- 2063 Okunma
- 16 Yorum
- 1 Beğeni
KÖYÜMÜN İNSANLARI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Köyümden bir zarf geldi. Üzerinde “TOKULLARIN BEDİRİ,YE” yazıyordu.Açtığımda içinden aşağıdaki davetiye çıktı.
DÜĞÜN SAHİBİ: Şahin ÇETİNKAYA( Şahin Ağa)
GÜVEY : Tahsin ŞAHİNKAYA
LAKABI : Henüz daha yeni yetme.
ÇALGICI : Zunnacı Rasim
DÜĞÜN YERİ : Boğa köyde Küncüğün Abdulun harman yeri.
AVAYİT : Kendini sıkıntıya sokma .Düğün ağa düğünü.
DÜĞÜN TARİHİ : Tahsin esgerden gelince.
Gitmeliydim. Ekmeğini yemiş, suyunu içmiştim. Ovalarında sığır gütmüş, orada gülmüş orada ağlamış, orada büyümüştüm.
Sora, soruştura düğün gününü öğrendim. Geldim köye.
Arabadan inince beni Nannımın Irıza karşıladı. Her zamanki nakaratını söyledi yine;
"Bediri, gördün mü Küllülerin Kadiri?"
Gülüştük, öpüştük.
"Fur İrasim, bir karşılama fur. Bediri köyümüzün adam olanlarındandır"
Zurnacı Rasim ünlüdür. Ona düğün çaldırmak ayrıcalıktır. Alacağı bahşişi o zurnasıyla belirler.İyi bir karşılama vurdu Rasim. Yirmi lira ona az, yüz lirada bana çok gelirdi. Elllirayı sallayarakköylüme gösterdim. Sonra ustalıkla açık bırakılmış ceketinin cebinbıraktım.Kural buydu.
Nannımın Irıza;
"Hoş geldin gardaşlık, hoş geldin. Şahin ağa köyün adına yakışır boğayı devirdi. Arabın Fadik,Kel Kezik, Akgız, Toğukcu, Totoş Kerme, Azik Hala, Tatoğun Emine, Kurt İmmihan, DingilKız, Haytalin Hanik, Zekiye Hala etinden kavurma yaptılar. Suyuna da bulgur pilov vurdular."
Koluma girdi. Kullanılmaktan yağlanmış, rengi solmuş, bazılarının yırtıkları yamalanmış şapkalarını eline alan köylülerim asker nizamı sıralanmışlardı.
Daşalak, Eğriöz, Godu godu Osman, Mart Memiş, Eceğin Abbas, Kökçü, Tola, Çolak Amed,
Tittiri Mıstık, Tostik, Yabacı, Taytakgilin Irıza, Eskioğlu, Fatişin İrecep, Kara Mıstık, Collununİsmayil, Gugukgilin Ali, Kaba Ali, Topal Etem, Danduk Arif, Havanın Hasan, Kör Kamil,Şattat Ali, Halişin Arif, Kurt Mıstık, Tongül, Codeğin Amed, Milazımın Abdul, Kadının Amedtek tek elimi sıktılar. Sarıldık…
Nannımın Irıza ;
"Bediri sen Kör Hasan, Koca Sülük, Kara Yakup, Kocurun İrecep, Küllünün Kadir, Goğ Kamil,
Savkıyet, Godu godu Osman muhtar Arabın Mıstığın evine konuksunuz."
Gelen konuklar tek tek karşılandı. Zurnacı Rasimin açık cebi birkaç defa doldu boşaldı.
Konuklar belirlenen evlerde kavurma, bulgur pilav yediler. Bazı evlerde rakı içildi.
Muhtar Arabın Mıstık ;
"Köyden bu âdeti kaldıramadım. Bir buna söz geçiremedim."
demesine rağmen, silahlar atıldı. Allahtan bir kaza olmadı.
Zurnacı Razim konuk evlerini tek tek gezdi. İstenen türküleri çaldı. Yine cebine paralar
kondu.
