- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HASBİHAL
HASBİHAL
Sevgili Çetmililer;
İçinde yaşadığımız 20,yüzyıl iletişimin baş döndürücü bir hızla geliştiği,ve hiç birimizin artık ne kadar yetişmeye çalışsak ta yetişemediğimiz, iletişim ve teknoloji çağı baş döndürücü bir hızla devam edip gitmektedir.İçinde yaşadığımız bu dönem beraberinde hayatımıza bir çok kolaylıklar getirmekle birlikte,aynı zamanda sıkıntıları da beraberinde getirmektedir.Her gün gelişen iletişim teknolojisi talebi de beraberinde getirmektedir.
Aynı zamanda; ülkemizin ve dünyanın da içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi sıkıntılar bizim bu teknolojilere ulaşma isteğimizi ekonomik olarak zorlamakta ve bu da bizlere sitres ve sıkıntı olarak yansımaktadır.
Kapitalizmin arz ve talep dengeleri arasında hepimiz ekonomik bir cendereye sıkışmış bulunmaktayız.Peki yaşadığımız bu toplum içinde biz bu duruma nasıl geldik.Hepinizden şu cümleyi duyar gibiyim.( Toplumla birlikte 1980 yılından bu yana yavaş yavaş değer yargılarımızı yitirerek bu hale geldik) Bundan sonraki süreç; hepimizin bildiği gibi daha yavaş olmayacak daha da hızlanacak.
Bütün bu olumsuzluklar insanları bugün artık biz olmaktan uzaklaşmakta, ben olmaya doğru itmektedir.
Ne yazık ki, farkında olmadan bireyci bir toplum haline gelmekteyiz.Bireyci toplumun ferdlerine dönüşmekteyiz.Bu hepimizin yadsınamaz bir gerçeğidir.Bizler belki bunun farkındayız,Ama ya yeni yetişen çocuklarımızı ve gençlerimizi ne yapacağız?
Hiç birimiz bu sorumluluktan kaçacak pozisyonda değiliz.Hani hepimiz biliriz aslında;Her kes evininin önünü süpürse koca şehir tertemiz olur diye bir söz vardır.Her müşkül durumda onu ortadan kaldıracak bir yol muhakkak vardır.
Biz Türk Milletinin ferdleri; zoru gördük mü imkansızı başarmakta üstümüze yoktur. Tarih sahnesi bunun örnekleri ile doludur.
Her şeye katlanırız. Esarete asla.
Bizler içinden geldiğimiz Köyümüzün ve yöremizin değer yargılarını (ahlaki,ve örfi) bugüne,ve yarına taşıyabilirsek ve hayatımızda yaşarsak gelecek nesillere de bir anene gibi
Aktarabilirsek inanıyorum ki bir çok sorunla başa çıkabileceğiz.Hem biz hem Türk toplumu değerlerini koruyamazsa sistemin ve nefsinin kölesi olmaya devam edecek.
Bize düşen; birer anne baba olarak önce kendimiz değerlerimizi,örf ve adetlerimizi öğreneceğiz bu öğrendiklerimizi ve bildiklerimizi çocuklarımıza ve torunlarımıza da aktaracağız.
Görevimizin bu olduğunu düşünüyorum.
Hepinize şu soruyu soruyorum;
Birbirimizle karşılaştığımızda ilk sorduğumuz soru şu değil mi?
İşler Nasıl;
İlk soru bu mu olmalı;
Herkesin cevabı kendinde saklı.
Saygılarımla,
Osman Dindar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.