- 661 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BOYNUMDA VEBAL KALMASIN
nIşıkları Kapat
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 13 Mayıs 2015
………………………………………………………….
Yaşım 68. Şair-gazeteci-yazarım. Eli kalem tutanların bir çoğu beni Türk Dünyasında bilir ve tanırlar. 1980 öncesi gördüklerimi ve yaşadıklarımı kaleme almaz, geleceğin genç kuşaklarına duyurmaz isem, kendimi Türk Halkının karşısında, suçlu ve vebal altında kalacağımı düşünerek, bilgisayarımı önüme aldım.
01 Şubat 1978 tarihinde Gaziantep İl Sağlık Müdürlüğünde açılan memur sınavını birincilik ile kazandım ve Gaziantep Devlet Hastanesinde, Hasta Kabul Memuru olarak göreve başladım. Bir gün nöbetçi memrluğum sırasında Gaziantep Eğitim Enstitüsünde öğretim görevlisi Yanılmıyorsam Mehmet İhsan İSLAMOĞLU idi. kimliği belirsiz kişiler tarafından kurşunlanmış, hastaneye ölü olarak getirildi, ama hastanede büyük bir insan topluluğu bekliyor. Bu sırada, nöbetçi memur odasında telefonum çaldı. Telefonumu açtığımda bir bayan sesi “Ben İslamoğlunun eşiyim, durum nasıl, İslamoğlu ölmüş mü? “diyor. Ben ölmedi dedim ve telefona Kilisli birisini çağırdım. O İslamoğlu iyidir, şimdi geliyoruz, bekle yenge dedi ama, çok sürmedi karnı burnunda gebe bir genç hanımefendi bir taksiden indi. Eşi, İslamoğlunun öldüğünü fak edince, Şerefsiz Demirel, Namussuz Ecevit, İt Türkeş, Alllah belanızı vere Erbakan, diye feryatlar eden hanımefendinin sesi senelerdir kulaklarımdan gitmedi. Gitmez de.
O yıllarda rahmetli kardeşim, eniştem ve ben devletin memuruyduk. Hiçbir kimse ile alıp veremediğimiz bir şey yok iken, daireye giiderken ve gelirken, her gün değişik yollardan gidip gelirdik. Hastanede akşam olunca, yanımdaki arkadaşa “Çok şükür bugün ölü ve yaralı gelmedi derken, bir baktığımda iki ve ya üç tane, kimliği bilinmeyen kişilerce öldürülmüş insanlar gelirdi. Kimlerin, kimler tarafından, ne zaman ve nasıl öldürüleceği belli değildi. Sokaklarda yürüken önümüzde insanlar kurşunlanıyordu. Polisler korkularından gördüm diyenleri dövüyorlardı. Buna şahidim.Şuan sayacak olsam, sayısını söylemek elbette mümkün değil. Rahmetli Dr. Orhan ÖZBAY, Sağlık Müdürü Bercis SEDEN, Av. Mehmet Ali ÇELİK, Dr. Rauf YILMAZER, Av. Mehmet ÇAPAR, Cemal DEMİR, Mehmet ŞAHİNOĞLU, gibi çok değerli insanlar sadece gaziantepten. Ülke geneline gözatacak olursak, Bahriye ÜÇOK, Gün SAZAK, Prf.Muammer AKSOY gibi nicelerini kimliği bilinmeyen kişilerin kurşunları ile kaybetmişiz. Sadece Gaziantepte yazdıklarım, olanların binde birisi bile değildir, bunu da bilmenizi istiyorum.
Ne yazık ki, Cumhuriyetimizi korumak va kollamak amacı ile, bu gidişe dur diyen, Kenan EVREN PAŞA, Cumhuuriyetimizi ortadan kaldırmakla suçlanarak, yargılandı. Halbu ki, istese cumhurbaşkanı olarak göreve devam ederdi, kendisine hiçbir kimsenin müdahale etme şansı yoktu. Ben durumu düzelttim, demokrasiye geçilmesi gerekir diyerek geriye çekildi. Maddi ve manevi olarak hiçbir şey düşünmeden, kendini cumhuriyetimizin korunması ve kollanması için ömrünü tüketen Kenan EVREN PAŞANIN cenazesine bugün kimse sahip çıkmıyor. Yazıklar olsun. Kenan PAŞA bu Türk Halkına, acaba hakkını helal etti mi diyeceksiniz. Ama yanılgısı şu oldu. Eğer o günün siyasilerinin ipe çekilmesini de oylamaya koysaydı. Hiçbir kimse hayır demezdi. Farz et ki, bir sağdan, bir soldan dedi. Bu sağdan ve soldan asılanlar, camiden mi, getirilip asıldılar. Elbette ülkede kan döken, can telef eden kişilerdir, bunlar. Biz 7. Cumhurbaşkanı Kenan EVREN PAŞAYI 12 Mayıs 2015 günü Hakka yolcu ettik. Sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Biz dünümüzü çok çabuk unutan, kiymet bilmez ve nankör insanlarız. Kan gölü olan bir ülkeyi, cennete çeviren zat’ı muhteremin MEKANI CENNET OLSUN. NUR İÇİNDE YATSIN Derken, aşağıya Bir şiirimi alıyorum.