Sonra Küncüğün Abdulun harman yerine gelindi. Sin sin oynanacak, güveye kına yakılacaktı.Harmanın orta yerine yakılan ateşin alevleri göğü tutuyordu. Etrafında ;
Beşirin Çağlar, Osti, Ters Ömer, Küçük Memed, Eşkiyanın Amed, Gül İsa, İncalin Nuri,
Katipgilin cağlar, Zörenin Memed, Coşun Mıstık, Kösnü Ömer, Alov Hasan, Göğcen,
Yaylacının İsiin, Çotuğun İsmail, Topal Abdul, Hoşemerin Memiş, Partın Amed, Eceğin Kemal
Çekirge gibi zıplayarak, keklik gibi sekerek sin sin oynadılar…
Sıra güveye kına yakmaya gelmişti. O onurlu görevi de bana verdiler.
Sonra herkes dinlenmeye çekildi. Geceyi cır cır böceklerinin sesi teslim aldı. Yarın güreş vardı.
Harman yeri temizlenmiş, güreşe hazırlanmıştı. Killi Mıstık, Küllü Amed, Şavkının Nuri,
Keçelinin Memed, Kadoğ, Koca Ali, Patelinin Necmi, Gılcan Amed, Kuş Bekir pırpıtlarını
giyip meydana çıktılar.
Beni bir titreme aldı. Ne zaman bir güreş meydanı görsem eski günlerimi hatırlar, yerimde
duramam. Kalbim yerinden fırlayacak gibi heyecanlanırım. Kendimden geçmişim. Bağırdım
" Bana bir pırpıt verin."
Muhtar Arabın Mıstık şaşırdı.
" Ne yapıyorsun Bediri? Artık senden geçti."
" Dizde derman kalmasa da, daha atta hüner çok Muhtar. Bana bir pırpıt verin"
Soyundum. Karakucak güreşin giysisi, kispete benzer pırpıtı giyip fırladım meydana.
"Fur Rasim bir Köroğlu fur."
Zurnacı Rasim belki de hayatının en güzel Köroğlu havasını çaldı. Ben başladım peşreve.
Zıplıyorum bulutları tutuyorum. Eğiliyorum toprağı söküyorum. Öyle bir peşrev.
Alkış sesleri köyü aldı götürdü. Köy alkışa kesti.
Sonra Muhtarın tengirdekli şapkasını başından aldım. Parsa toplamaya Şahin Ağadan
başladım. Gül İsa da elini soktu fotör şapkanın içine. Para mı aldı, para mı koydu
anlayamadım.Toplanan paraları muhtara verdim.
“Muhtar. Bu paraları tozkoparan yeni yetmelere dağıt”
Güreşler tutuldu. Yenenler sevindi. Avayetini aldılar.Yenilenler üzüldü.
Düğün bitti. Gelenler yollara döküldü.
Yolda düşündüm;
" Kimse aslını inkâr etmesin. Sevsin sevilsin. Bu dünya kimseye kalmaz"
NOT: İsimleri geçenler gerçek kişilerdir. Yolunuz AMASYA Boğa Köye düşerse bu isimlerden
birini arayın. Yarım ekmeği varsa onu da size yedirirler…
YORUMLAR
köye gidince aç kalmak sıkıntısı yaşamayız evelallah..
ancaaak; bu insanları bulamayacağımız da sibek gibi ortada
yaşattığınız için var olasınız..
komşu köydeki lakapları bile buldum..
tosili var.. mesela..
bizde avilden
gozir..
tebrikler
tebrikler
Bedri Tokul
Sağ olun.
Çok kıymetli bir yazı dostu bulduğum için o kadar mutluyum ki!
Selamlarımla Can Dost...
Ne Deyim!
Mustafa Kemal, İlk defa neden Samsun'a çıktı, Amasya tamimini neden Amasya'da yayınladı, anlatılan köy düğününde açık cevabı var.
