- 4089 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
EŞARİ DOĞMATİZMİ VE MATURİ BİLİMSEL BİLGİ ALGILAMASINDA YARATICI KONUSUNA GİRİŞ-2-
EŞ’ARİ ve MATURİDİLİĞE DAİR:
Maturidiye ve Eş’ariye arasındaki yorumlayış, algılayış ve fikirleştirme (din toplumbilimci teori) farklılıklarını, aşağıda önerme katkılar şeklinde yazarak, ilerletmeye çalışalım. Buradan da modelleştirmeye ve - amel, iman, itikat - dizge olarak pratileştirmeye çalışacağız.
1) İrade-i Cüzi : Eş’ari ekole göre cüz-i irade (kul ’kısmi’ iradesi) ( e.b.) Allah tarafından yaratılmış iken, Maturidi ekol bunu, irade-i cüziye’i Allah yaratmamıştır olarak söylemlendirmektedir...
2) Eş’ariler Allah’ı tanımanın şer’an (şeriat olarak) vacipliği iddasında iken, Maturidiler: Allah’ın tanınması konusunda aklen bir vacibiyet olduğunu savlarlar.
3) Eş’ari ekole göre : Allah yarattığı kuluna, gücü yetmeyecek şeyleri teklif eder, edebilir. Örneğin cisimleri yaratmak (tepki almamak için şimdilik mucize(m)siler ya da şimdilerde bazılarının yaptığı gibi, alenen -kerameti kendinden (veya bir yerlerden) menkul- olma hali gibi)( e.b.)... Maturidi ekol ise; Allah’ın kuluna gücü ötesinde ve onun gücünün yetmeyeceği şeyleri teklif etmesi caiz değil demektedir.
4) Ezelde Ma’duma hitap konusu : Bu konu Eş’ariye’nin, Allah’ın ezelde (başlangıcı belli olmayan zaman da anlamlı)( e.b.), Ma’duma (zat bakımdan yok, araz bakımdan var-Farabi-)(e.b.) ilahi hitabı taalluk eder (ilahi seslenişle ilişkidir)( e.b.) şeklinde bir yorumu öngörürler.
Buna göre (Eş’ariyede) Allah, ezelde mükellimdir. (Allah kullarına konuşur/zıttı mütekellim)( e.b.) Maturidiler ise; Allah ezelde mükellim değildir (mütekellime yaklaşık/yakındır)( e.b.) der. Çünkü, ma’duma ezelde ilahi hitap taalluk etmez. (yani önüne gelen “mucizeyi/mucize(m)siyi” haşa tövbe bıraktık, öyle kolaylıkla keramet bile gösteremez, gaibden ses duyamaz, rüyalar görüp bunlardan kendi ermişliğine ve emr-ül mümin(si)liğine yorumlanabilecek deliller çıkarımı yapamaz. bu Ruhbanizmdir.) (e.b.)
5) Tekvin (yaratma-türetme)( e.b.)Konusu : Eş’ari ekol tekvini itibari (var sayılan)( e.b.) bir sıfatla kabul ederler. Hakiki, gerçek sıfat anlamsallığı yönünden kabul etmez durumdadırlar. Maturi daire ise;-Tekvin-in “kudret” ve “irade” gibi gerçek bir sıfat olduğunu ileri sürerler.
6) İrtidat (İnandığı şeyden dönme/Müslümanlığı bırakıp başka bir dine geçme) (e.b.) : Eş’ariler, mürted (Müslümanlıktan çıkan)( e.b.) yeniden imana dönerse, amelleride avdet (tekrardan geri dönmek)( e.b.)eder derler. Maturilere göre durum ise, mürted imana gelse bile amelleri avdet etmez şkelindedir...
7) Tevbe-i ye’s (ümitsizlik anında yapılan tövbe makbuldür)( e.b.) konusu : Eş’arilerce bu türlü - tevbe-i ye’s- makbulken, Maturidilerce makbul bulunmamaktadır.
8) İlliyet ve Hikmet (Allah’ın fiileri için sebep aranmamaz)( e.b.) Konusu : Eş’ariler Allah’ın fiilleri için sebep aranmaz, onun fiilleri hikmet (Bilgelik..Gizli neden, sebep..Gerçeğe, ahlaka dair kısa söz)( e.b.) ile bağlı değildir. Çünkü Allah yaptığından sorumlu değildir. Sorumlu olan kullardır demektedirler.
Maturidiler ise; Allah, abes (boş, yararsız işlerden)( e.b.)den münezzehtir. (Tenzih edilmiş, arı-temiz, toz kondurulamaz, hiçbir kötülük onunla ilgili görülemez)( e.b.) Allah’ın fiilleri -hikmeti gereği- oluşur. Çünkü Allah, “Hakim”dir, ”Alim”dir. Allah tekvini “ol”durucu, yaratıcı fiillerinde ve teklifi (görev ve sorumluluk verici)(e.b.) “hikmet”ini gösterdi ve irade etti. Sonuç olarak, Allah’ın fiilleri hikmeti ile bağlıdır. Bu tümceden olarak, fiiller bir sebeb-sonuç(lar)( e.b.) zincirine bağlıdır. Bu, Allah’ın abes (boş yararsız)( e.b.)le meşgul olmamasının bir gereğidir. Allah yaptıklarından -bu şekilde- sorumlu değildir demektedirler.
