- 918 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
Bahara susamışken
Oysa kıyısındaydık huzurun, azabı seçtik...
Son bir masal okumak istemiştim ve inanmak... Hikaye oldu...
Son kez sevmek, bir şiirle şairin güncesine düşmek. Al aşağı etmek imgeleri anafor yaratmak zihinlerde. Ben, sevmek istemiştim babamdan sonrasında da... On kardeşten ayrı, narin ve hastalıklı nazımla sevilmek istemiştim bir tek.
Ölmek istememiştim. Bize hediye bir aşkla erikler aç`mışken çiçek, bitmemeliydi göğ(s)ümüzde hazan çiçekleri.
Dışardan içeriye akan baharın kıpkızıl yazgısıyla, aniden güze dönmesini hiç mi hiç hak etmemiştik.
Hadi gel, ellerimden tut ölüm, beyaz meleğin kollarında taşı beni toprağıma. Ne uğurlayanım ne de hakkını helal edenim olsun. Babamın göğ(s)üne yaslı bir mezarda ağırlanmalıyım. Anneme duyurmadan göçümü... Kendi halinde bırakıp her şeyi, gitmeliyim.
Tükenen tekatimle noktanın azizliğine muhtacım. Sonlanmak, en sonunda... Baharın koynunda çağlalar çiçeği burnundayken tam da, ölmeliyim. Virgülün vicdansızlığı dağıtmışken böyle ünlem ile son bulmalıyım koyup noktayı.
Bu bir öç hayattan aldığım. Kıpkırmızı şarabın genzimi yakan mayhoş tadı damağımda, tutmuşken kafa her şeye, olmalı bu son veda.
Körlerle sağırların birbirini ağırladığı, samimiyetsizliğin alıp başını gittiği, varla yok arası yaşamak bana göre değil.Hiç olmadı da...
...
Çilek kokusu sarmış odamı, pencereden içeri ılık bir meltemin mütavazi esintisi ve havada naif nevbahar kokusu... Uzun zamandan sonra güneşin hoş zerafeti ve ziyafeti bile beni kendime getiremiyorken...
Sancım dağılmıyor, kök salmış derinlerime acım.
Çok fena üsümüşlüğüm, çok!
Her hayal kırıklığım, hep aynı kuyuya itiyor beni. İç sesime bile yok iken tahamülüm, çığlık çığlığa buluyorum kendimi dipsiz karanlığımda.
Yorulmuşum çok, incinmiş-narin nar çiçeği misali... Köklerim ne kadar sağlam olsa da tutunamıyorum hayata. Yüreğim nardan paramparça. Umurumda değil sevdiklerim, arkamda kalmayacak hiç görmeyen iki gözüm. Ahdım var, gitmeliyim....
Bıraktığım boşlukta dar`a duracak, günahının altında ezilecekler ne çok... Boynu bükük ah; kırgınlıklarım.
Mezopotamyadan, uçurtmasını kaptırmış yele çocuk ... Bölüşmek için üşüşecekler umuda
aç karanlıklar...
Acelen neydi ki; ben sadece ölmek istemiştim başımı huzurun göğsüne dayayıp!
Her seferinde eksik sevmeli insan, veda sonrasında avutabilmeli diğer yan eksik kalanı.
Susamışken inim inim bahara; sevgisizlikten ölecekti herkes, nefreti, kinle bileyerek.
Sude nur haylazca
YORUMLAR
Ve ben hep unuttum erişemediklerimi...
Unutmak vardı, unutmak...
Dağılmıyorken bir an bile mazinin bulutları...
Geçmişim geleceğime koymuşken ipotek, geleceğimi satıyordum haraç-mezat...
Marifet varsa geleceği unutmaktı asıl; unuttum söyleyemediklerimi...
Çok saygımla...
deniz_tayanç tarafından 5/17/2015 7:58:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Düş dünyanızı kelimelere dökerken duygularınızı cümleler arsında sıkıştırarak öldürmüşsünüz. Kısa seslenişleriniz uzun bir yola girmeden tümleç eksikliği nedeniyle ölüyor. Oysa cümlelerde ölüm bu kadar kolay olmamalıydı.
Paragraf arası insicam lar devam ediyor. Betimlemelerinizi bence hissettiğiniz ölçüde yazıya dökememişsiniz.
Bu tür yazıları daha fazla okumanızı tavsiye ediyorum. Başarılar
Saygılar