Şaka yapmıyorum şaka, Anlatılanlar Türk'ün örfüdür, adetidir, Orta Asya'dan Anadolu'ya nereye gitsen aşağı yukarı aynı geleneklerin yaşadığını görürsün.
Azıcık yaranıza tuz basmak isterim. Hani "Andımız"ı çocuklara format atıyor diyerek kaldırdılar ya, işte bu töreler yaşadıkça yasaklanan andımız da yaşayacak.
Kime inat biliyor musunuz "Ne Mutlu Türküm Diyemeyen" devşirmelere inat.
Daha çok söylenebilir, ama uzatmanın manası yok!
Bütün kalbimle kutluyorum.
Bedri Tokul
Daha nice sohbete, muhabbete...
Selamlarımla...
DÜĞÜN SAHİBİ: Şahin ÇETİNKAYA( Şahin Ağa)
GÜVEY : Tahsin ŞAHİNKAYA
LAKABI : Henüz daha yeni yetme.
ÇALGICI : Zunnacı Rasim
DÜĞÜN YERİ : Boğa köyde Küncüğün Abdulun harman yeri.
AVAYİT : Kendini sıkıntıya sokma .Düğün ağa düğünü.
DÜĞÜN TARİHİ : Tahsin esgerden gelince.
Ben köylümü çok severim nasıl güzel bir davetiye tertemiz saf kalbi pırıl insanlar. Köy düğünlerine bayılırım efendim.Şu an bir köy düğününde olmak isterdim, o enfes düğün çorbaları cevizli baklavalarını yemek inanılmaz bir mutluluk ourdu bana. Çok keyifli bir yazıydı tebriğimle Bedri komutanımız...
Saygılarımı bıraktım efendim...
Bedri Tokul
Madem köy düğünlerini seviyorsunuz. Bana bir daha davetiye gelirse
size haber vereyim. Meslektaşımı da alır gideriz. Olur mu?
Olur mu ? Olur...
Selam ve sayğılarımla...
Oya gedik
yer sofrasında düğün çorbası içmeyi yıllardır özlüyorum...Çok tşk.ler ederim candan dostluğunuza...Saygılarımı bıraktım efendim...
Hemşehrim çok hoştu, ille de davetiye.... Selamlar memleketime ve geniş yürekli insanlarına...
Bedri Tokul
O TOPRAKLARI BİLENLERDENSİNİZ.
DÜĞÜN SALONLARI ONLARIN OLSUN BANA HARMAN YERLERİ YETER..
SELAM VE SAYGIYLA HAS BACIM...
Muhteşem zevkle okudum oldukca pozıtıf .Kaleminize yureginize saglık başarılarınızın devamını dilerim .Benden slam olsun o guzel köye.Saygılar.
Bedri Tokul
SAYFAMA HOŞ GELDİNİZ, SEFALAR GETİRDİNİZ.BENİ MUTLU ETTİNİZ.
TEŞEKKÜRLER SAĞ OLUN...
Bedri Bey, unutulmaya yüz tutmuş güzel geleneklerimizi hoş uslubunuzla daha da hos hale getirerek bizlerle paylaştığınız için teşekkürler.
Birçok köyde bu geleneklerimiz ya unutuldu ya da insanlar üşendiği için mi bütçeleri elvermediği için mi bilinmez ama yapılmıyor artık :(
Tebrik ederim
Saygilar
Bedri Tokul
MALESEF ESKİYE ÖSLEM HR GEÇEN GÜN ARTIYOR...
YORUMUNUZ İÇİN ÇOK TEŞKKÜR EDERİM.
Çok güzel bir hikaye.
Nasıl da sıcacık, nasıl da samimi.
Sanki,
o sayılan isimlerin her birini yakınen tanımaktayız.
o köyü de bilenlerdeniz hani.
Ve o güzel düğünleri.
Her şeyi ile güzeldi hikaye.
