ÇOK DİLLİLİK…
Dilin iletişim ve kültür aracı olduğunu hepimiz biliriz. Çok dillilikten dem vurulduğunda bazen iyimser, bazen de karamsar oluveriyoruz her nedense… Ana dilimizi kusursuz biçimde kullanamıyorsak, bir yabancı dil neyin nesi ola ki…
Bir kafadan birden çok dil çıkıyorsa, o insandan korkulmalıymış… Ne espri ya! Bir dil, bir insan; iki dil, iki insan; üç dil, …Diye sürer gider… Buna ne demeli?
Kırk dil de bilsek, asıl olan kendi dilimize ne denli vâkıf olduğumuzdur. Ana dilin kuram ve yazım kurallarını özümsemiş olmamız onur ve gurur verir elbet!
Her zaman derin saygıyla andığım ve çok dilli insan (persona multilingual) olabilme yolunda kendilerini hep örnek aldığım ve ana dillerinde son derece başarılı olup, çok dil bilen üç yüksek şahsiyet tanıdım ömrümde…
Mehmet Turçin : (8 dil) 1970’li yıllarda Gazi Yabancı Diller’den hocam. Gazi’nin İng. ve Alm. bölümlerinden aynı zamanda diploma aldığı rivayet olunan, nam-ı diğer ‘ayaklı kütüphane’… Çok sayıda bilimsel eser vermiştir.
Andrew Baldwin : (10 dil) 1990’lı yıllarda Ç.Ü.’den yüksek lisans hocam. İngiliz olup, yabancılara Türkçe dil kursları verirdi. Çok zeki, azimli ve dilbilimi (linguistics) konusunda kompetan bir dil eğitimcisidir.
Kasım Gülek : (12 dil) 5 Ocak 1976 tarihinde bir yüksek okulun kuruluşu münasebetiyle Adana Kulüp’te verilen bir kokteylde tanışarak kendilerine saygılarımı arz ettim. Bilvesile merak ettiğim 12. diliyle ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Çin’den özel hoca getirttim. Yaklaşık üç ay geceli gündüzlü çalıştım ve sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devletini zamanın hariciye vekili olarak başarıyla temsil ettim.” Ruhu şad olsun.
Öncelikle ve ille öz dilimiz; güçlü, güzel ve görkemli Türkçemiz ağırlıklı olmak kaydıyla çok dillilik hayli güzel ve hoş olsa gerek!
Saygılarımla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.