- 787 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Taksiler ve Verilmeyen Para Üstleri.. Mesele Başka Beyler..
Tek istediğin, başa çıkmaktı bu hayatla.
Bütün tabloları mm’ lik oranları hesaba kataraktan en simetrik hizalara sokarak giderdin pürüzünü hayatının. Tıkanırcasına proje yutarak doldurdun boşluğunu sevgilinin. Kusarak yediklerini, kustun anılarını. Tekrar tekrar yıka bacaklarını. Yıka, temizlen ve arın. Yıka, yıka, yıka bacaklarını. Düşünme artık günahlarını. Yıka, yıka, yıka…
Bütün taksicilerin vermediği 50 kuruşluk para üstlerinde aradın haklarını. “Alacağım o elli kuruşu !!” diye diye adaleti sağladın. Aldın, geri haklarını. Kimse kullanamaz zaaflarını?! Bütün öfkeni, tüm hakkına girilişleri, suistimal edilişleri, 50 kuruşlara geri aldın. İyi alışveriş yaptın.
Şiir denen şeyle, en sofistike halinle en estetize küfürleri yağdırdın. Sürrealist oldun bir de üstelik, realizminin bokunu örttün. Kitap okudun, yazdın, çizdin, entelektüel oldun ? Felsefe, mitoloji, ideoloji.. Mantık, tutarlılık, rasyonalizasyon, entellektüalizasyon.. Dedin ki herşeyin var kardeşim bir gerekçesi… Neden-sonuç ilişkisi.. e kader bir de değil mi… Hiçbirşeycilik canım.. yok yok anlam önemli… 3 günlük dünya, amaan… diye diye çözdün dünyayı.
Entellektüelite pazarından iş çıkmadı, kurtarmadı, olmadı, bazen. Pazarlardan caymadın. Perşembe pazarından taze sebze alacaktın. Domatesleri çürük veren pazarcıdan sordun hesabını bütün çürük hikayelerinin. Bütün çürükleri bir hışımla geri verdin!. Seni kazıklayamaz ki kimse canım! Verecek o sağlam domatesleri! Sensin çürük! Ve o sağlam patatesleri! “Ben seçeceğim seçme hakkım var benim!” Diye diye sağlamıştın düzeni.
Birgün bir otobüse binmiştin. Akbilin bitmiş, yazık. Çaresizdin. Yalnızdın. Akbilsizdin.. Ne yapacağımı bilemiyordun. Ağlayacaktın. Akbilin, bitmiş. Kim bilebilir ki akbilsizliği senin kadar ? Akbil, istedin. En zor anında o otobüs halkından akbil istedin ! Hepsi sustu, sustu, sustu… Akbiliniz yok mu dedin ? Hepsi sustu. Delirdin. Yalan söylüyorsunuz ! Konuşun hiç mi birinizin akbili yok! Sessizlikten nefret ederdin. Ağladın, delirdin, açıklama bekledin otobüs halkından. Deli dediler muhtemelen. Olsun sen sessizliğini böyle onardın. Hesap sordun bütün bir otobüs halkından Bu büyük bir işti.. Geçmişinin bütün sessizleri o koltuklarda belirmişti. Emeği geçen otobüs halkına içten içe teşekkür ettin sonra.
Sol şeritte gitmene izin vermeyen arabayı taciz ettin bir keresinde de. Sonuna kadar bastın kornanın, sonuna kadar. Ulaşacaktın bir yere. Kavuşacağın bir yer, bir an vardı. Kavuşacaktın. Kavuşacağın bir şey vardı. Oysa o, son derece yavaştı. Sonuna kadar bastın kornaya. Sağa geçtin. Sağladın. Suratına baka baka geçtin, göz göze gele gele geçtin.. Engelleyemez ulaşacağın bir yer var senin ! Ulaşamayışlarını da böyle onardın. Ah, sol şeritte yavaş giden.. Katalizör gibi çekti öfkeni. Hep ondandı hep, bütün kavuşamayışların.