9) Hüsün ve Kubuh( İyi ve kötü) : Eş’ariler, bir şeyin iyi veya kötü olup olmadığını”akıl” ile anlamak mümkün değildir derler. Hüsün ve kubuh, Allah’ın emir ve nehiy (ilahi dinsel denetim)( e.b.)leri ile bilinir. Allah bir şeyi emretti ise o şey iyi(hüsün)dir. Allah bir şeyi yasak etti ise kötü (kubuh) dür.
Burada ara bir katkı ile, akıl dışılık ve akıl üstülük kavramlarının konum/durumuna göre bir düşünmeyi gerekli buluyorum ( ek benim)
Maturidilik ise; Hüsün ve kubuh konusunda “akıl” ve” idrak”i öngörmektedir. Bu iki kavram -hüsün ve kubuh- akıl ve idrak ile önemli ve öncüldür. Emir ve nehiy bir şeyin iyi veya kötü olduğuna delalet (delil-gerekçe)( e.b.) etmektedir. Herhangi bir şey iyi ise Allah onu emretmişken, kötü olanı yasak eylemiştir.( e.b.)
10) Nübüvvet (Nebilik) için Cinsiyet : Eş’ariler nebilik (elçilik) için erkek olmak şartı olmadığını,”kadın”dan da “nebi” olabileceğini söyleyerek ve nitekim bu doğrultuda, “Meryem”-“Asiye”-“Sare”-“Hacer”-“Havva” ve Hz Musa (A.S.)nın annesinin “nebi” olduğunu ileri sürerler.
Maturidilerde ise, nübüvvetin şartlarından birisi erkek olmaktır. Kadınlar “nebi” olamazlar demektedirler...
11) İbadetin İfası (edası)( e.b.) : Eş’ariler “Müslim” olmayanın ibadetle mükellef olduğu rey’indedir. Bunlara göre gayri müslimler bu sebeplede ceza görürler. Maturi ekol ise; Müslim olmayanın ibadeti eda ve ifa ile mükellef olmadıkları rey’indedirler. Onlar; Küfür(Allah’a inanmama, eş koşma.. Dinsizlik imansızlık.. Müslümanlığa aykırı inançlar besleme, davranışlarda bulunma.. Kaba, kırıcı sözler etme…Siyah, karanlık hali)( e.b.)den dolayı ceza görürler ve/fakat ibadet ifa/eda etmedikleri için cezaya çarptırılmazlar demektedirler...
12) Kur’an-ı Kerim : Eş’arilerce Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetleri, bazılarından büyüktür. (Gönderme: Ya’sin,Kur’an-ı Kerim’in kalbidir gibi)( e.b.)Maturidilerde ise; Böyle bir göreceli büyüklük olamaz. Allahın tüm ayet/”söz”leri( e.b.) aynı büyüklüksel değerdedir.
Açıklama: e.b.=(ek/ler benim)
Göktürkmen
A.Kutlu Ayyüce
Şubat 2007
Ruhbanizm-Eşarizm-Söylemleri ve Ilımlı İslam incileri Olarak Yansımaları(!)-2-
Taassub,toplumsal farkları görememe,toptancılık ve bir ulusun iman-itikad-amel/ibadet dizgesinin bozulmasına duvar yazıları:
"Tabi hiç bir hadise ayniyle yaşanmamaktadır.Çünkü hiç bir hadise ayni olarak cereyan etmez.Tarihi maddecilerin bu mevzudaki yanılmalarını hatırlatıp geçelim."(1)
"Melekler rantabl çalışırlar,daha doğrusu çalıştırılırlar."(2)
"Batılı (Graham Fuller yazını ifadesidir), M.Fetullah Gülen gibi örnekleri görünce çok umutlanıyor. Çünkü Gülen, modern devlet ve toplumda islam’ın nasıl bir rol oynaması konusunda geniş bir vizyonu temsil ediyor."(3)
"Müşterek dostumuz Kasım Güley Bey vasıtasıyla onu (Morton Abromowitz) tanıyordum. Toplum hadiselerinin sebebleri ve sonuçları üzerine konuşurduk."(4)
"İslam’a göre peygamberimizin olduğu rüyalar sahihtir. Yani gerçek gibidir. Rüyasında kendisine evlenmemesini söylediğinde bunun gerçek olduğuna her müslüman inanır. Bunun yalanla ne ilgisi var?"(5)
"Birgün arkadaşlardan biri rüya görüyor. Hatice validemiz kapının dışında. Efendimiz içerde oturuyor. Ders yaptığımız bu dört-beş kişiyi kastederek Hatice validemiz, efendimize: ’Ya Resulullah’ bunlar ’ Bizden hoşnut musun Ya Resulullah’ diye soruyorlar diyor. Ve, Efendimiz’den cevap geliyor: ’Evet hoşnudum. Hele birisi, hele birisi !...’ diyor."(6)
Dipnotlar/Açıklamalar/Söyleyenler..
