaydık , hele kız kardeşlerim inadına radyoyu acarrak, bütün evlerin pencerelerinden polis radyosunda çalan istek şarkıları avluyu inletirdi. gülden kara böcek "intizar" derken gözler dolar, Sezen Aksu "Sarışınım" derken omuzlar yerinde durmazdı. Ve öylesine bereketliydi ki yapılan o gözlemeler, o börekler, bütün mahalleye yeterdi sanki, duyan komşular avluya dolar kahvaltıya eşlik ederdi, hiç kimse aç kalmazdı, biri yeyip birisi bakmazdı, ikram edilmeyen yemeğin sanki hiç tadı olmazdı. Samimiyet kokardı sokaklar neşe doluydu evler, yüzler ve insanlar. Zorda olana koşulur, düşen yerde kalmazdı. banka kredi falan yoktu parası olmayana parası olan ,yardım ederdi güven vardı temizlik vardı saflık vardı,Dedim ya basit yaşardık o zamanlar, hayat çok zordu, pahalıydı ama insanlar ve insanlık bu kadar ucuz değildi. Paylaşmanın da, yaşamanın da tadı bir başkaydı.
Eski bir radyom,beyaz çizgisiz hatıra defterim bahçedeki kulübede kendim için ayırdığım yerde birde kanepe m
Bahçemde erik ,kayısı kiraz ,iğde ağacım vardı burcu burcu sabahları kokardı, ve yanında
Kırmızı güllerim yanında karabaşın kulübesi vardı,yalın ayaklarımız her sabah toprağa basarken tüm enerjimizi alıp mutluluk yüklenirdik ,ağaçların yeşili evin huzuru komşuların vefası ve toprağın bereketi.Ve çayı beraber radyodan yükselen melodilerin ahenginde yudumlarken, Elimi hiç bırakmayacak bir can yoldaşı hayal ederdim.
Sonrası can sağlığı,cümlemizin hakkında hayırlısı... derdim....
ama yaşadığım sürede gördüm ki zamanla gelişen bu dünyada eskilerden eser kalmamış dengesiz gen tiklerin bozulduğu ,bir zaman dilimine gelineceğini hayal bile edemezdim
şimdilerde ancak kadar dengesiz kişiliğin ve dengesizliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz anlamıyorum, bu normal olmak bir kusur olarak görülebilir. Ama insan olmakla, insan kalmak arasında ki mesafe bu kadar uzun olmamalı ara bu kadar açılmışken, bu insanlar takibi sizin yüzünüze de, hüznünüze de, değerlerinize de ve dahi niyetlerinize de hep yabancı olmayacaklardır. Burada taktir edilmesi gerekenler, doğrularına sırt çevirip her şeye anında ayak uydurabilenler değil, yanlışa karşı direnebilme gücü gösterebilmektir. Sonumuz yalnızlık olsa bile. . Bizi de severler mi acaba ?düşünmemeliyiz,Sevgi yüreksiz, söz güvensiz, yaptığımız eylem ve hareketler zamansız, ve yaşattığımız acılar da insafsız olmamalıdır....
iç hesaplaşmalarımız da merhamet mi fazla, yoksa yoksa doğrular mı ?Sustuğumuzdan mı, yoksa çok şeyi yuttuğu muzdan mı karşımızdakiler cesaret alıyor ?Bilmiyorum ama; bu aralar fena halde dargınım zamanla...
Haklı olmaktan da,insan gibi insan olup insanca yaşamaktan, insanlığın hep bende kalmasından da sıkıldım artık. biraz da karşımızda insan olduğunu sanan birey olmamış kişiler haklı ve biraz dedikleri inandırdıkları gibi insan olsalar...!
Hatayı hep kendimde aradım acaba ben mi yanlış yoldaydım ki artık kendi kişiliğimde aramıyorum, her şeyi fazlasıyla doğru yap sanda her şey olacağına varıyormuş,,Kimileri sevgi gördüğü yeri cennete çevirirmiş derlerdi ama ben hep gittiğim yeri doğru bildiklerimle cehenneme çevirdim .dokuz değil 18 köyden kovuldum,doğruların kimseniz işine gelmediğini yaşayarak örgendim.
Bir de baktım ki; yıllar geçmiş üzerimden ve ben hala doğru ve iyiliklerin peşindeyim ürkek bir serçe gibi, durmak ve kaçmak arasında, güvenmek ve korkmak arasında bir yerlerde met cezirlerde gidip geliyorum. Kimsenin canı yanmasın diye, kendi gökyüzümde yalnız uçmayı seviyorum.
Ne rüzgarın şiddetinden,ne değişen mevsimlerin acizliğinden,ne yağan yağmurun sesinden, ne de kanatlarımın ağırlığından şikayetçiyim. Düşeceğim günü bekleyenler çok biliyorum, ama onlara inat, her şeye inat sabırla ,inancımla,doğrularımla direniyorum. kimilerini sevgiyle boğulsam da, gider hayatını cehenneme çevireni tercih eder. İşte bu yüzden; herkese hak ettiği kadar değer veriyorum, asla fazlasını değil.
yaşadık bu dünya işte , bir yanın mavi sonsuzluğu isterken, diğer yanın yere basmanın eminliğini istiyor.
bildiğin inandığın doğrularınla ve eve beyninle kök saldığın yerde nefes aldığın yerde huzurlu sağlıklı yaşamak varken, her şeyi geride bırakıp gitmek zorunda kalıyorsun yaşamak ölmek arasında sıkışıp kalıyorsun. oysaki denizlerin tuzuna, yolların tozuna ve yeni yerlerin baharına, yazına karışmak istiyorsun.mecburiyetlerin, Bedenlere değil, size güç veren nedenlerine tutunurken alaca karanlıklarda dua vaktinde.....
Nihayetinde anlıyorsun ki bizleri ayakta tutacak tek şey, yarın neye dönüşeceğini hiç bilmediğiniz insanlar değil, yine kendi ay aklarımızdır. Ki şu zamanda insan kendini bile çok zor taşırken, yükü ağır ama yüreği boş hiç kimseye yer vermemeli, değer vermemeliyiz artık bunları tanıdıktan sonra hayatımızda. Hayatı basit yaşamalıyız çocukluğumuzdaki gibi , ama asla basit insanlarla değil..kararımızı ona göre vermek zorundayız...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.