Onlarca kitap aldın. Onlarca kitap. Bilmek, öğrenmek, anlamak istedin.. anlayacak birçok şey vardı. Seni anlayacak birçok kitap vardı. Hepsini sıraladın. Acıların, kontrol altındaydı. Onlarca kitap, seni kanatlarına alıp kurtaracaklardı.
Dalıcılık yaptın bir ara da. Dalacak derinler buldun ve derinlerde aydınlık noktalar. Derinlerde yüzebildiğini gösterdin kendine. Bak işte 10 metrede bile boğulmadın! Üzerine git vurgunların! Kayaların ardını, 5 metre, 10 metre sonrasını taradın.. Yılan yoktu, timsah yoktu, köpek balığı yoktu. Tehlike yoktu. Bir ohh çekip, rahatladın.
Binilecek atlar buldun. Dizginleri ele aldın. Ne varsa raydan çıkan ne varsa hayatında kamçıladın. Sağa sürdün. Sola sürdün. Kamçıladın. Hislerini kamçıladın, kamçıladın biraz da kendini.. Arpa verip gönlünü aldın sonra atın. Okşadın yelelerini. Arzularını, hatalarını, raydan çıkışlarını böyle onardın. Ama biraz fazla kamçıladın. Hadi git gönlünü al o atın.
Bir ara kırışıklıklara sardın. Tozlara. Bir de yeni aldığın arabana dadandın. Neden çift çizgiydi o kumaş pantolonlar? Neden tozdu bütün bardaklar? Çizik mi vardı yan kaportada? Tozları yakaladın. Ütüledin kumaşları, ütüledin bütün pantolonları.. Yakaladın arabana çizik atan çocukları. Asayiş berkemaldi. Çizik, toz, kırışıklık, hepsi kontrol altındaydı. Çizik, toz, kırışıklık ?
Hatırlıyor musun bir tv ekranında izlerken, tuttuğun takım şampiyonluğu kıl payı kaçırdığında nasıl çıldırdığını? Barajı geçemedi oy verdiğin parti, hatırlıyor musun o canlı yayın ekranını? Çok çalışmıştın ama daha çok puan aldı çalıştırdığın arkadaşın, anımsadın mı puan tabelasını ve nasıl yıkıldığını ? Kıl payı kaçan hayatlar, kayıplar, acılar, kurbanlar ve mağdurlar. Hepsini birden o ekranın içine o dakika sığdırdın.
Kuyrukta önüne geçene ne güzel haddini bildirdin, ne güzel anlattın garsona tam olarak ne istediğini. Ne güzel iade ettin acımış, bayat çayı. Aa tebrikler ne güzel facebook aktivisti de oldun. Ne güzel kurtardın di mi dünyayı.
Düşündün mü hiç neden o filmdeki yalnız çocuğa fazla ağladın ? Elinde olsa yetim bütün çocukların elbiselerini onarırdın. O kadına neden fazla acıdın? Neden çok öfkelendin o adama? Evcil hayvanlar edindin, kedileri besledin. Saygıda kusur etmedin hiç dilencilere. Yaşlı dedeleri karşıdan karşıya geçirdin. Her kedide her çocukta her yaşlıda her fırsatta, sen nereni onardın ? Yetimlere diye diye o çorbaları her gece sen kime götürdün? Nerelere gittin rüyalarında her gece, hangi gemilerle nerelerden döndün?
Ağrıyan miden, neyi hazmedemedi?
Neye isyan etti dönen başın ?
Yorgunluğun, hangi yüklerini savmak istedi?
Kime kırgındı bedenin ?
Aç kala kala neyin cezasını çektin ?
Hangi faturayı ödedin?
Ve sen gün içinde.. En sıradan detaylarda. Atamadığın eşyaların, sakladığın defterler, karşılaşmak istemediğin yüzler, kızdığın şöförler, kavga ettiğin müşteri temsilcileri, yürüdüğün metrelerce tepelerde aslında hikayenin hangi kısmını sildin, çizdin, yazdın, anımsadın ?