Şivesi ile,
lakaplı insanları ile.
Eminim, her birine çok yakışmaktadır o enteresan isimler.
Bizim ilçemizde de böyle bir gelenek var mahallenin birinde.
Lakabı olmayan insan yoktur ırada.
Güzel bir gelenek.
Bedri Tokul
ANLAMINA HİÇ ALDIRMAZLAR...GÜZEL MEMLEKETİMİN GÜZEL İNSANLARI...
TEŞEKKÜR EDRİM SAĞ OLUN...
Şikayetçi olmayanın kalmadığı bu şehir hayatında, sadece insanca olanın, çok daha dostça, arkadaşça, kardeşçe olanın önplana çıktığı, karşılamanın da, uğurlamanın da duygusal ve şenlikli yapıldığı Anadolu kültürünü şimdi yad edip, bu karmaşanın ortasında bir vaha gibi hissetmemek ne mümkün!...
Hep ihtiyatlı olduğumuz, hep bir duyarsızlık, hatta kabalık, vefasızlık görme tedirginliği ile ayakta kalmaya çalıştığımız bu cangılda, her şeyin bir kır çiçeği sadeliği ile doğadan türeyip, ona inancın, güvencin zamanı ve mekanında biçimlendiği kırsalın dinginliğini özleyip duruyoruz...
Yıllardan sonra, gidip bir Anadolu köyüne yerleşen 'kültür erbabına' imrenir, takdir ederim...
Bu anlatıdaki isimlerin her biri bir nazar boncuğu gibi...
Tebrikler Bedri bey...
Saygılarımla.
Bedri Tokul
SELAM VE SAYGIYLA...
Yöresel öge ve söyleyiş kolaylıklarının tüm hünerleri sergilenmiş
Güne düşen yüreğe, emeğe, kaleme selam olsun.
Bedri Tokul
SAĞ OL, VAR OL CAN DOST.
TEŞEKKÜRLER...
Bedri Ağabeyim, Komutanım, nasıl istersiniz öyle kabul edin.
Uzun zamandır yazamıyorum ama, şu dedikoducu telefonlar sayesinde sağ olsunlar okuyabiliyorum az veya çok. Sıra cevaplandırmaya gelince de, ya çok zor oluyor, ya bulunduğumuz mıntıkalar yüzünden doğru dürüst çekmiyor, ya da biz tembellik ediyoruz her neyse...
Gelelim şu "Köyümün İnsanlarına."
Yani şimdi siz bana ne dediniz biliyor musunuz? Sakın bana yorum yapma: Yapacağın yorumu, birkaç satır bile olsa yaz. Peki Bedri Ağabey.
Bu yazının yorumunu - Çimen - ismi ile yazacağım. Lütfen okuyun.
Sevgi ve saygı ile.
Bedri Tokul
ORADA BİR KARDEŞİM VAR BENİM YAZMASA DA, OKUMASA DA
YETER Kİ HUZURLU OLSUN,
EN BÜYÜK ÖDÜLÜM BU BENİM...
SAYGILARIMLA..
Abi, okurken güldüm valla. Hemi de çok gerçekçi yazmışsın. Bir de avayet ne demek onu anlayamadım.
Çok saygı ve selamlar abiciğim.
Bedri Tokul
Bizim oralarda hediye, ödül anlamına kullanılıyor.
Orijinali bozulmasın diye ben de aynen kullandım.
Aslında araştırsam iyi olurdu.
ÖPTÜM SENİ...
sen yaz usta bu işi biliyorsun ......bilirim peşrevini....gemide az kalsın durmazların osman martı gibi....uçacaktı da abbas ların mustafa araya girmişti.....öptüm yüreğinden......sevgilerimle
Bedri Tokul
DURMAZLARIN OSMAN...
ABBASLARIN MUSTAFA... Güzelliğe bak...
Ömürsün ... Ömürrr...
Bedri Tokul
SAĞOLLL...