EYLÜLDE GÜZ GÜLLERİ AÇTI
…
Yıl 1980 Eylülün On iki si.
…
Kan gölüne çevrilmiş bir ülkede,
Bir can pazarındaki canlar;
Bir kurşuna kurban giderken,
Hızır gibi yetişti Kenan Evren.
…
Eylülde güz gülleri açtı,
Ufukta güneş batarken.
Ve satılmış yerli düşmanlar,
Kalleşçe pusuda yatarken;
Güz gülleri açtı.
…
Yıl 1975
Terör azıyor
Ve bütün gazeteler yazıyordu
Günde 8-10 kişinin öldüğünü
…
Yetkililer domuz gibi bakarken
Ve bütün siyasiler kulak tıkarken
Kurşuna kurban gidiyordu,
Suçsuz, günahsız insanlar.
…
Kör olma da, tarihe bir bak;
Niçin öldürüldü Bercis Seden,
Niçin öldürüldü Gün Sazak.
Ve daha niceleri.
…
Hani nerede Mehmet Çapar,
Nerede Mehmet Ali Çelik?
Diyeceğim çok,
Anlayan olursa eğer.
…
Eğer bir araya toplansa,
Sel olur akardı dökülen kanlar.
…
Mehmet Demirel Babacanoğlu yazmış.
650.000 kişi gözaltına alınıp,
48 kişinin asıldığını,
Ve suçluların yurt dışına kaçtığını.
…
Yazmamış bunların niçin kaçtıklarını.
Başımıza ne belalar açtıklarını.
Ve her gün ölüm korkusu saçtıklarını,
Yazmamış.
…
Söylemem gerekir,
Eylülde güz güllerinin açtığını,
Ve hürriyetin eylülde ışık saçtığını.
…
Düşman yoktu;
Düşman çoktu karanlık sokaklarda.
…
Kimin düşmanı kimdi bilinmez
Yollarda yürünmez
Bir kan gölü idi Anadolu.
…
Yazsam,
Sayfalara sığmazdı öldürülenlerin ismi.
…
Ağlayan analar,
Yavuklusuna hasret kalan genç kızlar,
Caddelerde vurulup öldürülen devlet adamları;
…
Eylülde bir güneş doğdu.
Ve Eylülde güz çiçekleri açtı renk renk.
…
Can pazarında canlar,
Bir kurşuna kurban giderken;
Hızır gibi yetişti Kenan Evren Paşa,
Eylülde güz çiçekleri açtı, özgürce.
Ahmet AYAZ (Sihirli Mektuplar))
YORUMLAR
Kenan Evreni yaşadığımız o günün şartlarında düşünmek gerekir. Bu günden dünü düşünmeye kalkarsak aldanmış oluruz.
yazınız çok kıymetli sayın üstadım.
iyi veya kötü her ne ise Allah o acılı günlere bizi tekrar döndürmesin.Yüzde doksan iki kabul oyu alan bir anayasa günü şartlarında değerlendirilmelidir. Düşüncelerinize aynen katılıyorum.Sanmayın siz toplum Yönetenler gibi düşünüyor. Hiç sanmıyorum.Çok çok insan gönlünden Kenan evrene dualar etmiştir buna eminim.
Bizlerde o günleri yaşadık ve darbe sonrası herkes rahat bir nefes aldı. Sonrasında seçimler ve demokrasi...
Bu günün iktidarı Kenan Evrenden çok fazla iktidarda ve halkın yarısı nefretle dolu. Kenan Evren zamanında halkta nefret yoktu ki...
saygılarımla
Ahmet Ayaz
SELAM SEVGİ VE SAYGILARIMI SUNUYORUM
AHHMET AYAZ