(1) M.Fetullah Gülen.
(2) M.Fetullah Gülen.
(3) Graham Fuller’den, M.Fetullah Gülen’e ve İslam anlayışına övgüler !
(4) M.Fetullah Gülen, Graham Fuller’le tanışmasından bahsediyor.
(5) Cemaat rahle-i tedrisinden geçmiş bir öğrenci soruyor ve cevaplıyor.İnanacaksın!..O(M. F.G.) diyorsa doğrudur!? Tam Eşari, taklidi,nakli bakışı anlatmak üzere alıntılanmıştır.
(6) M.Fetullah Gülen’in rüya anlatımı (Allah için, çok alçak gönnüllü !)
YORUMLAR
BİZLER MEZHEP OLARAK AMELDE HANEFİ, İTKATTE İSE MATURİDEYEYE MENSUBUZ. KURANDA AMEL KONUSUNDA YAPILMASI GEREKENLER BELİRTİLMİŞ VE PEYGAMBER UYGULAMASIYLA SABİTLEŞTİRİLMİŞTİR. LAKİN GERİ KALAN KISIM İMANLA İLGİLİDİR. MUTLAK BİLİNENLERİN DIŞINDA AYETLERİ YORUMLAMAYA ÇALIŞABİLİRİZ VE HERKES KENDİ AKLİ YETENEĞİNE VE ZAMANINA GÖRE ANLAMLAR ÇIKARIR. DÖRT BÜYÜK MEZHEP BİZİM DÜŞÜNCELERİMİZ GELİŞTİRMEMİZ FELSEFEMİZİ ANLAYABİLMEMİZ İÇİN BİR ANAHTARDIR. ÖNE SÜRDÜKLERİ AKLIMIZIN YETMEDİĞİ FİKİRLERİNİ SORGULAYA BİLİRİZ BUNU KANUN HÜKMÜNE GETİRMEK YANLIŞTIR. MEZHEPLER EKOLDÜR BİZE ÖNDER OLABİLİRLER YALNIZ BİZE HÜKMEDEMEZLER. MUCİZE VE KERAMETLER...MUCİZE PEYGAMBERLERE VERİLİR VE GERÇEKTİR. KERAMET ALİM ZATLARDA GÖRÜLÜR AMA MUCİZE DEĞİLDİR DİYE ÖĞRETİLİRDİ BİZE. FELSEFİK AÇIDAN BAKILIRSA MUCİZEYİ ŞAHSIM ADINA YARGILAMAM GERÇEKTİR. KERAMETTE HERKESE VERİLECEĞİNİ SANMAM İNSANLAR İDDALARI DOĞRULTUSUNDA SINANIR VE O İNSAN SINANIRKEN ONUN YÖRÜNGESİNE TAKILIRSAK BELKİDE YANLIŞ KİŞİNİN YÖRÜNGESİNDE OLDUĞUMUZDAN GÜME GİDEBİLİRİZ. GÜZEL BİR YAZIYDI TEŞEKKÜR EDRİM
Dinler, felsefeler,öğretiler değişir, değişmeye mahkûmdur.Aklını en üst düzeyde kullanabilen çağına hükmeder.Bu egemenlikte teknolojik güç ve silahların (N.B.C.) caydırcılığı öndedir.Hiç kimse olağanüstü , doğa üstü güçle donatılmamıştır.Farklılıklar beyin gücünü kullanmakta ustalıktan ve çalışkanlıktan kaynaklanır.Düşünce en güçlü fenomendir.Bunun altını çizmekte sibernetik çağ açısından oldukça yarar bulunmaktadır...
F.G. gibi mistikler sahip olduğu gücü salt kendinden değil elbette ardındaki destekçisi bir misyondan almaktadır.Medyaya egemen olacak gücünüz var ise, Sihirbaz Dr.Mandrake'nin dediği gibi ''Bana 10 dakika verin televizyonlarda , bütün Türkiyeyi uyutayım ... '' Medya bu anlamda sihirli bir güç kadar etken korkunç bir kuvvettir, ne yazıkk ki toplumcu ve bilimsel program yapan prodüktörler saf dışı edilmiştir.
UYU YAVRUM NİNNİ; İLAHİLERLE CENAZE MARŞLARIYLA BÜYÜTEYİM SENİİİİİİ:...İİİ!
Teşekkürler sayın Göktürkmen; beynimin kıvrımlarını harekete geçiriyorsunuz !SAYGIM SONSUZ !
Şaban Aktaş tarafından 7/10/2008 12:52:36 PM zamanında düzenlenmiştir.